ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
yatmadan önce, telefonu şarja takmaya yeltendiğinde, şarjın en ufak azalmadığını gördüğün an.
toplama bilgisayarlara şahit olmuş efsane nesil
-
hala en iyi bilgisayarın toplama bilgisayar olduğunu bilmeyen kestane nesil tarafından anlaşılamayan nesil.
ay dünya'nın uydusudur
-
"jupiter onun kulu ve elcisidir..." seklinde devam edesi olan onerme.
drag queen
-
artık bir sahne sanatı olarak kabul ediliyor. türkiye de de yeni yeni isimlendirilen ve tanınan bir alan oldu. huysuz virjin gibi bir ordinaryus varken onun yeri doldurulmaz elbet. küçük çaplı yerlerde, barlarda amatör olarak yapan arkadaşlarım var. enerjilerine hayranım.
ingilizcedeki telaffuz gariplikleri
tüm gün blokflüt çalışan komşu çocuğu
-
blokflütünü alıp ona yedirmek isterdim. ki zannedersem bu o kadar da zor olmazdı; zira helvacıoğlu markaydı flütü. parçalarına ayırıp ayırıp, temizleme çubuğuyla boğazından aşağı ittire ittire yedirmek isterdim ona.
çünkü bu komşu çocuğu ne zaman canı sıkılsa blokflüt çalışırdı. çalardı demiyorum bakın, hakikaten "çalışırdı". ve ben onun bir kat üstünden, seneler senesi ılgaz anadolu'nun sen yüce bir dağısın'ı dinledim. süper baba'nın müziği millet için nostaljik ve hoş bir hatıra olarak kalmışken sinir yaptı bende, stres yaptı hep.
flütünün içinin ne zaman tükürük dolduğunu bile anlar hale gelmiştim, sesin o ıslak, detone ve kontrolsüz kayışından...
msn hatıraları
-
avatar kısmına ''resim mesim yok,sonra aşık oluyonuz'' şeklinde yazı bulunan fotoğraf yükleyen insanlar vardı.
fatih terim'den 6 emir
-
bir de ben ekleyeyim;
-topa vurun
bir yerimi kırsam da alçıya alsalar diye dua etmek
-
orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
algoritma basit:
bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
"önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..
her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??
kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!
hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?
kırılmadı zaten..
kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..
-geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
-hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
kızlar hepbirden: vauuvvv..
-ciandio sen neden yoktun oğlum?
-hocam ishal olmuşum:((((((((((
kızlar:ıyyyyyyyyy...
dişçilerin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması
-
dikkatinizi çekmek istediğim hadise.
bakın bu ülkede doktorlar dövülüyor, öğretmenler linç ediliyor, avukatlar ayrı tepki çekiyor, polislerden hiç bahsetmeyelim bile.
ama bu diş hekimleri sinsi gibi hiçbir şeye karışmıyor. ne çıkar bir açıklama yaparlar, ne bir şeyi protesto ederler, ne devlet en basitinden eczacılarla olduğu gibi bunlarla uğraşır. muayene 50 lira, dolgu 100 lira, implant mı? ver 2000 lira... kendi hallerinde takılıp gidiyorlar. türkiye'de kimsenin buna hakkı yok. gerekeni yapalım.
(bkz: diş hekimlerinin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması)
(bkz: karakter sınırı)
korsan cd satıcılarıyla diyaloglar
-
-abi bu cd alt yazili dimi ?
-evet abisi
-bak diilse getiririm geri ..
-getir abisi
eve gidilir, cd, surucuye takilir hakkatende alt yazilidir .. ama japonca
birdenbire öpüşmeye başlamak
-
başbaşa bir ortamda, yanyana oturmaktasınızdır. sohbetinizin kelimeleri azalmaya, sesleriniz biraz daha gırtlağa inerek çatallanmaya başlar. artık birbirinizin dudaklarına, birbirinizin gözlerinden daha sık bakmaya başlamışsınızdır farkında olmadan ki bunu farkettiğiniz anda süratle kaçırırsınız gözlerinizi gözlerine. ve dudaklarınızı istem dışı ıslatmaya başlarsınız, sanki sizin tahmin etmediğinizi diliniz dudağınıza haber vermektedir. kafalar birbirine biraz yaklaşır, yaklaştığından daha az uzaklaşır, biraz daha yaklaşır ve çok az daha uzaklaşır. en sonunda gözler kapanır, kimse kendini diğer dudağa doğru itmez, ikisini birbirine çeken bambaşka bir güçtür artık. tatlı tatlı, hafif bir şekilde öpüşmeye başlarsınız. dudaklardaki tedirginlik tükürüğe karışmaktadır yavaş yavaş. tatsız hayatın tadının o dudaklarda olduğunu anlar ve daha da tatmak istersiniz. kalbiniz boğazınızda atmaktadır artık. hızlanmaya başlar bir yandan da ona dokunursunuz. o narin boynu tuttuğunuz an karşınızdakinin masumiyeti içinizi titretir. hayatın karmaşıklığına inat, elleriniz saçlarının içinde rahatça dolaşır. artık deli gibi öpüşüyorsunuzdur ve içinizden belki de şu düşünce geçer " bu mutluluk sonsuza kadar sürse ya da şu an ölsem de beni bu tarifsiz huzuruma gömseler keşke"
erkekler arasındaki gizli antlaşmalar
-
işten gelen ev arkadaşına "günün nasıl geçti" diye sorulmaz.
bi kere sormuştum "sevgilin miyim lan ben" demişti. sonra bi aydınlanma falan,bu da bir antlaşma maddesi heralde diyerek olaysız dağılmıştım.