hesabın var mı? giriş yap

  • ilk yurtdışı aynı zamanda amerika uçuşumun aktarması için schipolden bindiğim uçakta yerime yerleşirken tanımadığım birinin (ingilizce) ben ön tarafta oturuyorum, siz arkadaşımın yanındasınız, yer değiştirmek ister misiniz ?" demesi. benim kabul edip eşyalarımı toplayıp yeni yerime tam gitmişken başka bir kişinin "ben üst katta first class tayım (747 di herhalde uçak), arkadaşımla beraber uçmak istiyorum, servisi iyidir, yer değişmek ister misiniz" demesi. sonrasında ilk atlantik uçuşumu kim bilir kaç bin dolarlık biletle uçulan bir koltukta havyar ve ıstakoz eşliğinde gerçeleştirmem. yaşasın arkadaşı bol insanlar !

  • göçün ve aradan 1 nesil dahi geçmeden istanbul'a yeni göçeceklere 'gelmeyin yeaaa yer kalmadı burda' diye atarlanıp, 9 göbekten istanbul'lu havası yaratın.

    (bkz: yalan mı?)

    not: istanbul'da oturmuyorum, sadece yaptığınız ikiyüzlülüğü yüzünüze çarpacak biri lazımdı. hadi şimdi koşarak çok kötü butonuna. öyle yapınca göçmüyorlarmış!

  • zaman ayırıp okursanız bana hak vereceğinizi düşündüğüm rezalettir.

    28.04.2022 tarihinde nissan yetkili bayisi avcılar görkem'den 2022 model (yeni kasa) nissan qashqai araç satın aldım. araç platinum premium paket yani en dolusuydu (dolu paketi özellikle belirttim çünkü entrynin devamında bu husus anlam ifade edecek). satın aldığım tarihte aracın kredi kampanyalı fiyatı 881.000 tl idi (peşin 850 bin tl gibi bir fiyata alınabiliyordu galiba) şu an araç yaklaşık 1.3 milyon tl (tüm araç fiyatları ne yazık ki böyle benlik bir durum değil yani, yapacak bir şey yok)

    kasım 2022'de araçta çeşitli sorunlar çıkmaya başladı: araç ilk çalışmalarda geç çalışıyordu, çalıştırma tuşuna belki 5 belki 10 kez basınca anca çalışıyordu tamamen random yani. daha sonra klima sıcak motor havası üflemeye başladı. multimedya ekranı ve sistemi bir anda gitti ve bir daha gelmedi. son olarak otonom sürüşte kullanılan direksiyon sistemi hata verdi. 21.11.2022 tarihinde bu şikâyetlerle aracı satın aldığım avcılar görkem'e başvurdum. yetkili servis tarafından “multimedya ekranının değişmesi gerektiği, yurtdışından tedarikinin 1 ay süreceği, araçta başkaca herhangi bir sorun olmadığı” ifade edilerek yedek parça beklemek üzere araç tarafıma aynı gün içerisinde teslim edildi. belirteyim multimedya ekranı olmadan araç boş paketten daha da boş hale geliyor.

    birkaç gün içerisinde tüm sorunların aynen devam ettiğini gördüm ve sorunları video ve görsel
    olarak kayıt altına aldım ve bunları görkem ile paylaştım. bu süreçte aracı ihtiyaç nedeniyle kullanmaya devam ettim. 09.01.2023 tarihinde araç bu sefer hiç çalışmadı. aracı çekici ile tekrar görkem'e gönderdim. yapılan incelemede bu sefer “multimedya ekranının hala tedarik edilmediği, marş motoru soketinde sorun olduğu ve sorunun düzeltildiği, araçta başkaca bir sorun olmadığı” ifade edilerek araç tarafıma teslim edilmeye çalışıldı. talebim üzerine servis personeli ile test sürüşü yaptık ve klima arızası ile otonom sürüşte kullanılan direksiyon yardımı hatasının aynen devam ettiğini tespit ettik. teknik elaman “haklısınız ben onlara değil şunlara bakmıştım” gibi gerekçeler sundu. yani görkem tarafından şikâyetlerim detaylı incelenmemiş ve geçiştirilmişti. görkem tarafından söz konusu sorunların da multimedya ekranı arızası ile ilişkili olabileceği ifade edildi. gel gelelim multimedya ekranının tedariki aradan geçen 2,5 aylık sürede hala sağlanmıyor. nissan türkiye ile de iletişime geçtim ama ne zaman tedarik sağlanacağına ilişkin kendileri yeterli cevap dahi verilmiyor. kaldı ki çıkış noktasından şimdi çıksa bile bana ulaşması en az 1 ay sürer diye düşünüyorum. görkem'de benim gibi multimedya ekranı bekleyen 5 6 kişi olduğu söylendi bir ara.

