hesabın var mı? giriş yap

  • bir gün önce okuluna bakmaya gelmemiş ve babasını boşu boşuna üzmüş akılsız bir evlat içeren haber.
    18 yaşına gelmişsin ama sorumluluk nedir öğrenememişsin.
    bu heriflerin eline telefon ve internet ver alemin en akıllısı geçinirler.
    1 sene boyunca gönder işte çalışsın, hayatın zorluklarını görsün bir daha hiç bir yere geç kalmaz, okuma azmi gelişir.

  • şayet ellerinde 217 zimbabwe doları kaldıysa tam olarak 1 lira 10 kuruşa tekabül ediyor. bana göndersinler üstünü tamamlayıp ülkeleri adına 2 kolon süper loto oynayayım, şu an en iyi şansları bu olarak görünüyor.

  • inanılmaz bir olay: https://twitter.com/…_tr/status/1546251220720943119

    açamayanlar için: https://streamable.com/78bawg

    30 sene önce çoktan yeryüzünden silinmesi gereken bu çağ dışı sistemlerin aldığı bir can daha. akan trafikte kapıyı açık bırakmak ne demek? klima açmamak için kapı açık gidiyorlar. ayrıca aynı anda hem bekleyen yolcu takibi yapıyor, hem araba kullanıyor, hem para üstü veriyor, hem telefonla konuşuyor, hem de inmek isteyen varsa indirmeye çalışıyor. işine geldiği gibi süratli gidip terör estirmek veya çok yavaş gidip trafiği tıkamak da cabası. 2022'ye geldik halen bu ipsiz sapsız at hırsızı mafyalarla uğraşıyoruz.

    ve daha kötüsü ne iktidarın ne de muhalefetin bunları ortadan kaldırmaya yönelik tek bir projesi var. hepsi halinden memnun.

  • utanç verici olan annesinden utanan cahil insandır.
    anne lan bu! 5 para etmez insanlara yalakalık yaparsınız, anneye gelince tukaka!
    seni doğuracağına taş doğursaymış harbiden.

  • zeki alasya, metin akpınar, halit akçatepe ve kemal sunal ın oynadığı salak milyoner filminde; "demekki hazine dörde bölünecehhh" repliğinde zeki alasya nın yüzündeki hüzün.

  • ali sunal değildir. elbette kemal sunal gibi olmak zordur ama adamın ne fiyaskoluğu var arkadaş? oynadığı film, dizilerde kötü değildi, yaptığı program da güzel. neden fiyasko bu adam?

    benim aklıma ilk olarak siyasetten bir isim geldi.

    alparslan türkeş- tuğrul ve kutalmış türkeş kardeşler

  • ultrason odasında uzanmışsın. eşin ayağının dibinde. heyecan içinde ekrana bakıyorsunuz. doktor da çok umutlu. yüzü gülüyor. ve aleti karnına koyuyor. ekrana bakıyor. gözleriyle kısa bir arayış. birden yüzünde garip bir ifade. gözlerini kısarak bir kısa arayış daha. ve yutkunuyor. o yutkunmayı sen sanki ağır çekim izliyorsun. adem elması yavaşça aşağı iniyor, ardından daha da yavaş bir şekilde yukarı çıkıyor.

    eşinin yüzüne bakıyorsun. daha geçen hafta yine bu odada, yine şu an durduğu yerde, yine bu ekrana bakarken, gözleri dolmuştu mutluluktan. daha önce hiç ağlarken görmemiştin onu. "işte bu o anlardan biri" demiştin. "hafızana kazı bu anı, bu yüzü. en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın yıllar sonra. sakın unutma bu yüzü."

    ama şimdi sadece endişe var gözlerinde. odada da bir ölüm sessizliği. kimse soru sormaya cesaret edemiyor. makinenin uğultusu. karanlık. sadece ekrandan doktorun ve eşinin yüzüne yansıyan ışık. hadi konuşun! biri bir şey söylesin! ya da hayır. susun. hiçbir şey söylemeyin. sessizlik devam etsin. makinenin uğultusu olsun sadece. kimse konuşmasa, zaman dursa burada. bu şekilde kalsak. biz sadece umutla ekrana baksak, kimse bir şey söylemese.

    ama doktor ölüm sessizliğini bozuyor. "maalesef yine kürtaj."

    ben o yüzü hala unutmadım. bir de doktorun yutkunduğu o anı. vücudumu yavaşça saran korku dalgasını. kollarımda ve bacaklarımda ılık ılık ilerleyişini. parmaklarımın buz kesişini. doktorun konuşmasını. o konuştukça benim boğulacak gibi olmamı. ve aklımdan geçenleri.

    "bir sussa. bir sussa. tamam. her şeye tamam lanet olsun. ne yapacaksan yap. ama sus şimdi. bir çıksak şurdan. şu kapıya bir ulaşsak. aynı acı tekrar içimde inanamıyorum. ben aynı şeyleri mi yaşıcam şimdi tekrar? yarım saat öncesine dönebilsem. umut dolu. elim karnımda. konuştum ben onunla. defalarca. bu sefer farklıydı çünkü. çok hissettim bu sefer. haksızlık. bu nasıl bir tokat? yarım saat önce bu kadar mutluyken, şimdi.. korkuyorum demiştim bir arkadaşıma. kendimi çok kaptırmak istemiyorum. ama dayanamıyorum da. bu sefer farklı çünkü. çok hissediyorum bu sefer. sıranızı savdınız siz demişti. boş ver. keyfini çıkar bu güzel anların. bu güzel anlar. tarih oldu bir saniye içinde. yıllar sonra anlatılacak bir anı oldular. nasıl olur? daha yarım saat önce yaşıyordum ben bunu. bir çıksak şu odadan. bir sussa. nasıl haber vericez millete? ne kadar aptalım. dayanamadım herkese söyledim. aptal! şimdi telefonlar. aynısı ayşeye, fatmaya da oldu şimdi üç çocukları varlar.. aptal! dayanamadın! tutamadın çeneni! ama bu sefer farklıydı. çok hissediyordum bu sefer. bir çıksak şurdan. bir sussa. yer ayaklarımın altından kaydı dedikleri bu muymuş?"

    edit: yeri ayaklarının altından kaydıran o günler tarih olur, bir de bakmışsın kucağında gülümsemene gülümseyerek karşılık veren minik bir yavru var. o zaman umut var, inadına umut var.