ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
(bkz: mustafa pektemek)
ismi berkecan olan ilk tc başbakanı
-
- sayın başbakanım rica ederim yabancı devlet başkanlarıyla olan toplantılarınızda masaya cüzdan, araba anahtarı ve sigara paketi koymaktan vazgeçin ve şu beyaz çizgili yeşil adidas eşofman altını giymeyin artık...
- şimdi kardeşine bunlar yakışmıyor mu diyorsun baboli?
- yakışmadığından değil başbakanım, çok yakışıyor aslında.... (içses: valla sıçtık, işimiz var...)
başbakana canlı yayında kapa çeneni demek
-
az önce iş yerinde akpli bir vatandaşa okuduğum haber.
tepkisi; batının ahlâksızlığı demek oldu.
o yüzden türkiye'de olsa demeyin dostlar, türkiye'de olmaz, bizde kraldan çok kralcı soytarılar var.
bu tarz benim
-
maçtan önce futbol yorumcularını, sonra maçı, sonra o maçın özetlerini, sonra futbolcuların teknik direktörlerin maç yorumlarını, sonra yine futbol yorumcularını izleyenlerin, ülke ne durumda olursa olsun her haftasonu sıradan bir lig maçının bile en çok entry girilen konu olmasını sağlayanların -derbi maçlara hiç girmiyorum bile- gelip "kadınlar işte böyle boş işlerle uğraşıyor" dediği program.
markette yere düşen cüzdanın üzerine yatan kadın
-
soğukkanlılığı dehşete düşürmüştür.
sebebi de şu.
belli ki kadın normal birisi, hırsızlık amacıyla orada değil.
ama cüzdanı gördükten sonra insan en ufak mı bir heyecan yapmaz, falso vermez.
ben görsem zaten kadının peşinden koşarım da diyelim ki şeytana uydum, üstüne yatmaya karar verdim.
yemin ederim elim ayağım birbirine dolaşırdı.
kamera var mı ya da gören oldu mu diye sağı solu kesmekten kendimi ele verirdim.
kadınsa sanki 40 yıllık cüzdanı gibi hayatına devam etti.
cüzdanın asıl sahibi gelse alan kadını haklı bulurdu o derece rahat.
işte sade vatandaşın bu soğukkanlı kötülük potansiyeli esas bu ülkenin kanseridir.
fine dining'in türkiye'de tutmamasının sebebi
-
bizim isletmecilerin fine dining'in sadece hesap kismina hevesli olmasindan olabilir. ortada fine bi urun yok yani genelde.
30 ekim 2015 cuma gününün tatil olması
-
özel sektör çalışanlarını "iyi bari trafik çok olmaz" diye fakir tesellisine itendir.
debe editi: tatile çıkın ama 1 kasım'da oy vermeyi unutmayın, unutturmayın!
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
az önce cüzdanımda bir şeye bakarken, rahmetli babamın yoğun bakımdayken konuşamadığı için söyleyeceklerini yazdığı kağıtları gördüm yine (bkz: yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler/#65366827). ilk satırında "kaç gündür hastanedeyim?" yazıyor. ikinci satırında ise "paray" yazıyor sadece. "parayı nasıl hallettiniz?" gibi bir şey soracaktı büyük ihtimalle, solunum makinasına bağlı halde konuşamazken. ama elini tutup kağıdı gülerek almıştım, sen onu boş ver diye. o kağıtta öylece, silik bir "paray" duruyor hala, hançer gibi bir yokluğun yazıtı gibi.
lost ne lan
-
lost aşşa lost yukarı diye histeri krizine giren gençler arasında lost hakkında eşsiz yorumlar yapmam için bana yönelmiş bir soru karşısında, soruya karşılık sorduğum soru.
"peder bey, baba, lost mükemmel bir dizi değil mi? eşsiz bir yapım. valla ben tüm vaktimi lost'a ayırıyorum"
"lost ne lan?"
bunu dediğim anda gençlerden birisi bayıldı, birisi de hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. ağlayanı teselli ettik, bayılanı da gazozla ayılttık. ülker çamlıca gazozla.
sonra topladım hepsini çevreme ve şöyle dedim: "bakınız çocuklar, tamam lost most bunlar iyi şeylerdir ama bu kadar bağımlı olmayın. elin amerikalısı bundan para kazanıyor be size ne? biraz dersinize bakın, ya da çıkın dışarılarda gezin, bu kadar esir olmayın böyle dandik şeylere. veya kitap okumayı deneyin, nasıl olur?"
ondan sonra hepsi yıkandı, tertemiz, pasparlak oldular ve bir daha lost mudur, most mudur ne karın ağrısıysa izlemediler onu. ama cillop gibi oldular, saçları da yana taradılar, bir yakışıklı oldular ki, görme.
whiplash (film)
-
martin luther king'in çok sevdiğim bir sözü var.
"eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse michelangelo'nun resim yaptığı, beethoven'ın beste yaptığı veya shakespeare'in şiir yazdığı gibi süpürün. o kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin."
bu söze derin anlamlar katan, muhteşem bir film.