hesabın var mı? giriş yap

  • çağdaş küresel sömürgeciliğin ilk örneği ve en önemli sembolü.
    aynı zamanda bugünün ortadoğu siyasetinin, hatta genel anlamda emperyalizmin yüzyıllardır değişmeyen oyun stilini anlayabilmek için en önemli örnek...
    önce kilise girdi, sonra tüccarlar, sonra askerler... kazananlar ve kaybedenler hiç değişmedi, yüzlerce yıl...

  • her ne kadar sinemayı paranın gücüyle sınırlarını zorlayan biri olsa da vefakar bir emekçi abimizdir. aliens filmini izlerken farkettim. eski ve daha sonra yöneteceği filmlerde oynattığı/oynatacağı birçok yardımcı oyuncuyu gördüm bu filmde.

    lance henriksen mesela, terminator filminde oynamıştı. hatta filmle ilgili ilk düşüncesinde t-800 rolü için düşünmüştü bu abimizi.

    bill paxton terminator ve titanic filmlerinde oynamıştı. şapşal rolünü en iyi oynayan oyuncu olabilir bill paxton.

    michael biehn terminator filminde ikinci adamdı. abyss filminde de oynamıştı. sonra kayboldu gitti.

    vasquez rolündeki maskulen kadın rolünü oynayan ablamız titanic'te oynamıştı. bill paxton filmin en güzel esprisini yaparak "birader seni hiç erkek sandılar mı?" diye soru sormuştu bu kadına.

    sigourney weaver avatar filmlerinde oynadı. istatistik için yazdım bu kadını, normalde bu listeye girmese de olurdu.

    sarı bir iş makinası var filmde. filmin olay örgüsündeki yeri çok önemlidir. onu bile avatar filminde oynatıp vefasını göstermişti. görsel

    diğerleri gibi gişe garantisi olan oyuncuları çoğu filminde başrollere atayarak kitlesini oluşturmamış james cameron. yardımcı rollerdeki oyunculardan kurmuş olduğu bir ekibi var belliki. bir de bilim kurgu aksiyon sinemasını ileri taşımış adam. lakin özünde senaristtir. bu şekilde ilerleyerek senaristlerin gücünü göstermiş tüm dünyaya. sinemayı değiştiren senarist olmuş. 1940'lerden önce senaristlerin adı jeneriklere bile yazılmazdı, gereksiz görünürmüş. protesto yaparak kendilerini saydırmışlar o dönem. (gerçi o jenerikte adı geçenler içinde en düşük maaşı senaryo yazarları alıyor olabilir. sorsanız en önemli ödül dallarından biri en iyi senaryo dalıdır) dikkat ederseniz hollywood'da eylem varsa hep senaristlerin başının altından kalkar. aynı zamanda eylem insanlarıdırlar. yıllar önce yaptıkları bir grevde güzelim lost dizisini tek lokmada yediklerini unutmadık.

    ek:
    bill paxton, lance henriksen ve jenette goldstein üçlüsü james cameron'un o dönemki eşi kathryn bigelow'un 1987 yapımı near dark filminde de eş torpiliyle oynamıştır.

    ayrıca lance henriksen abimiz için liste güncellendi. kendisi james cameron'un ilk filmi piranha 2'de de rol almıştır. helal olsun abime, nasıl da unuttum ama...

    ayrıca beni düzelttiği için beyin yiyen zombi 'ye teessüflerimi iletiyorum.

    ek 2:

    tzameti de beni düzeltti, alacağı olsun. jenette goldstein terminator 2 filminde john connor'un koruyucu annesi rolündeydi :(

    * üçüncü edit'i yaptırana sinema bileti gönderirim. kalmadı kimse bulamaz.

    ek 3:

    vito sabah sabah günümü mahvetti, imla hatası için bile edit yaparken içi parçalanan bana yaptırdı üçüncü editi. bill paxton true lies filminde oynamış.

    gitti sinema bileti. sinema şart değil, kitap da olur kır kalemi vito baba.

