hesabın var mı? giriş yap

  • kuduz aşısı anadolu kırsalına ulaşmadan önce, kuduz köpek tarafından ısırıldığından şüphelenilen kişiler kilere kilitlenir ya da ağaçlara bağlanırdı. gözetim altında tutulurdu. hastanın delirme süreci başlarsa hastalığı kapan kişi, acı çekmesin diye köylülerce vurulurdu. her köyün böyle birkaç anısı vardır, bu dediğim durum 60-70 sene önce tamamen sonlanmış. yine de kuduz, insanlık tarihinin en korkunç virüsü olabilir. semptomların başlamasından sonra ne yaparsanız yapın, ölüm kaçınılmaz son maalesef. bir şey sizi ısırdıktan sonra derhal en yakın sağlık kuruluşuna koşun, hele ısırık kafaya yakınsa.
    edit: ayrıca bu videoda ölümü kesin bir adamı acı içinde yaşatıp kayıt altına almanın etik olmadığına inanıyorum.

  • bir tek bizim eve mi mahsus olduğunu merak ettiğim gerilim.

    baş sorumlusu
    -sütlacı evdeki insan sayısına kalansız bölünecek şekilde hazırlamayan kişi mi?
    -süd ürünlerine meraklı obur ev halkı mı?
    -ya da eve ortalama üstü bir lezzet/lüks girdi diye aniden beliriveren orta sınıf hırsı, daha fazlasına sahip olmalıyım tümörü mü?

    sırf bu gerilim yüzünden aile dağılma noktasına her seferinde.
    şaka gibi, sorunları çözen kurum bolulu hasan usta oldu.
    gizli gizli oraya gidip süd ürünü yiyorum evdeki gerilime katlanamadım için.
    evet gizli gizli! çünkü isterse aylık gelirim 10.000 dolar olsun fark etmez, kadın anam bir kase sütlaca o kadar para verdiğimi duysa yine ağzıma sıçacak.
    kadın huzur içinde istediğim kadar sütlaç yemeyi yasakladı arkadaş bana...

    kadın anam ne zaman evdeki südü fazla bulur, sütlaç yaparsa eve bir gerilim çöküyor.
    buzdolabındaki 10 kase sütlaç sinirlerimi bozuyor.
    gidip yiyorum, on dakika sonra yine yiyorum. sonra "lan ya herkes benim gibi ayıysa ve yarım saat sonra kalmazsa" diye üçüncüyü yemeye niyetlenmiş mutfağa gidiyorken abim "hepsini yeme" diye kükrüyor.
    "sen kaç tane yidin?" deyince 2 tane diyor.
    "e sen de çok yeme" deyince kadın anam "tartışmasanıza ya" diye ünlüyor.
    bi gidiyorum 4 tane kalmış. abim doğru söylediyse kadın anam da 2 tane yemiş.

    kalan 4 taneyi hane halkı sayısına bölünce 1,3 çıktığını görüyor, iyice geriliyorum.
    "2 tane yersem nasıl kendimi adil biçimde savunabilirim?" diye oturup düşünüyorum.
    ciddiyetimi gören de sokrat'ın savunmasını yazıyorum sanır mına koyim.

    sonuç olarak o sütlaçlar birkaç saat içinde bitmeden evdeki soğuk savaş da bitmiyor.

    tabii buzdolabından muz, nutella, fanta 2,5 litrelik eksik olmamış 90 sonrası doğumlu gençler ne demek istediğimi pek anlayamazlar.

    not: bu gerilime dayanamadığım için vakti zamanında yaptığım büyük bir hayvanlığı yazmak istiyorum:
    10 yaşında falandım. ertesi gün misafir gelecekti. annem 15 kase sütlaç yaptı. yarına kadar dokunmamamı özellikle rica etti.
    sinsice mutfağa girip tezgahtaki sütlaçlara baktım ve henüz sıcak olduklarını fark ettim.
    "henüz çorba gibiler, 1 kaşık alsam belli olmaz. şekli tam oturmamış zaten." diye düşünüp hepsinden birer kaşık aldım.
    odama gittim, uyudum.
    bir saat kadar sonra annemin bağırmasıyla uyandım. birer kaşık aldığım tüm sütlaçlar, birer kaşıklık boşluklarıyla donmuşlardı. 15 kasenin hepsinin ortasında büyükçe bir çukur... insan gibi de kaşıklamamışım.
    annem delirdi, bağıra çağıra hepsini alıp çöp poşetine attı ve beni gece yarısı çöp poşetini atmaya dışarı yolladı.
    yolda birkaç tanesini de avuçlayıp yemiştim, ellerimi de cami avlusunda yıkamıştım. bazı kaseler hunharca poşede konduğu için kırılmıştı, kesilmiş poşetten yere sütlaç damlıyordu.
    olan 15 cam kaseye oldu, harçlığımdan kesildi.

  • kendisi son derece başarılı bir hanım kızımız herhalde. tebrik ederim. umarım gider istediği yere.

    buraya kadar tanımdı, tırıydı, vırıydı.

    şimdi esasa gelelim. bu tip videoları izlerlerken yerin dibine geçen sessiz binlerden biri olarak söylüyorum. yapmayın böyle şeyler lütfen. ortalık gerekli gereksiz yüzlerce başarı hikayesi kaynıyor. çoğu pek çok kişi için herhangi bir anlam ifade etmiyor. dolayısıyla bir bağ kurmak zorlaşıyor. nihayetinde kimse böyle postmodern dilencilik zırvalarına maruz kalmak zorunda değil. kazanıp kazanmayacağı belli olmayan eleme için new york'a gidip oldukça külfetli masraflara katlanabilen biri burs bulmak için de daha asil yollar arayabilir. sıkıldım. bitti.

  • google işletme puanlaması maalesef çok sıkıntılı bir uygulama. sahte yorumlar yazdıran işletmeler olmasının yanında bir de işletmeden hiç bir hizmet almamış kişilerin işletme profiline girip bir puan verme saçmalığı var. herifçioğlu girmiş basmış bir puanı, altına google profil adınızdan tesisimizde hizmet alıp almadığınızı teyit edemedim yazıyorum, google'dan paunlamanın silinmesini talep ediyorum ama yok.o kadar dikkatimize,emeğimize rağmen kim olduğu belirsiz birinin 1 puan vererek düşürdüğü ortalamayı 10 tane fazladan 5 puan alarak düzeltmeye çalışıyorum. zaten hizmetten gerçekten memnun kalmayan biri olunca genelde ulaşılabilir biri oluyor ve arayıp insan gibi konuşarak konu tatlıya bağlanıyor ama isyankar76 nickli tipler öyle kafasına göre girip basıyor 1 puanı.

  • sonunda bu sezonun fatality hareketini de yedik. aslında taraftarı olmasak bu beşiktaş çok komik bir takım.

  • anneanne.. nene... gibi yorumlar yapanlar donup baksinlar anneannelerine nerede ne yapiyor. bu kadin bugun son albumunu cikardi, icinde muthis sarkilar var. konserinde saatlerce ayakta sarki soyluyor dans ediyor. harika klipler cekiyor vs.

    ajda pekkan'i da kiskanmazsin ya.

  • fenerbahçe'de olsa sadece türkiye kupası maçlarında oynar, 60. dakikada yerini caner'e bırakırdı.