hesabın var mı? giriş yap

  • "doktorların doktoru metin abimiz" dedi acun.
    adam 120 gün kırık çıkık yanık yırtık bulantı grip herşeye su ve buzla müdahale etti.
    gururlu edit :
    bu sene doktor sprey kullanıyor.
    ekşinin gücü :)

  • eğer iki dairede de kendisi oturuyorsa kesinlikle haklıdır

    fakat bir diğer daire kirada ise iki yeri gasp etmeye hakkı yoktur

  • beren saatçi'nin sevinirken ağzı yamuluyor. hep anırma, ağlama olmamış, bir ara mutlu olmuşlar besbelli, flaşbekte izledim. şimdi behlül'ün amcasını gördüm. bihter'in kocası olması gereken bu adam savaş ay hırkalı bir devlet dairesi çaycısını andırıyor. normalde berenle bir münasebeti olabilmesi için en az 300 trilyon değerinde bir altın kaplama saylon kostümüyle gezmesi şart. ama seyirci bunu bu haliyle yemiş, kabullenmiş. zaten yakışıklı amca olsaydı otomatikman aldatmaya kıl olacaktık. madem geçkin, madem çaycıl, o zaman aldatıleybıl.

  • pietro ferrero, 1920'lerde italya'da bir fırıncı olarak şekerleme kariyerine başlamıştır.

    piedmont'a taşındıktan sonra kıyılmış fındıklarla yapılan kalın ve cevizli bir krema olan gianduja ile tanışan ferrero, bunun lezzetli ancak sürülemeyecek kadar yoğun olduğunu gördü. uzun süren denemelerinden sonra ferrero, bitter çikolata, fındık ve bolca şekerden oluşan ve gianduja'yı temel alan sert bir macun yaratmayı başardı. pastone adını verdiği macun halen sürülmek için çok sert olsa da italyan çocukları ve işçileri arasında popüler hale geldi.

    ikinci dünya savaşı başladığında hükümet çikolata dahil olmak üzere bir çok gıda maddesine askerler için el koyunca çikolata krizi patlak verdi. şekerin insana sağladığı enerji çikolatanın askeriyede popülerliğini artırdı ancak bu kriz ev tüketicilerini de olumsuz olarak etkiledi.

    ferrero, gianduja ile yaptığı deneylere geri döndü. yeterli miktarda ulaşamadığı kakaoyu telafi etmek için fındıkları pürüzsüz bir macun haline getirdi ve daha fazla şeker ekledi. ancak bu macun da sürülmek için çok kalın olunca ferrero kendi aydınlanmasını yaşadı: kakao kıtlığı vardı ancak kakao yağı bulunabiliyordu ayrıca kakao yağı aradığı tutarlı kıvamın anahtarıydı.

    ferrero yeni icadının yeni bir isme ihtiyaç duyduğunu düşündü ve ürününün ana maddesi olan fındığa (nut) "-ella" ekini getirdi. "ella" tatlı ya da "sevgili" olarak da çevrilebilirdi bu nedenle nutella ismi ferrero'nun aklına yattı.

    1964 yılına gelindiğinde nutella ingiltere pazarına sunuldu ve ingilizler bu ürüne hayran kaldı. ürün kısa sürede ingiltere'de popüler hale geldi. 1965 yılına gelindiğinde ferrero ürününü fransa'da satmak için bazı denemeler yaptı ve parisliler arasında da ürün olumlu tepkiler alarak popülerleşti. sonraki 10 yıl içinde ürün tüm avrupa'da popüler hale geldi.

    abd'nin nutella ile tanışması çok geç oldu. ferrero şirketi 1983 yılına kadar abd'de nutella satışı yapmadı. 1983'de ise amerikalılar ürünün pazarlamasında sıkıntılar yaşadılar. ürün sağlıklı bir kahvaltı katkısı olarak pazarlanmaya başlandı ve porsiyon başına içerdiği 21 gram şekerden bahsedilmedi ve içerdiği yağsız süt ön plana çıkarıldı.

    çocuklarına sağlıklı bir yiyecek sunduklarını sanan ebeveynler içerdiği şekerin farkına vardıklarında çok da mutlu olmadılar ancak amerikan kahvaltılarında şekerli yiyeceklerin tercih edilmesi nedeniyle nutella'nın popülerliği içerdiği yüksek şekere ve gelen ebeveyn tepkilerine rağmen arttı.

    ferrero company'nin bugünkü ceo'su, pietro'nun torunu giovanni ferrero, dünyanın en zengin 40., italya'nın ise en zengin adamıdır.

    kaynak: histroy daily

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • taso çıksın diye cips yiyerek şişmanlattığınız çocukları şimdi yürüterek zayıflatıyorsunuz.
    teşekkürler nintendo.

    uyarılar üzerine gelen edit: oha entry nick olmuşum *

  • sayın simon bey ve ekibinin "iz bırakmamak için" saftirik averaj nordik kadınların kredi kartını kullanmak üzerine kurduğu dolandırıcılık hikayesini anlatan netflix yapımı.

    hikayedeki kritik detay özel jetler. özel jetler genellikle özel havacılık limanlarına inerler, güvenlik koridoru 2 metre falandır, valizler fazla didiklenmez, pasaport polisi pasaportunuz sahte mi diye evirip çevirip bakmaz, soru sormaz. hatta bazen, bazı ülkelerde vize bile sormaz, soruyormuş gibi yapar. bu avrupa da bile hemen hemen böyledir. sık özel jet kullanan biriyseniz xray'e bile girmezsiniz. ve en önemlisi özel jet pahalıdır. ciddi anlamda pahalıdır. bir hafta 8 kişilik bir özel jet kiralamanın 150.000 usd seviyesinde maliyeti vardır. maliyetine sizi uçurabilecek jeti olan birini bulmak da zordur..

