hesabın var mı? giriş yap

  • bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam
    giyiniyormuş.ortada duran bir cep telefonu çalmış,
    yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine
    basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.
    adam: alo
    kadın: merhaba şekerim, kulüpte misin?
    adam: evet.
    kadın: ay ben burda süper bir deri ceket gördüm.
    1000 dolarcık. alabilir miyim?
    adam: oluur, madem çok sevdin, al tabii.
    kadın: aslında buradan önce de galeriye uğradım.
    2015 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini
    buldum.
    adam: ne kadar?
    kadın: 250 000 dolarcık.
    adam: o parayı vereceksem bütün aksesuarlarını
    isterim ama...
    kadın: yaşasınnn! bir şey daha var, geçen sene
    beğendiğimiz ev yine satılık ve 550 000 dolar
    istiyorlar.
    adam: tamam, ama 520 000 dolardan fazla verme sakın.
    kadın: oldu şekerim. sonra görüşürüz. seni
    seviyorum.
    adam: ben de seni...görüşürüz.
    adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden
    topluluğa döner ve sorar:
    "bu telefon kimin, bilen var mı?

  • köprünün denizin üstüne yapılacağını özellikle belirtme ihtiyacı duyulan reklam. seçmeninin kapasitesini biliyor akp sonuçta.

    ayrıca sanırım bu köprünün ayağı, kendine bağlanan bir otobanı falan yok. hiç ağaç kesilmiyormuş çünkü. açıkçası ben tatmin oldum.

  • ali türkşen: hulusi akar istifa etmeliydi
    didem arslan: ama darbecilere bağırdığını söylüyor
    ali türkşen: demek ki iyi bağıramamış

  • mekanı cennet olsun şehidimizin.

    aradan kaç yıl geçti zekai paşa ile yaptığı telefon görüşmesi sonrası güvenlik kamerası görüntüleri var hala aklım almıyor. sana komutanın imkansızı emrediyor at izinin it izine karıştığı gecede. kimin neci olduğu belli olmayan bir gece seni zekai paşa arıyor ve "semih paşa hain özel harp dairesini ona teslim etme vur" diyor. 15-20 bordo berelinin arasında bordo bereli bir generali vurma emri alıyor. görüntülerde ne kadar soğukkanlı. işin ucunun ölüm olduğunu bile bile nasıl sakin kalabiliyorsun, son kez eş, çocuk anne baba kardeş ile vedalaşma fikri nasıl olmuyor. hala tüylerim diken diken.

    ekşide bir sürü anket başlığı var 1 gün sonra dünyanın yok olacağını bilsen ne yaparsın vs gibi. ömer halisdemir bir kaç dakika sonra şehit olacağını bile bile sakin sakin yürüyor ve emri uyguluyor. sana da seni doğuran yetiştiren ana babaya da seni yetiştiren komutanlara da helal olsun.

  • "türkücüler suya sabuna dokunmaz, ozanlar olana bitene duyarlıdır" demiş bir de.

    söz konusu neşet ertaş olunca, muharrem ertaş'ın oğlu, aşık geleneğinin son güçlü temsilcilerinden biri, kendimi tutamadım. bu şahıs çıkmış insan düşünmeli diyor, türküler basit sözlerle nakaratlarla mı yazılıyor sanıyorsun dümbük.

    o türküler dede korkut masallarından beri kullanılan imgeleri kullanan türküler, toplumsal yaşamla ilgili eleştirileri korkmadan söze döken ozanlar varken senin nefes alman bile boşuna.

    bir tek örnek vereceğim, "manda yuva yapmış söğüt dalına" ile başlayan türkümüzü bilmeyen yoktur. bu türkü başlık sistemine , ağalık düzenine bir başkaldırıdır.
    manda zengin , yaşlı kocayı, söğüt körpe gelini ifade eder. parasını verdim bedava mı sandın denilen şey gelindir. tiridine bandım ( yemeğin işe yaramayan su kısmı) ve yavrusunu sinek kapmış ile anlatılan yaşlı kocanın körpe gelinle beraber olmasının sonuçları ve doğa yasalarına aykırı olduğudur.
    ironi burada uçuk kaçık bulunan sözlerin arkasındaki derin anlamlarıdır. bu arkadaşın anlamasını beklemiyorum, ama neşet ertaş için söylediği sözler için onun, ataları mezarlarından kalkıp , dadaloğlu, karacaoğlan, aşık veysel , köroğlu.... kopuzlarıyla döverler adamı..
    yürü vre..

  • 1962 yılında ingiliz faşistler birliği kurucusu oswald mosley, bertrand russell'a bir dizi mektup gönderir. onu karşılıklı yapacakları bir tartışmaya davet eder, bunu yaparken onu sözleriyle provoke etmeye çalışır.

    fikirlerin, hem net hem de nezaketle ifade edilebileceğinin bir vesikası olması nedeniyle, russell'ın yanıtını bu başlık altında paylaşmayı uygun buldum.

