hesabın var mı? giriş yap

  • "cardiffe handikapli 1 verdim tüpgazi açtim çakmakla evin içinde dolaniyorum"

    ek: cardiff ilk yarı 1-0 mağlup.

  • popüler tartışmaların gereksiz bir sorusudur.

    meyve, bir bitkinin tohumudur. meyveyi sperm, toprağı da rahim gibi düşünün.

    tohumun etrafını tatlı, cazip bir şey ile sarmak bir bitkinin üreme stratejisidir.

    bakın bitki şöyle düşünüyor:

    "ben bir bitki olduğum için olduğum yerden başka biryere gidemiyorum. ama üremek için tohumlarımı başka yerlere de göndermem lazım. tohumumun (spermimin) etrafını lezzetli bir malzeme ile çevireyim, bu lezzet bazı hayvanları-insanları cezbetsin, onu koparıp yesin, tohumunu biryerlere sıçsın, ben de onu sıçtığı yerde yeniden üreyeyim."

    bitkilerin tohumlarının ve çekirdeklerinin mide asidinde erimeyecek zırhla kaplı olmasının sebebi de bu.

    doğayı düşünürseniz, aslında bu çok zekice bir strateji. örneğin bir erik ağacı erikler olgunlaşınca meyvelerini döküyor, inek olur, zebra olur gelsin yesin gitsin 3 km ötede çıkarsın diyor. hatta düşünün bizim evde yediğimiz elma, aslında amasya'daki bir elma ağacının üreme taktiği. taa amasya'dan buraya kadar ulaşıyor allahın ağacı. çok garip bir olay aslında.

    konuya dönersek,

    içinde çekirdeği, tohumu olan yiyecekler meyvedir. sap-kök-yaprak olanlar sebzedir. yani domates meyvedir.

    ama biz genelde pişirdiğimiz şeylere sebze, pişirmeden yediğimiz tatlı yiyeceklere meyve demişiz. genel olarak şekersiz meyveler bizi çiğken cezbetmiyor.

    işin teorisi başka ama genel kullanım ve toplumsal alışkanlıklar da bir o kadar önemli.

    misal bir kabak, patlıcan teorik olarak meyvedir. ama çiğ olarak tadı bizi cezbetmediği için pişiriyoruz. o yüzden sebze olarak kabul etmişiz.

    inek olsak, patlıcan çiğ çiğ de çok lezzetli gelecekti, o zaman ona da meyve diyecektik.

  • 28 yil hayatimin askini bulucam diye dolandim durdum. sonunda buldum da. yaklasik iki yil ciktiktan sonra evlendik. ayaklarim yere degmiyordu. karninda kelebeklerin ucusmasi ne demek ogrenmistim. sonra bir gun bana baba olacaksin dedi. dedim ki ben bu hayatta hic yasamamisim. nasil bir mutluluk anlatamam. yasayanlar zaten bilir, yasamayanlar da umarim ogrenir. neyse uzatmayalim, gebeligin 24. haftasinda ogrendik ki bebekte gelisim geriligi var. sonuc husran tabi, 26 haftalikken kaybettik bebegimizi. arastirdik cocukta hic bir sorun yokmus. meger annesi, esim losemiymis. olsun dedik tedavisi var. mix tip cikti iyi mi(aml+all). 2.5 yil tedavi gordu, denenmedik kemoterapi kalmadi, 56 kilo olan esim 39 kiloya kadar dustu. habloid kemik iligi nakli yapildi. son alti ay esimden cok cocugum gibiydi. bebekler gibi her seyi icin yardima ihtiyac duyuyordu. annesi dahil herkes ya olsun ya iyilessin derken ben hep allahim her seyimi al ama esimi alma diye dua ettim. sonuc yine husran. 32 yasinda kaybettim. yaklasik 4 yil olacak. benim ic burkan detayim bu. bunu buraya niye yazdim onu da bilmiyorum.....
    edit: gelen mesajlar icin herkese cok tesekkur ediyorum. belki de bunun icin yazdim, belki cevremde anlaticak kimse kalmadi o yuzden onu bilemicem ama yazdigim icin memmunum.
    edit2: beni benden daha iyi anlayan yazar arkadaslarima cok tesekkurler. ozellikle "okurken sanki hayattan hep almak istedikleriniz varmış da bir türlü alamamışsınız, hep kursağınızda kalmış hevesleriniz gibi hissettim" diyen yazar arkadasa ayri bir tesekkur etmek istedim.

