ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
koraç kupası
-
bu kupanın oynandığı dönemde avrupanın "3 numaralı kupası olduğu bilgisi" eğer zorluk açısından değerlendiriliyorsa yanlıştır.doksanlı yıllarda avrupa futbolunda uefa kupası nasıl güçlü bir kupaysa basketbolda da koraç öyleydi.nasıl bir çok kaliteli futbol takımı doksanlarda şampiyonlar ligindeki takım sayısının kısıtlı olması nedeniyle uefa'da mücadele ediyorsa, aynısı basketbol içinde geçerliydi, bir çok üst düzey basketbol takımı fiba euroleague'e katılamayıp koraç'a dahil olurdu.zaten o günlerde şampiyon olan takımlara bakarsanız ne denli güçlü bir kupa olduğunu görürsünüz.
izmir depremzedelerinin 112 acil ses kayıtları
-
dinlemenin bile acı verdiği ses kaydıdır. çağrı merkezi çalışanlarının da yetersizliği göze çarpmıştır.
kapı numarası sormak, ''sizin gibi çok vaka var'' demek, sakinleştirecekleri yerde daha da panik yaratmaları nasıl bir eğitim aldıklarını gösteriyor.
binaların durumu belli, 112 çalışanları eğitimsiz, kurtarma ekipleri tekbir çekip birbirleriyle kavga eder. nereden tutsam elimde kalıyor.
büyük istanbul depremi öncesi, beni daha da umutsuzluğa sürükledi bu kayıt.
barcelona türkiye liginde olsa olabilecekler
-
messi'nin ayağı kırılırdı.
iyi ateist cennete gidebilir
-
ateistlerin yüreğine su serpen açıklama.
24 temmuz 2013 ispanya tren kazası
-
kendisine dair şöyle bir gözlemim var. bugün sabah ofise gelen gazeteleri okurken hürriyet gazetesi çılgın makinist faciası diye bir başlık atıp olayı doğrudan makiniste bağlamıştır. wall street journal ise demiryolu müfettişleri ile röportaj yapıp olasılıkları sıralamış ve sorumlunun trendeki karakutunun incelenmesinden sonra belirleneceğini söylemiştir. görünen o ki türk medyasındaki sorumluyu atama mekanizması yurtiçi, yurtdışı ayırt etmiyor. buradan kendilerine sesleniyorum ispanyadaki haberi bari tarafsız, infazsız verin de gazeteye benzeyin.
adana havaalanı'na geçmişten gelen çift
-
bu ne zariflik, adana kebap yedirsen sıçamazlar bile.
survivor all-star
-
o değil de hakan'ın saçları adada yetişen garip meyvelere benziyor.
the human centipede
-
modern insanın sistem ve düzen algısını merkeze yerleştirip onun etrafında sistemi derinlemesine eleştiren bir yapıya tanıklık ediyoruz bu filmde..
yetmiyor.. bu film bize yalnızlık kavramı üzerinden çoğulcu fakat eklektik bir yapılanmanın asla mümkün olamayacağını haykırıyor, gözümüze sokuyor.
yetmiyor.. kurmacanın bütün imkanlarından faydalanarak gerilim ve korkunun sınırlarında iğrençlik tanımını yeniden yapıyor..
bu da yetmiyor.. temelinde oldukça esnek olduğu halde, aynı kalıplarla topluma rehberlik etmeyi sürdürebilen geleneksel ahlakın suratına bir tokat indiriyor..
yetmiyor.. umudun tükendiği yerde yeni bir umut varolabilir mi sorusunu kazıyor belleğimize.. elbette cevap veremiyoruz..
yetmiyor.. insan hayvan ikilemiyle yüzeysel indirgemeciliğin kitabını yazan elitizmin içten pazarlıklı algısına acımasızca meydan okuyor..
bitti mi.. bitmedi..
yetmiyor.. dünyayı, karanlık odalarda hazırlanmış global soslu yapay kültürlere mahkum eden, egemenlerin kucağına iten masonik üst yapıyı deşifre ediyor.. doktor figürüyle simgelediği bu mekanizmayı seyirciyi yerine mıhlamak için kullanıyor...
...
şaka len şaka... ben böyle filmin taa avradını skeyim...
üç beş sambacıdan izin alacak değiliz
saçına aylık 5 bin tl harcayan gelin adayı
leicester city'in endüstriyel futbolu bitirmesi
-
endüstriyel futbolun sene sonunda 30-40 milyon yuroya mahrez-vardy ve kante'yi alarak çökerteceği teori.
(bkz: maalesef)
iş hayatı
-
yıllar yılları kovalarken ve sen her gün aynı sandalyede dünyayı kurtardığını sanırken, pencerenin dışında dönen mevsimler... ilkbahar- yaz-sonbahar-kış.
egolarını tatmin ederken sen, çürüyen hayatlar... evet kölesin. ama modern!!
aslında duygularımın tercümanı yine bu adam.
kocca şiirinden bir kuble..
can yücel den geliyor:
sabah 9, akşam 18
sonra başka mecburiyetler
sıkışıp kaldık.
sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
bu kadar ağır olmamalı.
hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
ne saçma...
girişi mükemmel parçalar
-
(bkz: sweet child o' mine)