hesabın var mı? giriş yap

  • bir borç-alacak ilişkisine girileceği zaman kimi kurumların müşteri riskini tespit edebilmek için referans aldığı, bankaların paylaştığı müşteri verilerine göre şekillenen puandır. (kkb sadece kredi alırken lazım olmaz. örneğin araç kiralarken de kkb skorunuz sorgulanır. neden? bir terslik durumunda oluşabilecek borcu ödeyip ödeyemeyeceğiniz görmek için...)

    eski bir bankacı olarak kkb skoru sıfır olan veya kredi çekebilecek seviyede olmayanlar için bu skoru hızlıca yükseltmenin yollarını arıyorsanız, buyrun:

    *** puanı düşük olanlar ***

    - borç yapın! "zamanında" ödeyin.
    - 3-4 taksite böldüğünüz küçük tutarlı (bin lira gibi) iki ya da 3 kredi çekin. (bu kadar küçük meblağlarda bankalar skorunuzun düşük olmasını daha az önemserler. bir nevi, müşteri kazanmak için bankanın bin lirasını riske atması gibi düşünülebilir.) diyelim ki 3 kredi çektiniz.

    ilk ay her bir kredinizin ilk taksitini saat bile kaçırmadan vaktinde ödeyin.
    ikinci ay, birinci ve ikinci kredinizin taksitini ödeyin. üçüncü kredinizi tek seferde kapatın. (puan erken ödemeden de etkilenir, normalden daha hızlı artar.)
    üçüncü ay, birinci kredinizin taksitini ödeyin, ikinci kredinizi tek seferde kapatın.
    bu şekilde devam eder...

    özetle, sürekli ödeme yükümlülüğünüzün olacağı bir kredi borcunuz olsun (ki zamanında ödeyip borcunuza sadık olduğunuzu gösterebilin), ama artık borçlu değil, beli doğrulttuğunuzu da göstermek için bir kredinizi elinizde tutarken diğerlerini tek seferde kapatın.

    - diyelim ki kredi skorunuz o kadar berbat ki size ne kredi ne kredi kartı veriyorlar... hemen entry'nin devamında sıfır kkb puanı olanlar için verdiğim tavsiyelerin içinde detaylarını okuyabileceğiniz "nakit teminatlı kredi" işine giriyorsunuz. alekta movik movik!
    - kredi kartınızı kullanın! sistem "harcama tutarını" kontrol etmez. borcu ödeyip ödemediğinizi kontrol eder. ay içerisinde bir çokonat alın, o bile kafi. ama ekstre geldiğinde borcun tamamını ödeyin! (asgarisini değil, tamamını!)
    - internet bankacılığına girip usd hesabı, euro hesabı gibi 3-4 yabancı döviz hesabı açın. her birinde 50-100 lira karşılığı döviz bulundurun. kalsın orada.
    - gram altın hesabı açın. 0,1 gram dahi olsa altın alın, kalsın hesapta.
    - vadeli tl hesabı açın. asgari tutarı yatırın, aylık faize verin. skorunuz yükselene kadar paranızı çekmeyin.
    - vadesiz tl hesabınızı hareketli tutun. örneğin telefon faturanızı bayiden kredi kartı ile ödemek yerine, parayı hesabınıza yatırın, oradan ödeme yapın. ay içerisinde sürekli para çevirin hesapta. ama bakiyenizi asla sıfır yapmayın. 3-5 bir şey bulunsun sürekli.
    - gsm operatörünüzden en ucuz ürünü taksitle alın. faturalarınızı vaktinde ödeyin.
    - kmh hesabınızı kullanın. ancak borcunu tam gününde kapatın. borcun tamamını kapatın!
    - kart limitlerinizi yapabiliyorsanız sürekli yükseltin.
    - tek bir bankayla çalışmak yerine 2-3 bankayla çalışın. ürünlerini kullanın. (borçlanın, zamanında ödeyin.)
    - bu süreçte asla kredi kartınızı iptal ettirmeyin. (kullanmasanız da!) ki kullanın, zamanında ödeyin!

