hesabın var mı? giriş yap

  • doğma, büyüme ve mevcutta hala bağdat caddesi ve çevresinde yaşamış/yaşamakta olan biri* olarak eski cazibesinde olmamasının 2 nedeni vardır benim açımdan.

    birinci sıraya avm'leri eklerim. sebebi ise; eskiden zara, h&m, vakko veya herhangi iyi bir marka sadece istanbul'un belli yerlerinde vardı. hatta diğer şehirlerden bile bu markalar için o belli yerlere gidilirdi mağazalar için. şimdi ise her avm'de her marka var. avrupa yakasında veya anadolu yakasının cadde'ye göre uzak kesimlerde oturanlar zara için neden bağdat caddesi'ne gelsin ki? tabii ki en yakın avm'yi seçmekte ve alışverişi yapmakta. en büyük kaybını burada yaşadı bağdat caddesi.

    ikinci olarak açılan cafe sayısıdır. cadde kültürü; insanların yürüyüş yaptığı, yaparken mağazalara göz gezdirdiği ve varsa gözüne çarpan bir şey girip o mağazaya detaylı baktığı/satın aldığı bir yer idi. şimdi ise bir çok mağaza kapandı yerlerine cafeler, restaurantlar aldı. insanlar yürümek yerine mekanlarda vakit geçirmekte. bu konuda da kadıköy belediye'sine sonsuz teşekkür ederim.

    bunların dışında cadde ve çevresine gelen insan kalitesinin düşmesi, mekan sahiplerinin barzolaşması, belediyenin cadde ve çevresini süsleme çabasının yetersizliği ve tabii ki inşaatlardan caddeye girilememesi de etkilidir. ancak direkt olarak bir cadde yaşayanı olarak ilk 2 sebebimin eline su bile dökemezler.

    istiklal caddesi'nden sonra sıra ağır ağır bağdat caddesi'ne gelmekte. bunu yine biz görebiliyoruz ama yetkili kimse göremiyor. çünkü yetkileri kadar bazı insanlar rüşvet almakta. o rüşvetler de her zaman yaşanabilir ortam sağlamaktan daha keyif verici geliyor o yetkili abilere.

  • --- spoiler ---

    görevliyse bana adres yanlışlığı nedeniyle iptal edilen siparişlerin kuryeler tarafından yendiğini söyledi.
    --- spoiler ---

    bu ne biçim iş lan?

    -irfan abi surda iptal edilen 7 porsiyon kofte var. ye onlari be.

    -tamam bilader hemen yiyorum.

  • kız evi arar. telefonu babası açar.
    + baba ben bu gece cenklerde kalabilir miyim?
    - kal kızım kal
    + sağol baba muckss
    - hanım sen de tüpçüye git. beni de muslukçu ziksin.

  • herkes rimsky korsakov ait olan arıların dansı ya da arıların uçuşu ile ilgili bu klasik melodilere aşinadır. o zaman ne mi yapalım, yazımıza başlamadan önce hemen bu parçayı açarak başlayalım.

    bu eser, bize arıları o kadar iyi betimlemiş ki sanki etrafımızda uçuştuğunu kolayca hayal edebiliyoruz. bunun nedeni bu hayvanlarla olan etkileşimlerimizden kaynaklanmaktadır, tarihin tozlu raflarına baktığımızda bunu kolayca görmekteyiz. fransa ve ispanya'da bulunan ve mö 7.000 civarına tarihlenen kaya sanatı şeklindeki kanıtlar bize bal arılarının evcilleştirilmiş birkaç hayvandan biri olduğunu göstermektedir.

    belli ki atalarımızı etkilemiş olan bu minik canlılar tarihin bir dönemin de zoolog olan karl von frisch' de etkilemiştir. neyse von frisch arılarla ilgilendiği sırada bir şey fark etmiş ve arıların diğer arılar arasında bir çeşit iletişim içinde olduğunu fark etmiş.

    bunu fark ettikten sonra hemen deneylere başlayan von frisch kovandan 10 metre gibi bir uzaklığa şerbet koymuş ve şerbete gelen ilk arıyı işaretlemiş daha sonra beklemiş. işaretli arı tekrar geri gelmiş ve hemen ardından da başka arılarda ona katılmış.