    herifler 7/24 özel jetle avrupada fink atıyorlar, kaldıkları yerler, gittikleri mekanlarda harcadıklarıyla birlikte aylık minimum 750.000 usd masrafları var. bu para öyle 3-5 hatta 10 saftirik hatundan sömürülebilecek bir tutar değil.

    bence bu dolandırıcılığı sadece gezip tozmak daldan dala atlamak için yaptıklarını düşünmek çok naif. muhtemelen bir takım meta'ları taşıyorlar gittikleri yerlere. sürekli bir sevkiyat var. mykonos'a ne taşıdıklarını tahmin etmek zor değil mesela..

    peki neden cash harcamıyorlar da başkasının kredi kartını kullanıyorlar? çünkü adamların playground'u avrupa. türkiye'ye gelse cebinden bi tomar euro çıkarır istediği mekanda istediği parayı pataküte harcar. kimse de noluyo lan demez. ama avrupada bu işler biraz farklı, bazı ülkelerde, restoranlar 500euro banknotu nakit versen kabul etmiyor, hatta yavaş yavaş nakitten çıkmaya çalışan ülkeler var (bkz isveç). kısaca herifleri çok muhtemel interpol sürekli izlediği için iz bırakmamanın eğlenceli yolunu bulmuşlar. zira simon bey şu an özgür ve hiç de fakir bir hayat yaşamıyor, hatunlardan kazandığı serveti yiyor diye düşünmüyorsunuz herhalde..

    çoğunlukla nordik seçiyor çünkü kuzey avrupa ülkelerinde kredi geçmişi temiz göçmen olmayan vatandaş için bankadan ihtiyaç kredisi almak, kredi kartı limiti arttırmak diğer avrupa ülkelerine göre daha kolay. refah seviyesi de yüksek olduğu için en dipteki bile fazla zorlamadan, legal yollardan bir kaç ayda 250.000 euro limit açabilir. türkiye'de hatun ayıklasa max 10-15bin euro limit açar üstüne 1 milyonluk trip yer.

  • 2005 ağustosun son haftası.

    2 ay önce eşimle ailelerimizin redlerine rağmen hepsini karşımıza alıp 2 arkadaşımızı şahit yapıp evlenmişiz. yeni mezunuz ve işe başlayalı sadece 10 ay olmuş. yani eşim ve benim maaş toplamımız kuş, evlendikten sonra karşımıza çıkan kira, fatura, mutfak, beyaz eşya taksiti, koltuk taksiti vs. gibi giderler ise dev kadar. iş yeri küçükyalı'da kiralık evimiz çengelköy'de. şirketten erken maaş istemişim ancak muhasebe departmanından yeni mezun çömeze cevap yazmaya bile tenezzül edilmemiş. cebimde kalan para sadece iş yerinden gebze harem minibüsüyle hareme gidecek kadar. ayağımda tabanı artık yırtılmış ancak üstten bu yırtığı görünmeyen, yürüdükçe yoldaki tozları içine dolduran bir ayakkabı.

    harem'de indim. çengelköy'e yürüyorum. 15 dakikada bir eşim arıyor. her defasında sözler veriyoruz birbirimize hiç kimseye muhtaç olmadan ayakta kalacağız diye. yaklaşık 1,5 saat sonra ayakkabımın içi toz toprak dolu varıyorum evime. sarılıyoruz eşimle. yine sözler veriyoruz birbirimize.

    maaşa daha 1 hafta var. bir hafta boyunca evde tek yemek makarna. 1 haftalık süre içinde kozyatağı'nda çalışan üst komşumuzdan rica minnet beni de en azından kozyatağı'na bırakmasını istiyorum çünkü işe gidecek param yok. her gün sabah akşam aynı ayakkabılarla kozyatağı'ndan küçükyalı'ya yürümeye devam.

    çaresizlik...

    şu an 32 yaşındayım. ev, araba gibi istanbul'un temel ihtiyaçlarının hepsine sahip olduk. borcumuz harcımız da kalmadı. 2 tane dünya tatlısı çocuğumuz var. artık tüm yatırımımız onların üstüne. daha özgür bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz. onları dinlemeye ve anlamaya çalışıyoruz.

    sözlerimizi tuttuk, mutluyuz. o ayakkabıları hala saklarım...

  • genellikle; öğretmen, aşık kız, hafif aptal kadın, sevecen anne veya teyze gibi iyi rollerde görmeye alıştığımız adile naşit'in nadir de olsa oynadığı kötü karakterler mevcuttur.

    bana hala garip geliyor olsa da bu adile naşit'in güçlü oyunculuğu sebebiyle kötü rolde oynasa da bunu hissettirmediği bir özelliğidir.

    siz de "hangi kötü rolde oynadı acaba?" diye bir an sorguladınız sanırım? ben de o yüzden oturdum filmlerini tek tek tarayarak arşiv oluşturdum:

    (bkz: sakar şakir): 3 kağıtçı bakkalın kötü niyetli karısı. imdb
    (bkz: çapkın hırsız): dolanrıcı teyze. imdb
    (bkz: işte hayat): kızı için ünlü birini zorla, tehditle alıkoyan anne. imdb
    (bkz: ne umduk ne bulduk): kızını zengin birine kakalamaya çalışan anne. imdb
    (bkz: ibişo) kadın satıcısı. imdb *
    (bkz: namuslu): kötü niyetli kayınvalide. imdb
    (bkz: kibar feyzo): kötü huylu kayınvalide. imdb