hesabın var mı? giriş yap

  • ülkede deprem vergisi toplanıyor hükümet o vergiyi yola harcadık diyor ve harcadık dediği yollar depremde kullanılmaz hale geliyor.

    az bile söylemiş

  • %50 joker hakkı yerine, seyirciye sorma joker hakkını kullansaydı, şimdi hiç bu kadar sorun yaşamayacaktı.

  • "oto tamircileri, tekstil atölyeleri" eleman bulamıyor çünkü kayıt dışı (sigortasız) çalıştırıyor. günde 10 saat çalıştırdığı personele asgari ücreti bile çok görerek 1500 lira maaş veriyor.

    ortada tamah edecek bir az bile yok aslında!

  • etrafta gördüğüm ancak benim yaşamadığım
    olaydır.

    genelde erkekler evlenince bekar arkadaşları ile görüşemezler kadınlarda pek olmaz bu durum. nedenini tam olarak bilemiyorum.

    ancak bildigim birşey var ki benim esimin hala bekar olan arkadaşı ile biz sürekli görüşürüz hatta benim ailem bile tanır, kendisini evlat edindiğimiz esprileri döner. bazen eşimin keyfi olmadığında onu ararım, lutfen koalayı * dışarı çıkar tavlaya, içmeye gidin havasi değişsin derim.

    daha da gelişmişi benim 15 yıllık arkadaşlarım ve eşleri ile hafta sonu gaziantep gezisi yaptık, söz konusu bekar arkadaş da plana sonradan dahil oldu ve geldi bizimle.

    sonuc olarak söyleyeceğim şudur ki: sevgili kadınlar kocalarınızın en ufak bir ayartmada kaçıp gideceğini, sizi aldatacağını ya da yanlış birş eyler yapacağını düşünüyorsanız yani bu adama güvenmiyorsanız neden evlendiniz?

    ve siz erkekler, kadının güvenini sarsacak kadar ne yaptınız? bir sey yapmadıysanız neden psikopat bir kadınla evlendiniz?

    evlilik birlikte mutlu olmak, birbirine hayatı kolaylaştırmak olmalı bence, bir de bu acıdan bakmayı deneyin ;)

  • "...bu pahalı hediyeleri kazanmak için, milyonda bir olan şansınızı da tepin, çıksa da vergisini ödeyemezsiniz zaten" kısmıyla hem güldürmüş hem düşündürmüştür.

  • adam gibi cümle kuracak vaktim olmadığından rezaletli başlık açamadım. bana göre rezaletlerin en büyüğü. sabah facebookta gördüğüm komikli paylaşımı da yazayım burda dursun. ' öğretmen arkadaşım 4 aydır tatilde, öğretmen olduğunu unuttu şimdi iş arıyor'. ben de özel sektörde arefe günü işe gidiyorum füze fırlatmaya. hoş, telekom sektöründe insanların yıllık izninden düşüp gelmeyin deniyor. en azından bunu zorunlu yapsınlar. pendikten 1.5 saatte bağcılara gelip 3 saat mesai yapıp 1.5 saatte geri dönen adamları gördü bu gözler. kreşi, okulu tatil olduğu için 3 yaşındaki bebesini sırtına sarıp kod yazan kadın gördüm.

    dün servisçiye yarın sabah geliyoruz dedik, adam ama ben gelmiyorum dedi. ahahahha. o bile ben gelmiyorum diye atar yapabiliyor. şu dünyada memur olmak varmış yemin ediyorum ya.

    edit: sen de öğretmen olsaydın, sen de memur olsaydın diye mesajlar alıyorum. size dokunmayan yılan bin yaşasın arkadaşlar. sen de öğretmen olsaydın demek yerine burda ağlayacağına örgütlenin adam gibi hakkınızı arayın yazanları daha samimi buluyorum.

  • ''kavga ettiğim arkadaşlarımı telefonuma "yalv" diye kaydediyorum. aradıklarında "yalv arıyor" u görünce dayanamayıp affediyorum.

    yaratıcılıkta son nokta''

  • ıstanbul'a 1990ların sonunda gelmiş idim. sanırdım ki sokaklarda her gün bir ünlü ile karşılaşacağım.

    karşılaşmadım.

    ta ki 98'in yazında namlı kebap'ta mezelerin önünde tabağı tepeleme doldururken arkamda sabırla bekleyen adamı fark edene dek.

    artık nasıl doldurduysam dakikalar sonra yerime yönelecek iken arkamdaki amca "evladım bir zeytinyağlı dolma eksik kaldı, ağlamasın sonra onu da al" dedi gülümseyerek.

    bir döndüm ki seba başkan.

    uyyy

    ne diyeceğimi bilemedim. nasıl hitap edeceğimi... bir de heyecan bastı.

