hesabın var mı? giriş yap

  • hakkını savunmaya çalışan üniversite öğrencisi, maden işçisi veya çevreci mi ki polis müdahale etsin? ne kadar da düşüncesizsiniz!?

  • şey değil mi bunlar ya ubercileri müşteri gibi çağırıp, köşede sıkıştırıp döven; havaalanı saldırısı olduğunda milleti soymaya çalışıp insanlığı ayaklar altına alan topluluk?

    hmm itfaiyeli bi söz vardı hatırlayamadım şu an.

    edit: bir üstteki arkadaşla hemen hemen aynı entariyi giymişiz. ben yazarken o entry yoktu. bence çok güzel olmuş, ne kadar yazılırsa o kadar hatırlamış oluruz.

  • şöyle bir diyalogları da olan harika ikili...

    haber = tayland'da bir sirkte 15 metrelik ipte yürüyen fil, görenleri hayrete düşürdü..

    erdem = cenk bey burada bahsedilen ipin uzunluğumu yoksa ipin yerden yüksekliği mi?
    cenk = bence filin uzunluğu
    erdem = anlıyorum... uzun metrajlı fil diyorsunuz

  • 2021 yılının ekim ayında brent petrol 85 dolar civarında seyretti. dolar kuru ise 9.5 civarında seyretti.

    2021 yılının ekim ayında motorin fiyatı 7.5 tl idi.

    2022 yılının kasım ayında bugün brent petrol yine 85 dolar. dolar kuru ise 18.50. temel olarak akaryakıt fiyatını bu iki faktör belirliyorsa bugün neden motorin fiyatı 14 tl yerine 24 tl?

    çok fena söğüşleniyoruz kimsenin umrunda değil.

  • başlığı açan arkadaşı eleştiren nba aşığı arkadaşları anlayamıyorum, başlıkta ''euroleague'in daha iyi olduğu'' falan iddia edilmiyor, ''euroleague'in daha fazla heyecan verici olduğu'' iddia ediliyor ve kesinlikle haklı, hatta arttırıyorum, euroleague bu hale gelmeden önceki formatta oynanması, hakemlerin eskiden olduğu gibi maç yönetmesi durumunda çok daha heyecanlı olacaktır.

    nba oyuncularının, euroleague oyuncularından daha fazla heyecan verici olduğu tartışılmaz bir gerçek. nba yıldızları topu eline aldığında, ne yapacağı, ne deneyeceği merak ediliyor. avrupa'da bu kadar heyecan verici olan birkaç oyuncu olabilir, shane larkin, nando de colo, facundo campazzo, vs. euroleague basketbolunu izleyen bir izleyici ''bakıyım bugün tavares ne yapacak?'' heyecanıyla maç açmaz. ''bakıyım bugün real madrid ne yapacak?'' diye maç izleyebilir. keskin nokta şu, nba'de fark 10-15 sayılara çıkınca maçtan vazgeçilme ihtimali çok yüksek. bu da anlaşılır. sezon boyunca oynayacağın bir sürü maç daha var, bir-iki gün sonra yeni maç var ve sporcu/koç için farkın açıldığı bir maçı çevirmeye çalışmaktansa, bir sonraki maça hazırlanmak bir noktada daha mantıklı geliyor. euroleague'de böyle bir imkan kısmen var -top16 sistemi olsa yok- bu nedenle takımlar farkın artık kapanması imkansız bir noktaya gelmesi mümkün olmadığı sürece maçı bırakmıyorlar. önde olan takım da, geride olan takım da maç boyu uyanık kalıyorlar ve ellerinden geleni yapıyorlar.

