hesabın var mı? giriş yap

  • duygusal erkek konuşmaz da, küser de, kırılır da, hatta inanır mısınız yüzüne bile bakmaz.

    bunların aradığı ise dışarıda hanzo, it kopuk olacak, evde de söz dinleyecek bir eerrrkek. yalnız o erkeklerin hanzoluğu ileride kendilerine döndükleri zaman da, sosyal medyadan adalet aramaya başlıyorlar.

  • üzgünüm ama değiliz. hayır çıksaydı böyle hashtag olur muydu? muhtemelen seçim yenilenir, kasap bıçaklılar sokağa çıkar, doblolarıyla dehşet saçardı.

  • gittikçe artmakta olan kiralardır. nedenleri üzerine düşünerek biraz saçmalamak istiyorum.

    1) öncelikle faizler yükseldi. yüksek faiz ortamında insanlar kolay kolay krediyle ev alamıyor. bu ikinci el evlerin değişimini düşürdüğü gibi piyasaya yeni ev girişini de yavaşlatıyor.

    yani evlerin el değiştirme hızı düşüyor. gel gelelim insan sayısı aynı kalmaya devam ediyor. bu durumda kiraya yönelim artıyor. reel olarak artmayan hatta belki düşen ev fiyatlarının karşısında yükselen kira bedellerini görüyoruz. hemen hemen çoğu evde kira çarpanı düşüyor.

    2) açıklanan enflasyona kimse inanmıyor ama birçok kesimde maaş artışı açıklanan enflasyona göre yapıldığı gibi geliri enflasyon üzerinde artan başka kesimler de varlığını koruyor. sermaye sınıfına tanınan ayrıcalıklar olduğu gibi korunduğu müddetçe birilerinin harcamaları ve gelirleri reel olarak aynı kalmaya devam ediyor.

    tavandan tabana parasal akış sağlayan bu mekanizma gelir artışı enflasyon üzerinde kalmaya devam eden bir kesim olduğunu gösteriyor. bu da kiralar üzerinde ekstra baskı yaratıyor.

    3) özellikle nitelikli emekçi olan özel sektör çalışanları gelir artışını genellikle iş değiştirerek sağlıyor. ankara’da durum böyle olmasa da, istanbul’da bu çok daha yaygındır. dolayısıyla geliri sabit kalan nitelikli emekçi oranı azaldığında yaşadıkları gelir artışı ev almak için şartları uygun değilse onları kiraya yöneltir.

    nedenleri kısaca böyledir ama en baskın neden yüksek faiz ortamı ve döviz kurudur. inşaat malzemelerinin çoğu ithal olduğu için kurdan etkilenir. faizler de krediye ulaşımı engeller. bireysel kredilere baktığınızda üç kalem görürsünüz bunlar tüketici, taşıt ve konut kredileridir.

    konut kredileri geleneksel olarak diğer ikisinden düşük faize sahiptir. bankalar vadeleri uzun bu kredilerde genellikle erken kapatma cezası alırlar. erken kapatma cezasını genelde vadesi daha kısa olan tüketici ve taşıt kredilerinde görmezsiniz.

    dolayısıyla yüksek faiz ortamında alınan konut kredisini yapılandırmak bu ceza nedeniyle daha zordur. vadesi uzun olduğu için bankalar tl sabit ödemeli kredi riski yüzünden erken kapatılan konut kredilerinden bu cezayı alırlar.

    bu nedenle faizler yükseldiğinde konut kredileri daha çok etkilenir.

    özetle, ev üretim hızı yavaşlarken kredi faizi de yükselirse barınma talebi bu arz kadar hızlı düşmez. bu da insanları kiraya yöneltir ve kiralar artar. sürdürülebilir bir düşük faiz ortamı oluşmadıkça kiralar artmaya ve ev fiyatları reel olarak düşmeye devam edecektir.

  • davayı açan savunma yapmaz. dava açılan yani davalı savunma yapar.
    "ya ne önemi var bir kelime hatası yapmışız işte" diyecekseniz hiç de öyle değil. davalar tek kelimeyle kaybedilebiliyor. bence bu işe hiç girmeyin.

    örnek: bir müşteri çalıştığım bankaya borcunu ödüyor ama bir şekilde sistemde ödeme görünmüyor. tekrar ödetiyorlar. ikinci defa ödediği tutarı iade almak üzere dava açıyor. dilekçesine parayı "defaatle" (tekrar tekrar) ödedim yazacağına "defaten" (tek seferde) ödedim yazıyor.

    mahkemede hakim soruyor:

    - borcun 5000 lira mıydı?
    - evet.
    - yani borcu kabul ediyorsun.
    - evet.
    - sen bu 5000 lirayı defaten mi ödedin?
    - evet.
    - tamam o zaman. davanın reddine...

    edit1: çalıştığım değil, yıllar önce çalıştığım banka.

    edit2: müşteri davayı kaybetti ancak yıl sonu kontrollerinde kayıp para bulundu. para iade edildi.

    edit3: bence de sistem kötü. ama hukuk sistemleri genelde böyledir. mesela suits dizisinde de vardı. göçmen bir eleman forma "asylum" yazacağına "refugee" yazdığı için sınırdışı ediliyordu. çünkü hukuk sistemlerinde kelimeler önemlidir.