    *** puanı sıfır olanlar ***
    - çok düşük limitli bir kredi kartı almaya çalışın. (tahminen vermeyeceklerdir. ama bazı bankalar -pazar payını yükseltmek için- daha esnek olabiliyor.)
    - çok düşük limitli kredili mevduat hesabı (kmh) açmaya çalışın. kullanın, zamanında borcun tamamını yatırın.
    - banka size hiçbir şekilde kredi kartı veya kmh açmaya yanaşmıyorsa eğer; nakit teminatlı kredi isteyin!

    nakit teminatlı kredi denen şey; aldığınız borcun tamamını kapsayacak bir nakdin banka tarafından bloke edilmesi demektir. yani banka tarafından bakıldığında sıfır riskle kullandırılan kredidir. peki nasıl yapacaksınız?

    örneğin 1000 lira kredi çekmek istiyorsunuz. (borcunuza sadık olduğunuzu göstermek ve dolayısıyla yüksek bir kredi skoru elde etmek için.) diyelim ki 4 taksitte ödeyeceksiniz. varsayalım ki, toplam geri ödeme 1100 lira ediyor.

    bankanıza gidip bir vadeli tl hesabı açıyorsunuz. 1100 lira para yatırıp aylık faiz işletiyorsunuz. ardından bireysel bankacılıktaki memura gidip "kredi skorum yok, kart istedim vermediniz. ancak ileride bir kredi çekme durumum olursa diye kredi skorum olsun istiyorum -veya araba kiralayamadım kkb olmadığı için!- diyorsunuz. 1000 lira kredi istiyorum, 4 taksitte ödeyeceğim. teminat olarak da vadeli tl hesabımı gösteriyorum, blokeleyin diyorsunuz. yani şimdi ne oldu? nakit teminatlı kredi talebinde bulunmuş oldunuz. bankanın bu krediyi size vermemesi için hiçbir sebep kalmadı. zira skorunuz -4329423 bile olsa, borcunuzu ödemezseniz karşılığı zaten bankada! kıps!

    kredinizi alıyorsunuz, taksitlerini vaktinde ödüyorsunuz. bir süre sonra kredi kartı talebinde bulunun. ödeyebileceğiniz harcamalar yapın, ekstrenizi geciktirmeden ödeyin... eee noldu? ta daaa! şıkır şıkır kredi skorunuz elinizde. artık gelsin krediler gitsin arabalar. (kredi borcunuz kapanınca, teminat olarak gösterdiğiniz vadeli türk lirası hesabınızdaki bloke kalkar. söylemeden de geçmeyeyim; bahsettiğim vadeli hesabınızdaki paranıza, blokeli olduğunda dahi faiz işlemeye devam eder. vurdu gol oldu!)

    özetle, en başta belirttiğim gibi, borçlanın ama zamanında ödeyin. sistem "ne kadar" borçlandığınıza bakmaz! "borcu ***vaktinde*** ödeyip ödemediğinize" bakar.

    bankacılık sisteminde ne kadar varsanız, yani ne kadar çok borçlanma (kredi-kmh-kredi kartı) ve tasarruf (döviz hesapları, altın hesapları, vadeli hesaplar vs) ürünü kullanıyorsanız, o kadar hızlı puanınız artacaktır.

    işte böyle gençler. skorum yok veya battım bittim ben diye bir şey yok. nasıl düzelteceğinizi bildikten sonra dert yok tasa yok.

    edit: e-devletten kontrol edin, e-haciz vs olmasın üzerinizde. varsa borcu kapatın, e-hacizi kaldırın. puanınıza etki eder!

  • #160267778 numaralı entry'deki info doğru mu teyit edeyim diye basketball-reference.com'a girip baktım.

    yazarın bahsettiği sezon galiba 08-09 sezonu, mehmet okur 06-07'de all-star seçilmişti. boozer'ın sakat olduğu sezon da 08-09 sezonu, 37 maça çıkmış o sezon.

    lakin memo'nun 30 sayı ve üzerine çıktığı sadece 1 maç bulunuyor bu sezonda, o da zaten en ikonik olan 43 sayı ile tamamladığı ındiana pacers maçı.

    onun haricinde 05-06 ve 06-07 sezonunda 30 sayı ve üzeri tamamladığı 4'er maç bulunuyor. yani yazarın bahsettiği gibi sık sık 30+ sayı atıyor olduğu bir durum yok memo adına.

    sık sık yaptığı şey 2010 senesinde sakatlanana kadar düzenli biçimde 20 sayı bandının üzerinde oynayabilmesi - ki takdire şayan bir performans gerçekten - ancak alperen'in şu anda ligde yapmış olduğu etkiyi yapmış mıdır? o dönem için maalesef hayır.