  • bu olaylar dahil son dönemdeki gelişmelere yönelik biraz uzun da olsa genel bir bakış atmaya çalıştım. enrty telefondan girildiği için imla hatası varsa affola.

    tanım: fransa'da yaşayan biri olarak büyümesini tahmin ettiğim olaylardır.

    fransa'da bu tip olaylar ve eylemler sıklıkla olur, daha yüksek katılımlı olanlarını da gördüm ancak bu seviye yayılan ve şiddetli olanına ilk defa denk geliyorum. merkeze çok yakın olmayan ve sakin bir yerde yaşamama rağmen ilk defa yaşadığım yere havai fişekleti duyabileceğim yakınlıkta bir eylem oldu. eylemlerin olası en tehlikeli sonuçlarını öngörebilmek için temel fransa siyasetine biraz hakim olmak gerekir.
    fransa'da toplumun ideolojisi genel olarak dörde bölünmüş durumdadır. her kesimin halkta yüzde 20-25 civarı bir karşılığı mevcut.
    son seçimde mélenchon'un temsil ettiği solcular, türkiye'de sol gözüken partiler gibi değil gerçekten solcudur, nato karşıtlığı seviyesindedirler. sosyalist ve göçmenlerden oy alırlar. halkın geri kalanı bu grubu aşırı ve tehlikeli bulur. son seçimde ilk defa yakın farkla üçüncü olup 2. tura kalamadilar.
    le pen tarafından temsil edilen grup da aşırı sağ olarak görülür ve göçmen karşıtlarından oy alır. son seçimde zemmour gibi açıkça ırkçı daha sağ birinin de aday olmasıyla daha merkez gibi görünüp 2. tura kalmayı başarmıştır. halkın geri kalanı bu grubu da aşırı ve tehlikeli bulur.
    macron'un temsil ettiği merkez grubu sağ sol pek sallamaz, öncelikleri ekonomi ve icraattır. popülist bir tarafı vardır, hem olumlu hem olumsuz anlamda en cok oy geçişi olan gruptur. iki turlu seçim sistemi ve en cok desteklenen olmasa da en az karşı olunan grup olduğu için son iki dönem başkanlık kazandılar.
    son büyük grupta merkez sağ dedigimiz bizdeki anap tipi olan gruptur. en çok oy geçişi olan diğer grup bunlardır. merkezdeki grup gibi az karşı olunan grup olmalarına karşın zayıf aday çıkardıkları için son seçimde farkla dördüncü oldular.
    sistemin işlemesi ve aşırılıkların önlenmesi iki turlu seçim sistemi sayesinde olur. en çok desteklenen değil en az karşı olunan grup olmak gerekir, en sağ ya da en soldaki grup ikinci tura kalsa bile diğeri rakip adayı destekler ve o seçilir.
    bu noktada endişelendiğim nokta, sadece bu eylemler değil, son haftada çokça gündem olan diğer iki olayla bütün olarak bakmam sebebiyle. annecy bölgesinde suriyeli birinin çocuk bıçaklaması ve bordeaux bölgesinde yaşanan çocuk ve ninesine olan saldırı çok gündem olmuş ve göçmen karşıtlığını harlamıştı. bu olaylara neden olan polisin 17 yaşında cezayir kökenli birini öldürmesi de göçmen kökenli mağduriyetleri körükledi. her iki tarafta da kutuplaşmanın artması, en sağ ve en sol grubunun güçlenmesi sistemin işlemesine risk teşkil ediyor. bunlarla beraber macron'un kural sebebiyle üçüncü dönem seçilemeyecek olması, merkezde ve merkez sağ da güçlü bir aday olmaması, sonraki seçimde ikinci tura le pen ve mélenchon'un kalması riskini arttırıyor. göçmen kökenlilerin çok çocuk yapması ve genç nüfusa sahip olmaları sebebiyle sol, le pen'in daha az marjinal gözükmesi ve aday beğenilmemesi sebepli son seçimde macron'a kayan merkez sağ oylarının le pen'e kayma ihtimali en sağ tarafı biraz daha güçlendiren faktörler. hükümet tarafından bu olayları başarıyla yöneten bir kişinin ön plana çıkarılması olmaması durumunda sonraki seçim sonrası fransa'nın avrupa birliği ve nato'dan çıkması gibi dünyayı etkileyecek konular gündeme gelebilir.