    son servis ziyaretinde araç serviste 1 hafta falan kadar kaldı bu süreçte muadil araç olarak kiralık dacia duster verildi. sonra aracı yine teslim almak durumunda kaldım çünkü yurtdışına çıkarken de kullanıyorum aracı. eşimin ailesi batı trakya'da yaşayan türklerden olduğu için araçla yurtdışına sık çıkıyorum. bilen bilir arabayla yurtdışına çıkmak için yeşil sigorta yapılır ve ancak kendi aracını yurtdışına çıkarabilirsin. ben de bu araca yıllık sigorta yapmıştım. yarıyıl tatili için çocuklarımı yunanistan'a bırakmak için araca ihtiyacım vardı.

    son olarak bugün aracın sol arka lastiğinin basıncı düşünce lastikçiye gittik. sıfır aldığım araca fotoğraf görsel
    ve görsel
    de görüleceği üzere bizim bilgimiz dışında bir aşamada yama yapılmış. belirteyim araç benden ve servisten başka hiç kimsede kalmadı. neyse tamir ettirdik. sonrasında hem görkem'i hem de nissan türkiye'yi aradım. kesinlikle böyle bir işlem yaptırmamış olmama rağmen “sizin kullanımınız sonra sonrası olmuş da olabilir” dediler. bazılarınız bu konuda haklılar diyecek ama benim böyle bir şey yapabileceğimi ima etmeleri bile beni çok rahatsız etti.

    sonuç olarak, aman sorun çıkmasın diye bayiden aldığımız sıfır aracın sorunlarıyla boğuşuyoruz. ek olarak ailemin güvenliğini tehdit edebilecek hususların da olduğunu gördük. yüksek donanım almak için kendimi mali olarak zorladım ama elimde kliması doğru dürüst çalışmayan, radyosu dahi olmayan bir araç var şu an. aracı kullandığım dönemim üçte biri bu şekilde geçti bile.

    edit 1: aynı sorunu yaşayanlar çok herhalde link açıkçası nissan güvendiğim markaydı, ancak başıma gelenlerden sonra nissan'a olan güvenim sarsıldı. bu kadar köklü ve güvenilir bir markanın itibarının bu şekilde zedelenmesi, garanti ve servis sürecinin ortada kusurlu ve ayıplı bir mal varken bu şekilde olması üzücü.
    edit 2: soranlar oldu son durum nedir diye. nisan sonu gibi çağırdılar yedek parça geldi diye. bir hafta içerisinde takıldı. daha sonrasında herhangi bir problem kalmadı. şu an da herhangi bir sorun yok.

  • sadik han, londrada doğup büyümüştür. bir göçmen değil, ingilizdir kendisi. göçmen olan ailesidir.

    nitelikli göçmen ile, her bir sikimi yaparım ağğbi göçmenini ayırt edemeyecekseniz, bu işlere girmeyeceksiniz.

    adamlar öyle bir sistem kurmuş ki, içeri girebilmek için tanrı olmanız lazım alanınızda. ha yok mu, sistemi kırıp gidebilen, bir şeyler yapabilen elbette var. ama yine de aşırı kontrollü. bizde sınırı aç ağzına kadar, doldur ne var ne yok. sonra eee bunlar göçmen aga. nerden biliyorsun? ajan mı? terörist mi? sabıkası var mı? dökümanları ne kadar gerçekçi? geçmişine dair elinde ne var? nelere ulaşabiliyorsun?

    bunları bilmeden alınan herkes, potansiyel bir tehdittir. yoksa kimse kalifye olan, işine saygısı olan, topluma yararlı bir bireye hayır demez. ama onu satmanın yolunu bulman lazım.

    göçmen alan ülkelerin sistemlerine bak, kendi vatandaşlarına bu durumu nasıl tanıttıklarına, nasıl açıkladıklarına bak, ondan sonra başlık aç.

