hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: leblebi tozu) tartışmasız.
    bir zeytin deposu vardı bizim sokakta. çoğu zaman kapalıydı ve önündeki merdivenler biz mahalleli çocukların karargahıydı. sokağın başındaki bakkaldan - bak şimdi hatırladım. bakkal hacı amcanındı ama çoğunlukla oğlu erdal abi dururdu. (bkz: erdal bakkal)- küçük şeffaf poşetlere sarılmış leblebi tozlarını alır bu merdivenlerde toplanırdık. pipetlerle leblebi tozunu yerdik. hızlı çekip öksürürdük, ağzımızı doldurup "yusufçuk" derdik falan. çocukluk güzel şeydi be kardeşim.

  • hocanın ilayda'nın başarısına çalışın, ordan sorucam demesine rağmen, şeyma'nın rüyasından sorup hepimizi sıçırttığı dersin kitabıdır.

  • doğma büyüme eskişehirliyim.

    teyzemler ve halamlar bursa'da oturuyor, halamın kocası enişte bulgaristan göçmeni.

    kuzenler de doğma büyüme bursalı. teyze tarafı çarşambada, hala tarafı hürriyette oturuyordu.

    çocukluğumda yazları bir ay falan kalmaya bursaya giderdik (yaklaşık 20 sene öncesi)

    o yıllarda eskişehirden bursaya gidince orası bize çok daha güzel geliyordu. hürriyette komşuluk vardı, yazdan yaza gitsek de orada arkadaşlarım vardı, çoğu göçmen çocuklarıydı. çok sevimli temiz mahalleydi. güvenliydi.

    çarşamba daha merkezi, daha güzeldi. apartmanın altında darmstad fırınını hatırlıyorum. her yer yeşil, her yer parktı. akşamları da kültürparka gidiyorduk. o yıllarda eskişehirde kültürpark gibi bir alan sanıyorum yoktu. ailece geç saatlere kadar dolaşır yorgunluk atar eve öyle giderdik.

    geldik bu güne;

    sanırım hürriyet çok bozulmadı ama çarşamba resmen suriye olmuş.türkçe tabela görmek zor. insan kalitesi çok düşük, çok kalabalık, eski rahatlık güvenli ortam yok.

    uzun uzadıya yazmak istemiyorum, kısacası semti mahvetmişler.

    teyzemler çarşambadan dikkaldırıma taşınarak biraz olsun nefes aldılar.

    eski güzel bursa yok.

    şimdi kuzenler nefes almaya eskişehire geliyorlar.

    güzel bursamızı el birliği ile mahvettiler. ve kimse bunu nufus artışıyla sanayiyle göçle falan izah edemez. 20 yıl önce de bursada sanayi vardı, 20 yıl önce de bursa göç alıyordu.

    eski güzel bursa kötü niyetli insanlar tarafında bu hale dönüştürüldü.

    şimdi konuyu siyasete çekmiş olmak istemezdim ama eskişehirde yerelde büyükerşen'e oy atarken aklımdaki şey "eskişehir de bursa gibi olmasın"dı.

    uzun lafın kısası genç sayılabilecek bir yaşta olan ben, kötü yönetilen bir şehrin nasıl kötüye gittiğini, iyi yönetilen bir şehrin de nasıl iyiye gittiğini 15-20 yılda canlı olarak gözlemledim.

    bursa seçimlerinin bedelini ödüyor, eskişehir de seçimlerinin karşılığını alıyor diyebilirim.

  • şöyle bakın isterseniz
    o dönem asgari ücret 78 milyon lira imiş. yani asgari ücretin 512 kat fazlasını alıyormuş
    yani şimdiye kıyaslandığında aşağı yukarı 5.8 milyon lira kazanıyormuş.
    dipnot: kadının en prime olduğu dönemdi bu arada.