    (bkz: sığınmacının parkta çocukları bıçaklaması)
    (bkz: fransa'da küçük kızı kaçırmaya çalışan kişi)

  • araba:
    +20 speed
    +5 friendship
    +1 charisma

    ders notları fotokopisi:
    +5 intelligence
    +3 respect

    fazla kalem, hesap makinesi:
    +5 respect
    +3 friendship

    her geçilen sınıf:
    +1 level

    her kalınan ders:
    +10 experience
    -3 respect

    diploma:
    +10000 experience
    +100 level
    -10000 gold

  • bir süredir yurtdışında mühendis olarak çalışıyorum. çalıştığım inşaat şirketi dünyada ilk onun arasında anılıyor. çocuk değilim. genç bile sayılmam artık galiba. medyatik olmam meslek icabı ihtiyaç duyduğum bişey değil. kaldı ki kariyerimi türkiye'de de devam ettirmiyorum şu an.

    ünlü tanıdıklarım yok. olsaydı da görgüme laf gelir diye bununla övünmezdim herhalde. ya da interneti kullanamasaydım beceriksizliğime laf gelir diye.. iyi okullarda okumuş olmam da övünme kapım olamaz çünkü işimle ilgili ayrıntılar eğitimimle ilgili az çok fikir verir zaten, insanlar aptal değildir, anlayabilirler. aynı evi paylaştığım oğlumun dedesi ile övünmek veya burcumun şahane özelliklerini cv'me eklemek hiç aklıma gelmemişti şimdiye dek. ama burada yemezler onu gibime geliyor. yedirebilene bravo tabi. sonuçta kariyer, kariyerdir diye düşünülüyor herhalde. bana biraz uzak..

    fakat terbiyesiz olmamakla övünebilirim. beni yetiştiren, ünlü olmamalarıyla da çok bişey kaybettiklerini düşünmediğim insanlardan aldığım, nacizane, herkese nasip olmadığını düşündüğüm bir insan özelliğidir.

    hiç bir mahalle ağzı veya zeka yoksunu yazı, bugüne kadar alnımın teri, bileğimin hakkıyla geldiğim noktayı alaşağı edecek biçimde kendimi kaybettiremez bana. çünkü benim bulunduğum nokta başkalarını ne kadar tanıdığımla değil, kendimi ne kadar tanıdığımla orantılıdır.

    yazılabilinecek herşey zaten, benim internet başında olduğum saatlerden çok çok önce girilmiş. fakat tabi insan her olaydan kendine ders çıkarmasını bilmeli. benim çıkardığım ders ise, insan kendi gibi bilirmiş karşısındakini..

  • gudik sözcüğü bu planlar için biçilmiş kaftandır. ana iki azarladı, baba istediğini yapmadı diye hemen düşünmeye başlarsın: "yarın sabah gidiyorum evden." nah gidersin! nereye gidiyorsun ivanuskas? hemen yaparsın böyle planı: "yanıma sırt çantamı alsam yeter, yatak odasındaki gizlenmiş paradan (yatak odasında hep para gizlidir, o da olmadı salon ya da mutfaktaki anormal bir yerde para saklanır) alırım biraz... ver elini bodrum... ingilizcem de var, otellerde çalışırım. yazın bir turist kızla tanışırım ver elini ingiltere...."

    haaa evet ver elini... taptuk emre kapısı mı lan bu? el verin el verin... yok ver elini sicilya, ver elini kolombiya. nereye gidiyorsun küstah bok? gördüğünüz gibi ana baba, arkadaşla sabahlamaya izin vermedi diye 15 yıllık ebeveynini sattı, büyük britanya topraklarına vardı iki dakikada. ama gudiklik sadece planda değil, ana babaya isyanın çıktığı saate göre vazgeçilmesinde. akşamsa ertesi sabah. sabahsa akşam. çok ciddi bir şeyse bir iki gün afra tafra. bir de bu durumda gerzo arkadaş tavsiyeleri de duruma etki eder:

    - dayanamıyorum abi ya, deli ediyorlar beni. gidecem valla buralardan.

    - ben lise bitsin diyorum abi. lise bitmeden gitmeyelim, elimizde diploma olsun.

    bakın ne kadar mantıklı aslan parçası. sonra ikisi de unutacak bunları. hayattan kaçılmayacağını öğrenecekler. kavafis'ten gelsin, nah gidersin desin. hayırlı geceler herkese.