    "başkanım, onu da 2. sortide alırım, bu maç öncesi ısınma, antrenman." deyiverdim.

    gülüştük..

    yerime oturdum. rakı geldi. doldurdum kadehi ve masasına gidip, şerefine kadeh kaldırdım. o da kaldırdı. gene gülümsedi.

    sarılıp bir de elini öpeydim keşke..

    bu büyük adam benim gençlik fobim beşiktaş'ın efsane başkanı idi. ne gariptir ki ergenliğimi bana zindan eden o takımın o başkanına karşı hissettiğim yegane duygu hürmet ve de saygı idi.

    beşiktaş'a gıpta etmemin ve beşiktaş'ı bi parça kıskanmamın belki de tek sebebiydi.

    ne metin'leri, ne ali ne de feyyaz'ları.

    sadece seba'larıydı. büyük başkanları süleyman seba'larıydı.

    nur içinde yat büyük başkan. huzur içinde uyu büyük insan...
    seni hepimiz çok sevdik...

  • seneye bu zamanlar gösterime girecek olan. ayrıca ilk görselleri yayımlanan ve christopher nolan tarafından yazılıp ve yönetilen oppenheimer filmi hakkında konuşmalar devam ederken atom bombasından söz etmek olmazdı diye düşünüyorum
    çünkü film, ilk nükleer bombanın babası olarak kabul edilen teorik fizikçi j. robert oppenheimer'ı anlatmaktadır. tarihler boyunca insanoğlu bir çok silahın yapımına imza atmış fakat şimdiye kadar içlerinde bu kadar korkutucu ve etkili olan, hatta dünyaları bile yok edebilecek seviyede başka bir şey ürettiklerini pek düşünmüyorum.(bkz: silah/@zagalar)

    çünkü oppenheimer 1965'te bir televizyon yayını için röportaj yapmaya ikna edildiğinde şunları söylemişti:
    --- spoiler ---

    ilk atom bombası testi 16 temmuz 1945'te new mexico'daki trinity tesislerinde başarıyla patlatıldığında. dünyanın artık eskisi gibi olmayacağını biliyorduk. yanımda bulunan birkaç kişi güldü, birkaç kişi ağladı. çoğu insan sessizdi. hindu kutsal kitabından, bhagavad gita'dan bir satırı hatırladım ; şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi oldum.
    --- spoiler ---

    bu sözleri söylemesinin nedeni, ürettiği şeyin; insanları öldürme amacıyla ilk defa 6 ağustos 1945 tarihinde japonya'nın hiroşima kentinde kullanılmasıydı. dahası da üç gün sonra, nagazaki'ye ikinci bir bomba daha atılmasıydı. atılan bombaların öldürdüğü insan sayısı tahminen 214.00 kişi civarındaydı ve bu silahın neden olduğu yıkım, savaş tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şeydi. saniyeler içinde bu kadar insan bir anda kül olmuştu.

    insan oğlunun bu tasarımı nasıl başarmıştı bunu, bu acımasız bomba nasıl çalışmaktaydı?
    öncelikle en başa dönerek, basit şeyler anlatmakla başlayalım; bir atom, üç atom altı parçacıktan oluşur: bunlar proton, nötron ve elektron. atomun merkezinde bir çekirdek bulunur, çekirdek ise proton ve nötronlardan oluşur. protonlar pozitif yüklüdür, nötronlar yüksüzdür ve elektronlar ise negatif yüklüdür. normal bir durumda protonların elektronlara oranı her zaman 1'dir. yani atom sabit durumdadır diyebiliriz basitçe.

    örnek vererek anlatacak olursak, biz bir elementin proton sayısını değiştirirsek farklı bir element elde ederiz. elektron sayısını değiştirecek olursak bir iyon elde ederiz. nötron sayısını değiştirdiğimizde ise bir izotop elde ederiz. işte bir nükleer silahta kullanılan elementlerde bir atomun izotoplardır. çünkü izotoplar kararsızdırlar ve yarılanarak çeşitli büyüklüklerde enerji yani radyasyon yayarlar.