    bu sefer de işaretli arıyı kovanda gözlemlemeye başlamış ve işaretli arının dairesel bir dans yaptığını fark etmiş. daha sonra bu dans üzerine incelemelerini derinleştirmiş. şerbeti koyduğu noktaları her seferinde farklı mesafe ve yönlere koymuş. ardından arıların dansını incelemeye konulmuş.

    yapılan danstan sonra her seferinde kolonideki arıların şerbeti bulduğunu anlamış. o an arıların basit canlılar değil de iyi bir iletişime sahip canlılar olduğunu anlamış. bu ufak canlılar her seferinde noktası atışı bir şekilde yer tayin edebiliyormuş.

    peki arılar bunu nasıl yapıyorlardı; von frisch incelemelerinde arıların iki çeşit dans yaptığını fark etti. ilk dans dairesel döngüydü, bu döngü şerbetin güneş ile yaptığı açı doğrultusunda olduğunu fark etti. ikinci dans ise salınım olan danstı, bu dansta bir salınım hareketi içeriyordu ve şerbete olan uzaklığı belirliyordu. 1 saniyede yapılan 1 salınım hareki 1 km'yi gösteriyordu. bu iki dans birleştiği zaman yön ve mesafeyi nokta atışı belirliyordu.

    görsel-1 ve görsel-2 bakacak olursanız belki daha iyi anlayacağını düşünüyorum.

    1920'li yılların sonunda işte arıların sallanma dansının anlamını ilk tercüme eden karl von frisch daha sonra 1973 yılında bazı hayvan ve insan davranış kalıpları doğuştandır demiştir. yani hayvanlarda bu tür davranış kalıplarının örneklerini birbirlerine nasıl bilgi aktardıkları, çiftleşirken nasıl davrandıkları ve yavrularına nasıl baktıklarını da görmek mümkündür önermesini ortaya atarak, konrad lorenz ve nikolaas tinbergen isimli bilim insanlarıyla birlikte hayvan davranışlarını inceleyen etolojiye öncü katkılarda bulundukları için nobel ödülünü almaya hak kazanmıştır

    son......

    kaynak ve ileri okumalar için: 1,2,3,4

    edit: imla

  • tek başına owencan 'dır. ekşi sözlük trollu denince akla gelen açık ara farkla ilk isim kendisi.

  • hey gidi hey.

    liseliler bilmez.

    bu eylemin sonucunda, müzik çaların oyunun müziklerini tıkır tıkır çalması olasılığı %90 gibi bir şeydi.

  • "izmir’in işgali yıllarında “anadolu’nun işgali ingiliz emperyalizminin bir oyunudur” ve “kardeşime kurşun sıkmam” dedikleri için inciraltı’nda yunan krallığı’nca kurşuna dizilen 200 yunan sosyalist askeri, ölümlerinin 94. yıl dönümünde katledildikleri yerde barış şiirleri okunarak ve ege denizi’ne karanfiller bırakılarak anılacak."

    "anadolu’nun işgali ile sonuçlanan emperyalist savaşa hayır dedikleri için katledilen sosyalist yunan askerlerini yazan şair tuğrul keskin, son kitabı zito i epanastasis’i (yaşasın isyan) öldürülen askerlere ithaf etmişti.

    ilk kez anılacaklar

    1921 yılının ocak ayının birinci günü gerçekleşen katliam, 4 ocak 2015 pazar günü bir şiir etkinliği ile ilk kez anılacak. 4 ocak’ta barış şiirini yanına alan izmirli şairleri ve yürekli insanları beklediklerini ifade eden tuğrul keskin, “kardeşime kurşun sıkmam dedikleri için öldürülen askerler, iki ülke arasındaki kardeşliğin defne dalıdır. tarihimizde yer alan bu trajik olayı yeniden hatırlatarak, ege’nin iki kıyısı arasındaki dostluğu daha da güçlendireceğimize ve günümüzdeki pek çok kavram kargaşasına da ışık tutacağımıza inanıyorum. bunun için 4 ocak pazar günü saat 13.00’da inciraltı sahili’ndeki barış manço köprüsü’nde buluşarak, bu güzel insanlara şiirler okuyalım istiyoruz ve bütün izmirlileri o gün, saat 13.00’da barış manço köprüsü’ne bekliyoruz” dedi. "

    http://haber.sol.org.tr/…ra-ilk-kez-anilacak-104189

    (bkz: zito i epanastasis)