hesabın var mı? giriş yap

  • yılmaz erdoğan andropoz'da anlaşılan.

    gerisi spoiler.

    kendine öyle bir karakter yazmış ki yaşlısı genci herkes aşık oluyor.

    pavyondaki borderline konsomatris aşık oldu buna.

    sonra ders verdiği kızın evindeki 21 yaşındaki hizmetçi kızın bi anda kanı kaynadı buna.

    en son da ders verdiği kızın anası rolündeki selma ergeç buna vuruldu.

    dudağını ısırıyor falan.

    of senaryo zaten sıkıntılı ama yönetmen de yönetememiş.

    yılmaz'ım rambo okan gibi o daracık omuzlarıyla vurduğunu deviriyor boyuna posuna bakmadan.

    testesteron falan alıp biraz kas yapsaydı da hapisteyken çalışmış kas yapmış derdik.

    ulan andropoz sen neler yapıyorsun insana.

  • buna üye olacağıma youtube’a üye olurum en azından reklamsız izlerim.

    youtube türkiye’yi çöplüğe çeviren herkesi youtube’tan aldı. youtube artık daha güzel sayende ajun abiy.

  • sanatçının resmimleme ve renklere, detaylara hakim olma yönünden becerisini ve özellikle de azmini, sabrını ortaya koyabilir, bu açıdan bir hayranlık yaratabilir ama şahsen bana boşa kürek çekmek gibi geliyor bu yaklaşım. şimdi, bir eseri güzel yapan gerçekliğe olan yakınlığı değil, özgünlüğüdür, vuruculuğudur, heyecan yaratması, duygulara hitap etmesidir, estetiğidir. daha birçok etken sayılabilir. misal, rembrandt'ı bu kadar büyük yapan realist yaklaşımı değildir. ışığı kullanmadaki maharetidir. fırça tekniğindeki benzersizliği ve tabi ki öncülüğüdür. detay konusunda tablolarında yarattığı dengedir. ya da norman rockwell. canı isterse realizmin b*kunu çıkarıp, suyundan ayıklayacak kadar yetenekli bir adamdır ama bu kadar büyük olmasının sebebi yarattığı karakterlerin yaşadığı toplumu, tiplerinden, ifadelerinden, kılık kıyafetine, tercihlerine, hareketlerine kadar birebir yansıtması, eserlerine bakan insanların içini ısıtmasıdır ve bununla yetinmeyip, yaşadığı toplumun yaşam tarzına etki etmesi, yön vermesidir. kullandığı renklerdir, vurgulardır.

    ayrıca, canım çok realist bir eser istese, duvarıma realist bir tablo yerine direk fotoğraf asarım. fotoğrafa o kadar yaklaşma çabasına girdiğin anda fotoğrafın çakmasını yapmış olursun sadece. zerre kadar keyfi yok bence.

    edit: imlâ

  • saka maka derken, saka gibi harbiden. kalkinma nedir, bence once bunu netlestirmek lazim.
    sonra da 4.5g (ozunde 4g'dir) ornegini gorunce nedense direkt somali'de var miymis diye baktim. 2014'ten beri varmis.
    eyorlamam bu kadar.

  • ikinci videodan çıkan sonuç gerçekten vahim.

    ancak ben şakayı yapan arkadaşların iletişiminde de bir sorun olduğunu düşünüyorum.

    orjinalinde, "arkanızdan gelen kızların ne kadar güzel olduğunu farkettiniz mi?", "arkanızdaki çift sizce de çok uyumlu değil mi?" gibi iltifatlar hoş ve naif bir ses tonuyla söylenirken, türk versiyonunda söylenen "dünyanın en güzel/ dünyanın en karizmatik..." gibi ifadeler dalga geçiyormuş izlenimi uyandırıyor.
    ilkinde güzelliğinizin farkına varın gibi bir sosyal mesaj veriyorken, ikincisi fazla abartılı bir yaklaşımla "hadi lan oradan" cevabını hak ediyor.

    aynı deneye maruz kalsam, ilk yaklaşıma gülümseyip teşekkür edecekken, ikincisine, "bu mu lan dünyanın en karizmatik adamı" cevabını yapıştırırdım.

    dönüp bakmaya tenezzül bile etmeyenlere ise diyecek bir sözüm yok.

  • yalnız olmadığımı düşündüğüm insanlar topluluğu.

    kocaman adam oldum, her siren çaldığında ve hayat durduğunda, 9:05'i gösterdiğinde saatler gözlerim doluyor.
    insanları görebilmek adına cama koşuyorum, sirenleri dinliyorum. ve evet bunu her seferinde can-ı gönülden isteyerek yapıyorum.

    allah rahmet eylesin.