hesabın var mı? giriş yap

  • aile dostu olan bir öğretim görevlisinin odasına gitmiştim biraz muhabbet biraz dertleşme amaçlı. kapıyı çalıp içeri girdiğimde hocam okey oynuyordu bilgisayardan. beni kendine çok yakın gördüğü için "ooo hoşgeldin freewave" deyip bir yandan oyununa devam etti. sonra bir iki havadan sudan nasılsın, iyi misin, muhabbetinden sonra hocamın yanına oturup müsabakayı izlemeye başladım.

    ben arada "hocam şu taşı atan bence ben takip ettim ara taş çıktı." filan diye akıl veriyordum. lan birden bir şey dikkatimi çekti. masadaki diğer kişilerin adlarına bir bütün olarak bakınca böyle baya tanıdık geliyordu. sonra içimden lan yoksa deyip "hocam kimle oynuyorsunuz?" diye sordum. karşılık olarak da "hee onlar mı dekan, prof x hoca, prof y hoca."

    oha lan biz de ilim irfan yuvası diyoruz. adamlar üniversitede okeye dönüyor.

  • nazgûl = ringwraith

    tolkien bu kelimeyi orc dilinden aynen cevirm$ştir. "nazg", "yuzuk", sonuna gelen "ûl" eki ise, "hizmetkar" ve "ruh/hayalet" anlamini ta$ir.
    cümlede kullanili$i a$agidaki gibi olabilir:

    one ring to rule them all, one ring to find them = ash nazg durkatuluk, ash nazg gimpatul

  • bu aralar türkiyeliler deyimi çok moda oldu sözlükte. bence video, milletin adamın iyi niyetini suistimal etmesi iken, başlığın böyle açılması düşündürücü.

    bu söylemin paraleli yönde almanyalılar, fransalılar, ingiltereliler vs. diyemiyorsan, böyle zevzekçe başlıklar açmayacaksın.

  • öncelikle kendisini tanımıyorum. videoyu izlemedim. kendisi hakkındaki bilgim son dönemde debeye giren girdilerden ibaret. fazla da bilgim olmasını istemiyorum.

    yakınının ölme sebebinin doktor hatası olduğu sadece kendi iddiası, kanıtlanamayacak bir durum. ama kendisinin katil olduğu kanıtlanmış ve kendisi tarafından da itiraf edilmiş bir gerçek.

    böyleyken kendisi ile nasıl empati yapılabilir? empati yapmamız neden bekleniyor?

    ne kendisi ne de başka bir katil ile empati yapmayı düşünüyorum. hayatta herkes kadar acı çekiyor, herkes kadar sinirleniyor, herkes kadar öfke nöbeti geçiriyorum. babamın hastalığı sebebi ile ömrümün yarısını cerrahpaşa’da geçirmiş durumdayım. gırtlak kanseri başlığı benim girdilerimle dolu. yaşadığım hiçbir şey karşımdaki insanı öldürmem gerektiğini düşündürtmedi.

    ben ölmüş olan doktor ve ailesi ile empati yapabilirim ancak. çocuğum bir psikopat tarafından öldürülse, çocuğumun katilinin cezası okuduğu yıl kadar bile olmasa, çocuğumun katili yıllar sonra bir programa çıkarılsa ve olayı anlatıp kahkaha atsa, kahrolurum.

    son sözüm armağan çağlayan‘a; buraya geldiğinizde sadece merak ettiğiniz kişilerle röportaj yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. bir katili merak etmenizi anlamıyorum orası başka da. “ben bu kahkahayı atarken öldürülmüş insanın ailesi ne düşünür?” diye de merak ettiniz mi hiç? ben ettim. ve size olan tüm saygımı yitirdim.

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. babam hayatta ve iyi durumda. bu konuda çoğunuzla aynı fikirde olmamıza sevindim, sevgiler.

  • 125) bir eve/odaya vb. girdiğiniz zaman en azından bir kez olsun ışığı açmaya çalışın.
    126) veya; bir eve/odaya vb. girdiğiniz zaman asla ve asla ışığı açmaya çalışmayın. baştan aşağı siyah giyin ve sessiz olun.
    127) mezuniyet balosu kraliçesinin mezarını ziyaret etmeyin, onu eskiden olduğu gibi hatırlamak daha iyidir.
    128) çocukların başlarında kimse olmadan televizyon izlemelerine, eski kitapları okumalarına, bulmaca kutuları veya ouija tahtasıyla oynamalarına izin vermeyin.
    129) eğer bill gates değilseniz, tamamen bilgisayar tarafından kontrol edilen bir eve taşınmayın.
    130) bir bilgisayara kapıları kilitleyebilme yetkisini sakın vermeyin.
    131) siyah giyen adamlardan kaçının.
    132) sivri dişleri olan adamlardan da kaçının.
    133) doğal olarak yüzü tüylerle kaplı birinden kaçınmanızda yarar var.
    134) soluk yüzlü inleyen salınarak yürüyen insanları da listeye dahil edebilirsiniz.
    135) büyük annenizin ağzı köpürüyorsa onu huzurevine göndermenin vakti gelmiştir.
    136) eğer sağlam görünen kalın bir sopa veya iyi bir silah bulursanız kullandıktan sonra sakın bir kenara atmayın. daha sonra kesinlikle ihtiyacınız olacak
    137) issız ve kırsal bölgelerdeki yollarda asla otostopçu almayın. özellikle’de teksas’ta.
    138) canavar veya kötü adam sizi köşeye sıkıştırdığında ağlayıp yalvarmakla zaman kaybetmeyin. sözkonusu zamanı canavarla/kötü adamla dövüşmek için kullanın. ağlayıp sızlanmanın size bir faydası dokunmaz çünkü sizi köşeye sıkıştıran şey her ne olursa olsun hayatınıza kuruş değer vermiyordur.
    139) bir vampiri asla akşam yemeğine davet etmeyin.
    140) garip bir müziğin çalmaya başladığını duyduğunuz anda tabanları yağlayın.
    141) telefonu açtığınızda karşı taraftan kesik kesik ve derin solumlara duyarsanız bunun erkek arkadaşınızın size oynadığı bir oyun olduğunu düşünmeyin. ve sakın “ailem şehir dışında, neden buraya gelmiyorsun” demeyin.

  • yurt dışı tecrübesi.

    ama öyle 2 haftalık geziler, 3 aylık dil okullarından bahsetmiyorum. gidip bizzat bir kültürü yaşamak, o milletin mutlulukarını ve sıkıntılarını paylaşmaktan bahsediyorum.

    ayrıca en az 1000 kilometre yakınında hiç bir aile ferdi olmamasından bahsediyorum. hatta dilini bilmediğin bir ülkede tutunmaya çalışmaktan bahsediyorum.

    bu bir insanı olgunlaştırmazsa, artık başka hiçbir şey olgunlaştıramaz heralde.