hesabın var mı? giriş yap

  • zorlu $ehir $artlarinda kocaman kamyonlar, kendisini kuyrugundan cevirip duvara firlatmak isteyen ilkokul cocuklari arasinda dogan; yurumeyi ogrenen, cop kari$tiran, olecegini anladigi zaman ormanlik bir yere kadar zorla yuruyup kimseye cesedini gostermeyen $ey.. ki$ gunleri yeni parketmi$ arabanin sicak kaportasi uzerinde gozlerini kapatmi$ bir $eyler du$unurken gorebilirsiniz.

    rahat ev $artlarinda yumakla oynarken, radyatorun kenarinda pencerenin pervazinda uyurken, 4 aylik yavru-bodur boyuyla sicak sobayi merakla patiledikten sonra can havliyle bir yerlere ko$tururken de $ahit olabilirsiniz kendisine..

    ku$ avlayayim derken ciktigi direkten inemeyip aglarken de gorulebilir, bahar aylarinin sonlarinda kendisine yeti$meye ugra$an yavrularini gezdirirken de..

    genelde cikarlarinin bilincinde, tek ba$ina olmayi fazlasiyla seven, yakindan takip ettiginizde kendi ki$iligini olu$turup diger turda$larina gore daha 'agresif', 'cikarci', 'oyuncu', 'dost' gibi sifatlar kazanabilen estetik ve kadinsi yaratiklardir.

    gunde 18 saat uyurlar.

  • birkaç senede bir yaptığım eylem. ham armut yemiş gibi oluyorum her seferinde. yanımda çocuklarım ve eşim olmasa oturup hüngür hüngür ağlayasım geliyor. koşmakla bitmeyen top oynadığımız arsanın üç adımlık bir yer olduğunu görünce gülesim geliyor sonra. son gittiğimde o arsaya da bir apartmanı çoktan dikmişlerdi. evimizin bahçesindeki kiraz hala duruyor, malatya kirazı. yetişmesine asla izin vermediğimiz, kızaranlarını teker teker günlük yediğimiz kiraz. ev sahibinin oğluyla birlikte hem de. sonra okuluma gidiyorum, bina aynen duruyor. bir gün cesaretimi toplayıp içeri giresim var, giremiyorum bir türlü.
    insan hayatının en belirleyici dönemi çocukluktur. 80 yaşındaki adam oturuyor konuşmaya başlıyor o bile çocukluğunu anlatıyor. en unutamadığı anılar, anlatırken en mutlu olduğu şeyler onlar. çocuklarınızın çocukluğunu bok etmeyin, hatırlayınca gülümseyebilecekleri anıları olsun. size ve geçmişe dair.

  • çok sık duyulabilecek bir siklemezlik örneği arkadaş cümlesidir. genelde yüzeysel bir erkekten gelme olasılığı yüksektir. karşısındaki anlatır zor durumda olduğunu, aşık olduğunu, kıza bir türlü yaklaşamadığını, kızın tepkisinden onu reddetmesinden korktuğunu, ne yapması gerektiğini bilmediğini, vs.. ama tabi karşısında dinleyen de bir erkek olduğu ve duygular hakkında konuşan bir hemcinsine maksimum 3 dakika konsantre olabildiği için. harika cevap fazla bekletilmeden kendisinden gelir;

    - abi seviyorsan git konuş bence.

    nasıl akıl dolu değil mi? bizim aklımıza gelmemişti halbuki..

  • adamın biri doktorun karşısına çıkmış: "aman doktor bey, yaman doktor bey; bende bir sorun var ki sormayın - şimdi bende feci bir gaz sorunu var afedersin: oturuyorum osuruyorum, kalkıyorum osuruyorum, yatıyorum osuruyorum falan fıstık... işin tuhaf yanı ne biliyon mu, gaz ne kokuyor ne de duyuluyor - hani yani kimse durumu çakmıyor allahtan da, diyeceğim, bende yarattığı rahatsızlık öyle böyle değil! derdime bir çare..."

    doktor sessizce başını sallamış ve hemen bir reçete yazıp hastanın eline tutuşturmuş; demiş "bu ilacı al, bir ay sonra beni yine gör..."

    bir ay geçmiş, aynı adam girmiş kapıdan, burnundan soluyor: "ulan doktor ben senin ağzına sıçayım! gazım var dedik, duyulmuyor dedik; sen bize bir ilaç verdin - hala aynı gaz var, üstelik şimdi ses de çıkarıyor!"

    doktor gülümsemiş: "oo iyi, kulakları açmışız demek; şimdi sıra burnunda!"

  • muhendisim. silikon vadisinde calisiyorum. gunde 7-8 saat temiz uyuyorum. butun is cevrem de benden farkli degil. gunde 9 saatten fazla calisan insan sayisi sirketin yuzde onunun altindadir. herkes mutlu ve bu duzen yillardir boyle isliyor.

    bu zavalli hayatinda bir sik yapamayip sadece seminer veren ve boktan hayat anlayisini gencecik cocuklara enjekte etmeye calisan am beyinli insanlara inanmayin. calismak demek gunde 20 saat aptal aptal is yerinde pineklemek demek degildir. saglikli ve dengeli yasamayan muhendis kaliteli urun uretemez. davar ile muhendis arasinda cok kalin bir cizgi vardir ve davarlar az uyurlar.

  • şarkılarından çok aklımda bir olayla yer etmiştir. 1998 yılında kendisinin irc'de yassax nick'iyle takıldığı dönem çalıştığım şirkete uğramıştı. bizim çalışanların bir kısmı eski aidata irc sunucusu adminleriydi. oradan tanışıyorlarmış. ofise geldiğinde bilgisayar başında çalışıyordum. beni geçip doğrudan elemanların yanına gitmek yerine durup son derece saygılı bir tonda selam verip hatrımı sormuş idi. ünlü bir sanatçı olmasını geçtim, istanbul'da kimseden böyle bir yaklaşım görmediğimden ve doğal olarak beklemediğimden baya şaşırmıştım. aklımda her zaman sıradışı iyi biri olarak kaldı.