hesabın var mı? giriş yap

  • hesap makinesi üçkağıdı

    misal, takım elbiseyi beğendiniz. içine gömlek ve kravatı da kattı fiyatı söyledi.
    "çok söyledin hocam, olurunu söyle" dediniz
    hemen hesap makinesini alır, tuşlara hızlı hızlı vurur, çıkan rakama bakar, siler yeniden bir hesap daha yapar, sonuca bakar belki sizede gösterir.
    "abi son yapacağım fiyat budur"
    ulan zaten yaptığın en fazla yüzde on, ne öyle büyük ekonomist ayakları, bankacı numaraları. sanki sekizinci beş yıllık planı hazırlıyorsun, sanki dpt uzmanısın.

  • askerin biri hızla kaçarken bir rahibe ile karşılaşır ve "lütfen beni eteğinizin altında saklayın başka bir ülkeye gidip savaşmak istemiyorum" der. rahibe askeri saklar tam o sırada bir gurup asker koşarak gelip sorar "burdan geçen bir asker gördünüz mü?" rahibe "evet şu tarafa kaçtı" der. askerler uzaklaşınca asker çıkar ve rahibeye teşekkür eder, rahibe "önemli değil" der ve tam giderken asker rahibeye yavşamaya başlar "bu arada bacaklarınız da çok güzelmiş". rahibe "eğer başını biraz yukarı kaldırsaydın taşşaklarımın da güzel olduğunu görürdün, başka ülkede savaşmak istemeyen bir tek sen değilsin". :)

    debe editi: ne mutlu gülümsediyseniz, sizde birilerini gülümsetin hadi.

  • ülkemiz özelinde, vergiden ibarettir.

    robot süpürgeler öyle duvara çarpan oyuncaklar gibi çalışmazlar; bazısı yakınlık sensörü, bazısı radar, bazısı lidar, bazısı yapay zeka kamerası bile kullanır. bütün evi süpürür, sonra gider kendini şarja takarlar. o yüzdendir ki dünya çapında büyük rağbet görmektedirler.
    iki yıl önce 1700 liraya aldığım süpürgenin yeni vergilerle 7000 liraya satılıyor olması, diğer ülkelerde kolayca alınan bir ev aleti olduğu gerçeğini değiştirmez.

  • - istediğin kızı elde edeceksin ama pipin bamya kadar olacak
    - oha süper! hemen kabul ederim...
    - hadi ya...
    - tabi olm, hem istediğim kızı elde edicem, hem de pipim büyüyecek... süper olay!
    - peki abi, inşallah her istediğin olur hayatta...

  • tarihin en underrated dehalarındandır. jobs ne yaptıysa en az bu adam da onun kadar yapmıştır, ama sunum ve pazarlama yeteneği daha yüksek olan jobs hep görünürde olmuştur.

  • aynı evren, aynı başarılı karakter tasarımları, aynı belli belirsiz hissedilen ama hissedildiğinde yürek burkan humour, aynı derece ustalıklı senaryo dili. tüm zamanların en baba yan karakteri olarak ikisini de şereflendiren mike ehrmantraut..

    farklar:

    bb ana karakteri kesinlikle daha derin , asosyal ve zekidir. bcs ana karakteri daha eğlencelidir, sosyalliğine rağmen çuvallayandır fakat dipte gezinse de yeteneği sayesinde batmayan bir tiptir.

    bb direkt en kriminal, en rezil heriflerle çalışan hayalet suçluyla sıradan bir amerikan kasabalısının sıkıcı yaşamı arasında son derece aykırı iki hayatı aynı anda yaşayan anti kahramanın öyküsüdür. bcs ise tutunmaya çalıştığı kaypak legal ve çakal dünya ile illegalite arasında gezinen hatta bu iki dünyayı kendini gizlemeden bağdaştırabilen adamın hikayesidir.

    bb izlerken gerilimli tezatlara pis pis, hayranca gülünür arada. bcs seyrederken sık sık keyifle sırıtılır.

    bb manyakça bir cesaretle, sıradışı bir beyinle gemilerin değil limanların yakılışıdır. bcs marketing için doğmuş azimli ve duyarlı bir serserinin bocalamasıdır, vartalardan yırtarken yeteneğini sergilemesidir.

    bb suç operasıdır. bcs hukuk(suzluk) müzikalidir.

    bb ayrı bir şeydir. neredeyse kusursuzdur. bcs şahane bir televizyon dizisidir.