    çünkü maalesef memo'nun oynadığı dönemde uzunların dış atış atabiliyor oluyor olması şimdiki kadar kıymetli bir özellik değildi ve daha muhazakar bir oyun anlayış vardı. shaq, howard, amar'e tarzı pota altında dominant olan pivotlar aranıyordu. memo'nun takıma faydası çok önemli bir seviyedeydi, ancak debe'ye giren entry'deki gibi, kulübünün marka yüzü olacak bir oyuncu değildi.

    alperen'in şu anda yapıyor olduğu şeyin değerli olma sebebi, her hücumun baş öznesi olması, her pick&roll oyununda topu alıp kullanıyor olması, pota altında isim fark etmeksizin üst düzey pivotlara kafa tutuyor olabilmesi ve bunların da ötesinde oyun kurma ve top dağıtma becerisinin de olması. topu aldığı zaman takım arkadaşları bir point guard topu almış gibi boşa çıkıp hazır bekliyorlar ve bu houston rockets'in default hücum seti haline gelmiş durumda.

    memo'nun money man olması, clutch şutları sokuyor olması önemli bir meziyetiydi, ancak oyunun ana öznesi, setleri belirleyen ve oyunu yönlendiren oyuncu olmak kadar önemli bir mertebe değil bu. yoksa kyle korver da çok iyi şutördü, çok ince atışları vardı. lakin o da hiçbir zaman takımın ana oyuncusu olamamıştır.

    alperen'in farkı burada.

  • iğrenç yorumdur. kimi savunduğu, ideolojisi önemli değil. sorun kafada, kafanın işleyişinde. bir kadın nasıl kendini sadece çocuk doğuran, ev işi yapan, konuşmaya bile korkan, ikinci sınıf, hayatta var olmayan biri olarak görür bunu kendine yakıştırır? bunu anlamıyorum.

  • çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.

    allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?

  • haşin erkeklerimizin düştüğü komik durum.

    1,5 ayda 8-10 kez şahit oldum bu olaya. hepsi de kız arkadaşına sinirlenmişti.

    niye duvara, dolaba vs yumruk atıyorsun? git yüzüne su çarp, 10'a kadar say ne biliyim bir sakinleş. orada artistlik yapacaksın diye değer mi?

    hayır yaptın bir artistlik koşarak acile gelmek ne demek? asıyordun, kesiyordun demin.

    hadi kendin geliyorsun bari kız arkadaşını getirme. ona niye gösteriyorsun bu durumunu? yaptın bir eşeklik getirdin ağlama bari.

    aman da benim minnoşumun eli uf mu olmuş?

    not: çaktırmayın birazdan sağı solu yumruklayıp acile düşmeye başlarlar.

    edit: etik mi? hasta adı verdiğimi hatırlamıyorum.

    doktorum veya hemşireyim; erkeğim veya kadınım bunlar neyi değiştirir ki? sen yine aynı sen boş ver çok takılma böyle şeylere.

    gelen mesajlar üzerine edit: yaklaşık bir 10 kişi özelden kendi hikayesini anlatıp bana kezban dedi. anlaştılar mı? arkadaşlar mı anlamadım.

    sanırım insanların beni kezban olarak nitelendirmesindeki anahtar cümlem bu: "aman da benim minnoşumun eli uf mu olmuş?"
    ama bu cümlede cinsiyet belirten bir şey yok bence. "minnoş" kelimesini sadece kadınlar kullanacak diye bir şey yok. ben yolda hafif sekerek yürüyen bir kedi yavrusu görünce de kan alınan bir bebek ağladığında da aynı tepkiyi veriyorum. bunda bir tuhaflık göremiyorum.

    edit 2: arkadaşlar bu şekilde acile gelen insanları "röntgen çalışmıyor" diye geri yollamıyoruz. hepsi diğer hastalar nasıl tedavi oluyorsa sıradan rutin işlemlerle tedavilerini olup gidiyorlar. ne kadar denk örnekler tartışılır ama bu şişeyle de gelse böyle oluyor, kolunda jilet iziyle de gelse böyle oluyor.

    mecburi edit: ulan bu başlık altında kız sanıp asılmak ne demek!

    herkes rahatlasın erkeğim.

  • 5 kardeşiz doğum sıralarına göre meslekleri:

    1. inşaat mühendisi + öğretmen
    2. profesör
    3. beyin cerrahı
    4. müzisyen
    5. sedet

    bu çizelgeye bakınca doğru 2. çocukta kalite tepe yapıp sonra düşüyor.