hesabın var mı? giriş yap

  • pek ilginç şeyler çıkabilir aralarından. benim babam mesela okul yıllarında saçı bi tuhaf uzatmış böyle ense ağırlıklı ;tam ankaragücü kalecisi modeli gibi değil ama, yani kaleci-beatles arası tuhaf bi tarz, neyse hadi bunu anlarım. ispanyol paça pantolonlar giymiş,bunu da anlarım. o dönem öyleymiş derim geçerim.

    ama be adam sen o "daldığı denizden aniden çıkan adam" pozunu nasıl verdin? neye güvendin anlamadım ki?? belli ki bi arkadaşına çektirdin bunu, allahını seversen ne dedin ya "kardeş bak şimdi ben dalıyorum,böyle birden ayaklarımla kuma vurup fırlatacam kendimi, kafayı geriye atıcam saçlar savrulsun diye,tam yarı belime kadar sudan çıkınca çekicen beni" mi dedin,nasıl ikna ettin bilmiyorum.

    ayrıca daldığın yerin boyu geçmediği belli oluyo, arkada çocuk var ahahahah.

  • kendi evreninin krali, hogwarts cadilik ve buyuculuk okulu muduru, murver asa tasiyicisi ve buyuk fikir adami albus percival wulfric brian dumbledore, voldemort ve surekasina karsi verilen mucadeledeki kuskusuz en buyuk guctu. gucten kastim oyle rastgele bir "brute force" degil bu arada. soyle ki;

    tom'u voldemort'a evrilten ve muhtemelen potansiyeline ulasmasini saglayan tum motivasyon, ayni zamanda savasi kaybetmesindeki en buyuk sebepti. gecmiste maruz kaldigi izolasyon ve sonradan ulastigi guc ile "ben farkliyim" tezi dogru cikinca "ne olursa olsun kazanacagim" moduna gecti. akabinde sonunu getirecek olan yola girip zincirinden bosanmis kopek gibi saga sola saldirdi ve malum sondan kacamadi.

    dumbledore'u farkli yapan sey ise gucunu kullanma farki. hikayesi boyunca bir takipcisi bile bir konu hakkinda voldemort'a "danisma" ihtiyacina dusmuyor. "karanlik lord ne der?" seklinde cok fazla sey duyuyoruz ama hic biri cozum aramaktan degil, yapilacak seyin voldemort'u kizdirip kizdirmayacagini dusunmekten. oysa dumbledore'un karsilastiklari her olayda bir plani mevcut ve mutlaka olaylara yon veriyor. murver asa'nin el degistirme konusunu bile (sonuclarina ragmen) en ince detayina kadar planliyor.

    harry potter'i bir kahraman gibi degil, satranctaki bir tas gibi kullaniyor. gerektiginde duygusal olarak manipule ediyor, gerekirse olume bile yollanacabilecek bir silah olarak goruyor. oyle ki, aralarinda gecen konusmada eski bir olum yiyen olmasina ragmen severus snape bile dehsete dusuyor "onu kasaplik bir koyun gibi yetistirdin" diyerek. ustelik bu adam suclayici bir psikolojisiyle patir patir masum olduren bir gruba dahil olmus, sonrasinda yasanan malum olaylarla dagilmis ve dumbledore'a kosmus ayni adam. yani dumbledore her kesime gore danisilacak, en zor durumlarda yardim istenecek en kudretli kisi.

    iste tam da bu nedenlerle dumbledore'u saygin bir okul muduru gibi gorunmesine ragmen voldemort'un dahi kopek gibi korktugu buyuk bir guctu. voldemort gibi "gucuyle bir butun" olmamis, buyulerini gerektiginde kullanacagi bir yeti olarak gelistirmisti. tom ile albus yer degistirmis olsa, okul muduru tom elinde murver asasiyla sokak sokak albus'u arar, sonucunda da elindeki her sey tek tek karanlik lord tarafindan parcalanir ve tokat manyagi yapilirdi. hayatinin bagli oldugu nagini ile en on cephede savasan, liderlik ve mantiktan uzak bir psikopat ile 10 adim sonrasini planlayip gucunu buna gore kullanan bir maestroyu kiyasliyoruz neticede.

    macera aramayan, asirilara kacmadan olaylari objektif bir sekilde yorumlayan bir guc olarak hp evreninin en agir tasiydi kendisi. olumu bile planli ve kendi istegiyle yasanan bir adimdi sadece. voldemort ile kiyaslanmasi aslinda zekasina bir hakarettir.

    hp evrenindeki en muhtesem 3 karakterden biridir nazarimda.

    (bkz: ron weasley/@the chosen1)
    (bkz: neville longbottom/@the chosen1)

  • - dunya sadece siyah ve beyaz renklerden olussaydi, sizce neler degisirdi?
    - su sacma morcivert kravatinizi takmamis olurdunuz..

  • gecirdigim salakca kaza sonrası alnımın derisinin tamamen kalkması ile oluşan ve plastik cerrah teyzenin bile, "valla bi kaç krem var ama duzelmezse gel cerrahi bişiler yapalım" dediği yarayı iki hafta içerisinde önce iğrenç bir görünüme sokup, sonra da kalkan kabuğun altından bebek gibi yeni bir deri çıkmasını sağlayan mucizevi şey.

