ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık : beyler 200 tl ye 3 arti 1 ev buldum ama 2 vesait
entry: burdan harem haremden kars
gece gece gülmekten yaş geldi gözlerimden...
18 nisan 2015 kasımpaşa beşiktaş maçı
-
beşiktaşımın 5-1 kazanarak ,
10 maç yapsalar 10 galibiyet alacaklarını düşünen kasımpaşalı yöneticiye ,
spora ya da rakibe saygısı olmayan donk isimli ahlaksıza ,
tayyip diye inleyip duran kudurmuş kasımpaşa taraftarcıklarına ve bu siyasi söylemi kısmayan lig tv ye ,
emenike daha çok üzülmesin diye kart göstermeyen hakeme ve bunu destekleyen mhk ile federasyona ,
sözlükte öten galatasaraylı efendilikten nasibini almamış ergen trollere
koyup geçtiği bir maç olmuştur.
şampiyon oluruz olamayız bilemem ama bu maçın anlamı budur.
evlenmek için geçerli ve güzel nedenler
-
gün içinde bir sürü işiniz olsa da, telefonda bir dakika konuşmasanız bile, hatta akşam yemeğini de iş toplantısıyla vs geçirseniz de bunların ardından eve dönecek olmanız ve sevdiceğinize sarılarak uyumanız bence en geçerli ve en güzel sebeptir.
annenin,babanın ya da toplumun hatırı için ya da sadece üremek için evlenmeyin artık!
yaran facebook durum güncellemeleri
-
isviçre'li bilim adamları sabah öten kuşların cıvıltılarını yavaşlatıp dinlemişler ve kuşlar seri bi şekilde "allah-u ekber" diyorlarmış desem bütün akp'liler inanır..ama yüzlerce ses kaydı bulunan hırsızların delillerle,kanıtlarla ülkeyi soyduklarına inandıramazsın..
babanın ölmesi
-
emekli albay kadri beyamca, günde üç paket maltepe sigarası içen güler yüzlü karısı çok da geç olmayan bir yaşta ameliyat masasında kaldığından beri, günlerini komşu dairemizde, belki de elli senedir oturduğu eski mobilyalı evinde yalnızlık içinde geçiriyordu.
sabahları çok erken saatte bakkala yaptığı yürüyüşlerini, alışık olduğu gazetesi koltuğunun altında yavaşça kilidini açtığı kapıdan girerken hemen yanda duran eski tip kahve sandalyesine oturup sakinlikle ayakkabılarını çıkarmasını, beni görünce güzelce gülen yüzünü, şişe dibi kahverengi kemik çerçeveli gözlüklerini hatırlıyorum. uzak şehirde yaşayan, uzun boylu ve yakışıklı, emekli pilot oğlu ziyarete geldiği günlerde çok kereler şahit olduğum masa başı tebessümlü konuşmalarını ve birlikte sakin yudumlarla içtikleri viskinin güzel bardaklarını da...
yaşlı adam iki kadehten sonra müsaade ister, bir saat sonra uyandırılmak üzere oğlunu tembihler, odasına çekilirdi.
canının belli ki sıkkın olduğu zamanlarda “gel de kaçamak yapalım.” diye babamı davet ettiği günlerde aynı masada ben yine bardakların şekline hayran, yabancı markalı çikolatalar yiyerek sakin sohbetler dinlerdim.
askerdeyken nereden aklıma düştüyse, kadri beyamca’yı özledim, “dönüşte ilk iş yanına uğrayayım” diye düşündüm. yaşım elverirse belki bana da ilk kez o güzel bardaklarda viski ikram eder diye heveslenmiştim.
ben dönüş yolundayken meğer o da yola çıkmış.