  • birbirlerine saygı amacıyla, japon kültür-dostluk haftasında birbirlerinin önünde eğildikleri meşhur poz.
    http://www.arastiralim.net/…ve-demirel-egiliyor.jpg
    https://eksiup.com/7694f3fe110 (yeni link)

    70'lerin türkiye'sinde dönemin siyasetinin en ileri lideri ecevit ve onun en büyük muhalifi demirel.

    -en zıt iki karakter. . .

    -bir tarafta tez diğer tarafta anti-tez. . .

    -yani sadece bir fotoğraf değil, ölümsüzleştirilmiş diyalektik. saygıya dönüşen bir rekabetin karesi. . .

    hazır konu açılmışken döneme ilişkin hatırladığım kadarıyla bir şeyler karalamak isterim günümüzün siyasetiyle temas edecek olan . baştan söyleyeyim anlatacaklarım şaka değil, günümüzün siyasetinden sonra şaka gibi gelecek biliyorum.

    1970'lerin başında chp'de inönü liderdi ve yapılacak kurultayda programı beğenilmezse istifa etmeye hazır olduğunu söyledi. beğenilmedi ve istifa etti!
    şaşırtıcı gibi; kavga, dövüş, kaset olmadan düzgünce istifa.

    ardından ecevit chp genel başkanı oldu ve ilk seçimlerde 1973'te %30'un üstünde oy aldı. bu ecevit iktidarında ülke ekonomisinin en büyük sorunu enflasyondu. enflasyonun asıl sebebi ise 71 ve 73 petrol krizleirnin etkilerinin katlanarak ülkeye girmesiydi. ecevit de tam bir solcuydu, krize rağmen neoliberal politikalar yerine enflasyonu göze alarak yüksek istihdam ve yüksek ücret politikası güdüyordu tabi bunda dönemin sendikaların güçlülüğününde etkisi çok.. ancak ödemeler dengesinin altüst olması, dünya bankası ve imf'nin sıkıştırması, petrol satın alacak dövizin ülkede kalmamasından dolayı devalüasyonlara gidilmek zorunda kaldı. ardından muhalefetin istifasını istediği ecevit, muhalefeti kırmadı ve istifa etti, başbakanlığı bıraktı. inanılmaz geliyor değil mi günümüzdeki saltanata evrilen siyaset dünyasına bakınca?

    1977 yeni seçimler oldu ve ecevit bu kez %40'ı geçti. sivas'ta, çorum'da, kırşehir'de, rize'de, diyarbakır'da bile birinci oldu. ancak istifa ettiği için güven oyu alamadı ve hükümeti kurma görevi 2. parti olan demirel'e verildi. ecevit 'bana darbe yaptılar' diye ağlayıp sızlamadı. 'halkın iradesine müdahale var' demedi. demirel ise hükümetini kurdu. tc tarihinin en başarısız hükümeti oldu ve ardından ülke tamamen kaosa ve derbeye gömüldü.

    işte bu fotoğraf bence, demirel'in ecevit gibi eşsiz bir siyasetçi önünde eğilmesidir. ecevit gibi eşsiz bir siyasetçi ise büyüklenmemiş, alçak gönüllülük gösterip karşılık vermiştir. . .

    günümüzde bir lider japon kültür-dostluk haftası diye tayyip'in önünde bir an eğilse, malum şahıs onun sırtına çıkıp deh bre deyip kırbaçlamassa adam değilim. buna benzer...

    huzur içinde uyu karaoğlan . . .

  • ot dergisindeki mini röportajında en sevdiğiniz takdir ettiğiniz siyasetçi sorusuna: '' soruyu en sevdiğim en takdir ettiğim yönetici olarak alıyorum ve hz.ömer cevabını veriyorum demiştir''. müslüman geçinip hz. ömer' in adaletinden nasibini almamış, 'dağda kurt kuzuyu kapsa ömer'den sorulur'' lafını duymayıp ülkedeki her olumsuz olayda başkasını suçlayan çakma müslüman yöneticilerimiz bu mesajı iyi alsın.