  • daha da kötüsü aslında bunun farkında olmak; ama içine doğduğun hayatın uyuşturucu durgunluğuna kapılıp savrulmaktır.

    önce iyi bir eğitim almadığını bilirsin içten içe; ama tutulduğun yarışın anlamsızlığının farkında olmama rağmen düzene boyun eğip vasat bir insan olursun.

    insanlar bir yerlerde hayatını yaşarken, boş insanların boş muhabbetlerini dinlemek zorunda kalırsın; dinlemezsen yalnız kalırsın ve asosyallikle suçlanırsın; dinlersen de bombok kafalı biri olursun.

    bu düzen üzerine bir pislik gibi yapışır. silmeye çalıştıkça daha çok bulaşır; öyle kalakalırsın. ilişkiler yüzeysel ve vasattır. öyle dandik bir çevren vardır ki, iyi bir şeyler yapmaya çalışmak demek, delirme noktasına gelinceye kadar ödün vermek demektir. sorgulayan bireyler, hem aşağılanır, hem yalnız bırakılır, hem de ümitsizlik içinde boğulmasına göz yumulur.

    garip, kasvetli ve kötümser bir yorum gibi görünebilir ama değildir; çünkü bu toplumsal zehrin kendini nasıl da felç ettiğini bazen çok geç anlarsın; bazen de hiç anlayamazsın. umutsuzluk bir yandadır; ortağım doblo'yu x'e sattım; beylikdüzünden y saatte geldim; bilmemneyi gördün mü survivor'da elendi iyi oldu diğer taraftadır.

    ilginç bir boktur bu anlatmak zor.

  • moderasyona antipati beslenmesinin tek sebebi sanırım guru. mesela guru'nun kimseden çekincesi yoktur ama hiç isim vermez, hep bi gizem hep bi ima gönderme falan. "format aşağı format yukarı ne emrediyosa odur" der, sonra aşındırmaktan falan bahseder. işine geldiği zaman "legal" der dahil olur, keyif almadığında da "suistimal" der. sürekli bir polemik içinde forumun kralını yaparken yıpranmaz o sözlük, guru'yu sıkan şeyler aşındırır. o polemiklerde de elindeki moderasyon gücünü iyi kamufle edip güzel baskı kurar insanlar üstünde. gider olan biten'e tuhaf tuhaf şeyler yazar, sonra sıradan bir yazarmış gibi aramıza iner filan. bu kadar senede sinirlerinin yıprandığını düşünüyorum, bıraksın artık hepimiz kurtulalım. kadim dostu ssg görevine son vermeyi arkadaşlığına sığdıramıyor gibi duruyor, gelip gidenleri de izledikçe çoğu kişinin bu fikirde olduğunu söyleyebilirim. zaten bahse girerim bir yansıması mevcut olsa idi kendisinin farkında olmadığı, en çok zıtlaştığı yazar yine kendisi olurdu. moderasyonunu "işte sapı işte kapı" deme, kulak çekme ve toplu yazar uçurma olarak özetleyebileceğimiz emektar guru'nun bence emekli moderatorler arasına katılma zamanı geldi de geçiyor. süper insandır acayip zekidir facebook onun sayesinde vardır türkiye'nin kaybettiği değerli bir beyindir rakı sofrasında mükemmeldir beni hiç ilgilendirmez; guru'nun mantalite olarak sözlüğün gerisinde kaldığını düşünüyorum ve bu vizyon konusunda ssg'den de daha bilirkişiymiş gibi davranır olmasından oldukça rahatsızlık duyuyorum 4 seneyi bitirmiş bir yazar olarak.

  • "türk kadınlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz beyler. yoksa bir insan durduk yere, patlıcandan reçel, kabaktan tatlı yapmaz."

  • eğer bu kazaya audi değilde reno neden olsaydı muhtemelen bu haber; d-100'de maganda dehşeti olarak olarak verilirdi. şimdi haber çok masum d-100'de makas kazası olarak geçiyor.
    klasik bir habercilik mantığı; zengin ailenin çocuğu kazaya neden olursa şablon şu: iki ay sonra okulundan mezun olacaktı ama olamadı, sevgilisi son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurladı, daha hayatının başındaydı gibi gençlik vurgusu, gülümseyen hayat saçan fotoğraf seçimi.
    sıradan gariban biri kazaya neden olursa trafik canavarı oluverir. öldü de allahtan kurtulduk toplumca gibi bir bakış açısıyla haber veriliyor.
    iki yüzlü bir toplumun iki yüzlü bir medyası da olur haliyle...

  • (bkz: gecelerim) adlı şahane şarkı(bkz: doğan canku)bestesi, sözler(bkz: şeref canku). zihnim beni yanıltmıyorsa babasının hasta olan kızı için yazılmış şiiri bestelemiş ve seslendirmiş. kısacası evlat ve kardeş sevgisinin birlikteliğinden ortaya çıkan müthiş bir şarkı çıkmış.

  • bu sabah minibüste en arkada oturan iki arkadaştan duyduğum diyalogtur.

    -yağmur yağıyor
    +yağsın banane amk.

    2 dakika sonra..

    -işe geç kaldık
    +kalalım sanki çok önemli insanlarız amk.