ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
36 saat nöbet çıkışı direksiyonda uyuyan doktor
-
20 yıl öncede nöbet sistemi bu şekilde idi. ameliyatta asistan bayılır diğeri çağırılırdı.yorgunluk yüzünden ameliyatlarda komplikasyonlar olurdu. bu düzene sağlık bakanlığı niye izin verir anlamak mümkün değil. hadi bakanlık personelini insan yerine koymuyor onu biliyoruz zaten ama bir doktor diğer meslektaşına bunu niye reva görür? kıdemli asistan ve hocalar " biz tuttuk sizde tutacaksınız eşek gibi " derlerdi. zaten sağlıkçıların en büyük düşmanı yine sağlıkçılardır bu ülkede. yazık olmuş gerçekten.
ekleme: ne kadar haklı bir tespit yaptığımı alttaki entryden anlamak mümkün.
snowboard vs kayak
-
önce kayak öğrenmiş daha sonra snowboarda başlamış birisi olarak sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. snowboard öğrendikten sonra birisine öğretmek için kayak kiraladığım günler hariç kayak için hiç özlem duymadım. şimdi ikisini naçizane kıyaslayacak olursam;
-kayak öğrenmek daha kolaydır, snowboard öğrenmek biraz daha uzun zaman ve fiziki kondüsyon gerektirir (hele ki ilk gün sonunda bacak kaslarınızın tüm liflerini hissedersiniz).
-kayak yaparken hız ve slalom yapmak keyif sebebi ve amaçtır, board yaparken ise hızdan ziyade farklı varyasyonlarda kayabilmek ve arasında geçişler yapabilmek amaçtır ve keyif alma yoludur.
-kayak yaparken hız yapmak keyiftir dedik fakat dezavantajı 5 dakikada pisti bitirip 15-20 dakikada tekrar yukarı çıkmak için sıra beklemek zorunda kalırsınız. snowboard ile pistte aktif olarak daha fazla zaman geçirirsiniz.
-kayak ile ileri seviye değilseniz genelde pist dışına çıkamazsınız. board ile "bi de şurdan geçeyim, ağaçların arasına dalayım şurdan zıplayayım" gibi pist dışını da rahatlıkla kullanabilirsiniz.
-kayak kullanıyorsanız akşam botları ayağınızdan çıkarınca ördek yürüyüşünden insan moduna geri dönersiniz, snowboard için böyle bir sıkıntı olmaz, kaymadığınız anlarda hareket serbestiniz daha fazladır.
-snowboard yapanlar göze daha hoş görünür, daha kuul takılır. doğruya doğru.
-kask ikisi için de önemlidir fakat snowboard için olmazsa olmazdır. çünkü düştüğünüzde yerle ilk temas edecek ve darbe alacak olan genelde kafa ve el bileklerinizdir. (bir sefer sertleşmiş karda düşüp kasksız başımın arkasını çarptığımda beynim jel haline geldi sandım. kask önemli!)
-kayak yaparken çabuk özgüven kazanırsınız ve daha fazla hız yapayım derken kendinizi daha kolay sakatlarsınız. bilmiyorum ama snowboard ile o özgüven biraz daha zor geliyor. galiba iki ayağın da sabit olmasından dolayı. fazla hızlanmaya başlayınca dizler titremeye başlıyor mutlaka.
karizmatik cevaplar
-
ş: şık giyimli abi
ş: şopar dilenci kadın
ikisi de ş olduğu için diyaloğun gelişinden anlayacaksınız kim kim.
ş: abi be allah rızası için be abim be, güzel abim bi ekmek para....
ş: hayır sokaktaki dilencilere para vermiyorum ben.
ş: oldu ben büro açayım
coriolanus
-
shakespeare in en iyi tragedyalarından biridir, ismini romalı komutan caius martius coriolanus tan alır. halkını sevmeyen "kibiri kahramanlığına denk" komutan, volsk şehri corioli yi fethettikten sonra coriolanus (corioli fatihi) adını alır. *
aşk-ı memnu
-
--- spoiler ---
nihal (tekneden denize bakarak) : şimdi bu sakinliği bırak bir sürü işle uğraş.
--- spoiler ---
lan kızım sanki uğraştığın bi iş varmış gibi.össye bile tam girmedin lan.üniversite stresin bile olmadı.ekmek elden su gölden yaşıyosun.ulan sevgili bulmak için bile çabalamadın aynı evde yaşadığın herifle evleniyosun.ne işi çok pardon?
quadruple double
-
hakeem olajuwon 3 mart 1990 houston rockets golden state warriors macinda 29 sayi, 18 ribaund, 10 asist, 11 blok ile de bunu yapsada daha sonra yaptigi asist sayisi 10 yerine 9 olarak duzeltildigi icin resmi olarak ikinci kez bu olayi gerceklestirememistir.
instagram takipçi sayısı insanın değerini gösterir
-
direkten dönen yazar başlığı..
sen bunu kutla kardeş.
mini şortuyla mezarlıkta konser dinleyen kız
-
mini şortuyla dinlemeyenler değerlendirmeye alınmıyor sanırım.
edit : şu mübarek ramazan gününde bu başlık da başıma kalmış lan.
elma ile kandırılıp timsaha yem edilen domuz
-
tamam doğanın kanunudur, güçlü olan zayıf olanı yer, av-avcı ilişkisi vesaire. buraya kadar sorun yok ama bir hayvanı vahşi bir hayvana kasıtlı olarak yem yapıp bunu izlerken zevk almaya anlam veremiyorum.
robin van persie
-
adamın ''oğlu'' bile selçuk şahin'den daha yetenekli. eşantiyon olarak geldi sanırım