hesabın var mı? giriş yap

  • bazen öyle sayılar karşıma çıkıyor ki sonucunda tam sayı çıkmayacağını düşündüğümden bölmeye bile tenezzül etmiyorum. hayatın insanın karşısına neler çıkaracağı hiç belli olmuyor. sanırım 91/7 de bunlardan biri. hayat işte.

  • akıllı akıllı okumayı gerektiren iştir. sabah ya da sözcü okumaya benzemez.

    herşeden ilk senin haberin olur ama neye itibar edip edemeyeceğini anlamak için kafanın çalışması ve bolca saçma sapan şeyi de okuman gerekir.

    gündem butonu, dünün en beğenilenleri, şükela modu ve linkler aracılığıyla yapabilirsiniz.

  • hayatının büyük bir kısmını "insanları neyin mutlu ettiğini", "parayla mutluluğun ilişkisini" bulmaya adamış, macar asıllı psikoloji profesörü.

    kendisinin en önemli çalışması "flow theory" diye adlandırdığı teoridir. flow theory'de genel olarak; insanların zor; fakat eğlenceli bir aktiviteye odaklandıklarında zamanın nasıl geçtiğini anlamadıklarını, zamanın onlar için adeta aktığını *, böylece dünyevi dertlerden uzaklaşıp mutlu olduklarını anlatır.
    fakat her eğlenceli aktivite, flow aktivitesi sayılmaz. mesela televizyon izlemek, uyumak sayılmaz, ama matematik problemi veya puzzle çözmek, resim yapmak, spor yapmak flow aktivitelerindir. yani mental yada fiziksel bir çaba, ayrıyetten büyük bir odaklanma gerektirir. ayrıca aktiviteyi gerçekleştiren kişinin bir amacı olmalı, ve aktivitenin bütün kontrolünün o bireyin elinde olması gerekir. bu yüzden teoriyle ilgili yazılarda sık sık "challenging but enjoyable" , "deep focus", "pursue a goal" gibi kalıplar geçer. ek olarak; teorisini düşününce aklımda hep dali'nin şu ünlü resmi canlanır http://3.bp.blogspot.com/…_-_1931_salvador_dali.jpg .

    dr. csikszentmihalyi ayrıca para ve mutluluk ile ilgili çalışmalarında da, aralarında bir ilişki olmadığını; fakat paranın insanları mutlu edeceği düşüncesinin, toplumdaki "başarıyı servet ile ölçme" takıntısından ileri geldiğini söyler.

  • konsol versiyonlari da mevcuttur
    soyle ki;

    based on a true story

    kahramanlar:
    ogul britannica - ruh ve sinir hastasi
    orcun - birsen teyzenin 10 yasinda dombili ekose gomlekli ve askili cocugu

    ozet:
    birsen teyzenin ricasi sonucu oturma odasina kurulan ps2 aleti. takilan oyun orcun(gerizekali)un istegiyle araba oyunu...(need for speed underground)

    oyunun turu: drag(dumduz yol zamaninda vites atma uzerine kurulu)

    annanneme...

    chapter 1 - orcuna tuslari anlattim.

    orcuna tuslari anlattim...
    denedim...
    aklinda sadece gaz vermek kaldi..

    ilk oyun

    vinnnnnnnnngrrrccc(vites atmiyor orcun)...boom
    blown engine... motor yanar...

    orcun guler..

    o embesil cocuga bir daha gosterdim.. oh bebek inan denedim..

    vinnnnnnnnnnngrccc(hala vites atmiyor)... kaboom
    blown engine... motor yanar...

    orcun kahkahalara bogulur
    ben yumrugumu sikarim..
    orcun gulmeye devam eder..

    chapter 2-afferim efendi efendi oynayin

    afferim efendi efendi oynayin... dedi oturma odasinin kapisindan birsen teyze..
    sadece basimi salladim

    orcunun yanina oturdum.
    baska oyun acayim mi dedim
    orcun burnunu karistiriyordu.
    suratina tukurmek istedim.

    son bir kez gosterdim.
    ibre yesil olunca vites atacaksin dedim
    orcun basini salladi...
    onun basini kesecegim...
    bir kaziga saplayacagim

    the final chapter - ve oyun basladi

    ve oyun basladi
    anlamis gibi gozuken orcunu uzaktan sessizce izliyordum...izliyordum

    3.
    2.
    1.
    rakip arabalar gaza basti
    orcun da oyle
    ama orcun deliler gibi vitese basiyordu!
    surekli
    sonuc olarak 250 basan araba, 10 ile gitmeye basladi..
    ben gozlerim acik, donuk bir ifadeyle televizyona bakiyordum.
    orcun 10 ile gitmeye devam ediyordu
    yarisi oyle bitirecekti...
    guluyordu ve hala vitese basiyordu...
    elimi havaya kaldirdim
    orcuna elimin tersiyle oyle bir caktim ki.. elim acidi...
    orcun agliyordu...
    ben guluyordum...

    -the end-

  • "bizi hiç öyle görmediler" ve "biz müslümanız ondan almazlardı" gibi lafları görüyoruz hep, hepsi bahane onların. bir ara bizi hakikaten avrupa'ya daha yakın görüyorlardı. türkiye'yi sıradan arap ülkesi sanıp da gelenlerin sonradan modern şehirleri görünce şaşırıp hayran olduğu bir ülkeydik. 20 sene akp'nin iç ve dış politika faciları sonrası herkes bizim artık bir orta doğu ülkesi olduğumuzu kabul etti.

    kısa süre önce abd askeri güçlerini yunanistan'a çekerek düşündükleri avrupa sınırını belli etmişti.

  • çok imrendiğim insan.

    yaşım inşallah doğacak çocuklarımın büyüdüklerini görmeye yeterse mutlu bir şekilde, huzurlu yuvamda yapmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam.

    düşünsenize... bodrum'da sıcak bir yaz akşamı, denizden gelinmiş hafif yorgunluk var hanımla bahçede koltukta keyifli keyifli oturuyoruz. çocuklardan oğlan olan mangalı almış eline yakmış ızgarayı, kız olan sofranın son rötuşlarını yapıyor. sonrasında oğlanla kız ''yemekler hazır hadi gelin'' demişler. şahane bir deniz manzarası var, rakılar konulmuş, sohbet gani. yaşlılığın da vermiş olduğu ağırlıkla 2. dubleden sonra hafiften kafalar güzelleşmiş bizim çocuklarla hayatı konuşuyoruz. bir insan başka ne ister ki?

    tek sıkıntılı tarafı, çocuklar yemeğin sonlarına doğru kalkacaklarını hissettirecekler o çok can sıkacak. malum bodrum gecelerine akacaklar. inşallah öyle güzel anlaşırım ki onlarla, bu tarz muhabbetlerde hep evde kalmayı yeğlerler.

    yaşlandık ulan, daha çocuklar doğmadan yaşlandık!

  • kötü bir trol başlığı. artık o kadar belli ki bıktırdı iyice bu tür trafik yaratıcı clickbait tarzı başlıklar.
    böyle bir olay olmaz demiyorum ama başlığı açan kişinin tarzı çok belli ki böyle bir kadını uzaktan 100 metreden anlayabilir ve yaklaşmaz. direkt filmin devamını anladığınızda sıkılırsınız ya filmden öyle bir şey. ilk 2 cümleden sonu belli hikayenin.