hesabın var mı? giriş yap

  • zamaninda ogretmenler odasinda fethullah'i yeni peygambermis gibi ifade edenler, ogretmenler odasina her gun zaman ve taraf gazetesi getirip koyanlar, ergenekon ve balyoz davalarinda agzini ayira ayira iftira atanlar bugun en cok akp taraftariymis imaji ciziyor.

    4 gundur darbe karsiti facebook durum bildirimleri ve rte fotografi paylasan adamlar bundan 4 sene once 23 nisan'da fethullah gulen siirleri okutuyordu ogrencilerine. bugun tsk'ya en cok giydiren kisiler bundan 4 yil once ogrencilerine fethullah gulen'in kitaplarini zorla okutturan ogretmenlerdi.

    15bin aciga alinan kisi arasinda hic biri yok. aksine son 2 yilda adamlar oyle bir manevra yapti ki cogu mudur veya mudur yardimcisi oldu. hukumet fetoculari tasfiye etmekte gercekten samimi ise oncelikle bu kisilerin tespitini yapsin. yok amac feto tasfiyesi adi altinda kemalist avı ise o zaman diyebilecegim hic bir sey yok.

    edit: imla

    edit2: nasil tespit edelim diye soranlar var. hangi ogretmenlerin 17 aralik oncesi zaman gazetesi aboneligi var ise arastirilip cok kolay bir sekilde tespit edilebilir.

  • mustafa karaalioğlu gibi akp'nin gedikli gazetecilerinin de içinde bulunduğu canlı yayın.

    düşünebiliyor musunuz can dündar rte'ye soru soracak bu programı da uğur dündar moderate edecek :)

  • sozlugun geldigi bu noktada bir "kezban" olmak icin turkce bir isme sahip olmanizin yettigini gosteren telefon.

    - adin ne?
    - ezgi
    - telefonun ne?
    - iphone
    - hahah kezbana bak hahahahahah

  • acaba sadece ben mi yapıyorum diye merak ettiğim eylemdir. tuvalet esnasınca, maillere baktınız, ekşi sözlük okudunuz sıra geldi temizlenmeye, eğer evde değilseniz telefonu koyacak bir yer yoksa, kaçınılmaz son.

    edit: ulan kimse yapmıyormuş, ne pis adammışım ben. vurun.

    edit 2: noolur, beğenip favlamayın. bu kara leke ile debeye gircem nerdeyse, gitti kız gibi profil.

    debe editi: tüm ricalarıma rağmen bu boktan entryimi debeye sokup profilime kara leke çalan yazar arkadaşlarıma ince bir sitem gönderiyorum.

    debe editi 2: işbu entryimi kendi entryleri ile destekleyen, entry girip kendini rezil etmek istemeyen ama bana özel mesaj atarak yalnız olmadığımı hissettiren onlarca yazar arkadaşıma teşekkürlerimi sunuyorum.

  • şöyle yapalım

    bir ay tüm ürünleri bedava satın, çok beğenirsek, yemeklerimizde fark yaratacak bir tat yaşarsak, %30 indirimli fiyat ile baharatlarınızı almaya devam edelim.

    piyasalar fena.

  • mitolojide, edebiyatta ve sinemada, cücelerin genellikle madencilik, değerli taşlar ve metal işleme işiyle uğraştığını görürüz.

    örneğin, j.r.r. tolkien'in başyapıtı yüzüklerin efendisi'nde cüceler dağları oyarak derin madenler ve geçitler açmış, mücevher işlemeciliği ile uğraşmış, hatta bu hırsları uğrunda balrog'u uyandırarak küçük bir felakete yol açmışlardır.

    bilindiği üzere, grimm kardeşler'in meşhur masalı pamuk prenses'teki yedi cüceler de madencidir.

    nitekim, harry potter'da geçen gringotts wizarding bank'ı yöneten varlıklar, (kitapta her ne kadar goblin olarak geçseler de) orta çağ avrupası efsanelerindeki kötücül ruhlardan sayılan "goblin"lerden farklı olarak, bankacılıkla uğraşan ve uçsuz bucaksız yer altı dehlizlerinde değerli emanetleri muhafaza eden cüce canlılardır.

    peki, cücelerin birçok kaynakta maden, değerli taş ve cevher ile özdeşleştirilmesinin kaynağı nedir?

    bir ihtimal şudur:
    tarihi incelediğimizde, küçük yapılı insanların ve hatta çocukların dar geçitlerden daha kolay geçebilmeleri ve ucuz iş gücü olmaları nedeniyle madencilikte görevlendirildiğini görüyoruz.

