ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hiçbir şey bilmiyorum ama bence
-
gunumuz eksi sozluk'unun ozeti. aslinda turkiye'nin ozeti de iste, cok farkli seyler degiller.
hande yener'in seren serengil'i ifşalaması
-
hande yener’in başkasını ifşalayayım derken yanlışlıkla kendisinin nasıl bir insan olduğunu ifşaladığı olay.
bonzai içen gence hallenen köpek
-
adı jamal'dır ve bir sevgi köpeğidir kendisi.
17 sene hayranı olduğu kadınla evlenen adam
-
aslında çok da özel bir şey olmadığını yüksek tahsilli bir sığırdan öğrenmiştim.
iş çıkışı, kurumun cafeteryasında toplanıp, birer kahve içeriz stresten arınmak için. kurumda çalışan erkek doktorlardan biri de masamıza ortak olur mütemadiyen, çok da güzel sohbetler edilir. sadede gelelim;
ilişkiler üzerine konuşurken, kız arkadaşlardan biri "hocam evli misiniz?" diye sordu.
"1. turu sonlandırdım, 2. tura başlayacağım." dedi.
bu boşandığını ve 2. kez evlenmek üzere olduğunu söylemenin kuuuul versiyonu olsa gerek. neyse... derken 2. irdeleme cümlesi geldi arkadaştan; "zor olsa gerek hocam 2. bir evliliğe karar vermek."
"20 sene önce fakültedeyken aşıktım ben ona. evlenme teklif ettim, kabul etmedi ama ona olan tutkum hiç bitmedi. sonra o evlendi, ben evlendim, çocuklarımız oldu. eşlerden ayrıldık. 20 yıl sonra tekrar evlenme teklif ettim ve kabul etti." diye cevap verince bizim ultra romantik salak kız birden "ayyyyyyy ne tatlıııı!" diye göz bebeklerini kalp şekline bürümüştü ki cümlenin devamı geldi;
"20 yıl bekletti beni. aylarca nefes aldırmadan becereceğim onu!"
hayatımda o kadar sinirlendiğim çok zaman olmuştur ancak birinin yüzüne kusmak istememin örneği çok da yoktur. velhasıl dostlar, her zaman çok da "ayyyyyy ne tatlıııııı!" olamayabildiğini 1. ağızdan dinleyerek öğrenmiş oldum.
fransa sen konuşamazsın
-
(bkz: italya dön önüne)
amerikan film klişeleri
-
filmin genelde son sahnesinde, genis açı, gece, bir cok ambulans , polis arabası, bir kalabalik bir curcuna, kahramanlarımız ambulansın arka kapısında battaniyeyle ve bi tarafları sargılı olarak otururlar
24 ağustos 2009 diyarbakırspor fenerbahçe maçı
-
istiklal marşının ıslıklandığı maçtır.
hepsini geçtim, bu pislik taraftarı savunmanınızı geçtim,sahaya atılan kayaları falan da geçtim de arkadaş türkiye'de bir stadda istiklal marşı ıslıklanıyorsa ve siz halen, işte şu maçta şöyle oldu bu maçta böyle oldu falan filan diyorsanız art niyetten başka bir şey aramam.
hadi bana faşist deyin çok mutlu oluyorum.
ermenistan'ın trabzon'u istemesi
-
bizzat trabzon a gelip trabzon insanından istesinler, ondan sonra konuşalım dediğim istek.
yatak çarşafı değiştirme sıklığı
-
4 gün ve aşağısından bahsedenlerin şov yaptığını düşünüyor ve bir hafta kâfi deyip aranızdan ayrılıyorum,selametle...
not: pasaklı sensin. kendi diyen,kendi olur. damdan düşen kel olur tşk:)
14 nisan 2019 b. yıldırım'ın ibb başkanı olması
-
bunların ağzından hırsız kelimesini duyunca katıla katıla gülüyorum.
tanım: rüyalarını sözlüğe yazan ak-gezen başlığı.
edit: başlık sanırım başıma kalmış. (bkz: swh)
bakkalda sandviç yaptırmış efsane nesil
-
bizim bakkalımız gerçekten efsaneydi. o ekmek bıçağıyla herşeyi kestiğini bilmemize rağmen ve ellerine herhangi bir eldiven ya da başka birşey takmamış olmasına rağmen o yarım ekmeği yanındaki ayranla beraber afiyetle silip süpürürdük. genelde kaşarlı ya da beyaz peynirli olurdu yarım ekmek. aslında çok üç kağıtçıydı kendisi ama sevdiği insanlara kaşar dilimlerini kalınca keser, diğerlerine ise kağıt gibi verirdi. arada bir kaşar salam kombinasyonunu yapardık cebimizde biraz fazla para olunca. keşke imkan olsa da dönsek o günlere yine yesek çocuksu mutluluğumuzla beraber.
mehmet pişkin
-
"ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." kısmıyla beni benden almış duvara çarpmıştır. umarım rahat uyur.