hesabın var mı? giriş yap

  • kötü dans etmeleri dışında neden utandırdığını anlamadığım olaydır. jandarma oldukları için daha disiplinli olup daha çok çalışmış olmaları bekleniyorsa anlarım, ama diğer türlü "jandarma dans etmez" yaklaşımı söz konusuysa asıl utanması gerekenin kim olduğu büyük bir tartışma konusudur.

    edit: itibar öyle dans etmekle falan zedelenmez, kusura bakmayın. tamamen gösteriş peşindesiniz. itibar askerlerinin kafasına çuval geçirilmesine rağmen devlet adamların ses çıkaramadığında, ordunun üst kademesindeki komutanlarını haksız yere hapse tıktığında, verilen binlerce şehide rağmen teröristler davul zurnayla karşılandığında, tüm askeriyeye yerleştirdiğin cemaatçiler sana karşı darbe girişimi yapıp da 250'den fazla vatandaşını öldürdüğünde, bu vatandaşlar gariban erlerin boğazını kestiğinde zedelenir.

  • evin oğlu sokaklarda gezerken gelen misafire hizmet etmek zorunda kalan kızdır. okuldan yorgun bir şekilde döndüğünde bile annesi kapıyı açar açmaz "hemen misafirlerin elini öp." diye uyarılan kızdır. kardeşi bilgisayarda takılırken, misafirlere çay ikram eden kızdır. annesinin sürekli kaş göz hareketlerine maruz kalan kızdır. misafir gelecek diye temizlik yapan, misafir gitti diye temizlik yapan, misafire yatak açan, misafirin yatağını toplayan kızdır. özetle; eve gelen misafirin oğlunu skine bile takmayan kızdır, işi başından aşkındır.

  • synthol, en cok tartisilan urunlerden birisi olabilir, chris clark, alman mucit ve vücutçu, geliştirmistir. bu ürün ilk ciktigi zaman genis merak uyandirmistir. en cok ahlaki olarak tartisilmistir. kasların haciminde ani-çabuk buyume saglayan synthol yapay bir gelisime imza atar. synthol ne guc artisi ne de gercek kas hacmi saglar. tamamiyle yapay bir urundur. yapilan olcu oyuncak bir ayinin icini doldurup sisirmek gibidir.
    synthol’un içinde aktif-etken bir ilaç yoktur, vücut tarafından pek tolere edilemeyen yağlı bir solusyondur.

    nasil calisir?
    synthol herhangi bir kasa enjekte edilir ve kasin icinde uzun muddet kalir, kasin genel yapisini ve metabolizmasini bozar. tekrar tekrar enjeksiyon sonucunda kas fibrilleri etrafinda bir tabaka olusturmaya ve boylece hacim saglamaya baslar. vucut acisindan yabanci bir malzeme oldugu icin tamamiyle zarar vermektedir.

    icerisinde c8-c12 yağ asidi (medium-chain triglycerides-mct) karışımıni icermektedir. icinde bir de lokal anestezi sirasindaki agriyi azalticak bir anestezik malzeme bulunur.

    su anda farkli olarak yapilmis 3-5 tane synthol piyasada bulunabilmektedir.
    synthol buyuk kas gruplarinda enjekte olarak kullanilirsa daha buyuk deformasyon ve sekil bozuklugu ortaya cikartir. omuz , kol, belki baldir ve bilege uygulanabilir.

    uygulanacak kasin tam orta yerine enjekte edilir ve hergun surdurulur. 10 gun kadar devam eden enjekteden sonra dozaj arttirilir. bu sekilde ortalama 10 gunluk periyotlar halinde olcu istenilen seviyeye ulasana kadar dozaj arttirilarak enjekteye devam edilir. belli bir sureden sonra ara verilir ya da haftada bir enjeksiyona kadar dusurulur. kas olcusu ne kadar kalmasi isteniyorsa o surec icinde enjeksiyona devam edilir.

    synthol cok zararli bir malzemedir, eger enjekteyi damara yaparsaniz ciddi bir problem yaratir ve olume sebeb olabilir. synthol kastan cikartilacak olursa eger kas dokusuna ve fibrillere yapismis olacagindan cok ciddi sorun yaratir enfeksiyon olusmaya meyilli ortam yaratir.

  • adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.

    "vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."

    dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.

    haberin altından bir yorum:

    "hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."

  • az önce konuşurken yeni neslin hiç bilmediğini farkettiğim olay.

    +sen üniversite sınav sonucunu nasıl öğrenmiştin?
    -gazeteden.
    +??!!
    -niye şaşırdın?
    +cidden nasıl öğrendin?
    -gazeteden diyorum ya...
    +manşet mi atmışlardı agrali miles şurayı kazandı diye...
    - ya ciddiyim... gerçi a tabii, siz görmediniz di mi o dönemleri? gazeteler ek çıkarırdı onun için.

    üzerinden yarım saat geçti, hala inandıramadım... dalga geçtiğimi düşünüyor. düşünüyorum da şimdi, üniversite, anadolu liseleri sınavı, hepsinde sabahın köründe gidip gazete bayiinin önünde sabahlamış insanlarla beraber ilk gelen gazetelere hücum etmek filan... şimdi gerçekten bana da pek inandırıcı gelmedi.

  • "kader değiştirilebilir mi?" sorusuna yanıt arayan dizidir.
    dizide, altı aysonra ölmüş olacak kişiler, baygınlık geçirdikleri sırada geleceğe dair hiçbir şey görmemişken, diğerleri altı ay sonraki hallerini görmüşlerdir.
    kendi kurgusu içinde, kaderin değiştirilebileceğine şöyle basitçe emin olabiliriz:
    gelecekteki durumlarını görmüş -altı ay sonra sağ kalacak- kişilerden birkaçının kafasına sıkıverirler dizide ve böylece o kişilerin kaderlerini değiştirmiş olurlar.

  • arkadaşımın sigarayı bırakmak istemesi ve sigarayı bırakma hattını aramasıyla olaylar gelişir:

    arkadaş:merhaba ben sigarayı bırakmak istiyorum
    adam:tamam ablacım
    arkadaş: (ablacım mı?)
    adam: günde kaç paket içiyorsun?
    arkadaş: 3 günde 1 paket
    adam: aman sen de, fazla bir şey içmiyormuşsun ki bırakmasan da olur
    arkadaş: (nasıl ya?!) ama ben bırakmak istiyorum, kendi çabalarımla olmuyor
    adam: e tamam ablacım, o zaman yapacağım şey günde 3 tane içmeye başla, sonra 2'ye düşür, sonra günde 1 tane iç, zaten kendiliğinden bırakırsın. hangi marka içiyorsun?
    arkadaş: monte carlo
    adam: eh be ablacım, sen de en kötü markayı içiyormuşsun
    arkadaş: e peki hekim ile falan görüşmeyecek miyim?
    adam: valla benim sana yapabileceğim bu kadar. istersen bir de 171 sigarayı bırakma hattını ara
    arkadaş: ? ben nereyi aradım?
    adam: orman yangınları 177

  • öncelikle (bkz: entelektüel)

    türkiye'de en yüksek 4. tiraja sahip olan gazetenin yapmaması gereken bir hatayı içeren haber.

    haberin içeriğine gelirsek, türkiye'deki mevcut iktidarın ve onun tabanının bakış açısına yönelik yapılmış popülist bir açıklama. aydınları ötekileştirerek halk çocuğu imajı çizmeye devam edin bakalım. "ne yapsak da bu halkın kültür seviyesini bir nebze yükseltsek" demek yerine "ne yapsak da cehaleti yüceltip aydınları kibirli göstersek" demeye devam edin. bu taktik son 14 yıldır çok tuttu, nasiplenmeyen kalmasın.

    debedit : (bkz: cansel buse kınalı)