hesabın var mı? giriş yap

  • sivil pilotluk için seçenekler şu şekildedir;

    1) anadolu, özyeğin gibi pilotaj bölümü olan üniversitelerin pilotaj bölümlerini bitirebilirsiniz. haliyle dört sene sürer lisans düzeyinde olduğu için.

    bu okullarda okuduktan sonra direkt havayoluna zıplayamazsınız tabii ki. aldığınız temel uçuş eğitiminin üzerine bir de uçuracağınız yolcu uçağının tip eğitimini almanız gerekir. bazı havayolları tecrübesiz pilotların tip eğitimi ücretini onlara borçlandırarak eğitimini verir ve işe başlatır. çalıştığınız sürede maaşınızdan kesilir ücreti. dışarıdan kendi başınıza almak isterseniz yaklaşık 30 bin euro civarı bir para ödemeniz lazım.

    2) havayollarının pilot akademilerine başvurabilirsiniz. cebinde pilotaj eğitimi alacak parası olmayan, üniversitede de pilotaj okumayan insanlar için en iyi seçenektir. şu anda türkiye'de thy, pegasus ve sunexpress yetiştirilmek üzere pilot adayı (cadet pilot) almaktalar.

    bu akademilere başvurduktan sonra belirli aşamalardan geçersiniz ve başarılı olursanız bir sözleşme imzalarsınız. bu sözleşme uyarınca eğitime bir para ödemezsiniz. sizin eğitim ücretiniz şirkette çalıştığınız süre boyunca her ay maaşınızdan parça parça kesilir.

    temel uçuş eğitimi de 1.5 yıl sürer yaklaşık, üzerine tip eğitimi alırsınız. şirkete göre değişmekle birlikte genelde yaklaşık 2 yıl sonra sağ koltukta olursunuz. hepsinin masrafını şirketiniz öder. sizden sadece eğitimde başarılı olmanızı bekler. çalışmaya başlayınca da her ay maaşınızdan eğitim ücretiniz için kesintiler yapılır.

    bu seçeneğin en güzel yanı iş garantiniz vardır. eğitim bittikten sonra işe girip girmeme gibi bir korkunuz yoktur. hatta bazı şirketlerde belli bir yıl çalışma zorunluluğu vardır. örneğin on yıl boyunca o şirket için çalışacağınız öngörülür sözleşmede. bu durumda en az on yıl iş garantiniz var denilebilir. türkiye gibi bir yerde mükemmel bir şeydir bu.

    bu seçeneğin elbette dezavantajları da mevcut. fakat onları şirket özelinde yazmam doğru olmaz sanıyorum.

    3) zenginseniz parayı basıp uçuş okuluna kaydolabilirsiniz. uçuş okullarının ücreti ortalama 70-80 bin euro civarındadır. bu kadar parayı okula verirsiniz, başarılı olup mezun olunca da 30-40 bin euro tip eğitimine verirsiniz veya ilk seçenekte bahsettiğim gibi tip eğitimini işe girdiğiniz şirkete borçlanarak da alabilirsiniz (eğer o şirketin öyle bir işe alım ilanı varsa tabii).

    bu seçeneğin boktan yanı iş bulamama ihtimali var tabii ki. o kadar parayı verdikten sonra işsiz kalmayı kimse istemez. yine de pilot ihtiyacı çok fazla olduğu için işsiz kalma olasılığı çok yüksek değil. yine de böyle bir opsiyon var tabii ki.

  • hemen hemen on gündür, günde iki üç bardak tüketiyorum sonuçlar şöyle:

    1. siniri, stresi, gerginliği çok sağlam düşürüyor
    2. bununla beraber, öngörülebilir bir sonuç olarak fena yavaşlatıyor adamı. üstelik ağır bir lakaydî ile beraber bir keyifsizlik de hasıl oldu
    3. sigara içirmiyor meret. kasarsanız sigara bırakmaya yardımcı olabilir sanıyorum

    şimdilik böyle gelişmlerden haberdar edileceksiniz. öpüyorum hepinizi.

  • yeni karakter açıldı. thodex.

    --- spoiler ---

    1-lan kaşar sülü, thodex soyguncusu fatih özer’e bir günde interpol kararı çıkardık ancak arnavut polisi elinden kaçırmış hikayesini millete yutturdun. ama ben doğrusunu herkese anlatacağım. sen bilmiyor musun arnavutlukta kuş uçsa benim haberim olur?

    2-lan süslü sülüman, mahalle arasındaki kavgalarda bile 10 kişi tutuklanıyor.adam 2 milyar dolarla kaçmış,göstermelik birkaç tutuklama yaptınız.senin oğlunun,benim televizyonlara çıkardığım yeğenin vasıtasıyla, şahısla irtibat kurup paranın kaç lirasını aldınız,onu da anlatacağım

    3- süslü sülüman, sana olan kızgınlığım senin hırsız olmandan dolayı değil. zaten her yer hırsız dolu. senin devletin namusunu lekelemenden dolayı.

    4- gücünün yettiği gariplere diyordun ya size devletin gücünü göstereceğim diye, ben de sizin kör olmuş gözlerinize yüce allah’ın gücünü göstereceğim. sizi rezil edeceğim.

    5-akraban sadık soylu özel yerlerde beklettiği nakit paralarını yatla yunanistan’a kaçırmak için planlar yapıyor ya, ondan da haberim var. gerçi hangi polise şikayet edeceğim, sizi hangi polis kardeşimiz alacak? ipin ucu puştun elinde, onlar ne yapsın?

    6-buraya gönderilen devlet görevlisi kardeşlerim, lütfen siz bir süre olaya müdahil olmayın. süslü süleymanla derin mehmetin yakınlarının koordine ettiği kiralık katillerle ben bir yüzleşeyim, onları paket servis yapıp bunları bir rezil edeyim.

