hesabın var mı? giriş yap

  • bugün karşılaştığım vizyon sahibi görev adamı inşaat işçisidir. 3 saatlik bir işi vardı hemen hemen adam koca termos getirmiş yanında kola su enerji içeceği bile var termosta geldi işini yaptı ve gitti hiç sevmiyormuş insanlardan devamlı su kola isteyip yemek ısmarlatmayı. işimi yaparım paramı alırım ne gerek var insanlara yük olmaya diyor. giyimi oldukça düzgün önlükle çalışıyor ayağına galoş geçiriyor sanıyorum avrupa birliği yasalarına göre yetiştirilmiş numunelik bir işçidir.

  • çoğu düğün gibi keyiften çok hüzün dolu bir ortamı iyice üzücü hale getiren olayın kahramanlarından biri.
    iki kişi hayatlarını birleştiriyor, videodaki her detay kırık dökük...

  • bazı kafalar basmıyor, madem darbeye karşısın neden aynı safta değiliz diyor, darbecisin diyor. yav seni de sevmiyorum onu da, bu kadar basit.

  • eger 0,74 gibi bir faiz orani yakalarsaniz, kredi ile ev almak diyorum. 1500 tl lik bir evde kiraci oldugunuzu ve kiraniza yilda ortalama yuzde 12 zam geldigini farz edelim. 15 yilin sonunda 671.000 tl odeme yapmis oluyorsunuz.

    yuzde 10 pesinatla 365.000 tl lik ev icin 15 yilda, pesinat dahil odeyeceginiz miktar 635.000 tl. yani 36.000 tl kar ediyorsunuz birde mulk sahibi oluyorsunuz.

  • doğruysa bu parayla ülkeye 35 tane amerikan hastanesi yapılır.

    şimdi gittiğin devlet hastanesini düşün, bir de kapısından içeri giremediğin amerikan hastanesini.

    ha işte, bir düşün bunu. böcekliğini unutma.

  • 39 derece ateşle yatan 6 yaşındaki yeğenim dedesiyle konuşmaktadır:

    dede:
    -gel kızım sana bir okuyayım da, allah şifa versin benim güzel kızımaa.

    dede içinden duasını okur bitirir. torun sorar:
    -okudun mu dede?
    -okudum kızım.
    -ne yazıyormuş?

  • utanmasalar tekniker robot "o iş öyle yapılmaz amua godum" diyerek mühendisin yakasına yapıştı yazacakları haber. araba yapmak için çalışan robotik kollar kaza sonucu mühendisi yaralamış olay bu.

  • tam karşımda oturuyor şu an.

    aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.

    elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.

    "koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."

    tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:

    aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.

    seni her an özlüyorum ve seviyorum.

  • bazılarının vatan hainliği dediği durumdur. bizi bu hale getirenler değil de hayatta kalmaya çalışan vatandaşlar hain öyle mi ?
    paramızı tuvalet kağıdı haline getirenlere bir laf yok mu?
    bu kadar mı yüzsüz utanmazsınız lan siz?