  • konya’da bu röportajı veren kuryenin, getir firması tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarılması olayı.

    kaynak1 kaynak2 kaynak3

    getir? neden işten çıkardınız çocuğu? söyledikerinde 1 cümle değil 1 kelime yanlış var mı? resmi bir açıklama yapacak mısınız?

    (bkz: getir)

    (bkz: getir boykotu)

    dipçe-1: 12.11.2021 tarihli getir açıklaması

    dipçe-2: 12.11.2021 tarihli (getir açıklamasından sonra) kurye açıklaması : "evet getir beni işten attı".

    dipçe-3: bugün bir getir kuryesi arkadaşı yakaladım konuştum.
    ben: - abicim sosyal medyada sizin 14 saat çalıştığınız söyleniyor doğru mu? 7-8 saat mesainiz olduğunu söyleyenler var??
    kurye: - silktirsinler abi onlar, sabah 8, akşam 1 çalışıyouz. 12 saat zaten çalışmak zorundasın. 12 saatten sonrası artı senin için. bizler esnafız, bağkurlu gibi düşün abi.
    ben: sigortanız? kaza maza yapsanız n'oluyor?
    kurye: - abi bu gördüğün depo da bir esnafın. bu adamda getir'den franchising alıyor. bizlerde bu depo sahibine esnaf olarak hizmet veriyoruz öyle düşün. bağkur sigortamızı kendimiz yatırıyoruz. kaza mı yaptın. motorun tüm masrafları bana ait. öldüm parçalandım getir'in hiç bir sorumluluğu yok. adamlar tüm düzeni kurmuşlar. bize bir şey olsa getir en ufak bir sorumluluğu yok.
    ben: - peki kazancın nasıl yeterli mi?
    kurye: - abi 13-14 saat çalışıp 10 bin lira alsan n'olacak. hayatın silkiliyor haftanın 7 günü.

  • eşşek gibi çalıştıktan sonra kendine yemek yapmak gibi bişey. asıl sorun eşşek gibi çalışıp evde yemek yapmak zorunda olmak. yani eşşek gibi çalışıyorum ulan dışardan söylerim lüksünün olmaması. çünkü para yetmez. yahut eşşek gibi çalışmana rağmen, evde yemek yapacak birini istihdam edemiyor olmak sorun. öyle ki, çocuğu anane babanne elinde büyütmek zorunda kalmak, okul başlayınca bakıcı parası verilmesin diye fellik fellik etütlü okul aramak zorunda kalmak gibi.

    çare zengin koca! asdfgfgdsd

  • annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!

  • özellikle son iki aydır gözlemlediğim ve mobil veriyi açıp 2 video izlemekten korkar hale geldiğim sıkıntıdır.

    bu durumu yalnızca ben farketmiş olamam.

    10 gb internet paketi olan arkadaşlarım da teyid ettiler. ayın ortasına gelmeden paketin üçte ikisinin bittiğini söylüyorlar.

    eskiden bu tip bir sıkıntı olmadığını da belirttiler.

    iss’ler kasalarını dolduracak yeni bir yöntem bulmuşlar galiba, btk’ya şikayet etsek bir çözüm olur mu bilemedim.

    not: neden mobil internet sınırsız değil onu da anlamadım, hani türkiye’de internet kotasız, sınırsız falan olmuştu, mobil internetin de sınırsız olması gerekmiyor mu yani ?

    edit: arkadaşlar spotify, youtube, instagram yeni icat edilmedi, ben diyorum ki son 2 aydır bu pislik sözkonusu. hala daha bu ugulamaların interneti çok tükettiğinden bahseden suçu kullanıcıya atmaya çalışan suserler görüp şaşırıyorum. ya şirket temsilcisi bunlar ya da sıyırmışlar.

  • bunların lağım çukuruna dönmüş ağızlarını misvak değil kezzap bile temizlemez.

    nasıl bir ceza ulan bu aşağılık adamlarla aynı ülkenin vatandaşı olmak, tarihin aynı rezil dönemine denk gelmek.

    ne kadar siyasal islamcı köpek varsa allah belasını versin...