hesabın var mı? giriş yap

  • fifa yükledikten sonra oyunu açarken klavyeyi sağa sola kaydırmayı akıl edemeyerek 2 hafta boyunca bilgisayarın yaptığı maçları izlemek.

  • acımadığım çocuklardır. gençlerde zaten sorumluluk sıfır. sınav giriş bilmem nelerinde küpe, saat vb getirmeyin diye belirttikleri halde yıllardır küpe sıkıntısı cekiliyor o kuyruklarda.

    hayır. hayat toz pembe değil. dünya ve kurallar sizin etrafınızda dönmüyor. bu 15 dk meselesini de hadi okumak bir yana duymamış olamazsınız.
    dersanenizde, okulunuzda eminim ki hocalar bu meseleye değinmiştir.

    gençler dedim ama toplumda böyle önemsemeyen, aman canım sendeciler büyüyünce, hiç bir geçerli mazereti olmadan 9 bucuktaki toplantıya 10 bucukta gelebilme rahatlığındalar.

    sonra da bu memleket neden böyle, ben dışarda okuyacam yeaaa der durursunuz.

    senin görevin o sınava girmekse şayet, bir başka görevin de o sınavın kurallarına uymak. küpe takmayın diyorlarsa takmayacaksın, 15 dk kala kimse içeri alınmaz diyorlarsa 15 dk kala oraya varmayacaksın.

    ha kurallar eleştiriye açıktır, o ayrı bir mesele. ama uymak icap ediyor.

  • bu filmin öyküsünün görevi, tablo geçişlerini birleştirmek. öyküye görsel değil, görsele öykü oturtuluyor. kitap uyarlaması çekilirken bile sinema ve kitap arasındaki tempo farkı ve "öyküye mi özüne mi sadık kalmalı" ikileminde çoğu zaman başarısızlıklar yaşanırken, 900e yakın tablo ile hapsolunmuş bir alanda senaryo hiç de fena bir iş çıkarmıyor.

    insanlar mesela marguerite gachet pianoda tablosunun bir bağlam içerisinde canlandığını görmeye gidiyor bu filme. yoksa van gogh'un tarzına sadık kalarak dört senede 65.000 yağlı tablo yapma külfetine girmeye gerek yoktu. bbc, bu senaryoyu daha kısıtlı bir bütçeyle televizyon filmi olarak altı ayda çekebilirdi.

    senaryo merak uyandırıp havada bırakıyor belki. hatta havada da bırakmıyor, ithamından sebepsiz vazgeçiyor. çünkü filmin 120 yıl sonra şaibe yaratmak gibi bir derdi yok, sadece eldeki malzemeye nispeten ilginç bir öykü biçme derdi var; bunu da başarıyor.

  • son zamanlarda en cok vakit harcadigim site. o kadar guzel buluslar, dizaynlar var ki kendimi kaybediyorum diyebilirim, disarda bos seylere para sarfetmek yerine bu siteye girip (bkz: emege saygi) adina birseyler bulan, dizayn eden insanlara katkida bulunabilirsiniz bence. isin uzen tarafi ozellikle de dizayn konusunda onca emek harcamis insanlarin buluslarinin piyasaya ciktiktan sonra cin mali olarak milyonlarca kopyasinin da bir zaman sonra piyasaya cikmasi sanirim. dusunsene o kadar ter dokuyosun, kim bilir ne zorluklardan ne engellerden geciyosun birseyler uretebilmek bulabilmek icin, sonra bir sekilde basariyorsun da ama belli bir zaman sonra, benzerleri senin sattiginin yarisindan az fiyata pazarda cin mali olarak yerini aliyor, neyse konuyu saptirmayalim ve kickstarter nedir onu da birkac adimda tanimlayalim bilmeyenler fikir edinsin en azindan:

    1. projen/bulusun/dizaynin ne dersen de birseyin var diyelim ve videonu cekiyosun artik (bkz: prototype) mi olur gercegi mi olur bilemem, bu siteye yukluyorsun.

    2. kendine bir (bkz: fund) hedefi belirliyosun bu projeni gerceklestirebilmek icin, orn. 100 bin dollar

    3. sonra kendine bu fund'a ulasabilmek icin bir (bkz: deadline) giriyorsun, orn. mayis 2013 gibi.

    4. sonra siteye uye olan herhangi biri senin bu projeni begenirse sana senin onceden belirlemis oldugun fund cesitlerinden birini secerek sana yardimda bulunuyor, bunu aslinda bir karsilik beklemeden yapiyor, yani ne sirketin ortagi oluyor ne de baska birsey ama sen en basta fund cesitlerini koyarken (ornegin, 1 dollarlik fund, 5 dollarlik fund, 100 dollarlik fund gibi dusun) bu fund'lar karsiliginda da sana koltuk cikanlara sen de onlara ufak ufak seyler vaat ediyorsun. ornegin, 1 dollar icin diyosun ki isminizi kendi sitemde yayinlicam, 50 dollar icin diyosun ki (eger bir urun cikaricaksan mesela) bu urunu ilk alanlardan olucaksiniz diyosun ve onlara yolluyorsun urun cikinca piyasaya.

    5. fakat onemli nokta su ki, o en basta bahsettigim hani fund hedefi ve deadline'i var ya, o ikisini birlikte gerceklestiremedigin takdirde, sana para yatirannlar da parasini geri almis oluyor, yani sitede basari saglayabilmek daha dogrusu hedef koydugun fund'in hepsini cebe atabilmek icin hedefine zamaninda ve eksiksiz ulasmak zorundasin, aksi takdirde (bkz: avuc yalamak)

    6. diyelim basarili oldun, gerisi hakkinda bir bilgim yok malesef, ama paran cebinde artik, o projeyi gerceklestirmek icin cebinde guzel ve sicak bir paran oldugunu dusun, ustelik (bkz: investor) larin kurdugu gibi bir baski da yok ustunde rahat sayilirsin.

    umarim anlatabilmisimdir, kisaca cok guzel bir site bence.

  • adamlar bildiğin türkiye'de hayrına çalışıyor amk. ayda 8 papara ile 4 lira. şimdi gitsem bakkaldan bir doritos alsam 15 lira veririm. beleş kargo,her ay beleş triple a oyun, bi de prime video.

    elin amerikalısı bile buranın garibanına bizim devletten daha iyi bakıyor yemin ederim.

  • neden okuduğumuzu düzgün anlamıyoruz? neden sorgulamıyoruz anlamıyorum. esp'yi her markada aynı adla adlandırılmasını gerektiğini sanmak nedir? mazdanın bütün donanımlarında esp vardır. ama mazda buna dinamik stabilite kontrolü (dsc) demektedir.

    esp harflerini göremeyince vurun abalıya.

  • rakibinde havali okcu gozlugu varken kendisinde dershaneye giden fen liseli gozlugu vardi. buna ragmen tam bir arabasiyla kari kiz kaldiran, elinde nargilesi, yavrucu, parlocu, pic olan gobekli fransizi eledi.

    helal sana aslanim.