    "dear sir oswald,

    thank you for your letter and for your enclosures. i have given some thought to our recent correspondence. it is always difficult to decide on how to respond to people whose ethos is so alien and, in fact, repellent to one’s own. it is not that i take exception to the general points made by you but that every ounce of my energy has been devoted to an active opposition to cruel bigotry, compulsive violence, and the sadistic persecution which has characterised the philosophy and practice of fascism.

    i feel obliged to say that the emotional universes we inhabit are so distinct, and in deepest ways opposed, that nothing fruitful or sincere could ever emerge from association between us.

    i should like you to understand the intensity of this conviction on my part. it is not out of any attempt to be rude that i say this but because of all that i value in human experience and human achievement.

    yours sincerely,
    bertrand russell

    /

    sevgili sir oswald,

    gönderdiğiniz mektuplar ve yaptığınız açıklamalar için teşekkür ederim. son yazışmamız üzerine epey düşündüm. insanın, kendi değer yargılarına son derece yabancı ve hatta itici bulduğu değer yargılarına sahip birine nasıl yanıt vereceğine karar vermesi her zaman zor olmuştur. sadece belirttiğiniz fikirlere karşı olmamdan değil, ben enerjimin her damlasını, faşizmin felsefesi ve pratiğinde görülen acımasız yobazlık, takıntılı şiddet ve sadistik kötücüllük ile mücadeleye adadım.

    şunu belirtmek zorundayım, sizin ve benim duygusal evrenlerimiz birbirine öyle uzak ve öyle derin bir zıtlık içinde ki aramızdaki olası bir işbirliğinden verimli ya da samimi bir şey ortaya çıkamaz.

    sizden bu konudaki kanaatimin kesinliğini anlamanızı rica ediyorum. bunu ifade etmemin nedeni, size kabalık etmek niyetinde olmaktan değil, insanlık deneyimine ve insanlığın başarılarına verdiğim değerden kaynaklanıyor.

    saygılarımla
    bertrand russell"

    kaynak: https://www.brainpickings.org/…ssell-oswald-mosley/

  • eskiden tamamen doğal olarak üretilirken günümüzde maliyetlerin çok yüksek olması ve fiyata yansımasından dolayı laboratuar ortamında yaratılan sentetik yağlardan üretilmektedir. açık tenliyseniz hafif kokular, koyu renk tenliyseniz biraz daha ağır kokular tercih edebilirsiniz gibi halk arasında çok yaygın olan görüş tamamen yanlıştır. kokunun kişiye yakışması ten rengiyle değil tamamen ten ile alakalı bir durumdur. bu nedenle parfüm seçilirken tester kağıtları yerine tende denenmelidir.

    ayrıca atlanılmaması gereken önemli bir nokta en güzel parfüm insanın kendisinin duymadığı parfümdür. yani kaliteli parfümü sıktıktan sonra aslında onu siz almasanız bile etrafınızdaki insanlar hisseder. bu arada önemli bir dipnot olarak belirtmekte yarar görüyorum yapılan bir araştırmaya göre ağır kokuları tercih eden insanlar daha az kendine güveni olan ve farkedilmek isteyen insanlarken hafif kokuları tercih eden insanların kendilerine güvenen insanlar oldukları saptanmış. eğer asansörden indikten sonra bile parfümü asansörde kalanlardansanız bu konuda bana değil bilimsel araştırmalara kızınız lütfen.

    yine de parfümün kalıcılığını arttırmak için bir kaç ipucu isteyenlere;

    parfümün yan ürünleri olan duş jeli ve duş sonrası losyonları ve pudralarını tavsiye ederim. ayrıca parfümü yakından değil uzaktan sıkarsanız kalıcığı artacaktır. bir de kulak arkası, bilek içleri gibi kan basıncının yükek olduğu yerlere sıkın fakat bilek içine sıktıktan sonra bilekleri birbirine sürerek parfümü dağıtmaya çalışmayın bu koku moleküllerinin zarar görmesine ve orjinalinden daha farklı bir koku salgılamasına neden olur. parfüm konusu hassas bir konu ne de olsa. son olarak saça zarar vermeyen saç parfümlerini de kullanabilirsiniz.

  • çocuğu 98 kiloya çıkarken seyreden ailenin bu sözden rahatsız olması açıkça şuursuzluk. doktoru savunmuyorum da aile dönüp bir aynaya bakmalı.

  • oğlum ne boş bir şirket bunlar lan, iyisini becersen alırdı millet neden zorluyorsun. gider huawei'nin 1k'lık telefonunu alırlar yine senden almazlar. insan biraz oturup düşünür niye diye.
    olsa bile vestelin satışlarını etkilemeyecek olan girişimdir.

  • bence sıralama şöyle;

    doğru insanı bulup evlenenler = yalnızlık çekmeyen bekârlar > yalnızlık çeken bekârlar > yanlış insanla evlenenler

  • bir paketin içerisine saçma sapan şeyler koyup, 100 yıl sonra açılması için bir yere teslim etmek. norveç'te yapıyorlar bunu mesela.

  • arkadaş dolandırılmadım diyor ama türkçesini çalmışlar haberi yok.

    edit: türkçe konusunda gelen eleştiriler nedeniyle entry'sine bir açıklama eklemiş. ben ikna oldum:
    --- spoiler ---

    "nasıl lan az türkçe kastım tırnak falan koydum. yaptık bir şeyler yaaaavv."
    --- spoiler ---