hesabın var mı? giriş yap

  • ev almayın, komşu alın. gerçekten özür dilerim. ben ne tavsiye verebilirim ev alan adama lan. o bana versin. şş, nerden buluyosunuz o kadar parayı hacı? evet, fakirim.

  • uzun zamandır en çok etkilendiğim kitaplardan biriydi. “dünyanın sonu geliyor herhalde” diye düşünüp endişelendiğim bu karantina günlerinde okuduğum için midir nedir bilmiyorum ama son birkaç haftadır dünyanın geldiği durumu gördükçe kitapta yaşananlar çok daha gerçekçi görünmeye başladı gözüme.

    “gölgesizlik” temasını işlemiş yazar. distopik bir kurgu. insanlar gölgelerini kaybediyorlar ve bununla birlikte bütün anılarını, sevdiklerini, kendilerini hatta en sonunda yemek yemek, tuvalete gitmek gibi en temel ihtiyaçlarını bile unuttukları bir noktaya geliyorlar. yavaş yavaş bu illete yakalanan insanların artmasıyla dünyanın yok olmanın eşiğine geldiğini görüyoruz. her şey önce yavaş yavaş başlıyor. gölgesizliğin uğramadığı ülkeler, şehirler olayları uzaktan izliyor. önce kimse pek önemsemiyor, ta ki onların da başına gelene kadar…tanıdık geldi mi?

    bilim adamları bu durumu açıklamaya, bilimsel yollarla bir çözüm bulmaya çalışsalar da sonuç olarak başarılı olamıyorlar. dünya, gölgeli ve gölgesizler olarak ikiye ayrılıyor ve bir kaosa sürükleniyor. kitaptaki bazı yerleri okurken tam anlamıyla kanım dondu. bu günlerde hayatı durdurma noktasına getiren koronavirüs vakalarında yaşananlar sanki yazar tarafından öngörülmüş ve gölgesini kaybeden birinin başına gelmiş gibi anlatılmış:

    (sayfa 48)

    “…birkaç gün geçti ama düşündüğüm kadar acıkmadım. olayların başladığında bilim insanlarının ne söylediğini hatırlıyor musun? bir gölgesiz her şeyi unuttuğunda aç ya da susamış olduğunu ve hatta nefes alması gerektiğini de unutur, diyorlardı. tanrım, umarım nefes almayı unutmadan önce yemek yemeyi ve su içmeyi unuturum. boğularak ölmektense açlıktan ölmeyi yeğlerim. düşünebiliyor musun? çekeceğin o acıyı, akciğerinin yanmasını, yavaş ve sessizce gelen hareketsizliği. hem de tek yapman gereken bedeninin nefes alması gerektiğini hatırlamak iken…”

    bu aralar manşetlerde virüs yüzünden boğularak ölen, akciğerlerine cam parçaları battığını söyleyen insanları düşündükçe bu kitap daha da anlamlı geliyor gözüme.

    “the book of m: kıyamet başlıyor” alın okuyun. belki de bizim kıyametimiz de çoktan başladı…

  • bu konuda da reklam beklediğim kişilerin reklamı.

    "sayıştay’a göre tmsf'nin digiturk satışından elde edeceği gelir aslında 292 milyon 199 bin dolar olacak iken, katar'ın beın medya grubunun yaptığı kesintiler nedeniyle tahsil edilen rakamın ancak ve ancak 162 milyon 668 bin dolar olduğunu anlıyoruz. bunun yanında geçen hafta devlet, katarlı beın sports'un kulüplere ödeyeceği 300 milyon tl'yi cumhurbaşkanı talimatıyla üstlendi. bunu da hesaba katarsak sırf beın sports nedeniyle kamu zararımız, yani halkın tepesine binen yük 1 milyar 570 milyon tl."

    https://www.birgun.net/…milyar-570-milyon-tl-324666

  • kicina ansiklopedi kacmis gibi yazdigi icin herkes bu adami kultur yumagi saniyor, bilgili filan saniyor.

    oysa ki, onune bir avuc nohut, bir avuc bakla, bir avuc da mercimek koyun sonra "bulgur bunlardan hangisi ?" diye sorun, gununuz senlenecek.

  • hikaye şu:
    almanya kendi vatandaşının evini 40 polisle basıp özel uçakla mahkemesiz veya vatandaşlıktan çıkartmadan sınırdışı etmiş. erdoğan'ı destekliyor diye

    işin en acı tarafı
    buna inanan gerizekalılar var.

  • heisenberg de dahil çoğu kişinin (bkz: gözlemci etkisi) ile karıştırdığı ilke.

    bu ilkeye göre plank ölçütünden küçük dünyada, momentum, konum, enerji, zaman gibi kavramlar hakkında kesin konuşamayız. ama bunun nedeni, ölçüm yaparken sistemi değiştiriyor oluşumuzdan ziyade (hidden variables), sistemin doğasının zaten belirsiz olmasıdır. heisenberg ilk başta bu durumu gözlemcinin ölçüm yaparken sistemi değiştiriyor olması ile açıklasa da, ileriki yıllarda durum çok daha ciddi olduğu ve atomaltı dünyanın özü itibariyle indeterministik olduğu ortaya çıkar. einstein'ın ''tanrı zar atmaz'' diye reddettiği bu olgu, şu an kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biri oldu. bu vesile ile deterministik evren ve bilimin her şeyi açıklayabileceği kavramlarına maalesef elveda dedik.

  • ulan hiç aklımda yokken bi video ile milletin yüzünü güldürdüğüme mi sevinsem bilemedim.

    evet ekşiciyim ve çooooook tatlıyım :)