hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • ana sınıfındaki veletlerle kumda oynarken..

    aynur(5) : çok güzel kumdan çorba yaptım yemelisin
    ben(-15) : ımmmh nefis olmuş bu ya harika ki bu hepsini yerim
    samet(6) : ben de koyun kestim kumdan çiğ köfte yaptım size hadi yiyin
    ben : e ben kırmızı et yiyemiyorum nasıl olacak ?
    samet : yaa dert ettiğin şeye bak yeşil koyundan yaptım ben onu..

    ulan.. hala gülüyorum.. bayağı yoğurdu birde oturup..

  • iphone 7 cihazında telefon görüşmelerinde yaşanan hoparlörden cızırtı gelmesi sorunu ile ilgili olarak birkaç gün uğraşarak genius bar randevusu alınır; yapılan testlerde hiçbir sorun bulunamamasına rağmen eğer talep edilirse ürün değişimi yapılabileceği bilgisi verilir ve bunun üzerine sıfır yeni bir cihaz verilir. apple'ın yapıp da diğerlerinin yapamadığı şey işte budur. cihazı sattım bitti değil, satış sonrası da en az satış kadar önemli bunun apple kadar farkında olan başka bir teknoloji firması göremiyorum ben.

  • istanbul'da otel odasında hakkın rahmetine kavuşmuş kişi. gerçek ismi nihat özpolat'dır.

    hayır, istanbul'da evin var, "evlerin" var, mekanın var şeklin var acaba neden otel odasındaydın? yapmayacaktın sefa, o son cigarayı içmeyecektin, o son kokoyu çekmeyecektin. kuruyu suluyu karıştırınca olmadı sefa.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin aşık sana sefa reis." o arkadan bağıran kardeşler, ibrahim'in, sahibi cezaevinden çıkınca kaçıp bıraktığı otoparkında bedava bilet alanlar değil mi? geçmiş zamanın parası, ceplerine 20 milyon koyup yanlarına da birer tane roj* verip ellerinde döner bıçakları ile doğubank'a yolladıkların değil mi?

    maç çıkışlarında, altıyoldaki lokalin arkasına çektirdiğin adamları dövenler değil mi kardeşlerin? tribünde davul tokmağı ile karısının, kızının, manitasının yanında dövdüğün çocuklar sana ne yapıyorsun dediğinde ağzını yüzünü dağıtanlar değil mi kardeşlerin?

    iş bilmez gün görmez çoluk çombalağın kalkıp da, karşı tribünden bile severlerdi, herkes saygı duyardı, adamdı reisti fenerbahçenin başı sağolsun dediği kişidir.

    sefa, beşiktaş inönü stadında, açık tribünde amigo yancılığı yapardı. bizim tribünlerdeki amigo adnan'ın yanındaki erkan gibi. daha sonra adı nam-ı diğer arap erkan olur. sonra arap erkan'ın yanındaki yücel gibi. sonra yücel geçti tribünün başına. işte sefa da yol yordam bilmeden beşiktaş tribününde daha yancıyken başa geçmeye çalıştı. bunu tribünden döve döve döve atıp kovdular.

    sonra, sefa'nın babası fenerbahçe'de kulüp üyesidir. bu sebeple sefa bir şekilde kapağı fenerbahçe tribünlerine atar. babadan sebep yönetimi destekler ve bu sebeple yönetim tarafından da semirilir.

    kendisi efsane, lider, tribünlerin saygı duyduğu, büyük amigo falan değildir. kendisi falandır filandır.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin" bestesi bile çalıntıdır. ama sefa reis diyen yeni yetmeler bilmezler. kayda geçsin yazıyorum orjinalini ki öğrensin gençler de.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin / aşık sana pepe metin"

    efsane tribün liderleri arıyorsan fenerbahçe'de; pepe metin, arap erkan, caymaz, menderes. bunların pislik işleri yokmuydu? vardı. sadece arap erkan hariç. arap en son taksimde kağıt topluyordu. temizdi çünkü. on numara adamdı. zaten tribünden uzaklaştırmışlardı onu.

    velhasılı kelam, çocuk çocuğa göre efsane, gerçek tribüne göre hikaye.

  • muhafazakarların içlerindeki faşistin nasıl kolay ortaya çıktığını görüyoruz.

    o iğrenç kültürü ülkeye empoze eden lego kafalıya bak sen kitap toplattıracakmış.

    allahın arabeskçi yandaş alt kültürlüsü.

    edit: sinir düzeltmesi.