    7-gelecek olan kiralık katil mi devlet görevlisi mi bilmediğim için rahat hareket edemiyorum. siz bir süre lütfen karışmayın. lan sülü, allah’ın tuttuğunu kimse azad edemez. bizi allah tutmuş, kim eder azad.

    kaynak

    --- spoiler ---

  • kriz mriz değildir. kriz olması için, türk bayrağı olmadığı için bizim bakanın "kardeşim benim bayrağım burada olmayacaksa ben burada oturmam" demesi gerekirdi.

    ne krizi? paşa paşa oturup poz vermiş.

  • yerel japon halkı tarafından daisugi (sürdürülebilir ormancılık) olarak isimlendirilen ve yaklaşık olarak 800 yıldır devam eden tamamen doğayla barışık bir proje. bu şekilde ağaç yetiştirip kereste üretmenin altında, ülkenin geniş bir ormanlık alanı olmaması (toprak bakımından 377.915 metrekare) yatıyor.

    asırlarca yaşayabilen bu japon sedir ağaçlarını tek seferde dikerek, sonrasıda sık ve düzenli bir şekilde budama yaparak, bir meyve ağacı misali devamlı meyve ve sebze toplar gibi ağaçlardan düzenli bir şekilde odun hasat ederek kereste üretilebiliyor.

    toprağa ekili ana gövdenin tepesindeki uzun dallar sanki başka bir ağaç gövdesiymiş gibi kesiliyor ve alttaki ana gövde sürekli yeni ağaç kolları üretiyor. japon halkı birçok konuda olduğu gibi bu konuda da işini biliyor.

    daisugi, japon halkının ormanlarını yok etmeden kaliteli kereste elde etmesine izin vereren asırlar önce öğrendikleri harika bir keşif. geliştirilen bu harika teknikle oldukça uzun, son derece düz ve sağlam gövdeler elde ederek istedikleri kalitedeki mükemmel keresteleri, yine doğaya ve ağaçlara zarar vermeden üretebiliyorlar.

    asıl değinmek istenen konu; bu japon sedirlerinin ülkemizde yetiştirilmesinin ve bu teknikle odun ve kereste üreterek ormanların yok olmasının önüne geçilmesi mümkün mü? böyle bir projeyi hayata geçirebilmek için, ilgili sedir ağacının yetişebilmesi adına ülkemizin iklim şartları müsait mi?

    böyle güzel bir çalışma hayata geçirilse ve yurdun dört bir yanına ilglili japon sediri fidanları dikilerek girişimlerde bulunulsa sizce de harika olmaz mı? ağaçlar kesinlikle hem görsel olarak harika hem de son derece faydalılar.

    edit:
    ekstra video ve fotoğraf.

    ufak bir video
    fidan dikimi yapan birinden video
    fidan nakli yapılan başka bir video
    yetiştiriciliğe yeni başlayan birisi video

    ilgili birkaç fotoğraf:
    görsel 1
    görsel 2
    görsel 3
    görsel 4
    görsel 5

    aşağıdaki fotoğraflar ise kesilen ağaç kollarından elde edilen kerestenin kullanım alanlarını içeriyor.
    görsel 1
    görsel 2
    görsel 3
    görsel 4
    görsel 5

    kaynak 1
    kaynak 2

  • iyi kötü kendine göre bir arkadaş çevresi olan, istanbul'daki iyi bir mekanda eller havaya eğlencelere katılabilecek kadar da allaha şükür imkanı olan bir insan olarak, aksini yapmayı düşünmem bile.

    "21 yaşından büyük olup bundan zevk alan gebersin"miş, "30 yaşını geçip ailesi ile yaşayan luzır"mış, tey tey her şeyin en iyisini sen biliyorsun di mi, luzır sensin bela da sana girmesin.

    27 yıllık insanım, hayatım boyunca anneme babama sesimi 1 (bir) ton bile yükseltip konuşmuş değilim, senin annen baban nasıldır bilmem amma, benimkiler en içinden çıkamadığım anda elimden tutan, başkası kırdıkça düzelten insanlardır.
    onlarla birlikte oturuyorum, "ailenle oturuyosun demek :s" filan da çok gördüm geçirdim ahahah (ki üniversitenin ilk zamanları kendimi başkaları, evinde serbest dolaşım hakkı olan össqeler'e filan kıyaslayıp bunun için az küçük görmemiştim, süzme salakmışım), ev partilerine de akmıyorum çünkü yeni yıla arka odasında doruk'la ceren'in yiyiştiği merveler'de bira içip cips yiyerek, fıratlar'da ot içerek girmenin süper bişey, aileyle kutlamanın ise eziklik olduğunu zannedecek salak ötesi çağı çoktan geçtim.
    annemle iş birliği yapıp soframızı kurduk, akşam ailemiz geldi, hepimiz ayrı telden güldük konuştuk yedik içtik.

    "anne gezindiğin bağ baba yaslandığın dağdır. ömrünün en güzel çağı, annen ve babanla olandır." ` :ataol behramoğlu`

    merveler ve fıratlar başka güne sığabilir.

  • bazen durum güncellemesinden çok yorumlar yarar.

    ağustos sonu evlenecek olan bir facebook kişisi durumuna şöyle yazar,

    ''düğün davetiyelerinin içine nescafe gold koyacağım. çünkü kokusunda davet var :))''

    yaran yorum ise damadın akrabasından geliyor,

    ''tamam yeğenim bizde beşi bi yerde yerine üçü bi arada takarız o zaman''

    ulan amk ya asdfghfsgf.