ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
iki çocuk plastik toplarıyla voleybol oynuyorlar. top gidip dikenli tele çarpıyor ve patlıyor haliyle.
çocuklar:
- anaaa! öldü lan top!
- olsun. ölenle ölünmez...
(bu ikinci çocuk büyüyünce türkiye'nin bob marley'i olabilir, inanıyorum)
meb'in 22.000 öğrenciyi affetmesi
-
milli eğitim bakanı mahmut özer’in emriyle, 11. sınıfta okula hiç gelmeyen veya uyuşturucu, bıçakla yaralama dahil disiplin suçundan sınıfta kalan 22 bin öğrenci, hiçbir şart aranmadan 12. sınıfa geçirildi.
devlet, hapishaneleri okula çevirmeye çalışırken meb okulları hapishaneye çevirmeye çalışıyor.
uyuşturucudan ve adam yaralamadan atılan adam okula nasıl geri alınır aklım almıyor.
ondan sonra ekşi sözlükte “öğretmenler fazla maaş alıyor , yazın taş ocaklarında çalışsınlar” demeyi biliyorsunuz. gelin de bu tiplerle uğraşın bakalım okulda.
kaynak
edit: ya arkadaş siz gerçekten kafayı yemişsiniz. sistem çökmüş, müfredat desen içi bomboş. müdürler, yöneticiler desen hepsi torpilli, işten anlamıyorlar, despotlar. hepinizin çocuğu einsten… öğretmenler milyon lira maaş alıyor(!) (ki ben 11.000 lira maaşla 6.500 lira kira ödüyorum)
ama bir tek öğretmenler suçlu öyle mi?
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
annemin yeni aldığı telefonuna kaydetmeye çalıştığı temizlikçinin adıdır.
şerife z9
bmw modeli mi, robot mu, temizlikçi mi belli değil.
impulse buy
-
ani ve plansız satın alma anlamına gelen bir terim ve aynı zamanda bir business stratejisi.
işin strateji kısmı daha ilginç, özellikle kuzey amerikada bu strateji üstüne kurulmuş işletmeler var. abd’de marshalls, tj maxx ve ross, kanada’da ise winners impulse buy stratejisi ile kurulmuş indirim mağazalarıdır. klasik outletlerden farklı olarak, buralara giderken ne bulacağınızı veya ne almaya gittiğinizi genelde bilmezsiniz. örneğin, tommy’ye gidiyorsanız aklınızda en azından ne bulacağınızla ilgili bir fikir vardır, ne tarz bi gömlek bulacağınızı üç aşağı beş yukarı bilirsiniz atıyorum. ama bu yukarda bahsettiğim mağazalarda hem ürün seçkisi, hem de ürün kalitesi sürekli değişir. kalite konusunda bir gün calvin klein bir gömlek bulabiliyorken, ertesi gün adını sanını duymadığınız 10 dolarlık bir gömlekle karşılaşırsınız. ürün seçkisi konusunda ise, bir gün traş makinesi bulabiliyorken, ertesi gün adını sanını duymadığınız bir karamelli patlamış mısır bulursunuz. bu iki unsurun sürekli, sık bir biçimde değişmesi o mağazayla ilgili kafanızda genel geçer bir fikir oluşmasını engeller. bundan dolayı da, doğal olarak, bu tip mağazalara kafanızda planlayıp “ belirli bir ürün” almaya gitmeniz çok düşük olasılıktadır çünkü bilemezsiniz ne bulacağınızı.
işte tam da bu noktada impulse buy girer devreye. kendinizi “ aa ne ilginç bir kar maskesi alayım bunu” derken ve gereksiz bir harcama yaparken bulabilirsiniz. kulağa çok komik ve absürt geliyor dimi? “ yok ya ihtiyacım olmayan bir ürünü neden alayım” diyorsunuz şuan muhtemelen. bu nokta da görece ucuzluk ve agresif indirim stratejileri giriyor devreye çünkü mağazalar dışarıya göre “fiyat” olarak daha ucuz. “ fiyat” olarak diyorum çünkü f/p açısından ve uzun vadeli baktığınızda buralarda satılan ürünlere aslında çok da ucuz değildir, kalitesizliklerinden dolayı. o tommy, guess, calvin klein ürünlerin birçoğu da b gradedir, ikinci sınıf kalitedir.
henüz bu tip mağazalardan avrupa’da ve türkiye’de çok bulunmasa da, son olarak nasıl tuzağa düşmeyeceğimizle ilgili bir iki şey söylemek istiyorum. ilk önce bilinçli müşteri olunmalı genel olarak. ürün incelemeleri( reklam olmayan, tarafsız olanları) bizim dostumuz, bol bol okunmalı satın alma gerçekleştirmeden önce.ikincisi, eğer böyle bir mağazaya girerseniz ve bir ürün beğenirseniz, direk internette yorunlarına ve alternatif ürünlerin fiyatına bakmanızı öneririm almadan önce. hala daha avantıjlı görünüyorsa gönül rahatlığıyla alabilirsiniz. üçüncü ve son olarak, şahsen ben tarçınlı sakız ve havuç cipsi gibi saçma şeyleri alayazarken, fiyatına bakıp “ ya ben bu 3 dolara bi metro jetonu alırım” gibi o parayla ne yapabileceğimin alternatiflerini düşünüyorum, işe de yarıyor açıkcası.
ve son olarak, bu impulse buy’ı kullanan işletmelerin büyük bir çoğunluğu fiziksel mağaza olarak bulunuyor,araştırma .bu bile internet alışverişine yönelmek için başlı başına bir neden.
edit: link düzeltildi.
reddedilen erkeğin selamı sabahı kesmesi
-
ya ne yapacaktı, düğününde küçük altın mı takacaktı amk.
mcdonald's türkiye'nin fahiş fiyatları
-
katarlı kamal saleh al mana'nın sahibi olduğu boheme ınvestment gmbh tarafından işletlen mc donalds türkiye’nin akıl almaz fiyatlarıdır. amerika birleşik devletlerinin standart kampanyasız cheeseburger fiyatı 1,49$ dan satılırken. mc donalds türkiye aynı ürünü 74 tl veya bugünün kuruyla 2,74$ a satmaktadır. peki hangi kalemden dolayı fiyatlar daha yüksek? kira mı? personel mi? ürün maliyeti mi? hepsinin türkiye’de daha düşük olduğunu biliyoruz. ama fırsatçı katar’lıların bu memleketin adamını söğüşlemesine tabiki kimse birşey demeyecektir.
t-shirt insanı vs gömlek insanı
-
gömlek insanı, tişört giyecekse polo yaka tişört giyer.
12 nisan 2015 elektrik kesintisi
-
önceden bak bakalım her yerde gitmiş mi denilirdi balkondan bi bakardık, şimdi sözlüğe bakıyoruz tüm ülke gitmiş mi diye. (bkz: vatandaşı olmasan güzel ülke aslında)
29 mart 2021 sokağa çıkma kısıtlamalarının gelmesi
-
çaktırmadan ramazanda oruç tutmayan dışarıda yemek de yemesin tezgahı kurmuşlar.