  • şu anda onun şehrinden kendi şehrime giden bir otobüsün 21 numaralı koltuğunda yazıyorum bunu. onu başka bir şehirde bırakıp tekrar beni kimsenin beklemediği o eve gidiyorum...virusten dolayı 3 aydır onu göremedim... geçen cuma biraz umut ve koskoca bir korku ile yanına geldim. acaba beni unutmuşmudur diye korktum... çok korktum... bu dünyadan yok olup gitmeye razıyım... yeter ki beni unutmasın... mutfakta yerde oturmuş bebeklerin o mutfak eşyaları ile oynama rituelini gerçekleştiriyordu... kızım dedim... bana baktı bir an... elindeki eşyaları düzenli ve sakin bir şekilde bıraktı elinden. ayağa kalkıp bana yürüdü ellerini uzattı. kucağıma aldım. başını omzuma koyup defalarca baba dedi... sonra bana evdeki insanları tanıtmaya başladı. anne anne, dede , teyze.... diye.. sanki ben onları tanımıyorum gibi... sonra bana odasını gösterdi oyuncaklarını. sonra otur dedi oyuncak oynayalım... bir odada 6 7 kisi otururken ben ayağa kalkınca baba otur diyor. giderim yine diye... otur... maalesef 4 gün sonra otur dese dahi oturmadan yola çıkmak zorunda kaldım... dün gece onu ben uyuttum annesinin 4 aylıkken uyuturken dinlettiği ninniyi açtım... gülümseyerek uyudu... 25. mayıs tarihinde vefat etmişti annesi.. üzerinden 1 25 mayıs daha geçti...

  • "evinde alkol üretenden zibilyon tane vergi alamadığımız için, insanları zorla sahte alkole iterek çeşitli sağlık sorunları yaşamasını istiyoruz" demenin farklı yolu.

  • repo, varlık değişimi yoluyla yapılan bir borçlanma/yatırım aracıdır. açıklamasından da anlayabileceğiniz üzere, iktisadi olarak "varlık" kabul edilen her enstrüman reponun konusu olabilir. ekonomide en kolay el değiştirebilen şeylerden biri "kağıt" olduğu için de repo borçlanma senetleri özelinde gelişmiş bir araç olarak tanımlanır. ama dediğim gibi, repo her türlü varlık için uygulanabilir bir araçtır. şimdi size repoyu bir örnek ile açıklayayım;

    2 tane eviniz var. birinde yaşıyorsunuz diğerinde ise kiracı var. iki evin değeri de 500.000 tl olsun. birgün hakkınızda icra takibi başlatıldığını öğreniyorsunuz. x kişisi sizi 500.00 tl'lik borcunuzdan dolayı icraya vermiş. eğer bu parayı ödemezseniz buzdolabından tut, çanağa çömleğe kadar haczedilecek.

    veli adlı bir arkadaşınız var. veli abi, ne olur bana 500.000 tl borç ver, valla seneye öderim dediniz. veli parayı vermeye razı ama şöyle bir sıkıntı var; veli parayı %7 faizden mevduata yatırmış ve vadesini bozmak istemiyor. tam s*ki tuttuk derken... (evet, repo yapacaksınız, buraya dikkat !)

    veli'ye diyorsunuz ki.. veli abi,benim 500.000 tl değerinde evim var. bu ev temelli elimden çıksın istemiyorum ama şöyle yapalım mı; ben evi noterde sana 500.000 tl'ye satayım, tam 365 gün sonra da senden 525 tl'ye geri alayım. senin getirin yıllık 500/525=%9,5 + 1 yıllık kira geliri olacak.

    veli eğer rasyonel bir bireyse mevduatın vadesini bozar, daha yüksek getirisi olan repo işine girer. siz x'e olan borcunuzu ödersiniz. eğer g*tü toplayabilirseniz seneye evi geri alırsınız. olmazsa evi o zaman satarsınız. gördüğünüz gibi repo, sorunun çözümüne katkı sağlayan -en olmadı sizin likidite probleminizi 1 yıllığına erteleyen- bir araç olarak kullanıldı.

    buradaki mantık şu; ev bir varlık. alıcı bulması tahvil, bono kadar kolay olmasa da el değiştirebilen bir varlık. ikincisi, her iktisadi borçlanma aracında olduğu gibi tasarruf sahibi ile tasarruf açığı olanı buluşturan güzel bir varlık. ben şahsen kullanın derim.

  • son zamanların yeni çılgınlığı.
    geçen gün bu çarklardan satan bir esnafın dükkanında dolanırken dükkan sahibinin çarklardan birini çevirip arkadaşına göstererek şöyle bir şey söylediğini işittim:
    "adamlar neyden para kazanıyo yav..."
    hakikaten yav...

    edit: bunun da modası geçti.

  • temel çok güzel bir rus kadınıyla evlenen dursunun karısına kafayı takmış. ne yapsam da bu kadınla birlikte olsam diye içi içini yiyormuş.
    bir gün temel dayanamayıp eva'nın yanına gitmiş;
    temel: senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum demiş :
    eva: hay hay neden olmasın ama 100 dolarını alırım. müsait olunca ben seni ararım gelirsin demiş.
    ertesi gün eva,dursun işe gittikten sonra temeli aramış;
    -100 doların hazırsa hemen gel demiş:
    temel, "hazır hazır, hemen geliyorum" cevabını vermiş
    temel 100 dolari evaya verdikten sonra işi bitirmişler ve temel evden çıkıp gitmiş.
    akşam dursun eve geldiğinde;
    dursun: hanım temel bugün buraya geldi mi ?
    eva: şeyyyy...geldiiii dursunnnn.....
    dursun: peki sana 100 dolar verdimi.
    eva: şeyyy dursunnnn beni dinleee...şeyyy verdiiiii......
    dursun; temel sabah koştur koştur yanıma geldi, " dursun bana acil 100 dolar
    lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi....
    ula bu temel çok dürüst adam ya...!!!!!!