    örneğin karbon 14 izotopunu duymuşsunuzdur. bu elementin 6 protonu ve 8 nötronu bulunmaktadır, yani karbon elementinin kararsız yani radyoaktif olan ve nadir bulunan bir formudur. işte nadir bulunan bu izotop, tüm organik maddelerde bulunmasından dolayı arkeolojik, jeolojik ve hidrojeolojik örneklerin tarihlendirilmesinde kullanılan radyokarbon tarihleme yöntemi adı altında kullanılmaktadır.
    işte bu sebepten ötürü nükleer silahlarda büyük bir güç yayan uranyum-235 izotopu ve plütonyum-239 izotopu gibi elementler kullanılmaktadır.

    nasıl çalıştığına gelecek olursak;
    küçük çocuk olarak isimlendirilen bu bomba 300 cm uzunluğunda, 71 cm çapındaydı ve yaklaşık 4.400 kg ağırlığındaydı. bombanın içinde bulunan uranyum-235 malzemesi silahın yapılış amacına göre iki kısma ayrıldı: yani mermi ve hedef olarak ikiye bölünmekteydi. bombanın içindeki bu ayrım erken patlamayı önlemek için yapılmıştır ve fisyon reaksiyonu oluşturmayacak şekilde ayrı kritik altı kütlelerde tutulmuştur. yani kritik kütle, bir nükleer fisyon reaksiyonunu sürdürmek için gereken minimum bölünebilir malzeme kütlesidir.

    namlunun arkasında bulunan yani mermi uranyum-235'i ateşlemek için dört silindirik ipek kordit tozu torbası yerleştirildi . bu ateşleyicisinin içinde , yüzde 65 nitroselüloz , yüzde 30 nitrogliserin , yüzde 3 petrol jölesi karışımından oluşan, yaygın olarak kullanılan dumansız bir itici gaz bulunmaktaydı. bu ateşleci tetikleyecek yapı içerisinde bir barometre düzeneği bulunuyordu ve bombanın belirli bir yükselikte aktif hale gelmesini sağlayacaktı. ateşleyici ateşlendiğinde kare başına 280.000 kilopascal bir basınç oluşturacak şekilde gerideki uranyumu iter ve hedef uranyum-235' çarpar bu durum reaksiyonun başlaması için yeterli değildir. daha sonra, fisyonun başlaması için süper kritik kütleye serbest nötronlar eklenmelidir. işte bu nötronlar, hedef uranyum-235 halkasının yanlarında bulunan bir nötron üreteci yapılarak tamamlanır. bu üreteci , bölünebilir yakıt çekirdeği içinde folyo ile ayrılmış küçük bir polonyum ve berilyum peletidir.

    oluşan basınç ve ısıyla; alt kritik kütleler bir araya geldiğinde folyo kırılır ve polonyum kendiliğinden alfa parçacıkları yayar. bu alfa parçacıkları daha sonra berilyum-9 ile çarpışır ve berilyum-8 ve serbest nötronlar üretir. nötronlar daha sonra fisyonu başlatır. sonrası booom.... hiroşima'ya atılan bomba olan bu bomba , yaklaşık yüzde 1.5'lik bir verimlilikle 20 kilotonlık bir enerji ortaya çıkardı bu da 20.000 ton tnt'ye eşdeğer bir durumdu.
    görsel-1hasar haritası

    nagazaki'ye atılan bomba olan şişman adam,bomba 3.3 m uzunluğunda ve 150 cm çapındaydı ve 4.700 kg ağırlığındaydı. iç patlamayla tetiklenecek bir bomba düzeni oluşturulmuştu. diğerinden farklı olarak bombanın ortasında u-235 küresinden ve yüksek patlayıcılarla çevrili bir plütonyum-239 çekirdeğinden oluşmaktaydı. diğer bombadaki gibi bu bombada da e çekirdeğin merkezinde reaksiyonu başlatacak ve nötron salınımı yapacak polonyum ve berilyum elementleri bulunuyordu. dış küre patladığında patlayıcılar ateş açarak bir şok dalgası yaratacak. bu şok dalgası ve basınç çekirdeği sıkıştıracak ardından polonyum ve berilyum elementleri nötron salımına başlayarak bir fisyon reaksiyonu başlatacaktı. sonuç yine boommmmgörsel-2

    kaynak:12

  • 100 yıl önce bile bugünün ramazan bayramı olacağı ve doğal olarak tüm işletmelerin kapalı olacağı belliyken çok acil işini önceden planlamayıp bayram gününe denk getiren dangalağın ortaya attığı rezalet.

    dünyanın tüm ülkelerinde bu tip günlerde kimse çalışmaz. avrupa ülkelerinde de christmas süresince çalışan kimseyi bulamazsınız.