hesabın var mı? giriş yap

  • universiteden edindigi "ilk hafta yoklama olmuyor oglum, zaten hocalar da ders yapmiyor, ne gidicem okula yatarim evde oglene kadar." aliskanligindan kurtulamamis (zaten kolay da degil kurtulmasi en az 8 en fazla 14-15 egitim donemin ilk haftasini asmistir bu sekilde) yeni mezun arkadas dogal olarak "ilk hafta" olgusunu is yerleri icin de uygulayabilir. ama bu kisiler bilmez ki is hayatinin acimasiz dunyasinda "sen yeni basladin ise, ilk hafta gelmesen de olur, yoklama almiyoruz zaten" diye bir guzellik yoktur. is hayatinin acimasiz dunyasinda gunde 3'ten fazla tuvalete gitmek bile yoktur * benim guzel arkadasim.

  • okul yıllarının vazgeçilmez tadıdır. sevmeyenini görmedim. o nasıl bir tatsa artık.
    konya'da cips diyorlardı buna. kokusu ve tadı zihnimde canlandı yeminlen.

    debe notu: ekmek arası patates kızartması bir fakirlik belirtisi değil, öğrencilik belirtisidir. tatlı anıların kahramanıdır.

  • bekir var öğrencim, mezun olacak 10 gün sonra liseden. harçlığını çıkarmak için garsonluk filan yapıyor hafta sonları ve hedefi için harıl harıl tirat çalışıyor. bir kaç ay evvel elime zorla bir oyun tutuşturdu; "hocam n'olur bir okuyup ... karakterin hastalığını söyler misiniz? ona göre hastalığı araştırıcam, performansıma yansır..." öyle içten istedi ki, zaten tiyatro okumayı da severim, aldım, okudum, anlattım.

    geçen ay, rica etti, indim konferans salonuna, bir oynadı; ağzım açık kaldı.

    sınava gireceği yerleri sayıyordu geçen; mimar sinan, akdeniz... en son ısparta dedi. "ısparta'dan emin misin? sıkıntı yaşama sonra" dedim. araştırmış, fransa'ya erasmusla öğrenci yolluyormuş ve yurtdışında eğitim almak en büyük hayali imiş, o nedenle önemliymiş.

    bilemedim.

    mart 2017 editi: bekir girememis, bir türkiye klasigi olarak özel bir durumundan dolayı ailesi tarafından dışlanmış, egitim alamamış, parasız kalmıs ve is arıyor. antalya'da iş konusunda yardım edecek ve/veya konservatuar sinavına girerken ona kocluk yapacak (tek basıma halledebilirim sanırım dese de) bir arkadaşım olur da bana ulasırsa bahtiyar olurum.

    kasim 2017 editi: bekir istanbul'da garson olarak çalışıyor bir yandan ve hâlâ onu çalıştıracak üstadını arıyor. parası yok, sadece yeteneği, hayali ve kendisi var.

    (bkz: stigma)

  • halbuki taş yemesi gerekirken hiç haddi olmadan ekmeğinin peşinde olan tiptir.

  • solcu demirspor'un ülkücü teknik direktörüyle ak partili osmanlıspor'la oynayacağı tam türkiye gibi maç.

  • malatya'da düğün fotoğrafçılığı yapan onur albayrak, bir düğün için fotoğraf çekimine gittiğinde yaşı küçük görünen geline kaç yaşında olduğunu sordu. habere göre “15” cevabını alınca da “çocuk gelin fotoğrafı çekemem” diyerek duruma tepki gösterdi.

    ...ısrarla çekimin yapılmasını isteyen damat ile fotoğrafçı arasında yaşanan yaşanan kavgada damadın burnu kırıldı."

    "... evet maalesef durum bu, keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. bir daha olsa gene çekmiyorum der miyim evet derim. kimse kusura bakmasın, çocuk gelin de çocuk istismarıdır benim gözümde ve hiç bir kuvvet bana o çocuğun gelinlikle fotoğrafını çektiremez. çocukların saçına duvak takılmaz, kır çiçekleri ile süslenmiş taçlar takılır ancak. saygılarımla"

    onur albayrak
    http://haber.sol.org.tr/…ografini-cektiremez-242285

  • sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
    demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.

  • yazılı gibi başlayıp sonunda sözlüye çevrilmiş cümle.

    - hocam müsadenizle önce kubarı basabilir miyim?
    + evinde niye basıp gelmedin çocuğum!
    - akşam aradım torbacımı ama telefona cevap vermedi ipne, sabah gelirken alabildim anca
    + doğru dürüst bi torbacı bulaydın kendine, otur sıfır!
    - o_0