hesabın var mı? giriş yap

  • twitter da trend olan ve gurbetçilerimizin ağır vergilerle ezilen halka destek olmaları ve vatana duydukları sevgi ve vefa için 1 kerelikten bir şey olmaz diyerek 1000 euro vefa vergisi vermelerini istiyor halk.

    ben gurbetçilerin itiraz bile etmeden ödeyeceklerini düşünüyorum vatan millet aşkı için.

    edit: amerika da vatandaşları için nerede yaşadıklarına bakmadan gelirlerinin hepsini beyan etmelerini zorun kılıp vergi beyannamesi düzenliyormuş, neden olmasın...

  • büyük eksikliktir bence kardeşim. kız arkadaş seçiminde en önemli özellik adam eksiltme özelliği olmalıdır. adam eksiltme özelliği var mı diye bakacaksın kız arkadaş seçerken. adam eksiltme derim başka bir şey demem. aranızda çok deli, çok delişmen çocuklar var. çoğu da kardeşim yaşında. onlara tavsiyem şu: adam eksiltme özelliği olsun yengede. buna dikkat edin. adam eksiltme diyorum bakın. çok önemli...

    bu görüşümü sergen yalçın'a da ilettim. geçenlerde ntvspor stüdyolarında sergen'le biraraya geldik. kız arkadaşımın fotosunu sergen'e gösterdim ve bir kaç olayımızı anlattım. diğer yorumcuları dinlerken yaptığı gibi gözlerini kıstı, kıstı, kıstı, kıstı. sonra aniden yüzünde alaycı bir gülümsemeyle açtı çakır gözlerini. elindeki kalemle oynarken gergindi, koltuğunda kaykıldı ve "baktığın zaman gözde'nin öyle ahım şahım bir tarafı yok. bilmiyorum yanlış mıyım? ben mi yanlış görüyorum? adam eksiltemiyor" dedi. haklıydı sergen... gözde, adam eksiltemiyordu.

    o sırada rıdvan'ı gördüm, o da sohbete girdi. "sergen kardeşimiz doğru söylüyor. devamlılığı da yok, kat eden bir oyuncu değil (bunu derken eliyle seri bir biçimde kat etme harketi yaptı ve saçları sallandı). senin elinde de kusura bakma ama şavi ve inyesta yok" dedi. "ne şavisi ne inyestası rıdvan abi?" diyecek oldum gözden kayboldu gitti. mehmet demirkol ve fuat abi'yi gördüm sonra, turuncu kurşun kalem almaya özümsün kırtasiye'ye gitmişler. sağolsunlar, "esasında en önemlisi o", "tabi tabi inşallah hayırlısı olur" deyip dinliyor numarası yaptılar 3 dakika için. ardından beni güvenliğe teslim ettiler. bari siz dinleyin derdimi benim al yanaklı bal yanaklı, sincap gözlü dostlarım. iki örnek veriyorum size:

    - gözde kim bu adam ya?

    - ya melislerin arkadaşı, bir kere karşılaşmıştık, geldi oturdu git diyemedim...

    - anlıyorum.

    *

    - ya mert ve batu da bizimle gelsin mi?

    - mert ve batu kim gözde?

    - dağcılık kursundan arkadaşlarım.

    - olmasa daha iyiydi ama olsun madem (üniversite'de dağcılık kursuna başlayan yiğidoların direkt sakal bırakmaya başlaması ve kirli sakalla gezmesi beni tedirgin ediyor. damat traşlı bir dağcılık kursu talebesi gördüğüm gün yarınlara ve türk dağcılığına daha güvenle bakacağım. ama bunu ilişkinin başında olduğumuz için gözde'ye söylemiyorum tabii...)

    *

    bunun gibi şeyler işte. ola ki bir kadını sevdiniz, adam eksiltme özelliği olmasına dikkat edin kardeşlerim. kadında en önemli özellik budur.

  • arkadaş "aslansın, kaplansın"larla gazlanarak kızın yanına gönderilir..

    -uzun zamandır konuşmak istiyordum seninle zamanın varsa sana bir şey söylemek istiyorum
    +ne söyleyeceksin
    -seni seviyorum..
    +şu an çok yorgunum sonra konuşalım olur mu

    bi dakika sonra suratı yere bakarak gelir...

    -noldu lan ne bu hal?
    -çok yorgunmuş.. sanki halı saha maçına çağırdık amk..

  • kendi başınıza gittiğiniz hastanede doktorundan hemşiresine, hademesine, diğer hasta refakatçilerine kadar herkesin ağız birliği etmişcesine "refakatçiniz yok mu?" diye sorduğu her an.

