hesabın var mı? giriş yap

  • antalya- frankfurt seferi yas 11
    en onde tek basina uncompanied minor pozisyonu. hostesin gelip "sizi pilot bey kabine cagiriyor" demesi. gidince pilotun "sen x in kizi misin bakayim" diyerek babamla anilarini anlatmaya baslamasi.
    ardindan "yapmak istedigin bisey var mi bakalim" diye sorup "sarki soylemek isterim" cevabini almasi. yolcularin kafa ustundeki ses zimbirtilarini acarak almanca ingilizce turkce beni anons etmesiyle- mikrofonu kapmam. ilk once egil salkim sogut egil, sonra sevdigine sozu olan bir kilim dokur, ardindan beni hor gorme gardasim icra edilmesi. ucuncuden sonra pilotun "sen istersen yerine gec artik" diyerek beni kibarca yallahlamasi.

    gelen mesajlara yonelik edit: babam unlu munlu degil. pilot beyle ayni kahveye takiliyorlarmis.

  • benden vergi alabileceği her fırsatı değerlendirip, aldığım nefes hariç her şeyden vergi alan, zorunlu askerlik için kışlaya çağıran, her türk vatandaşı gibi yasalarına tabi olduğum, yedi sülalemin yaşamını geçirdiği topraklarda, vatanımda hüküm süren devleti yöneten akp'nin, benim dinim olmayan bir din için "dinimiz" ifadesi kullanan bakanlığının tweet'idir.

    edit: zihniyet bu...
    (ışık hızında uçuran moderasyona teşekkürler.

  • bütçeye ilişkin eleştirilere yanıt veren ak partili belediye başkanı tevfik göksu, “türgev’e, tügva’ya, ensar’a ve ilim yayma’ya çatlasanız da patlasanız da destek vermeye devam edeceğiz." dedi.

    kaynak

    1000 yıllık tarihimiz boyunca hiçbir yönetim halkına bu şekilde meydan okumamıştır. bu halk sizi perişan edecek. bütün bunların hesabını vereceksiniz.

  • kirli siyasete bu denli angaje olmak için motivasyonunun ne olduğunu çok merak ettiğim kişi. onca yıl sanatınla halkın zihninde ve kalbinde bir yer edinmişsin, dünyalığın yerinde, paran pulun bol ve 80 yaşındasın; ömrünün son demleri. kafası minimum system requirements seviyesinde çalışan biri tüm manzarayı görür; buna rağmen nedir hocam senin motivasyonun?

    çok garip, çok.

  • barselona'nin daha guncel sayilabilecek cok guzel bir mimarisi vardir ve her yeri birbiriyle uyumludur. yani bizdeki gibi dolmabahce'nin arkasinda sik gibi gokdelen yoktur affedersin. denizi var, iklimi guzel, fc barcelona'nin sehri, yemekler guzel falan derken en yasanilabilir yer burasi gibi gozukuyor. ancak digerlerine gore suc orani daha yuksektir diye tahmin ediyorum, %100 emin olmamakla birlikte. insanlarda bi londra'daki kadar saygi yok mesela etrafina karsi. ama yine de sahsen metropol de sevmedigimden mutevellit, bana gore en yasanilasi sehir burasi bu dortlunun icerisinde.

    roma cidden tarihi dokusu itibariyle mukemmel bir sehir. abdullah gul'un de dedigi gibi adamlar tarihi eserlerin etrafina abidik gubidik seyler yapmadan cok guzel korumuslar. vatikan'i falan da kattigin zaman turistik olarak en gorulmesi gereken yer burasi diye dusunuyorum. tabii buranin da iklimi, denize yakinligi falan avantajli yanlari.

    paris'in de ic kismi, ki baya buyuk bi alan yapiyor burasi, cok birbiriyle uyumlu mimari binalardan olusuyor. yani herhangi standart bir apartmani turkiye'de olsa "aa ne guzel" diye fotografini cekersin, o derece. ama tabii bu durum boyle cunku bildigim kadariyla 1800'lerde adamlar sehri komple yikip bastan yapmislar. onun disinda tabii eskili yenili cok guzel mimari eserler var; buyuk ve kucuk saraylar, sacre coeur, eyfel kulesi, opera binasi, vs. yine cok guzel sanat/tarih muzeleri var gezmek icin, louvre tabii ki en meshuru. tum bunlari gecin, elinize bi gul sarabi alip sen nehri kenarinda arkadaslarinizla takilmak bile cok guzel.

    londra'da maalesef cok kalamadim, sabahtan aksama gezdim sadece. mimari butunluk olarak bence diger uc sehrin gerisinde kaliyor. bi de cok kozmopolit ve mutfak olarak da tabii ki ingiliz mutfagi diger uclunun yine cok gerisinde. en buyuk avantaji ingiliz medeniyetinde yasamak ve ingilizce konusabilmek bana gore. tabii bir de mukemmel tarih/bilim muzeleri ve bu muzelerin en guzel yani da istemezsen para vermek zorunda olmaman. buna ragmen su 4 sehir arasinda hangisinde yasamak istersin deseler son sececegim londra olurdu.