  • içi dışı bir bi insanın dürüstlüğünü gözler önüne seren cümlesi.

  • çoğunuzdan yaşça büyük bir abiniz olarak kendisi vesilesiyle size önemli bir tavsiyede bulunacağım oyuncudur. sadece sporda değil, hayatın her alanında birisinden veya bir düşünceden ölesiye nefret etmek insaflı bir bakış açısı geliştirmeyi engeller. çünkü belki hitler vb. insanlar hariç hiç kimse tamamen kötü olamaz. mesela, toprağı bol olsun, kobe öyle çok sevdiğim bir oyuncu değildi. oyun stili çok bencil ve bazı davranışları yapmacık geliyordu. ama çalışma azmi, iş disiplini ve kazanma hırsını fazlasıyla takdir ediyordum.

    ……….

    vücuduna, takım sporları baz alındığında çok ciddi yatırım yapan üç sporcu var benim bildiğim: cristiano ronaldo, lebron ve tom brady. amerikan futbolunun doğası gereği sonuncusunu hariç bırakalım, çünkü zaten oyun kurucuların çoğu 35-40'ına kadar oynayabiliyor nfl'de. ronaldo'nun onca yatırıma ve lebron'dan bir yaş küçük olmasına rağmen iki senedir nasıl çöktüğünü gördük. birinci sınıf ligden bir anda beşinci seviyeye falan düştü. elbette paranın peşinden gitti ama şampiyonlar ligi'nin ikinci seviye takımları bile istemedi kendisini. lebron ise sağlıklı olduğunda hala ligin en iyi oyuncularından birisi ve bu sene all-nba üçüncü takımına seçilmesi bir gösterge.

    bu adamın hayatında nba basketbolcusu olarak geçirdiği süre, çocukluk ve gençliğinden daha fazla. belki de seneye oğluyla aynı takımda oynayacak. işin tuhafı, oğluyla ilk resmi maçlarında sahaya çıktıklarında muhtemelen oğlundan hala daha iyi durumda olacak.

    lebron ayrıca, lisedeki sevgilisiyle evli, ismi herhangi bir skandala karışmamış, sosyal meselelerle ilgili, doğduğu şehre çok ciddi eğitim yatırımları olan birisi.

    ……

    insanlar bir sporcudan nefret ediyorsa, çok büyük ihtimalle o sporcunun rakibini destekledikleri içindir. ben eskiden jordan hayranıydım. onu geçmesin diye bu yüzden hiç desteklemedim kobe'yi. ama nefret de etmedim. hatta belki gizli bir hayranlık duymuşumdur yukarıda saydığım sebeplerden ötürü. hele vefatından sonra çok pişman oldum sağken daha çok sevemediğim için.

    bir sporcuyu desteklemek din değil ki, aynı sporu yapan diğer sporcuları desteklemek mümkün olmasın. bir insanın birden fazla dondurma çeşidi sevmesinde ne kötülük olabilir?

    farklı renkler iyidir.

    edit-1: lebron ve cr9 arasında sadece iki ay falan fark varmış. hawkman'a teşekkür ederim.

    edit-2: son paragraftaki din örneğini biraz açayım. ben şahsen bütün ana akım dinlere hoşgörü gösteren ama neticede içlerinden birini takip eden birisiyim. bir din mensubu olmak bile diğer dinleri reddetmeyi gerektirmiyor.