...
cenazeden sonra, evdeki kalabalığın bittiği saatlerde babamla birlikte kapıyı çaldık, oğlu açtı. askerlik üzerine sorduğu sorularla geçen uzun sohbet sırasında “bu adam babasının ölümüne üzülmek yerine neden benimle sıkıcı uçaklı silahlı muhabbetlere giriyor?” diye kendimi sorguluyordum. sonunda “insanların ölüme yaklaştıkça çevresindeki ölümlere alışması çok normal.” diye düşündüm. ama insan babasının ölümünü nasıl bu kadar metanetle karşılar? yeni bitmiş nöbetler, az önce kalkmış bir cenazeden sonra; komando okulundaki pilotluk eğitimi üzerine; fazlasıyla teknik terim içeren sohbetlerin içinde boğulduğum esnada viski şişesi geldi salona. sanki emekli albay kadri beyamca nöbeti oğluna devretmişti. babam, güzel bardaklar, garip isimli çikolata paketi, ben...
belki de babasını sevmiyordu veya aralarında benim bilmediğim husumetler vardı. belki de konuyu açmak istemiyordu. ya da ben dövünmelere, ağlamalara, yüz yırtmalara çok alışmıştım. belki de modern evlerde acılar duvarlara kazınıyordu, komşular sessizce uyuyordu.
...
uçakların hemen ardından başlayan siyasi sohbetin en ağdalı cümlelerinden birinin ortasında yakışıklı pilot birden ayağa kalkıp yatak odasına yöneldi. kapıyı sakince açıp “baba, kalk hadi” dedi. bomboş odadan geri dönen ses, suratına çarptı. aldığı derin nefesle tavana doğru uzayan boynunu içine çekip kafasını önüne eğdi, küçücük kaldı. kolundan tutup şişenin başına oturttuk. ben ağladım, babam ağladı, pilot çok ağladı.
ismi su olan kıza akrostiş şiir yazmak
-
seviyorum ama kimi?
ulan ilk harflerine baksana!
kızlardaki tayt giyme hastalığı
-
valla kızları bilemem de teyzem için hastalıktan çok iyileşmek için yapılan bir eylemdir tayt giymek. bacağındaki ağrılara ve huzursuz bacak sendromuna iyi geldiğini söylüyor, her gece etrafta arı maya gibi dolaşıyor.
lösev'in kan donduran mart bülteni
-
göz göre göre kanser tedavisinin önüne geçildiğini gösteren kan dondurucu bültendir.
edit: arkadaşlar linkler uçmuş, papucumun entrysi sağ olsun eksiup'a yüklemiş, güncel linkler:
https://s3.eksiup.com/db95e8e1e237.jpg
https://s3.eksiup.com/e51200364261.jpg
https://s3.eksiup.com/8b965add7584.jpg
edit 2: okumak isteyenler için bültenin tamamı:
https://www.losev.org.tr/…19/ruhsat_bulten_2019.pdf
edit 3: arkadaşlar, twitter üzerinden #lösevetamruhsat hashtag'i aracılığıyla elinizden geldiğince tweet atarak olayın yayılmasına ve gereğinin yapılmasına destek olabilirsiniz.
twitter'daki enteresan ifşa floodu
-
denizlili bir kezbanla ortadoğulu bir mültecinin çarpık ilişkisini içeren flood.
ah tayyip ah...
23 mart 2015 rte-hükümet savaşının başlaması
-
sonucu olarak akp, batı akp ve doğu akp olarak ikiye ayrılacaktır. doğu akp'ye bizans denecektir.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
aile dostu olan bir öğretim görevlisinin odasına gitmiştim biraz muhabbet biraz dertleşme amaçlı. kapıyı çalıp içeri girdiğimde hocam okey oynuyordu bilgisayardan. beni kendine çok yakın gördüğü için "ooo hoşgeldin freewave" deyip bir yandan oyununa devam etti. sonra bir iki havadan sudan nasılsın, iyi misin, muhabbetinden sonra hocamın yanına oturup müsabakayı izlemeye başladım.
ben arada "hocam şu taşı atan bence ben takip ettim ara taş çıktı." filan diye akıl veriyordum. lan birden bir şey dikkatimi çekti. masadaki diğer kişilerin adlarına bir bütün olarak bakınca böyle baya tanıdık geliyordu. sonra içimden lan yoksa deyip "hocam kimle oynuyorsunuz?" diye sordum. karşılık olarak da "hee onlar mı dekan, prof x hoca, prof y hoca."
oha lan biz de ilim irfan yuvası diyoruz. adamlar üniversitede okeye dönüyor.