hesabın var mı? giriş yap

  • esad'ın muhteşem başarısını göz önüne seren haber. adam güney'de rahat rahat halkıyla yaşarken ne kadar işe yaramaz adam varsa türkiye'ye kitledi.

  • pırıl pırıl, muhteşem görüntüler.
    görüntülerin en önemli detayı şu:
    taksim meydanı 50 yıl önce bugünkünden herhalde 50 kat filan daha güzel. neredeyse uygar bir şehir meydanına benziyor.

    edit: ayrıca gerçekten de ortalıkta tek bir türbanlının olmadığı, ülkenin balkan ülkesi havasında olduğu görüntüler. o günden bugüne bakınca dubai'ye dönmüşüz hissi geliyor insana.

    edit2: bunun nesi gg yahu? şaşırdınız iyice. ülkenin geldiği hali sevmek zorunda mıyız lan?

  • esnaflığın %90 ı yalancılıktır düsturunu doğrulayan çakallıklar.

    bana yapılan yamukluklar.

    3 liraya yoğurt aldım. poşet istedim, vermedi. 3 liralık yoğurda 1 liralık poşet mi olurmuş. yoğurdun tutma yeri var ama poşetle taşıyacam kardeşim. yoğurdu bırakıp çıktım. (battı)

    tekirdağ yeniçiftlik' de lukoil var. zam gece 12 de gelecekken bu istasyon saat 21.00 de zamlı fiyattan satmaya başlamıştı. mazot almadım. epdk ya ve lukoil gm şikayet ettim, ne oldu bilmiyorum.

    istanbul havayolları. ikramlı-yemekli hizmetleri vardı. yemek dağıttılar, yedim. aradan 1 saat geçti canım vişne suyu çekti. hostes geçerken söyledim, servisimiz bitti dedi. o ne ya, ne servis bitmesi dedim, yüzüme bakmadan gitti. (battı)

    laleli'den mont alıyorum. biraz fazla bakındım. fiyatlar aşırı pahalı olduğundan, ince eleyip sık dokuyorum. adam hadi seni mi beklicem müşterilerim gelecek dedi. biz neyiz dedim çıktım. (kendiyle beraber pek çok esnaf battı, müşterileri bitarafına girdi)

    edit: şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. bazı çingene uyanığı esnaf kardeşlerimiz havalar biraz soğudu mu başlarlar içerideki buz dolaplarını kapatmaya. hadi kola fanta gibi meşrubatlarda pek önemli değil. hadi alkol tüketenlere karşıdır bu esnaf abimiz onu da anlarım. ama ayran, yoğurt ve peynir gibi şeyler buzdolabı sıcaklığında muhafaza edilmeli. dükkanın içi 3-4 dereceden fazlaysa -ki her zaman fazladır- dolaplar çalıştırılmalı.
    yazın sabhtan tekel bayisine gidersiniz, çiş gibi bira alırsınız. nedenini sorunca da abi gece dolabı kapatıyoz öğlene anca soğuyor diyor. olum o dolap içini soğutmak için daha fazla elektrik harcar. şu adamlara öğretemedim ya.

  • sosis diye verilen maddenin büyük ihtimalle yeryüzündeki herhangi bir hayvanın eti olmadığına dair herkes hemfikirdir herhalde. yani öyle çift tırnaklı, tek tırnaklı, tırnaksız falan değil, işte ne bileyim çin'de konfeksiyon atıklarından falan sosis yapıp satıyorlardır. onu da ihaleye girip 4-5 ton alarak yurda sokuyorlardır.

    ekmek+ayran'ın parasını nasıl çıkarıyor o konu hakkında da başkası saçmalasın benden bu kadar.

  • kuga: güçsüz motor, kalitesiz iç mekan ve multimedya ekranı. pahalı fiyat.
    qashqai: cvt,fazla yakıt, zayıf yalıtım. başarılı 1.3 dig-t motor.
    tiguan: fazla yakıt, kötü ama kaliteli iç mekan, iyi pazar payı, büyük bagaj, başarılı 1.5 tsi 150 hp motor, yüksek fiyat.
    tucson: en iyi fiyat performans, dct, başarılı konfor, donanım olarak en iyisi, 1.6 crdi ile tatminkar yakit değeri ve performans. elite plus ile gelen koltuk soğutma ve 4 çeker sistemi.
    karoq: tiguan'dan ucuz, fazla donanımlı, bir tık daha küçük. zaten diğerleri aynı
    1. tucson
    2.karoq
    3. tiguan
    4.qashqai
    5.kuga
    diğer önerilerim: sportage, ateca, yeni austral de beklenebilir.
    tavsiye etmediklerim kuga, qashqai, 3008 (3008'de autohold (bkz: autohold) bulunmamakta, ekran ve kameralar hoş değil, çip krizinden dolayı kablosuz şarj ve elektrikli bagaj kapağı bu ay gelen araçlarda bulunmamakta)
    peki kuga'yı neden önermiyorum?
    kuga alırsanız düzde 175 km/s'lerde tükenen bir araca, kalas gibi iç gibi mekana, çirkin mi çirkin direksiyona hazır olun. ne kadar içi tiguan kadar kötü olmasa da yine de kötüdür.
    not: italyan spor.

