ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
otomatik vitesin zeka geriliği yapması
-
ülkedeki en zeki kişilerin taksiciler ve dolmuşcular olması gerektiğini ortaya çıkartan müthiş tespit. ancak taksiciler zekalarından çok başka özellikleriyle ortak bilinçte yer alırlar.
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: ankara bağlars)
26 şubat 2013 barcelona real madrid maçı
-
bu maçta barcelona kalecisi pinto; hayrettin demirbaş penaltısı yedi.
bugün literatürde panenka penaltısı var, hayrettin demirbaş penaltısı yoksa bu bizim ayıbımızdır. nasıl panenka'nın kendine özgü bir penaltı atma stili varsa hayrettin'in de kendine özgü bir penaltı yeme şekli vardı.
17 penaltı yediği 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçında zirve yapan hayrettin demirbaş penaltısının özelliği şuydu; hayrettin, penaltıcı topa vurmadan önce bir tarafa ayakları üstünde hareket eder sonra diğer tarafa uçardı. böylelikle iki köşe birden boş kalmış olurdu. bir miktar diğer tarafa hareket ederken diğer tarafa uçmaya hazırlandığı için hareketlendiği tarafa atılan penaltıyı kurtarma şansı yoktu. ortada durmayıp bir tarafa hareketlendiği için diğer tarafa uçsa dahi köşenin yakınlarına dahi yetişme şansı yoktu. kabaca; penaltı atılırken olduğu yere otursa, penaltıyı kurtarma şansı daha fazlaydı.
pinto tam olarak hayrettin demirbaş penaltısı yemeyi başardı. bir tarafa gider gibi yapıp diğer tarafa atladı ve köşeye giden topa yetişemedi.
hayrettin, bir kuşağa neler ettin gör işte... bir yanda el clasico oynanırken nerelere gidiyoruz...
2bin tl'ye sevdiğin iş vs 5bin tl'ye sevmediğin iş
-
sevdiğinle değil, seni sevenle mutlu olursun, 5 bin tl verdiğine göre sevmediğim iş bana daha çok değer veriyordur. zamanla severim belki.
aileden sorumlu bakan birilerinin önüne yatmış
-
bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan mı bu?
hımm...
ben bunu anlamıyorum işte bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan görevine devam edebiliyor ve oyları düşürmüyor ama kemal abinin cümlesi hemen akpnin oylarını arttırıyor.
sizce de bu işte bir gerizekalılık yok mu?
yaran fıkralar
-
s.o.s.
bir airbus a380 atlantik üzerinde uçmaktadır..
derken, bir f-16 görünür. avcı jetinin pilotu yavaşlar, airbus'un yanına yaklaşır ve yolcu uçağının pilotunu telsizden selamlar:
"sıkıcı bir uçuş değil mi meslektaşım, bak şimdi beni izle !"
jeti aniden hızlandırır, ses bariyerini kırar, hızla baş döndürücü bir yüksekliğe çıkar, neredeyse nefes kesen bir dalışla deniz seviyesine alçalır ve sonra son hızla a380’in yanına geri döner ve yavaşlayıp ; “ne dersin, nasıldı?” diye sorar.
a380'in pilotu cevap verir: "çok etkileyici, şimdi de sen beni izle !"
jet pilotu a380'i izler, ancak hiçbir şey olmaz. beş dakika sonra, airbus pilotu telsizden şöyle haber verir: "nasıldı arkadaşım, sen buna ne dersin?"
jet pilotunun kafası karışmıştır: “ne yaptın ki ?” der. airbus kaptanı güler ve şöyle der:
ayağa kalktım, bacaklarımı gerdim, tuvalete gittim, kendime bir bardak tarçın çayı, bir dilim havuçlu kek aldım ve sonraki üç gece için işverenim tarafından ödenecek 5 yıldızlı bir otel ayarladım.."
hikayenin ana fikri; gençken, hız ve adrenalin harikadır, ancak yaşlandıkça ve olgunlaştıkça, rahatlık ve huzur daha önemlidir.
buna s.o.s. denir ;
slower. older. smarter.
(daha sakin, daha olgun, daha akıllı!..)
hayatin her evresini guzel gecirmeniz dilegi ile….
hayata dair gülümseten detaylar
-
oynaşırken elimi sertçe ısıran köpeğin, canımın acıdığını fark ederek ısırdığı yeri yalaması ve gözlerimin içine melül melül bakıp kafasını avucuma koyması. ağzını yüzünü parçaladığımın iti.
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
ömrüm çürüdü levent trafiğinde
şimdi yola çıksam, varışım gecenin köründe
zaten geri döneceğim on saat içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
güzergahının uzunluğu 62 kilometre
oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
yaran fıkralar
-
ikisinin de karnı aç olan, bir aslan’la bir tilki birlikte ava çıkmışlar.
çayırlıkta sakin sakin otlayan bir eşek görmüşler,
tam dişlerine göre...
aslan eşeğin baş tarafına geçmiş, tilki arka tarafına…
bunun üzerine otlamaya biraz ara veren eşek:
- "anladım beyler", demiş, "beni yiyeceksiniz. ama beni yerseniz padişah’la başınız derde girer."
- "niyeymiş o?" diye sormuş aslan...
- ben “padişah’tan fermanlı eşek”im de ondan.
- hadi canım, demiş aslan. hani fermanın nerde?
- "arka sağ ayağımın altındaki nala kazılı vaziyette", demiş eşek.
aslan uzaktan tilki’ye işaret ederek:
- "okuyuver lan şunu, demiş, bakalım doğru muymuş?"
tilki uyanık...
- "valla benim okumam yazmam yok", demiş.
- "iyi lan, iyi" demiş aslan öfkeyle, çekil kenara, ben kendim okurum.
tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir çifte patlatmış ki...
aslan 10 metre geriye savrulmuş, bütün kemikleri kırılmış.
bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen
tilki hızla uzaklaşırken kendi kendine söyleniyormuş:
*ulan bu devirde okumak da başa belâ...*
edit: debe için teşekkür ederim...