    ayrica bu versus'ta amsterdam, tokyo, new york, prag eksik yazan arkadaslar gozume carpti. bi kere prag ve amsterdam bu sehirlerin ayarinda degil. zaten su amsterdam'i ne diye bu kadar abartiyosunuz anlamiyorum, tek olayi kanallari olan bir sehir, onun da kralini gormek icin giethoorn'a gidin. red light veya ot icmek diyosaniz o zaten hollanda'da her yerde var. new york ve tokyo da cok farkli klasmanlarda kaliyolar, yani cok farkli kulturleri var, avrupa sehirleriyle tam bir kiyaslama yapamiyosunuz. bence bu vs'de esas eksik olan sehir istanbul'dur. istanbul'u eger ecnebilerin kendi sehirlerini korudugu gibi koruyabilseydik tartismasiz bu vs'de acik ara birinci gelirdi ama su an icin carpik yerlesmesi ve mimari ucubeleriyle biraz darbe yiyor bu konumu.

  • koku takıntısı olan bir erkek olarak bazı bilgiler vermek isterim;

    bir japon şirketi yenilebilir kokular üzerinde çalışmaka olsa da henüz yenilebilir parfümler çıkmamıştır. ama yakındır. dış etkenlerle ile birleşen ten kokusunu parfüm ile dengelemek zordur. ta ki doğru tene doğru kokuyu bulasıya kadar. her mevsimin, her dönemin ayrı ten koku salgısı vardır. bunu ancak araştırarak bulabilirsiniz ama ben size biraz yardımcı olayım,

    öncelikle teninizin kokusunu stabil etmeniz gerekir. bunun için ise;

    kötü kokmamıza neden olan besinlerden bahsedeyim. sülfür içeren gıdalar kötü kokuya sebep olur. bu gıdalar; lahana, brokoli, sarımsak, soğan gibi gıdalardır. insanı daha az çekici yapar. etkileri 72 saat boyunca sürebilmektedir. kırmızı et ve şarküteri ürünleri en etkili vücut kötü kokusu iletenlerdir. özellikle dışarı çıkmayı planlamadığınız zaman tüketmemeye dikkat edin. tabi yapabiliyor iseniz.

    birde hoş koku yayan besinler vardır ki bu kokular insanı çekici kılar.

    turunçgiller: canlı ve taze kokularıyla kötü kokuları vücudunuzdan arınmasına yardımcı olur. özellikle ananas, elma, çilek ve portakal bu besinler arasındadır. günde 1 bardak elma suyu gün boyu vücutta daha hoş kokuya sebep olur. eğer bu kürde iseniz insense ultramarine tercih edebilirsiniz.

    kakule: nefes spreyi etkisi olan kakule hızla etkisini göstererek çok taze bir aroma kokusu salgılar. bu ağzınızın ve nefesinizin stabil olmasını sağlar.

    yasemin çayı: tüm bitki çayları gibi yasemin çayı da zararlı maddelerin vücuttan dışarı atılmasını sağlar. dışarı atılan zararlı maddeler vücudun daha hoş bir koku salgılamasına yardımcı olur. bu kürde prada'yı tercih ederseniz etkili olursunuz.

    çemen otu tohumları: geceleyin bir bardak suda bekletilen çemen otu tohumları sabah yenildiğinde gün boyu güzel kokusu hissedilir. eğer bu kürde iseniz issey miyake tercih edebilirsiniz.

    biberiye: biberiye cilt sorunlarını gidermesinin yanında vücutta bulunan kötü kokuları vücuttan atar. cilt sorunları da ciddi kötü koku yayar. eğer varsa böyle cilt yağlanması gibi problemleriniz, bu kürü tavsiye ederim.

    yoğurt: yoğurt içerisinde bulunan yararlı bakteriler özellikle bağırsakta bulunan toksinlerden arındırılmayı sağlar. vücut kokusunu hoş tutmaya da yardımcı olur. eğer çok ağır yemekler yediyseniz muhakkak sonunu yoğurt ile bitirin, aklınızda bulunsun ciddi koku toksini atarsınız. yalnız atarken gaz olarak atacağınızı unutmayın.

    limonlu su: limonlu su vücudun yenilenmesi ve temizlenmesinde büyük bir yardımcıdır. özellikle günlük su miktarını arttırmak kötü kokuları azaltacaktır. lacoste red bu kürde çok başarılıdır ve kalıcılık etkisini arttırmaktadır.

    kekik, tarçın, nane: çok terleyen biri iseniz ya da terlemeye müsait bir ortamda bulunacaksanız bu üç baharat gün içinde güzel kokular yaymanıza yardımcı olacaktır. tommy tercih ederseniz kalıcılık ve çiçek notaları ile etkilersiniz.

    benden bu kadar, gerisi bende gizli kalsın.