  • meraklılar açıklama istemiş, açıklaması şu: mevsim normallerinin çok üzerinde bir yerden mevsim normallerinin çok altında bir yere çok hızlı geçiyorlar. bunu yapan da basınç merkezlerinin dağılımı. hızla kuzeydoğuya hareket eden ve derin(burası çokomelli) bir alçak basınç merkezi, dağılımın da uygun olmasıyla(burası da önemli) kuzeydeki(kanada’dan ithal) soğuğu aşağı çekebiliyor.

    kuzey amerika iki koca okyanus arasında görece büyük/kesintisiz bir kara parçası. birbirinin tersi ekstrem hava kütleleri hızla hareket edip yer değiştirebiliyor. kara ikliminde gece çok soğuk gündüz sıcak olabilmesi gibi düşünün.

    bu olayda bir çok şeyle birlikte bölgenin karasallığının ve yüksekliğin etkisi var. bu bölgenin tarihsel olarak da sert dalgalanmaları mevcut. ama yine de bu kadarı oldukça sıradışı bir durum elbette.

    bir değişiklik olmazsa, ki olma ihtimali var, kar örtü yapacak. 1882’den beri ölçülen meteorolojik tarihte, denver’ın en erken kar rekoru 3 eylül 1961. o tarihtw şaka gibi 10cm örtü yapmış. eylülde kar son yıllarda nadirleşmiş ve eylül ayı içinde en son örtü yapan yağış 24 eylül 2000’de olmuş.
    tarihsel verilere ulaşırsam paylaşırım.

  • dün şehirden ve her şeyden uzak bir köy evinde orman manzarasına nazır oturuyordum. sobada çay demleniyordu. masada o günün gazetesi vardı. uzun zamandır yapmadığım "pazar gazetesi" okuma ritüelini gerçekleştireyim dedim. gazete kokusunu bile unutmuşum. alakalı olduğum her şeyden uzak bir şeyler okuma niyetiyle gazeteyi açtım gözüme çarpan ilk haber "ekşi sözlük yazarlarının favori filmi" oldu. gazeteyi fırlatıp ormana doğru koşmaya başladım.

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • dinamiklerini bir türlü çözemediğim, nasıl bir arada kalmayı başardıklarına anlam veremediğim poligomik kolonilerdir bunlar. bir sene misal herkesin mutlu mesut bir ilişkisi vardır... 6 ay geçer, bir bakarsınız sanki barn dance yaparmış gibi herkes partner değiştirmiş, ilişkisel bir reset atılmış tüm komüne:

    erkek1, kız1 ile, erkek2 kız2 ile, erkek3 de kız3 ile çıkıyo olsun misal.

    erkek1: kız1 ile çok mutluyum abi ya, valla süper gidiyo....
    kız2: ...ben bilemiyorum...galiba erkek2 the one değil felan yaaani.
    erkek3: yaaa, ben de kız3 ile geçinemiyorum, senin gibi olsa keşke...
    kız2: ehihihihi

    3 ay sonra.... nice ilişkiler yıkılmış, büyük vaatler çürümüş, vay anasını olmuştur:

    erkek1: yok abi yok, kız1 ile yürümüyo
    erkek2: biz kız3 ile çok feci aşığız ya!
    kız2: ben de erkek3 ile süperim... senin gibi vurdumduymaz değil!
    erkek2: hadi leen.. zaten hemen koşarsın sen başkasına. the one 'mış... matrix mi lan burası?

    2 ay sonrası. kimin eli kimin cebine girmiş, nerden çıkmış, çözemen:

    erkek1: kız1 ile... aman 2 ile... ulan şu an kimle çıkıyorum?!
    erkek3: abi galiba benle çıkıyosun ama emin değilim...
    kız3: yaaaa, hani benleydin??? yok yok.... ben kız2 ile miydim?
    erkek2: ulan keşke isimlerimiz olsa, böyle erkek1 kız2 karışıyo tabi...