ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
romanya'da 23 tl olanın türkiye'de 5610 tl olması
-
(bkz: internet'te kotaya hayır topluluğu)'nun gün yüzüne çıkardığı verilere göre romanya'da 23 tl olan 100 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının (download ve upload hızları eşit bağlantı) ülkemizde 5610 tl olması durumudur. ilgili veriler ve ispatları şurada yer almaktadır:
https://www.facebook.com/…806538655/?type=3&theater
işin bize garip gelecek bir diğer tarafı ise romanya’daki internet kullanıcılarının, 100 mbps’lik bu paket en eski ve en düşük hıza sahip olan paket olduğu için bunu beğenmiyor oluşları:
https://www.facebook.com/…/posts/1104984629623672:0
ayrıca aynı verilere göre;
kazakistan'da 74 tl olan 120 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının (download ve upload hızları eşit bağlantı) ülkemizde 6300 tl olması durumu,
https://www.facebook.com/…683512800/?type=3&theater
moldova'da 23 tl olan 100 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının ülkemizde 5610 tl olması durumu,
https://www.facebook.com/…043459431/?type=3&theater
rusya’da 83 tl olan 300 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının ülkemizde 11.585 tl olması durumu:
https://www.facebook.com/…978929971/?type=3&theater
ferguson'da polisin öldürdüğü 2. kişinin görüntüsü
-
evladım, etkisiz hale getir, getirme demiyoruz.
tabi polis de canını düşünecek, üzerine bıçakla gelen adamı elindeki teçhizat ile etkisiz hale getirecek.
evet o polisin de canı var, ailesi çoluğu çocuğu var.
iyi de, adamin elinde görüyorsun ki bıçak var, rambo mu lan bu attı mı alnının ortasına saplasın, o kadar kolay mı o iş?
çek vur bacaklarından, adam yerde zaten. herifin üstüne 12 kurşun sıkmak da ne?
ha elinde silah vardır, polise doğrultur falan o zaman iş değişir, orada bile 12 kurşun sıkılmaz, alien mi lan bu adam? ne 12 kurşunu, bu davranışın makul bir açıklaması yok.
polis ırkçı mıdır, adamla geçmişten gelen bir husumeti mi vardır? orasını bilmem, ayrı ülke, ayrı kültür.
şu bir gerçek ki; elinde sadece yakın dövüş silahı olan adamı bacağından vurup işi halletmek varken, 12 kurşunla kevgire çevirmek nefsi müdafaa değil keyfi müdafaadır.
hazırlıklarımız 19 yıl sürdü asıl şimdi başlıyoruz
1.70'lik kocasına dağ gibi kocam gitti diyen kadın
-
gücün, sadakatin, aile içi sağlık ve huzurun boy ile alakalı olduğunu zannedip bu platformda başlık açıp sıçmık giren bir troll'ün eleştirdiği eş beyanı.
edit: başlık başa
1968'de istanbul'da denize giren 3 kız
-
bazı gerçekleri ortaya çıkarmış kızlardır. "a, ne tatlı yaşlı amca. eski istanbullu" diye yer verdiğiniz adam bu resimdekilerden biri olabilir. sorsan "biz beyoğlu'nda takım elbisesiz gezmezdik" diyecek.
harry potter and the chamber of secrets
-
bu kitaptaki ufacık ve önemsiz bir detayı ingiliz olmadığım için yıllar sonra ancak farkettim:
harry kol kemiklerini büyütmek için hastane kanadında yatarken dumbledore ve mcgonagall taşlaşmış colin creevey'i getiriyorlar ve mcgonagall durumu madam pomfrey'e "yanında bir salkım üzüm vardı, sanırız harry'yi ziyaret etmek için gizlice buraya girmeye çalışıyordu." diyerek açıklıyor.
bugüne kadar üzümün alakasız bir detay olduğunu düşünmüş, bağlantıyı colin'in harry hayranlığının bilinmesiyle kurduklarını varsaymıştım. meğer hastaneye üzüm getirmek bir ingiliz geleneğiymiş * ve tahminlerinin aslında güçlü bir sebebi varmış.
ingilizce ile amerikancanın farkları
-
ingilizin biri amerika'ya gider. araba kullanirken asiri hiz yapar ve polis arabayi durdurur:
_did you come here to die?
_no i came yesterday.
rte'nin fenerbahçe taraftarını tehdit etmesi
-
adam son yillarda o kadar cok zenginlesmis ki artik herseyi kendi parasiyla yaptigini zannediyor.
allah arttirsin recep efendi
allah arttirsin.
(bkz: vatandaşı olmasan aslında eğlenceli ülke)
16 aralık 2014 rusya ekonomik krizi
-
recep tayyip erdoğan yüzünden gerçekleşen krizdir.
bu adamın selam verdiği, görüştüğü, ortaklık kurduğu üç gün yaşamıyor.
edit: (bkz: tayyip erdoğan uğursuzlukları sıralı tam liste)
insanın içini bir anda acıtan sözler
-
havaalanında, pasaport kontrolü için kuyruktayız. hemen ardımda almanya'dan oğlunu görmek için yurda dönen yaşlı bir çiftin konuşmalarına kulak kabartıyorum. beklemekten hiç hoşlanmayan biri olarak, aylar belki yıllar sonra gerçekleşecek bol özlemeli bir buluşmanın çok değil bi 5 dakika önce gerçekleşmesi için insanlığım tutuyor ve sıramı onlara veriyorum. buyrun teyzecim, siz geçin öne diyorum. kadın, kocasını da çekiştirerek geçiveriyor önüme. gurbet bana hiç yaramıyor belli ki, bu sefer de bu kol kola çiftin yıllar boyu kim bilir ne zorluklara birlikte göğüs gerdiklerini filan düşünüyor, teyzemin taa gözlerinin içine içine tatlı tatlı gülümsüyorum. ama anılan teyze bu duygusal anı ahan da şu sözleriyle pırasa gibi doğruyor: "ne bakıyon?"
yok bi şey.