  • türkiye'deki üretimin genellikle eski yöntemlerle yapılması da maliyeti arttıran bir şey. dikim yöntemi ve işletmelerin büyüklükleri dev makineler ile toplamaya izin vermiyor. hatta pek çok zeytin yağı el ile toplanan zeytinlerden yapılıyor.

    mesela amerika'da devasa bir işletme, bir sürü zeytin ağacını çok sık şekilde dikip ve kullanılacak toplama makinasina uygun şekilde budayip hasat zamanı çok kısa sürede ve bir kaç personel ile toplama yapabiliyor. bu makineler çok çok büyük toplama kapasitesine sahip ve sadece zeytin değil başka şeyler de toplamak için kullanılıyorlar. bunun üstüne, adamın topladığı miktar çok yüksek olduğu için hemen yakında kendi sıkım tesisi de oluyor. böylece maliyetler düşüyor.

    tabi ki kalite düşüyor işin içine makine girince ama konu maliyet ise bu da bir etken.

  • sıklıkla gerceklestirdigim olaydir. misafirin önceden gelecegi belli ise odaya erzak yigilir tuvalete gidilir ve odaya yerlesilir. bu sayede misafirler size gereksiz ahiret sorulari sorup , cocuklarini basiniza dolayamazlar. ancak aniden bastiran misafir durumunda odaya hazirliksiz kapanirsiniz. aclık ve tuvalet ihtiyaci sizi oldukca zorlar. her iki durumda da odayi terkedip misafirle burun buruna gelebilirsiniz ki büyük rezalettir.

  • -sen hiç çin seddi'ni gördün mü?
    -evet iki kez uçakla geçtim,bir kere de yürüdüm üstünde.
    -ben bir kez uydu fotoğrafına baktım, hiç üstünden geçmedim.
    -olsun, sen de güzel insansın..

  • öncelikle saha içinde ron artestin faulüyle başlayan ve ben wallaceın onu itmesiyle alevlenen tartışmanın pek de büyütülecek bi boyutu yok gibi gözüküyor. anca son anları oynanan ve sonucu artık kesinleşmiş bi maçın içinde, kendi seyircisinin sinir katsayısını yükselticek bu tip bi tartışmayı çıkarması kadar manasız bir şey olamazdı. artest, tüm kötü imajına ters bir biçimde bu olayı çok olgunlukla karşılamış ve gerilen atmosfere tepkisini hakem masasına yatarak vermiştir.

    işte bu noktada bir seyircinin fırlattığı su şişesi artest i çileden çıkarmış ve hadisenin değişik boyutlara ulaşmasını sağlamıştır. bu noktadan bakıldığında olayı büyüten, çirkinleştiren hadisenin detroit pistons seyircisinin yaptığı interaktif hamle olduğunu görmek çok da zor değildir. ayrıca ron artest bahsedildiği gibi seyircilere tekme tokat girişmemiş, sadece bir tanesinin suratını itmiştir.

    olayın vehameti kanımca oyuncuların seyircilerle kapışması değil, seyircinin sahadaki rakibe, ve herşeyden kötüsü kendilerini doğu finaline taşımış eski koçlarına bu kadar nefret duymasını sağlayacak atmosferin oluşmuş olmasıdır.

    yine de ron artest, gerçek nba seyircisinin saygısını kazanmıştır bu yaptığı hareketle, olayı televizyonda gösterilen birkaç görüntüden ibaret sananların yaptıkları yorumlar yanlış yollara sapmamıza sebep olabilir.