hesabın var mı? giriş yap

  • test drive 1 oynarken kuma saplanan aracın çekilmesi için yarını bekleyip hemen uyumam gerektiğini, gece olduğu için kimsenin gelip çekemeyeceğini belirten babama inanmak.

    seneler sonra itiraf ettiğine göre beni yatırıp kendisi oynamak için yapıyormuş bu dümeni. fortran biliyorum ulan ben 6 yaşında bir veledi mi uyutamıyacağım diyormuş kendi kendine, hey gidi.

  • kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.

    şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
    yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
    kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.

    böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.

    16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.

  • wu wei, "non-doing", "hareketsizlik" demektir. hicbir sey yapmadan oturmak anlamina gelmez. hayatta hicbir seyi zorlamamak anlamindadir. taoizm de hicbir zaman efora yer yoktur. acikirsan yemegini yersin susarsan suyunu icersin yorgun olursan yatar uyursun yasadigin yer kirlenirse temizlersin. hersey etrafinla harmoni icinde dogal olmalidir. hicbir sey icin benliginle savasmaman gerekir.

    her ne kadar "ehehhe bende yaparim bunu noolcakki al pirilgılsı otur televizyonun karsisina butun gun mis gibi tao cu olurum gibi dusunceler olsada" asil olayi kendini ve iradeni tamamen bir disiplin altina soktuktan sonra kendini birakip o disiplinden hic sapmamak anlamindadir. gunumuz jargonunda "asla kasmamak" seklinde aciklanabilir. wing chun kung fu nun temeli bundadir. siz asla kendigilinizden bir savunma hareketi yapmaya calismazsiniz o hareket oluverir. tabii egitimsiz bir bedeni ayni duruma sokarsaniz ayni hareket gerceklesmez cunku arada egitim, aydinlanma ve disiplin gibi ufak(!) ayrintilar vardir. siz birakirsiniz bedeniniz girdigi disiplinin ve egitimin yolunda kendi yolunu cizer kendi hareketlerini yapar.

    wu wei bedensel olarak mesgul olmamaktir. bir suya tas atilirken orda cikan dalgalar gibi, duruma tepki vermektir.
    ayni konseptin zihinsel olani icin:
    (bkz: wu hsin)

  • youtube'da bir süredir meydana gelen durumdur. milyonlarca izlenmiş cover videolarına bakıyorum kızın sesi abartıldığı kadar değil ve her yer bunlarla dolu, sesi daha güzel olan arkadaşlarım var.

    bu durumun ortaya çıkmasının türk erkeklerinin abazalığından kaynaklanmakta olduğunu düşünmekteyim.

    edit: verdiğim şarkı linki yanlış anlaşılabildiği için kaldırıldı.

    edit2: fürya değil furya imiş doğrusu, özür dilerim.

  • ''yenge '' tarafından hiç sevilmeyen insanlar.

    ''bir insanın bir diğer insana sevmediği halde nasıl yalandan gülümsediğini görmek istiyorsanız, evli adamın eşinin bekar arkadaşları ile karşılaştığı ana dikkat edin''

    emanuel ebue

  • kuşbaşılı pide 24 euro yazıyor, karşısında tl değeri olarak 184.78 tl yazıyor.
    fişin sonlarına gelirken tanesi 6 eurodan 4 tane maraş dondurmasının (24 euro) tl karşılığı 184.80 tl yazıyor.
    amk fiş bitene kadar tl değer kaybetmiş, ben burdan bunu anladım.
    edit: çok fazla mesaj geldi fişin başındaki 3 kola 8 eurodan (24 euro) tl karşılığı 184.77 tl yazıyor, bu da teorimi kanıtlar nitelikte.