  • fatih, istanbul'u fethettiğinde bizans da son savunma için ayasofya'ya sığınmıştı. bizans artıkları da öyle yapıyor istemdışı olarak. kanlarına işlemiş bizanslık bunların. az ötede ecdadın helal parayla yaptığı cami var. adam ısrarla kafirin, domuz ticaretinden, şarap ticaretinden kazandığı parayla yaptığı yer olan ayasofya'da ibadet edecek. normal camiye gidince eksik hissediyor kendini. illa ayasofya olacak.

  • ağlayabilirim bu habere.
    siz görmediniz; diyaliz merkezlerindeki, nefroloji poliklinikleri önündeki sarı siyah renkli, hali kalmamış insanları. içinizden hiç çığlık atarak ağlamak gelmedi onca insanın haline. organ nakli konusunda kimsenin bi dakika bile düşünmüyor oluşuna hiç dehşete düşmediniz.
    bu haber beni gerçekten mutluluktan ağlatır..

  • editin editi: hiçbir şey değişmedi. her şey aynı tas aynı hamam.

    2 sene sonra gelen edit: şükür, değişiyor bu düzen. ömer uğur gençcan hocamızın emeği çok. sağ olsun. gerçi bu halde olmamızda da kendisinin emeği mevcut, swh.

    hukuk sistemimizin ömür kısaltan icraatlarından biri.

    evlendin, 1 senede boşandın ama ödeyeceğin nafaka ömür boyu. avrupa'da bir kadına ödenen nafaka çok istisnai durumlarda olmak şartıyla en fazla 5 sene. ya bizim devlet yurdum kadınlarının tembelliğini, tek vasıflarının vatan millet edebiyatı ile enayi ayıklayıp ömür boyu onları sömürmek olduğunu biliyor ve bu yüzden her boşanan kadın devletten yardım dilenmesin diye böyle yapılıyor, ya da bilemiyorum altan.

    haa kadınlık çok zor ama dimi, taciz falan var dimi?

    önerim: ya şuna bi üst sınır uygulaması getirin ya da nafaka için evliliğin sürdüğü süreyi baz alın. bu kadar basit.

    herkes nasıl da kadınlar okutulmuyor edebiyatı yapmış. hepiniz bir anda yozgatlı oldunuz galiba? hani şu alay edip durduğunuz yozgat. ne adamlarsınız ya. e sormazlar mı adama, istanbullu işhanı beyaz yakalısı pelinsu neden alıyor bu nafakayı o zaman diye? adam ciddi ciddi para kazanan kadınların nafaka almadığını sanıyor, ortamlarda ekşici piç işte. sosyetelerin haberlere konu davaları ne olacak? sendeyiz gültekin.

    eeh eytere bee: aga ben bekarım, valla bak. sorup durmayın yani niye boşandınız diye. hani kadın yalakası evlilik meraklısı tipler var ya, onlar akıllansın diye bu. hanımcılık akımının önde gelenlerine bir rest. olacakların fragmanı.

  • özet: 2550 tl’ye aldığım laptop’un menteşesinin durup dururken sıkışıp kilitlenmesiyle, ekranı tutan plastiği kırması sonucu lenovo yetkili servisinin 4350 tl onarım ücreti istemesi.

    edit: cihaz lenovo ideapad u530. teknik servis bdh bilişim destek.
    cihazın tam fatura tutarı: 2.548,36 tl (09.09.2014)
    lenovo bdh onarım teklifi tam tutarı: 4.350,10 tl (26.08.2016)

    edit 2: lenovo müşteri hizmetleri, yetkili servisin istemiş olduğu bu ücretin normal olduğunu savunmakta. ''ödemiyorsun madem, cihazı paketlettirip gönderiyorum geri'' diyen de kendileri.

    2014 eylül ayında 2550 tl’ye satın almış olduğum, halen garantisi devam eden (3 yıl garantili) lenovo ideapad u530 model laptop’ın tamiri için yetkili teknik servisin 4350 tl onarım ücreti istemesi olayıdır.

    eylül 2014’te cihazı aldık, kullanmaya başladık. ilk olarak ekranın dokunmatiği bozuldu. alet bildiğin durduk yerde sanki biri dokunuyormuşçasına çıldırıyor kullanıma izin vermiyordu. ben de bu özelliği pek kullanmadığım için ekran dokunmatiğini kapatıp günlük kullanıma devam ettim.