    somut bir örnek:
    bavyera eyaleti'nin "fränkische schweiz" bölgesinde bulunan bir damlataş mağarasının bir çocuk tarafından keşfedildiği anlatılır. çocuğun ilk kez geçtiği ve arkasındaki mağarayı gördüğü bu dar delik korunmuştur ve tur sırasında turistlere anlatılır.

    cüceler ve madencilik bağlamındaki diğer esin kaynağı ise iskandinav mitolojisi'dir:

    mitolojide; taşlar, yer, ölüm, açgözlülük, metal ve teknoloji ile iştigal eden ve "dvergr" (çoğulu: dvergar) denilen yaratıklardan bahsedilir. bunlar, yetenekli zanaatkarlardır ve tanrılara değerli ve büyülü armağanlar sunmakta ustadır.

    alm. "zwerg" ve ing. "dwarf" sözcüğünün kökeni de muhtemelen buna dayanmaktadır.

    sonsöz:
    çağdaş "cüce"ler: çocuklar.

    günümüzde "cüce"lerin başka "tanrı"lar için madenciliği sürdürdüğünü söylemek mümkündür. insani gerekçelerle bu konuya değinmek gerektiğini düşünüyorum:

    kongo'daki katanga madenlerinde 40000 çocuk, kobalt madenlerinde çalıştırılmaktadır. bunlar arasında 4 yaşında bebekler de vardır.

    bu çocuklar da mitolojideki öncülerinin yaptığı gibi, günümüzün "tanrı"larına değerli ve büyülü armağanlar sunmaktadır. örneğin, biz "çevreci"lerin elektrikli otomobil kullanabilmeleri için bu çocuklar zehirli tozlar soluyarak kobalt çıkarıyor.

    bolivya'daki cerro rico madenlerinde (madenciler arasındaki lakabı: "insan yiyen dağ"dır) 3000 çocuğun yasadışı şekilde çalıştığı tahmin edilmektedir. yalnızca 2008 yılında 60 çocuk işçi bu madenlerde ölmüştür.

    edit:
    yazar sahlanankoc, sadece kapalı/klostrofobik madenlerde değil, açık işletilen elmas madenlerinde de "ufak adam"ların bolca çalıştığını ifadeyle, madenler ile çocuk iş gücü bağlantısının epey sıkı olduğuna işaret etti.

  • mustafa kemal atatürk yemen türküsünü dinlediği bir gün şöyle bir söz etmiş,

    "türk çocuğu, artık arap çölleri için kanını dökmeyecektir."

    suriye'deki her şehit haberinde aklıma direkt bu söz geliyor, üzülüyorum. şimdi kim bilir hangi eve ateş düşecek, hangi ana ağlayacak.

  • başlık: beyler mısır piramitlerine gitmeyin bi bok yok

    1. olur da gidecek olursanız diye diyorum gitmeyin yani değmez.

    4. @1 ne olmasını bekliyodun yarraam. firavun çıkıp "selamünaleyküm" mü diyecekti.

  • sen doğduğundan beri ben hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin.

    şimdi ben bunu bir anlatayım, ilerde açar açaar okurum.

    seneyi tam hatırlamıyorum ama 2001 falan, babamın işsiz olduğu zamanlar, iş aramak için dışarıya çıkmış cebinde 10 lira parası var, ankarada bütün gün dolaşıp iş aramış. dönerken de işportada satılan kitaplar var, harry potter’in ilk kitabını görüyor, çocuğa ne zamandır kitap alamadım diye düşünüp ne olduğunu falan bilmeden 10 lirasının 7’sini işportacıya veriyor. çok mutlu oluyorum. 10 yaşındayım. durumumuzun da farkındayım ama, yine de çok mutlu oluyorum, çok da mahçup.

    ertesi gün beni gazete almaya gönderiyor, milliyet almam gerekiyor ama kalmamış, eve gazete almadan gidersem üzülür, belki de kızar, o bana okuyacak bir şey almış, ben de ona alayım diyip star gazetesi alıyorum. eve geliyorum. babam gazetede bir iş ilanı görüyor. evimize çok yakın, yürüme mesafesinde. bir gideyim, görüşeyim diye çıkıp gidiyor. yarım saat sonra eve geliyor, beni çağırıyor yanına, işe aldılar beni, yarın başlıyorum, sen doğduğundan beri işsiz kalmama rağmen hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin diyip sarılıyor. 10 yaşındayım, çok mutluyum, babam da çok mutlu. 29 yaşındayım, çok mutluyum, babam da hala öyle.

    edit : debeye giren ilk entry’m babamla ilgili oldu. çok mutlu oldum, hepinize teşekkürler (bkz: gülücük).

  • baykal'ın kesin geri döneceğinin işareti olan söylemdir.

    o görüntüleri izledikten sonra bu halkın baykal'a arkasını dönmesi mümkün değildir!