  • çingene* bir çocuğun birliğini bir şekilde kurtarması.

    birlik ismi ve tarih vermeyeyim komutanlarının başına bir iş gelmesin. bunu galiba çok duymamışlardı.

    trakya'da esrarkeşlerin, hırsızların, torbacıların, hafif suçluların, yaralama vs gibi suçlardan hüküm giyenlerin çoğunlukla görev yaptığı bir zırhlı tugay. bu adamlar yunan ordusuyla girilecek bir tür teorik savaşın en önünde olan tipler. şaka gibi ama sosyal olarak en diplerdeki bu karekterler olası savaş durumunda ilk gidecek noktalara neden seçilir alman strafbatallion ceza taburu uygulamasının bize 1908lerden kalma bir yansıması mıdır arada hala düşünürüm.

    neyse olayımızda bu tugayın tanklarını kullanan, zırhlı personel taşıyıcıları süren, bakımlarını yapan er ve erbaşlar 30 ağustos törenine hazırlanıyorlar. trakya'da bir ilimizde bunların tugayından bir miktar araç geçit resminde şehir merkezinde ve stadyumda ilerleyecekler. tank komutanları da kupolalarda şeref tribününe jilet gibi üniformalarıyla selam duracak. sonra kışlaya geri dönülecek hayat kaldığı yerden devam edecek. törene de henüz 5 ay var. haftada bir araçlar çıkıp yanyana meydanı bir dönüp geri geliyorlar.

    o günlerde tugayın kapısında belirip yeni katılım yapan bir acemi er peydah oluyor. dünyada görüp görülebilecek en esmer çocuklardan biri. temsili bir resim ile göstermeye çalışırsak aha bu kadar esmer. tam bir tamil - sri lanka havası var. nerelisin diye soruyoruz adana diyor. roman mısınız diyoruz, o ne diye anlamayıp bakıyor. sonra git gel derken çocuğun cono olduğu meydana çıkıyor. tugaya bir cono gelmiş. kağıdına göre de daha önceden oto tamirciliği yaptığı için* gzpt tank bakım bölüğüne bakım er olarak verilmiş. astsubaylar "vay başımıza gelenler" tiradını okuyarak çocuğu yatakhaneye gönderiyor.

    tabii conolar herkes tarafından az çok bilindiği için bu çocuk daha hiç bir şey yapmadan hırsız diye insanların kafasında mimleniyor. tipine bakarsanız hırsızlıktan gasptan ziyade daha değişik bir şeyler peşinde havası seziliyor ama nedir direk anlamıyorsunuz. gözleri böyle bir değişik fel fecir okuyor. bir şeyler kesinlikle normal değil ama du bakalım. mevcudunun %40 kadarının arızalı / misfit olduğu birliğe bir de cono ilave ediyoruz. üst devre erler "bak bu dolaptan bir şey eksilirse" diye gelir gelmez cononun başına ekşiyorlar. çocuk kafa sallıyor "ağabey valla ben bilmem öyle şeyler" gibisinden kendisini savunuyor. yatakhanede sonra cidden pek bir hırsızlık şikayeti de olmuyor.

    gel zaman git zaman tugay denetleme, bakım, geçit resmi derken 30 ağustos gelip çatıyor. tugayın araçları komutanlar tank ve gzpt kulelerinde üstlerini başlarını düzeltirken hıncahınç dolu şehir meydanına ve stadyuma giriyorlar. önden iki sıra delicesine yıkanıp fırçalanmış tank, ardından iki sıra zırhlı personel taşıyıcı - zırhlı muharebe aracı - zha falan geçecek. derken stadyuma girdikten sonra bir arbede oluyor. tank kolu stadyumun ilk 100 metresine gelmeden zınk diye duruyor. tank komutanları sağa sola en sonunda arkaya bakıyorlar. hepsi arkaya bakınca arka tarafta zırhlı personel taşıyıcılardan birinde bir sorun olduğu anlaşılıyor. şeref tribününde eli selam dur'da kilitli kalmış bütün subay camiası yavaş yavaş sola dönerek ne olduğunu anlamaya çalışıyor. sonra ortalarda bir zırhlı personel taşıyıcının içinden bir er fırlıyor diğer zırhlı personel taşıyıcıya arka kapıdan giriyor ve 10-15 saniye kadar sonra geçit resmi kaldığı yerden devam ediyor. herkes bunu senkronizasyon sorunu falan sanıp geçiştiriyor. seyirciler ve halk da tezahürata devam ediyorlar. tanklar ve zpt'ler stadyumun diğer ucundan çıkarak gidiyorlar. başka bir sorun da çıkmıyor.

