hesabın var mı? giriş yap

  • hazır tercih dönemi yaklaşmışken benim de bu konuda söyleyeceklerim var.

    1- öncelikle şunu bilmek gerek. zor bir süreç, oldukça yıpratıcı. bu yüzden gelen puanı hemen değerlendirip, bir yere yerleşmek isteyebilirsiniz fakat yanlış şık 1 yıl, yanlış üniversite 4 yıl, yanlış meslek 40 yıl kaybettirir demişler.

    2- aceleci davranıp, yanlış bir karar almadığımız ve istediğimiz puanın geldiğini düşünelim. o zaman önce bölüm daha sonra ise üniversite için değerlendirmeler yapacağız.

    bölüm konusu:

    kesinlikle ama kesinlikle kendinizi keşfetmeniz önemli. öncelikle neleri sevdiğinizi, daha sonra sevdiğiniz şeylerin sizi ülke ve dünya koşullarında ne kadar mutlu edebileceğini, size ne gibi imkanlar tanıyabileceğini hesaplamaya çalışın. maaş konusuna kafanızı çok takmayın. sizi tatmin eden bir işiniz olduktan sonra bu daha geri planda kalacak. üstelik tatmin eden iş güzel başarılar ee haliyle bu da iyi paralar getirecektir. bölüm konusunda sevdiğiniz şeyleri rutine dönüştürdüğünüzde de keyif aldığınızı fark ettiniz. peki şimdi ne yapmalı? karar verdiğiniz bölüm doğrultusunda bu sizi türkiye koşullarında, dünya koşullarında ne kadar mutlu eder? mesela öğretmenlik istiyorsunuz ama türkiye'de oldukça zor bir süreç bekliyor okuldan sonra bu meslek için. buna hazır mısınız? dünyada ise bazı ülkelerde ciddi anlamda değer verilen bir meslek. bu noktada bunları hesaba katmalısınız. kendinden emin olmayanlar için ise naçizane tavsiyem: meslek değil joker bölümler tercih etmeleri. mesela işletme joker bir bölüm olabilir. işletmecilik de yapabilirsiniz, dijital pazarlamayla da ilgilenebilirsiniz. sıkıntı çekmemek için yabancı dil konusuna odaklanırsanız sizden süperi olamaz.

    üniversite konusu:

    evet, yanlış meslek 40 yıl kaybettiriyorsa yanlış üniversite de 4 sene kaybettiriyor. bu nedenle bu konuda da titiz davranmak gerek. yaşayacağınız en güzel arkadaşlıklar, en güzel anılar muhtemelen bu dönemde gerçekleşecek. sosyalleşmenizi, size ne kadar çok olanak sağladığını düşündüğünüz üniversiteleri göz önünde bulundurun. ne gibi yurtdışı bağlantıları var? ne gibi sosyal klüpler var? mesleki anlamda ne gibi imkanlar sağlıyor? staj programları nasıl? değerli akademisyenleri olması ise apayrı ve ayrıca önemli bir konu: sizin vizyonunuzu geliştirecek en önemli etkenlerden biri. sizi en çok sosyalleştirecek üniversite muhtemelen hakkınızda en hayırlısı olur :)

    bu güzel şeyleri göz önünde bulundurduğunuz takdirde önünüzde yer alan güzel yolun tadını çıkarın :)

  • kendisiyle sorunu olan bir insanın, başkasıyla mutlu olması mümkün değildir. en temel problem burdan başlıyor. hiç bir şeyden mutlu olmazsınız, sadece evlilik değil, hiç bir şeyden.

  • ve yine yeniden ekşi sözlük ve şurekası yazarların ip'lerini savcılığa verirken konu yazarlara lütfedip de "bilader senin bir dava olayın var, bilgilendireyim dedim" mesajı atmaya bile tenezzül etmemişlerdir.

    sonra gezersiniz tv'lerde leoparın kuyruğu diye.

    aferin lan sizi özgürlük savaşçıları sizi

  • galatasaraylıyım.
    parçalı bizim canımız.
    beşiktaş'ı ya da başka bir rakibimizi elbette sevmem.
    ancak kazanılan büyük başarıları da delikanlı gibi takdir etmesini bilirim.
    uzun lafın kısası her takımın içinde bulunabilen istisnaları ayıklarsak büyük galatasaray camiasının bir üyesi olarak tebrikler beşiktaş. yolunuz açık olsun.

    not: tineri bırakıp uçak benzini içmeye başladınız. yeter olm. bu nasıl beşiktaş... tekrar tebrikler dostlar.

  • yapım aşamaları şurada gösteriliyor. çomaristan'da yaşasaydı daha girişim aşamasına bile gelmeden çevresindeki baltalı ilahlar tarafından preslenirdi hevesi.

    biz en çok oto sanayide pancar motor ya da son dönemde hazır elektrik motoru takılarak tasarım harikası araçları yapan mucitlerin periyodik aralıklarla ortaya çıkmasını seviyoruz.

    yazarken aklıma geldi editi; sahi seçimlerden hemen önce üç ay içinde seri üretime geçeceği duyurulan bi yerli üretim elektrikli otomobil vardı, ne oldu ona?

  • kadınların artık kocasının soyadı yerine babasının soyadını kullanabilmesini sağlayan gelişme.

    kudurmalar üzerine edit: isteyen elbette ki istediği soyadını kullansın, hatta çocuk annesinin veya babasının soyadı ve kütüğü arasında seçim de yapabilsin. bunlar olağan şeyler. benim asıl sinirimi bozan şey şu konuyu bile "toksik erkeklik, eril hakimiyet" gibi sikko terimlere sığdırma çabanız. böyle beyni üç gram etmeyen feminist zırvası terimler görünce kendimi tutamıyorum sadece.

    edit 2: halen özel mesaj atıp "daha çocuklar annelerinin soyadını alacak siz de kuduracaksınız" gibi şeyler yazıp tahrik etmeye çalışanlar var. tekrar ve tekrar kanaat getirdim ki feminizm bir nefret suçudur, akıl hastalığıdır, bağnazlıktır, yobazlıktır.

  • fi tarihinde stajyerken calisma saatleri icinde kutuphaneye gitmek amaciyla ciktigim yolda gurultuye yonelip bir "tank" tarafindan ezilme tehlikesi gecirdigim sirkettir. isin daha komik tarafi "hocam dikkat, o yola girmek yasak!..." seklinde beni uyaran adamin elinde roketatar olmasiydi. ne test ediyor idiyseler artik?

  • işte o anne yüzünden kıçıma kaçan çorabı çıkarmaya uğraşmaktan ders bile dinleyemedim ben adam gibi, yoksa var ya çok okurdum ben.

  • ali türkşen: hulusi akar istifa etmeliydi
    didem arslan: ama darbecilere bağırdığını söylüyor
    ali türkşen: demek ki iyi bağıramamış