hesabın var mı? giriş yap

  • bunları esnaf diye oraya yerleştirenler şerefsiz bir kere. milletin anasına bacısına sarkanlar bunlar, gasp edenler bunlar, gördüğünüz gibi en ufak bir olayda, ellerine geçirdikleri her şeyle insanlara saldıran yine bu köpekler. adamı iyi öldürmemişler, ben en çok buna sevindim.

  • bir bilgiyi yasaklamaya çalıştığınızda, istemediğiniz bir şekilde bu bilginin hızla yayılması durumudur.

    ismini barbra streisand'ın bir internet sitesinde malikanesinin havadan fotoğraflarının yayınlanması üzerine bu siteye ve fotoğrafları çekene dava açması, davayı kaybettiği gibi bunun sonucu olarak söz konusu fotoğrafın hit manyağı olmasından almıştır.

  • eliyle değil ama diliyle ölüme sebeb olmuş biri olabilir.

    gezi parkı olaylarında öldürülen 6 kişinin katilleri bu kadının "üstüme işediler, beni dövdüler" iftiralarına da inandılar, hırslandılar. ali ismail korkmaz'a atılan o son tekme, vurulan o son demir sopa belki de bu kadın ve çocuğu için vuruldu.

  • efes pilsen'e satışı sırasında şöyle güzel bir anektod bırakmıştır bizlere:

    "isviçreli bomonti kardeşlerin kendi adlarını verdikleri semtte 1890’da üretimine başladıkları tekel birası, 118 yıldır bir ustadan öbür ustaya formülün sözlü aktarımı geleneğine sahipti. bira üretiminden çıkacağını açıklayan mey içki’nin markası tekel birası’na, anadolu grubu talip olunca, biranın formülünü öğrenmek istedi. anadolu grubu yetkilileri formülün kulaktan kulağa aktarıldığını öğrenince büyük şaşkınlık yaşadı. iki yıldır tekel birası üretimi yapmayan mey içki, formülü bilen son kişi yozgat fabrikası müdürünü formülü yazılı hale getirmesi için görevlendirdi. günlerce uğraşan fabrika müdürü bir kaç sayfalık formülü yazınca efsane tekel birası, efes’in de sahibi olan anadolu grubu’na satıldı. türkiye’nin ilk bira markası, satış sayesinde yazılı formüle kavuştu."

    kaynak: 2008 yazından bir hürriyet

  • hemen 35 milyar dolara yabancılara satılmalıdır.

    debe editi: bunca yıllık suser'im, ilk defa bi entry'm bu kadar favorilendi ve debe'ye girdi. kendimi 50 sene oscar alamamış, yıllar sonra teselli için yaşam boyu başarı oscarı verilmiş yaşlı karakter oyuncusu gibi hissettim.

  • bir kere daha ağzındaki baklayı çıkarmıştır. işte o açıklama:

    milli takımlar teknik direktörü fatih terim'in ayrılmasıyla, türkiye'nin büyük bir kaosa gireceğini ileri süren vural, şimdiden yeni teknik direktörün yerli mi, yoksa yabancı mı olması gerektiğinin tartışıldığını söylerken, kendisinin de bu göreve talip olduğunu açıkladı.

    ''en azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. eğitimim var. yabancı dilim var. bize verilen imkanlarla neler yaptığımız belli. milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. ben kendimi aday görüyorum, ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. o yüzden biz de 'tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali, türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz. yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim. avrupa'yı biliyorum. daha düne kadar bu ülkede pro lisans sahibi olan sadece bendim. bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? iki tane akademi bitirmişliğim var. yabancı istiyorlarsa, ben aynı zamanda alman vatandaşıyım.''

    valla ben ikna oldum. en azından bir somestre. bi buldurun be.