hesabın var mı? giriş yap

  • ankaranın en güzel yerinin dönüş yolu olduğuyla ilgili şaka yapmak. zira bu şakayı yapanların hepsi sanki istanbulda yalıda oturduklarından ankara onlara çok gri ve denizsiz gelir.

  • yavuzcuk, bunu tekrar tekrar oku, hatta çerçeveletip görebileceğin her yere as. o her zerresini para bürümüş gözlerine insanlık nedir hatırlatır.

    "ne hırsızlık ne arsızlık yaptın da bizi bastırmaya çalışıyorsun? o meydanda olsan sen de yuhalayacak mıydın? ne ben, ne de ailem bizi yuhalatanın da yuhalayanın da ailesini tanımayız, ismini de bilmeyiz, ağzımızdan asla kötü söz söylemez, aklımızdan ve kalbimizden asla kötü düşünce geçirmeyiz.

    ancak biz seni dünyaya getiren o güzel kadını tanırız, ellerinden öper, önünde saygıyla eğilir ve olur da bir haddiniz bilmez ona dil uzatırsa bedenizmizi siper ederiz. sen yine de o onurlu ve güzel kadına laf etme şerefsizliğini gösteren bir alçak olursa, çık ve ilk konserinde beni berkin elvan'ın annesi gülsüm'ü yuhalat. gocunmam, yaralanmam, üzülmem. derim ki şahsenem bacı anamdır ona gelen bana gelsin."

    gülsüm elvan 03/12/2014 ankara

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…de_beni_yuhalat_.html

  • (bkz: bırak bu işleri)

    şu anda da parasını veriyorsun adamlar sana ördek taşağı veriyorlar.

    bak o fotoğraflardaki abilerin tiplerine, onlara benziyor musun? yok, topkeke devam o zaman beybi.

    ayrıca yolculuk süresi de ayrı mesele.

    not: sadece 4 numaradaki tipler biraz ezik, onlara da üçgen peynirle üzüm getirmişler zaten.

  • eğitim sırasında öğrenciye verilecek çeşitli desteklere verilen genel ad. örneğin tahtaya işlem çözmek bir scaffolding'dir. ya da öğrencinin belirli bir problemi çözebilmesi için sahip olması gereken bakış açısını öğrenciye kazandırmak da bir scaffolding'dir.

  • insan zaman zaman varoluşsal bunaltılar yaşayabilen bi' varlık. varoluşsal bunaltılar yaşıyor, o hâlde var.

    entelektüel insan darlandığı zaman kaygısal devinimlerin izdüşümsel yansıması başlığına 85 paragraf entry girer, "rastlantısal varoluşu bilincim kabul etmiyor" deyip konu üzerine makale falan okur, gider kendine yeni fularlar alır. peki ben ne yaparım? buzdolabını açıp aval aval bakarım, yarım limona üzülürüm, böyle varoluşsal bunaltılar yaşamama şaşırır, nihilisttim* lan ben niye varolmanın bunalımını yaşıyorum ki, yoksa kendimi tanımıyor muyum diye daha da bunalıma girerim, halıda yatarım, tavanı izlerim. izlerdim daha doğrusu.

    bekârlık sultanlıktır, yalnız yaşamak imparatorluktur temalı yaşamıma annem bayram ziyaretine geldi. içim daraldıkça evin içinde dolaşıyorum. "evin içinde niye manyak gibi dolaşıyorsun?" diyor. halıda falan oturuyorum, "yavrum mis gibi koltuk var kalksana yerden." diyor. en sonunda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. hava dışarıdan bedavaya alınabilen katma değerli bi'şey. ezkaza dışarıdan bi'şey lazım mı diyecek oldum ve evden elime tutuşturulan ince bi' dostoyevski romanı uzunluğundaki alışveriş listesiyle çıktım. yazarı annem. yakında tüm kitapçılarda rafları süsleyecek. neyse. benim varoluşsal bunaltılarım sonucu eve yeşil sebze girdi yıllar sonra. benim varoluşsal bunaltım en azından bi' işe yarıyor.