    -refakatçiniz yok mu?
    +yok.
    -refakatçiniz olsaydı iyiydi.
    +kendi başımın çaresine bakabiliyorum. refakatçiye gerek yok.
    -olsun, refakatçi olsaydı iyiydi.
    +peki.

  • yan yana dizilmiş onlarca koşu bandı. hepsinin üzerinde birbiriyle yarışan ama aynı yerde duran kadınlar. aynı numara saç boyası, aynı marka ayakkabı, aynı kesim eşofman altı. hepsinin önünde aynı mp3 çalar, hepsi aynı şarkıyı çalar: "bu mp3 çalar değil, ipod!", "bu farklı".

    dolaplarda, pardon locker'larda aynı eşyalar. aynı çantaların içinde aynı cep telefonları. asla kullanılmayan yüzlerce fonksiyonu olan, aynı melodiyle çalan oyuncaklar. sahip olmak için aynı insanlarla aynı kuyruğa girilen, "farklı" telefon.

    menüleri birbirinden farklı, masaya konan yemek birbirinin aynı yüzlerce "farklı" cafe. aynı salatayı yiyen, aynı saç modeline sahip yüzlerce insan. adı farklı, huyu suyu, saçı sakalı aynı erkekler hakkında aynı dertleri yanan; isimleri farklı birbirinin aynı kadınlar. aynı diziyi izleyip, aynı şarkıyı dinleyip farklı olduğunu hisseden; buna rağmen kendini iyi hissetmeyen farklı kadınlar.

    herkesinkinden farklı gördüğü çocuğunu, herkesin göndermek için can attığı aynı okulda okutabilmek için çırpınan; kendisi yemeyen, çocuğunu herkesle aynı fast food zincirinde yediren; kendisi giymeyen, çocuğuna herkesle aynı kıyafeti alan aileler.

    aynı gün, aynı saatte, aynı kıyafetlerle aynı işin başına koşan, ve o işi yaptığı için "farklı" olduğunu düşünen aynı servisin yolcuları. aynı marka monitör ve klavyelerin başında, aynı mouse'ı oradan oraya döndürüp tüketilen aynı gençlik.

    aynı farklı insanlarda; aynı stres, aynı bunalım aynı depresyon. ve tüm bunları ortadan kaldırması için gidilen aynı doktor, yutulan aynı kimyasal leblebi.

    aynı malzemeyle yapılmış, birbirinin aynı bloklardan oluşan siteler. aynı mimari, aynı mutfak, aynı salon. aynı ebeveyn banyosunun aynı kabına sıçıp, kendini "farklı" hisseden binlerce insan.

    içiniz rahat olsun,
    hepiniz farklısınız.

  • içimde yara olan yorumlardır maalesef..üniversitenin maliye bölümünü kazandım. eş dost soruyor tabi "nereyi kazandın" diye..maliye diyorum. bütün akraba, eş dost, sohbet ortamında insanlar vs..hepsinin ortaklaşa yaptığı yorum şuydu:"oo iyi, girersin maliyeye, rüşvet müşvet, o biçim yolunu bulursun..aman sakın ihmal etme..cebine bakacan bu devirde. zaten tezgaha uymazsan seni tutmazlar, sürerler vs.." sadece akrabadan bir kişi "aman elinherifi, namusunla çalış da en azından bir tane namuslu memur olsun şu memlekette" dedi. sadece bir tek kişi...ama aynı insanlar memleket meselelerinden bahsedilen her sohbette rüşvet yiyen memurdan ağlarlar, ülkenin kötü yönetildiğinden şikâyet ederler..bir başka sohbette memura avanta verip işini nasıl hallettirdiğini sanki iyi bir halt yemiş gibi ballandıra ballandıra anlatırlar. sonuçta maliyeye girmedim, o işi de yapmadım ama öğrendim ki biz kendi kazığımızı toplum olarak kendimiz yontuyormuşuz.

    birgün ormanda ağaçlar toplantı yapmışlar. baltadan şikâyet ediyorlarmış..bizi şöyle kesiyor böyle koparıyor, acımasız , katil vs..hararetli hararetli konuşurlarken yaşlı bir çınar ağaçı demiş ki; "boşuna konuşmayın, sapı bizdendir"...

  • bakmayın siz bizim ergen ekşi yazarlarının kendi çapında dalga geçtiklerine, bilmiyorlar ki doblo dünyanın en rasyonel otomobilidir.