  • sen doğur, büyüt, hayatını çocuğuna ada.. evlilik yaşına gelsin biricik kızın... sonra kızının salak olduğu gerçeğiyle karşılaş. nasıl bir reaksiyon bekliyordun ?

  • ben de bu güruhun yılmaz savunucularındanım. ancak şahsen ben de'ler ve ki'lerin yazılışına göre karşımdakinin zekasını, eğitimini ve sosyokültürel yapısını %80 oranında çıkarabildiğim için üstlerine gitmiyorum, bırakalım öyle yazsınlar, biz de boş beleş adamlarla muhattap olmayalım.

    bende ki izlenimide böyle işte, ne yapalım.*

  • kardeşim 6 yaşında iken arkadaşlarıyla ninja kaplumbağalar'ı izlemeye gitmişti sinemaya. sinema evin hemen yakınındaydı, ancak evden çıktıktan bir saat sonra döndü bunlar:

    - ne oldu erken döndünüz?
    - elektrikler kesildi abi..
    - ha nasıl yani?
    - ceryanlar gitti.
    - hmm....
    (bkz: 10 dakika ara)

  • taşak oğlanı olmaktan sıkılmıyorlar bir türlü.

    -> cübbeli ahmet hoca, demba ba'ya yüklendi: ''attıklarına kılıyorsun tamam da, kaçırdıklarının kazası ne olacak?''

    zaytung.

  • bir şeylerin düzeltebilmesi için önce farkındalık gerekir. izdihamın içinde olanların “ben ne yapıyorum? neden bunu yapmak zorunda kaldım?” demesi gerekir. ama şu an olan; “oh ucuza aldım kar ettim.”
    sorunu kabullenmezsek daha çok izdihamlar görürüz.

  • "ben sadece muslumanlari guvenilir ve saglam olarak goruyorum. bu yuzden saf musluman ss tumenleri kurmamam icin hic bir sebep yok"
    adolf hitler, 1942 aralik

    1944-1945 yıllarında balkanlar ve avusturya'da görev yapmı$, 13. waffen ss dagci tümeninin (bkz: gebirgsjager) ismi. bu tümenin diğer tümenlerden farkı 20 bin kadar askerinin müslüman veya budist gönüllülerden meydana gelmesiydi. geriye kalan kesim genellikle katolik idi. tümen 1943 yılının mart ayında heinrich himmler'in islam dinine olan ilgisi, müslüman askerlerin korkusuz olduğu dü$üncesi ve bu sayede daha çok müslümanı kendi taraflarına çekme amacıyla kuruldu. bu sayede özellikle sömürge topraklarındaki müslüman kesim alman taraftarı olacak, ingiliz ve fransa kontrolü altındaki topraklarda sorun çıkaracaktı.

    tümen hırvatistan'da kurulduğundan dolayı çoğunlukla hırvat gönüllülerden meydana geliyordu. geriye kalan diğer gönüllüler kazakistan, kırgısiztan, özbekistan, azerbaycan, türkmenistan ve bosnalıydı.

    tümenin ismi olan handschar, türk kılıcı anlamına geliyordu ve aynı kılıç tümenin amblemi idi (http://www.axishistory.com/…ser_upload/w/wss-13.jpg).

    yugoslavya, fransa ve almanya'da aldığı tümen eğitimini 1944 şubat'ta tamamladıktan sonra 44 aralık ayına kadar hırvatistan içindeki anti-partizan hareketlerine katıldı. aralık ayında macaristanda 2. panzer ordusu altında görev aldı. 1945 mart ayından ingilizlere teslim olmak zorunda kaldığı 8 mayıs 1945 ayına kadarda yine 2. panzer ordusu altında avusturya'da sava$tı. kurulduğu ilk tarihte* adam sayısı 26 bin iken, teslim olduğu sırada* bu sayı 10 bine dü$mü$tü.

    konu ve tümen hakkında daha çok bilgi edinmek isteyenler george lepre'nin yazdığı "himmler's division: the waffen-ss handschar division" veya antonio j.munoz'un yazdığı "the east came west: muslim, hindu and buddhist volunteers in the german armed forces" isimli kitaplardan yararlanabilirler. o da olmazsa google'dan aratabilirler.