    şu sahte paraları anlamak için kullanılan mor ışığı üzerime tutsalar üzerimde 55 puntoyla "benim ne işim var bu hayatta" yazar vaziyette sokaklarda boş boş dolaşmak istiyordum. evin bayram kalabalığından uzaklaşır biraz da sokakların kalabalığına üzülürüm diye umuyordum. sonra da kendimi "aman en azından sokaktaki insanlar çevirip kaç para kazanıyorsun, ne zaman evleneceksin, ev almıyor musun ev al kendine bi' tane" diye insanı darlamıyorlar diye avutmayı düşünüyordum. ama cebimde sokaktaki varlığımın izin kâğıdı olan alışveriş listesi vardı, direkt markete gittim.

    markette ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek isteyen bi' adamın sebep olduğu ufak çaplı krizin ortasına düştüm. adam hansel ve gretel'deki gibi yürüdüğü yollara kırıntılar bıraka bıraka gezmiş tüm marketi. yolunu kaybetmekten korktuysa demek. bi' de alamancı bi' aile vardı. türkçe bildiği hâlde konuşmayan bi' kadın yüzünden kasada sıra oldu. kasiyerin gözlerinde magmayı gördüm. bayram günü bu beyinsizlerle uğraşan market personeline bakınca hayattaki varlığımı sorgulayışım biraz olsun azaldı. sonrasında kasiyerin 25,90 lütfen lafına kafasını gömdüğü telefondan kaldırıp cevap vermesi 15 dakika süren bi' ergen yüzünden insanlığa olan inancım tazelendi. gelecek kuşaklar da en az bizim kadar mal oluyor, çok fazla kuşak çatışması yaşamayacağız diye sevindim.

    eve dönerken aldığım orduluk erzaklarla dolu poşetler parmaklarımdaki kan dolaşımını kesti, kangren olma tehlikesiyle hızlı hızlı yürürken varoluşumun sancısı tamamen geçti. teşekkürler anne. iyi ki varsın.

  • bugün jezero kraterine iniş yapacak olan rover. altında ingenuity adında bir helikopter taşıyor. bu araç yüzey üstü uçuşlar yapacak. perseverance ayrıca 10 milyon küsür isim/soyismi de mars'a indirecek. hani şu mars'a ismin gitsin, şuraya yaz demişlerdi de yazmıştık, bilet kesmişlerdi, sevindirik olmuştuk, o işte.

    aracın mars'a indireceği diğer anlamlı nesneler şöyle:

    - sağlıkçılara saygı niteliğinde covid-19 plakası. perseverance, covid-19 patlak verdiğinden birkaç ay sonra fırlatılmıştı.

    - mastcam-z adında yakın çekim yapabilen kamera.

    - sherloc. yani, scanning habitable environments with raman & luminescence for organics & chemicals. yani hiper optik vasküler dondurucu. değil tabi. organik ve kimyasal araştırması için raman/ışımayla yaşanabilir çevre taraması yapan bir alet edevat. içine sherlock holmes'un adresi yazan bir madeni para da yerleştirildi.

    - küçük bir mars meteortaşı.

    perseverance, öncülü curiosity ile aynı inişi * gerçekleştirecek. bu otonom iniş 7 dakika sürecek. haliyle bu sürede nasa'dan inişe kimse müdahele edemeyecek. bu 7 dakikayı "seven minutes of terror" şeklinde tanımlıyorlar. yani 7 dakikalık dehşet. ileride bundan güzel bir film olur. mars'a inmeye çalışan bir rover marslılar tarafından hack'lenip uyduları olan phobos'a indirilir. marslılar rover'ı nükleer silah haline getirip dünyaya geri gönderir ve amerika bu felaketi durduması için bruce willis ve ekibine başvurur. yani armageddon 2.

    şu infografikte rover'ın iniş evresi görülebilir.

    inişe on dakika kala rover, güneş panellerini ve yakıt tanklarını taşıyan parçayı serbest bırakacak. on dakika sonra sırasıyla atmosfere giriş, maksimum ısınma, maksimum hız kesme, güdümlü giriş, paraşüt açma, ısı kalkanının ayrılması, radar kilidi ve birkaç teknik işlemden sonra zemine iniş sağlanacak.

