hesabın var mı? giriş yap

  • bir içki oyunu. herkesin önüne birer shot hazırlanır (bol içilen bir oyun olduğu için tercihen bira uygundur). bir deste iskambil kağıdı karıştırılıp ortaya konur. herkes birer kart çekip alnına yapıştırır (burda maksat oyuncuların kendi kartını görmemesi ancak diğer bütün oyuncularınkini görmesidir. maymunluğa lüzum yok diyorsanız kendiniz görmeyecek ve karşıya gösterecek şekilde elinizde de tutabilirsiniz). sonra bahis safhası başlar, kartları dağıtanın solundaki 1 shot bahse girmek zorundadır (bu sayı tur döndükçe arttırılabilir). en fazla 3 shot bahse girilebilir (bu kural da dilenirse esnetilebilir). tur tamamlanana kadar herkes sırayla bahse girer ya da çekilir. çekilenler o an ortadaki bahis kadar içmek zorundadırlar. tur tamamlandığında baştaki oyuncu bahsi büyütmek isterse oyun bir tur daha döner. sonunda kartlar açılır, en düşük karta sahip olan ortadaki bahsi içer (en düşük kart birden fazlaysa bahis paylaşılır)..

  • o yıllarda öyleymiş yani evet. artık çok şey değişti. son zamanlarda bir hafifleme geldi. artık her şey daha güzel. herkes ülkenin kıymetini bilsin.

  • laikler için:
    sahil rocks

    tezahüratları:
    sahil rocks
    bozkır sucks

    islamcılar için:
    green bursa rules

    tezahüratları:
    go green bursa rules
    gavur izmir always lose

    dtp'liler için:
    hakkari lakers

    tezahüratları:
    one two three
    let apo free*

  • soygun için bu kadar salağı bir araya getirebilmek için profesör değil, burhan kuzu olmak lazım

  • sigaranın tek bir faydası bile yokken ülkelerin yeni nesillerini korumak için böyle kararlar alması çok doğru geliyor.
    buna müsaade edilmesi bile aşırı saçma hatta. sigara firmalarının 1900 lerde aşırı büyüyüp piyasayı manipüle etmesi sebebiyle dünya hiç olmadığı kadar tütün kullanmaya başladı. insanların bağımlı olmasına bile isteye izin verildi. ben sigara bağımlılığımdan kurtuldum. darısı diğerlerine.

    tanım: gelmesi doğru olan bir yasaktır. keşke ülkemizde de gelse ama oy kaybetme korkusuyla 3. sınıf ülkelerde asla gelmeyecek olan yasadır.

  • "anne olmanın ne gibi pozitif ayrımcığı var da bu kişiler ücretsiz seyahat edebiliyor? işsiz, dünya kadar insan para ile ulaşımı kullanacak ama annelere bedava olacak…"

    siz kafayı yemişsiniz ya. trollük yapayım derken iyice alta sıçmalı delirdiniz aq

  • valla bana minübüsü kaçırınca bile geliyor bu his. sebebi ise bundan sonraki hiçbir minibüsün, kaçan minibüs gibi olmayacağı düşüncesi. olması gereken bir şeyin, ritüelden ansızın sapıvermesi insanın canını çok sıkıyor. bir şeyin zamanında ve yerinde olmaması hissi de olabilir yani. mesela geçenlerde laptopumun şarj aletini memleketimde unutmuştum. bunu fark ettiğimde inanılmaz bir çöküntü yaşadım. tarif edilemez bir şey bu. zamanda bir kırılma yaşanması gibi bir şey.

  • zeki olması, şiir sevmesi, keman çalabilmesi, tango yapabilmesi, espri yeteneğine sahip olması,.. değildir, kendimden biliyorum.

    esnek çalışma saatlerine uyumlu, takım çalışmasına yatkın, yoğun tempoda çalışabilecek, askerlik hizmetini tamamlamış erkekler tercih edilir bence. yoksa bu kadar insan yalnızken bu kadar insan yalnız kalmazdı. neyse konu daha fazla dağılmadan gideyim ben.

  • 145 kilogram çektiğim mart 2013'ten bu yana gün itibarıyla 105 kilograma düşerek gırh yaptığım iş :)

  • adamın biri omuzunda maymunla bara girmiş. barda içkisini yudumlarken maymun da ordan oraya zıplayıp bulduğu herşeyi yiyormuş. bir ara bilardo masasına zıplamış ve herkesin şaşkın bakışları arasında bi tane bilardo topunu yutmuş. barmen "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "bilardo topumu yuttu!" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk gördüğü herşeyi yer" demiş ve hesapla, maymunun yediği herşeyin parasını ödeyip çıkmış.

    iki hafta sonra aynı adam maymunuyla yine gelmiş bara. barda içkisini yudumlarken maymun yine ordan oraya zıplamaya başlamış. barda bulduğu bir yeşil eriği önce kıçına sokmuş, sonra çıkarıp yemiş. bunu gören barmen iğrenerek "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "barda bulduğu eriği önce kışına soktu, sonrada çıkarıp yedi" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk hala gördüğü herşeyi yiyor. ancak bilardo topunu yuttuğundan beri herşeyi önce ölçüyor"

  • tomris uyar hukukçu anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelir. robert koleji'nde eğitim görmüş çevirmen ve öykü yazarıdır.

    şair ülkü tamer ile evliyken cemal süreya ile yasak aşk yaşar ve bu ilişki de bitmeden turgut uyar ile evlenir. edip cansever ise tomris uyar'a platonik aşk besler.

    dört şairin de tomris uyar'a aşık olmasının sebebinin sadece dayanılmaz cazibesi olduğunu düşünmüyorum. bu kadında farklı olan bir şey var. bu 4 erkeğe çok iyi gelmiş olan bir şey. zeki bir kadın olduğu aşikar ama sadece zeka olduğunu da düşünmüyorum. bu dört erkeğin ortak bir noktası olmalı ama ne?(bkz: tomris uyar).

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • önündeki aracın tamponuna yapışmayı maharet bilen, diğer şeritteki iki araç arasındaki takip mesafesinden kaynaklanan boşluğu, yere düşen altın yüzüğe atlayan erdal bakkal gibi dolduran sözde usta şoförlerin önündeki araca bodoslama daldığı kaza. raikkönen'i tenzih ederim.

    edit: dikkatli izleyince kazaya gerçekten sebep olan aracın, en öndeki araç yavaşlayınca yavaşlamayan, dolayısıyla arkadaki araçları aldatan raikkönen olduğunu görüyoruz.