    1- piyasada gezenlerin asgari %80 ninin falan üzerinde taşıdığı 1.3 multijet motor ile türkiyede en az yakıt tüketimi olan ticari araçtır.(km de 22-26 kuruş)(bkz: multijet)

    2- gene 1.3 multijet motor tiplerinde her 10.000km de bir bakıma girer(az biraz gönlü geniş bir adamsanız 20.000km'ye kadar yolu var bunun). bakım ücreti(4 litre selenia yağ, yağ filtresi, mazot filtresi, hava filtresi, polen filtresi) işçilik hariç kdv dahil 106tl, işçilik ve kdv dahil 150tl dir.

    3- silecek süpürgelerinin 3'ü(2 ön 1 arka) 20tl dir.

    4- 195/55/15 gibi piyasanın en ucuz(genelde 4'ü 400tl) ve en yaygın lastik ölçüsünü kullanır.

    5- 6 yaşa kadar 1.3 multijet in senelik motorlu taşıtlar vergisi 700tl dir.

    6- iç hacmi hayvan gibidir 2 bacanak 8 çocuk ve hanımları ile ta istanbuldan tekir yaylasına bayram tatiline hiç sıkışmadan gider. aynı ekip dönüşte köyden 5 bidon turşu 5 kova salçayı getirirken de gene çocuklar gibi şendir.

    7- müzik sistemi vasatın üzerindedir empeüç mempeüç hepsini çalar. hele de yuesbi de neşet ertaş arşivi varsa deymeyin keyfine.

    8- arka koltukları yatırınca 2.500 litre bagaj hacmi vardır. çok kereler 1 ton üzeri yükle uzun yol(konya-karaman, konya-beyşehir vs.) yapmışlığım vardır. banamısın demez.

    9- yok euro diesel, yok ultima diesel, yok kırsal diesel seçmez ne koysan yakar sıkıntı çıkarmaz.

    10- mazot pompası değil mübarek vidanjör takmışlar. tık demez -40 derecede bile işini yapmaya devam eder.

    11- piyasada ekseri turbodizel motorun enjektörleri 100.000km civarında cartayı çekreken bu cengaverin enjektörleri en az 200.000km hiç araz çıkarmadan işini yapmaya devam eder.

    12- triger kayışı yoktur. kayış yerine kullanılan çelik zincirin ömrü ortalama 200.000km dir.

    13- garett marka turbosu insan gibi binilirse en az 250.000km boyunca taş gibi sağlam kalır.

    14- paslanmaz çelik egsoz sisteminin ömrü 10 yıldır.

    15- farlar, sis farları, tampon ve aynalar gibi hasara en çok müsait yedek parçaları komik derecesinde ucuzdur ve neredeyse yapı marketlerde bile satılacak kadar yaygındır.

    16- yedek parçasının ucuz olmasından dolayı piyasada kasko fiyatları en ucuz ticari araçtır.

    17- gene yürüyen aksamı özellikle ön düzeni taş gibidir. anadolunun bozkırları ve karadenizin yaylalarında ne kadar işkence ederseniz edin arıza çıkarmaz. şehir içinde 50cm lik kaldırımlara çıkıp inmek en büyük hobisidir zaten.

    18- altı yüksektir ay sürtecek ay vuracak endişesi olmaz.

    19- elektrikli elektronik aksamı mp3 lü radyo dışında neredeyse olmadığından her gün ayrı bir yeri bozulmaz. zaten olmayan donanım nasıl bozulsun öyle değil mi.

    20- çift sürgülü kapısı ve yukarı açılan arka kapısı ile ergonomi ve user friendly nin kitabını yazmıştır.

    21- ikinci eli reşat altın seviyesindedir. bugün ödenecek senedi, çeki, kredi taksidi olup da etraftan ödünç para bulamayan esnaf, sanatkar veya zanaatkar. doblosunu sahibinden.com sitesine ilana koyup. fiyatını piyasasının 1.000tl altına yazıp. ilan başlığına da "ödememiz var acil satılıktır" yazarsa 1 saat içinde satılmama gibi bir ihtimal yoktur.

    22- (bkz: tuğra).

    23- (bkz: anlayamazsınız)...

  • anket yapmıştım zamanında. allahım çok zor işti. 180 lira için çalmadığım kapı kalmamıştı. bu işi deneyimledikten sonra gördüğüm tüm anketör arkadaşlara önce gülümser, insan gibi selamlaşır, sonra dinler, sorularını cevaplarım. yüzüme o kadar çok kapı kapanmış, o kadar azar işitmiştim ki yaşadığım stresi ölsem unutmam.