hesabın var mı? giriş yap

  • bazen sevinirsiniz.

    abim 7 yaşında geçirdiği su çiçeği sonrası rasmussen ensefaliti hastalığına yakalandı. bir kaç kez beyin ameliyatı oldu. beyin hücreleri öldü falan bir çok zorluk. doktorlar yürüyemez dedi, yürüdü. konuşamaz dedi, konuştu. ama yardımla, ama destekle. 21 yaşına kadar bakıma muhtaç yaşadı. yemeğini biz yedirdik, altını biz sildik, banyosunu biz yaptırdık. zor günler zor yıllardı.

    21 yaşında öldüğünde zekası 3.5 yaşındaki çocukla birdi. sol eli ve ayağı beyninin sol kısmındaki hücrelerin ölmesi sebebiyle felçliydi. ilaçları yeşil reçeteydi ve çoğu yurt dışından geliyordu. sürekli epilepsi nöbetleri geçiriyordu. son yıllarında kalbinde pille yaşıyordu. nöbetleri o şekilde durdurabiliyorduk. engel oranı yüzde 97.

    o zekasına rağmen her şeyin farkındaydı aslında. anlıyorduk biz de. o da dışarı tek başına çıkmak, kafasında kask olmadan, yanında biz dikilmeden maç yapmak istiyordu. kız arkadaşı olsun da istiyordu biliyorum. gerçi 50'ye yakın sevgilisi vardı. hemşireler dahil konuştuğu her kadın onun sevgilisiydi. çocuk aklı*

    neyse çok uzatmayayım. ölmeden son 1 yıl itibariyle ağırlaştı. yerinden kalkamadı, ilaçlar böbrekleri bitirmeye başladı. yatalak hale geldiği için kalça kısmında yaralar olmaya başladı. her zamankinden daha zor şekilde yattığı yerden temizlemek, yedirmek ve tuvaletini yaptırmak zorunda kaldığımız 1 sene sonunda öldü.

    üzüldük mü? çok... ama aynı zamanda çok sevindik. çünkü onun kurtuluşu oydu. ben bunu söylediğim zaman bana kızan çok insan var, hatta bunu okuyup saçma sapan mesajlar da gelecek biliyorum ama yaşamadan bilinmiyor. onun yaşaması onun ve bizim açımızdan çok zordu. o öldü ve kurtuldu böyle bir yaşamdan.

    bugün aramızdan ayrılışının 16. yılı. abim ama çocuğum gibiydi. çoğu şeyden feragat edip çok baktım ona. güzel baktığımı düşünürüm hep. hâlâ canım yanar, içim cız eder ama iyi ki diyorum, iyi ki öldü ve kurtuldu. onun adına yıllar geçmesine rağmen çok seviniyorum.

    debe edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok teşekkür ederim. taktir edersiniz ki tek tek cevaplama şansım yok. buradan teşekkürümü kabul edin lütfen.

  • kardeş sen bu araştırmacı yeteneğini şeyma için heba etme bak. memlekette çözülmeyi bekleyen onca dert var hazır, bi el atıver.

  • yemekte

    baba : verin bakayım şu köftenin yağına ekmek banayım..
    anne : yapma şunu, sağlıklı değil...
    kardeş : damar tıkanıklığı yapar baba yapma şunu yaw...
    huzursuz : ye baba ye afiyet olsun oh...

    şeklinde diyalogların olmasına sebep olabilecek durumdur.

    (kizinca insan bazen boyle sacma sapan seyler dusunebiliyor. esekligim baki kalsin diye silmiyorum.)

  • "nec arare terram aut exspectare annum tam facile persuaseris quam vocare hostem et vulnera mereri. pigrum quin immo et iners videtur sudore adquirere quod possis sanguine parare."

    -----------------------

    "onlara tarlaları sürüp, bir yıl bekleyip mahsül almaktansa, düşmana saldırarak alınan yara ile övünmek daha uygun gelir. gerçekten başka birinin kanını dökerek kazanılabilecek bir şeyi çalışarak, alın teriyle elde etmeyi sıkıcı ve aptalca sayarlar."

    ünlü tarihçi cornelius tacitus, cermenleri anlatan, m.s. 98'de yazdığı germania isimli eserinde cermenleri böyle tarif ediyordu.

    bu eser yazıldıktan yaklaşık 18 yüzyıl sonra cermen kavimlerinin ardıllarından biri, kurdukları sömürge imparatorluğu üzerinde güneş batmaması ile övünecekti.

    (bkz: merdi kipti sirkati ile övünür)

  • muhafazakar fotografcilarimiz okumadan eksileyebilirler.

    basligi okudum ve leicanin asil olayini soyleyen yalnizca 1 entry ile karsilastim.

    leica zamaninda kucakta tasinan kutu formundan cepte tasinabilen, coraba, cantaya gizlenebilen, mekanik oldugu icin dayanikli, bozulsa da tamiri kolayve tum bunlara ragmen keskin fotograflar cekebilen makineler uretirdi. hal boyle olunca fotomuhabirleri leicalarini saklamayi basararak bir cok olayi fotograflamayi basardilar. aslinda buna benzer bir surecin suanda gerceklesiyor oldugunu dusunuyorum. buyuk hantal dslr'lerin yerini ufak aynasizlar hatta telefonlar almakta. cunku pratikler, cunku iyi cekebiliyorlar, cunku dikkat cekmiyorlar. adidasa gidip messinin ayakkabisini alabilirsiniz ama messi gibi oynayamazsiniz. fotograf gibi bir konuda makineler neden bu kadar abartilir ki? olay gozde degil midir?

    ayrica kimi de demis ki leica ile cekilen fotolarda garip bir guzellik var. var tabi ki de canim, leicayi sen ben almiyoruz ki. bunu meslek haline getirmis insanlar aliyorlar ve o fotograflari cekiyorlar. emin ol o insanlar iphonelar ile de o harika kareleri cekerlerdi.

  • birçok farklı alana yönelebilme esnekliği ve çok iyi iş imkanları sağlayan bir bölümdür. ama tarihteki en eski mühendislik falan degildir.

    (bkz: piramit)
    (bkz: mö2500)
    (bkz: inşaat mühendisliği)

    gelen mesajlar uzerine duzeltme: en eski muhendislik budur sudur tartismasi zaten cok anlamli degil; insaat muhendisligini sadece endustri muhendisliginden daha eski disiplinlere net bir ornek olarak verdim.

  • ananske diyerek acıyla kelebeklemeye devam etmiştir. bu duyguyu bilirim. dolmuşta ön koltuğa oturmaya çalışırken kafamı tavana vurduğumda, aynı şekilde bende acıyla hayatımın akışına devam etmişimdir.