    tabii işin aslı o sırada zırhlı personel taşıyıcılardan biri stadyuma girer girmez stop ediyor. bunlar sürekli bakımı yapılan araçlar ama elektrik aksamında her nasılsa bir sıkıntı olmuş, ve mürettebatı aracı çalıştıramıyorlar. herkesin önünde rezillik çıkması an meselesi. taşıyıcının sürücüsü durmadan kvv kvvv gur gur marş basmaya çalışıyor ama lanet araç bir türlü marş almıyor. o sırada diğer personel taşıyıcının içinde olan bu cono ağzında ciklet, tank periskopundan stadyumdaki kızları keserken diğer aracın marş basmaya çalıştığını kulaklığından duyuyor. birden kendisine bir haller oluyor ve "çekilin laaan" diye bağırarak kendisini dışarıya atıyor, hop dur nereye demeye kalmadan elektrik arızası yaşayan zırhlı personel taşıyıcıya dalıyor ve içeride elektrik sigorta paneline altlarına sıçarak bakan iki askeri ittirerek, sanki 100 yıldır bu işi yapıyormış gibi rastgele iki kabloya asılarak çekiyor. dişleriyle yalıtımı kopartarak kabloları bağlıyor ve zırhlı araca düz kontak yaptırıyor. zırhlı personel taşıyıcı birden gürrr diye marş alınca kulede kendisini ter basan tank komutanı da telsizden tamam hazırız diyor ve tüm tank kolu geçit resmine öyle devam ediyor.

    herif oto tamircisi değil oto hırsızıymış. oto hırsızlarının da şahıymış yani.

    ardından bakım bölüğünde kendine oto elektrikçi diyen 10 askere aynı sigorta tablosunu gösteriyorlar hiçbirisi 1 dakikanın altında kablo donanımını anlayıp düz kontak yaptıramıyor.

    cononun conoluğu yüz yılda bir hakikaten iyi bir işe yaramış oluyor.

  • oha bu adam ntv'de program mı yapıyo lan. senin ben yayın akışını ntv. üç günlük bebelere mi kaldın sen yazık.
    tanım: değil yüzüne ismine tahammül edemediğim şey.

  • arabanın durduğun an ile motorcunun çarptığı an arasındaki zaman boşluğuna bakılırsa motorcu çok hızlı gelmekte. ayrıca yaya geçidi olan bir yerde duran araç yanlış bir şey yapmamıştır.
    vefat eden kişiye allah rahmet eylesin.

  • 61 anayasasında özgürlükler asıl,yasaklar istisna
    82 anayasasında yasaklar asıl ,özgürlükler istisna haline gelmiştir. (82 anayasası için "ancak anayasası" da denilmektedir)

  • helal olsun lan midyeci ahmet'e sıfırdan zirveye çıktı. videolarinda karısı hep yaninda, baskasi olsa ilk iş boşanmak olurdu felan demiştim geçenlerde. maşallah dediğimiz 3 ay içinde mortingenstrasse oldu yine çok şükür.

  • ocak ayı itibariyle ekstrelerin çoğunda, bankanın "yıllık aidat ücreti" adı altında kullanıcısını söğüşlediği harcama aracı.

    gelin size bundan nasıl kurtulacağınızı anlatayım;

    1. yıllık aidat ücreti tahakkuk etmiş kredi kartınızın ekstresini pdf olarak ve 4mb'dan büyük olmayacak şekilde kaydedin.

    2. tuketicisikayeti.ticaret.gov.tr adresine girip, e devletinizle oturum açın.

    3. karşınıza çıkan "tüketici başvuruları" kutusuna tıklayın

    3. sol tarafta yer alan tüketici başvuru sekmesinden, yeni başvuruya tıklayın

    4. açılan sayfada, firma ünvanı kısmına bankanızın resmi adını girin. (ör: türkiye vakıflar bankası türk anonim ortaklığı - türkiye garanti bankası aş)

    5. altta banka merkezinin il, ilçe ve adres bilgilerini girin ve "kaydet ve ilerle" butonuna basın

    6. yeni açılan sayfada, uyuşmazlık meblağını (yani yıllık aidat ücretini" girin.