    kullandığım süre içinde laptop’ın kapağını 200 kere açmamışımdır herhalde. alet tertemiz çiziksiz duruyor evden dışarı çok nadir çıkıyordu. ancak gelin görün ki tek görevi laptop kapağının hareketini sağlamak olan menteşelerin kendi kendine kilitlenmesi sonucu kasayı ekrana bağlayan plastik parça kırıldı. zorlama falan da yok, bildiğin parmak ucuyla ekranı kapatırken kırıldı. malum müneccim dalgası yemediğimden, laptop içine gömülü menteşelerin kendi kendine sıkıştığını tespit edemiyor insan. neyse bildiğin kırıldı yani.

    e tabi hemen servisi aradık, laptop’ı kargo ile gönderdik. kötü kullanım olmaması sebebiyle bir umut garantiden yaparlar belki diye düşünüyorum derken, gelen onarım teklifi 4350 tl. evet dörtbinüçyüzelli tl.

    yerli yabancı siteler bu modelle ilgili şikayetten geçilmiyormuş meğer. hep aynı sorun, menteşenin kendi kendine sıkışması ve ekran plastiğini çatlatması. lenovo ise bu parçanın sorunlu olmadığını diretmekte ısrarcı. kronik sorunun arkasında durmuyor firma.

    saçmalığın detayları:

    alüminyum kasaya sahip bir aletin en güçlü olması gereken menteşe bağlantılarının dandik bir plastik aksama bağlı olması. saçmalık.

    teknik servis onarım bedelinin dolara bağlı olduğu için bu kadar yüksek çıktığını söylüyor. hesapladım, yani bugünkü dolar kuru laptop’ı aldığım gün ile aynı olsaydı 2550’ye aldığım laptop için 3 bin küsür lira fiyat teklifi gelecekmiş. saçmalık.

    lenovo’nun güncel ideapad serisini incelediğimde gördüm ki en yüksek fiyatlı ürün bile 4 bin tl’den az. yine saçmalık.

    ekran dokunmatiğinin bozulmasının menteşe olayından önce gerçekleştiğini bildirdim servise. bu kapsamda dokunmatik ekranın onarımını garantiden yapın dedim. böyle bir tespitin pek de mümkün olmayacağını, parça hasarlı olduğu için, normalde dokunmatik hatası yüzünden garantiden değişecek ekranı artık değiştirmek istemediklerini söylediler. çok güzel.

    dokunmatik ekran komple değişecek o yüzden pahalı tutuyor normaldir diyenler olur şimdi. normal falan değildir. sen aletin yedek parçasını ürünün satış fiyatının altında sunamıyorsan kullanıcılarına, gerçekten amacın kalite falan değil. hem de aletin en pahalı donanımının kırılması, senin kronik hatalı dandik menteşe montajın yüzünden oluyorsa, ve sen bu hatayı sahiplenmiyorsan nolur kapat git. milletin canını sıkma.
    şikayetim ile tarafıma yapılan dönüşte ise özetle ‘kronik hatanın arkasında zaten durmuyoruz, cihaza sen hasar vermişsin, 4350 tl ödemeyi kabul etmediğin için cihazı paketledik sana geri yolluyoruz’ dediler. aklı başında hiç kimse 2500 liralık cihaz için 4350 lira ödemez. servisin bu ücreti talep edebilecek gamsızlıkta olması da skandal gibi. tertemiz, çiziksiz bilgisayarım bir anda çöp olmuş oldu.

    amacım markaya saldırmak değil, marka hakkında karalama kampanyası başlatmak değil. herkesin her markayla ilgili benzer şikayetleri var.

    burada amaç, onların da dediği gibi ‘kullanıcı deneyimimi’ paylaşmak. kullanıcı deneyimime göre de bir daha lenovo’ya para vermem.

  • istanbul'da yaşayan bir ermeni kardeşiniz olarak bu öküzler adına tüm türk ve azeri halkından özür diliyorum. bu kekolar ile lütfen türkiye'de yaşayan kökü burada olan insanları bir tutmayın. bu tür videoları görünce haberleri duyunca inanın hepimizin tüyleri diken diken oluyor , hepimizin tansiyonu çıkıyor. sanki bu kekolar yüzünden, buradaki eşimiz dostumuz komşularımız da bu kafada olduğumuzu düşünüyor gibi geliyor.