    şimdi burada böyle yazınca çok basit aşamalar gibi görünüyor ama detayları incelediğimizde bu kadar işlemi rover'ın yapacak olması insanı heyecanlandırıyor. rover bu yedi dakikada tam olarak neler yapacak, detaylarıyla inceleyelim:

    - atlas v (rover'ı taşıyan roketin adı) yakıt tanklarını ve güneş panellerini taşıyan parçayı, atmosfere girmeden fırlatacak. on dakika sonra saatte 20.000km/h ile atmosfere giriş yapacak. bu esnada roketin yüzeyi 1300 derece ısınacak ama içi, ısı kalkanlarından ötürü oda sıcaklığında olacak. yani perseverance bu aşırı ısınmadan etkilenmeyecek.

    - atmosfere girişten 4 dakika sonra, hız saatte 1500 km'e düştüğünde rover, 21.5m'lik paraşütünü açacak. curiosity'de olmayan, yeni teknoloji range trigger ile bu zamanlama bu sefer daha isabetli ayarlanabilecek.

    - rover, paraşütü açtıktan 20 saniye sonra ısı kalkanlarından kurtulacak ve inişin kaydını bütün detaylarıyla kaydetmeye ve fotoğraflarını çekmeye başlayacak. bu fotolar rover'ın haritalama teknolojisi için önemli çünkü rover bir şekilde güvenli iniş bölgesinden uzaklaşır ve bunu fark edebilirse, hemen yeni bir iniş alanı hesaplayabilecek.

    - rover hızını 320 km/h'a düşürecek. inişe 2100 metre kala paraşütünden kurtulacak. sky crane isimli 8 itişli "vinç" devreye girecek. hızı 2.7km/h'a düşürecek. yüzeye 20 metre kala kablolarıyla rover'ı yavaşça yüzeye indirecek.

    - rover yüzeye dokunduğunda kabloları kesecek ve vinç çakılma noktasına düşmek üzere rover'dan ayrılacak.

    tüm bunlar 7 dakika içinde olacak ve iniş başarılı olursa birkaç gün sonrasında inişin yüksek çözünürlü görüntüsünü izleyebilecek ve hatta sesini duyabileceğiz. peki bu nasıl olacak?

    2018'de mars'a indirilen insight adlı, sismik hareketlerin kaydını tutan rover sayesinde. haberi de olmuştu, mars'ın sesini dinleyin diye.

    işte insight da kulakları açık bir şekilde perseverance'ın inişte, sonik patlamalarla yaratacağı sinyalleri sismik dalgalara çevirerek kayda almaya çalışacak.

    bu patlamalardan ikisinin sinyalleri, insight'in sismik dalgaya dönüştürebileceği güçte olacak. bu sinyaller, perseverance'ın atmosfere girdikten sonra fırlatacağı seyir kütle dengesi cihazları (cruise mass balance devices) tarafından oluşacak. her biri 77 kg olan bu iki cihaz, saatte 14.000 km/h ile düşecek. yine de bu inişte meydana gelecek sismik dalgaların ne kadar güçlü olacağı bilinemiyor.

    özetle perseverance'ın inişi, curiosity'nin inişine göre birkaç farklı yeni teknolojiyle birlikte gerçekleşecek. bilimkurgu severlerin bu inişi kaçıracaklarını sanmıyorum.

    yıllardır bilimkurgu dizi ve filmlerinden izlediğimiz, kitaplarından okuduğumuz o çılgın manevraları yapabilen, rota hesaplayabilen, savaşlara girip çıkabilen, göktaşı madenciliği yapabilen son teknoloji uzay gemilerini düşündüğümüzde, bugün farklı bir gezegene yedi dakika boyunca kendi kontrolünde iniş yapacak bir robotun hareketleriyle heyecanlanıyor olmamız insanlık olarak işin daha ne kadar başında olduğumuzun kanıtı adeta. ayrıca ömrümüz uzun olsaydı, o günlere ulaştğımızda bugünkü heyecanımızı hatırlayıp geçmişe tarihi bir yolculuk yapıyor olurduk.

    inişi izleyebileceğiniz linkler:

    https://www.youtube.com/…asajetpropulsionlaboratory

    https://www.youtube.com/…1x5lgldofg&ab_channel=nasa

    https://mars.nasa.gov/…meline/landing/watch-online/