    7. talep türünü "6502 sayılı kanunda yer alan diğer talepler" olarak seçin

    8. alttaki kutuya şikayetinizin konusunu girin. buraya, "kredi kartımdan .....tl tutar, iznim ve bilgim olmadan yıllık aidat ücreti adı altında alınmıştır. iadesini talep ediyorum" gibi derdinizi anlatacak şekilde yazın. çok uzun olmasına gerek yok, insan okuyacak bunu. kaydet ve ilerle butonuyla diğer sayfaya geçin

    9. burada da ilk başta kaydettiğiniz ekstrenizi "dosya yükle" kısmına girerek sisteme yükleyin. alt kutuda eklendiğini göreceksiniz. kaydet ve ilerle ile devam edin

    10. yeni açılan sayfada, başvuru formunuzun ön izlemesini göreceksiniz. ilerle ile diğer sayfaya geçin

    11. yeni açılan son sayfada, adresinize göre en yakın tüketici hakem heyetinin bilgileri çıkacak. oradan seçim yapıp en alttaki onayla seçeneği ile başvurunuzu sonlandırın.

    yoğunluğa göre yaklaşık 3-5 ay içinde karara bağlanıp bankaya tebliğ oluyor ve paranız iade ediliyor. süreci aynı sayfa üzerinden takip edebiliyorsunuz.

    edit:
    yoğun mesaj ve gereksiz bıdıbıdı yapanlara ithafen;
    ben başımdan geçeni anlattım, ve denemek isteyenlere yol gösterdim ve başarılı oldum. hiçbir boku beğenmeyen ekşiciler istediğini yapabilir. evet kazanamama ihtimaliniz var telebinizi. bunda da tebligat ücretini ödersiniz. eklediğim görsellerde 45 tl ve 30 tl tebligat ücreti çıkmış. kazandığım için bunu da bankalar ödedi zaten. kaybetseydim ben öderdim. bugün için tebligat ücreti enflasyon oranında 150-200 lira olsun. benim için denemekte bir beis yok. en derin sevgiler ve saygılar.

    vakıfbank karar görseli
    garanti bankası karar görseli

    edit:2
    banka avukatı olduğunu tahmin ettiğim suserların mesajları bitmek bilmiyor* tamam kardeşim siz inanmayın

  • her cuma ibretle seyrettiğim insan topluluğudur. cumaya gitmesem "içerde ne yaptılar da bunlara böyle birbirlerini ezercesine dışarı kaçıyorlar" diyeceğim. ama içerde bir şey yaptıkları yok, biliyorum. adamın biri hutbeye çıkıyor, önce sadece ben ve benim gibi arapça bilenlerin anladığı bir metin okuyor. sonra da birileri tarafından (diyanet oluyor bu birileri) eline tutuşturulan kupkuru bir metni okuyor. iki rekat da namaz kılınıyor hepsi bu. peki bu adamlar neden imam selam verir vermez yardım kuyruğunda birbirini ezenler gibi davranıyor? bizim milleti bilmeyen birisi olsa "adamlar bir saniyeyi boşa harcamamak için işlerine koşuyor" diyecek ama değil. nedir bu acele arkadaş, nereye yetişeceksin? o namaz hep birlikte senkronize olarak eğilip kalkabiliyor musunuz bakalım diye farz kılınmadı ki. cuma demek toplanma günü demek, bir araya gelip birbirinizin halinden haberdar olun diye farz kılındı o namaz. salat demek dayanışma demek.

    bir cuma günü camiden çıkan müslümanlara bakın ne durumda olduklarını anlarsınız, başka bir şeye ihtiyaç yok. cumadan çıkınca yedikleri naneleri saymıyorum daha.

    yıllar sonra editi: akp kongresi gibi hutbeleri sebebiyle cuma namazlarını çoktan bıraktım. 3 yıldır gitmiyorum.

    son edit: agnostisizm durağında biraz oyalanıp hayatın anlamını arıyorum. dinin kültürü, psikolojisi, sosyolojisi, felsefesi ve tarihi dışında hiçbir şey gündemim ve ilgimde değil artık. gavur oldum ben, bazılarının anlayacağı dilde.

  • fetocu olarak anılmaktan son anda yırtanların daha bir çılgınca (işemeli sıçmalı) kutladığı, kutlayacağı; alakası olmayanların ise tamamen nötr (noluyoruz amk tadında) kaldığı, kalmaya devam edeceği gün.