ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
din dersinde ermeni ve musevi arkadaşlar muaf oldukları için dışarı çıkarlar. din hocası gelir ve tam ders başlıycakken kapı açılır ve içeri unuttuğu çantasını almak için musevi arkadaş girer.
arkadan bir ses: işteeee sonunda doğru yolu buldu.
ne yani evlenince kirada mı oturacağız
-
nazım'a bile çektirmiş bu sorgu ki, adam dünyanın en ayarlı şiirini yazmış. (bkz: nuzhet berkin)
o mavi gözlü bir devdi,
minnacık bir kadın sevdi,
kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev,
bir dev gibi seviyordu dev,
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi.
mini minnacıktı kadın.
rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
ve elveda ! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..
erkenden uyanıp çizgi film izlemiş nesil
-
çizgi film öncesinde ve aralarda da duman avcıları zırvasını izlemiş nesildir.
1958'de erzurum'da verilen yapay zeka konferansı
-
nasıl geriye gittiğimizi gösteren konferanstır. şimdi erzurum'da orucu ne bozar konferansları var herhalde.
6 temmuz 2022 doktor cinayeti yayın yasağı
-
aynı hızı önlem alma konusunda gösterselerdi şu an ne bu kadar doktor öldürülmüştü ne de ülkeden ayrılmıştı.
derslere yardımcı olsun diye bilgisayar aldırmak
-
şimdi aldıranların işi kolay. internet diye bir şey var. ben 1993 senesinde aldırdım bir bok yoktu. ortaokuldaydım. yalandan pw programıyla cezaevi demirleri gibi bir şey çizerdim çünkü başka bir şey çizemiyordum, sonra gösterirdim nasıl olmuş diye aferin falan derlerdi. onu anıtkabir sanıyorlardı. ben öyle lanse etmiştim. günü kurtarırdık yani. giderdim sonra volfied, cm 93-94 akşama kadar oynardım. belli bir süre cm 93-94 ü ders sandılar. mal gibi monitöre baktığım için oyun oynamadıgımı düşünüyorlardı. benimki yine kolaydı, arkadaşım aynı dönem amiga aldırmıştı bu sebepten. onun ailesi daha sıkıydı, o da yalandan bir program bulmuş, dersin bir bölümünü mal gibi oraya yazıp ordan deftere geçiyordu. o günü daha zor kurtarıyordu çünkü program yazılan şeyi kaydetmiyordu. adam her gün aynı şeyi gösterecekti kaydetse, okuyacak halleri yok ya. save diye bi yer yoktu ne programıysa artık... her gün yazıyordu bu paso. bir de sonradan ben bir program bulmuştum. yani program değil de adamın biri disketin içine ankara misket koymuş. kısacık. disketi c: ye kopyalamıştım ve bunu ben yaptım müzik dersi için demiştim. paso misket çalıyodum odamda yalandan. ses kartı da yoktu, çok pahalıydı almamışlardı bızzt- dızzt efektleri içinde pc speaker modundan ankara misket. nınının nınının nınınını nın... çok aradım ama başka şarkı bulamadım öyle. bulsam iyice imparatordum. evdekiler de beni deha sanıyordu. napalım mecburiyet. cafe vardı da biz mi gitmedik? dersler iyiydi ama.
kadınları itici yapan detaylar
-
göbekli olup dar badi giymeleri bir de bu badiyi pantolon içine verip kalın kemer takmaları üstüne bir de bolero giydiyse lanet olsun.
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
kapadokya'daki balona biniş ücretinin 175 euro(500 lira) olması. neden bu kadar pahalı anlam veremem. rusya'ya aktarmasiz direkt ucak bileti gidis donus 427 lirayken bu neyin artistligi.
hayata dair gülümseten detaylar
-
bakırköy'de poliklinikte çalıştığım yıllar. eşimin poliklinik koridorun sonunda. aramızda 3 oda var. zemin kattayız. o dönem sigara yasakları yok ama küçücük odada saatlerce kalmaktan bunalıp arada sigara içmek için pencereden dışarı çıkıyorum. çıkınca da belki hastası yoktur, birlikte tüttürürüz diye onun odanın penceresinin önüne gidiyorum.
o gün kenardan baktığımda manzara şu:
bizim kantinin kedisi girmiş, çömez asistanların arada muayene öğrenmek için gelip oturduğu kenardaki sandalyeye kurulmuş. tüm dikkatiyle hastayı dinliyor. hasta da - artık şaşkınlıktan mı başka bir şeyden mi bilmiyorum - eşime değil kediye bakarak şikayetlerini anlatıyor.
gel de bu kediyi ve bu hastayı sevme, gel de gülümseme şimdi.
sözlüğe girişteki mesajınız var yeşili umudu
-
bi bunu bilirim, bir de rüştü'nün her golden sonraki ofsayt umudunu.
yemeksepeti.com
-
kesinlikle uzak durulması gereken site/uygulama. 4 haziran'da profilimden bana ait olmayan 4 sipariş verilmiş. bunların 3'ü kuponla alınmış görünüyor, ancak bedelleri kredi kartımdan çekilmiş. sonuncusu normal sipariş ve 117 tl. bu siparişler için adreslerime 3'ü çorlu'da biri ataşehir'de olmak üzere 4 farklı adres eklenmiş. bir kısmında uydurma olduğu çok net olan 3131313131 şeklinde bir telefon numarası girilmiş. adreslerden iki tanesinde "binanın önündeyim" şeklinde açıklama var. fark ettiğimde büyük bir çaba göstererek müşteri hizmetlerine bağlandım, özetle mail atın dediler. attığım maile geri dönüş yapılmadı, bir kaç taciz mailinden sonra zahmet edip cevap verdiler. hesabımı kapatmaları 1 hafta sürdü. siparişlerin bedelleri için ise "biz bir şey yapamayız, bankanızla görüşün." dediler. böyle bir firma yemek sepeti.
edit: bankaya yaptığım harcama itirazı sonucu hepsinin bedelini iade ettiler.