hesabın var mı? giriş yap

  • kendisini toz halinde alıp amerikandan getirttiğim ilaç kapsülü makinesi ile kendim imal edip tükettiğim efsane işe yarayan gıdadır. (sebebi güvenilir kaynaktan temin etmem, uzun süre kullanımda fiyat farkı ve eşe dosta hayrımızın dokunması.)
    nasa bile besin olarak bunu kullanıyorsa fazla tartışmanın anlamı yoktur. benim ilk başlarda edindiğim faydaları özellikle kronik yorgunluğum kalmadı ve ciltte ciddi farklılıklar gözüküyor. cilt hastalığı olanlara daha çok faydası olacağını düşünmekle beraber genel olarak edindiğim ve işe yaradığı bilgiler şöyledir;
    - doğadaki en zengin ve yüksek oranda protein içeren doğal bir besin kaynağıdır.
    - doğadaki en zengin e vitamini kanyağıdır.
    - doğadaki en zengin beta-karoten (provitamin a) kaynağıdır.
    - yüksek oranda fikosiyanin ve gla içerir.
    - en yüksek oranda klorofile sahip yeşil sebzelerden 22 kat fazla klorofil içerir.
    - doğadaki en zengin b12 kaynağıdır.
    - omega3 ve omega6 yağ asitleri içermektedir.
    - ıspanaktan 58 kat fazla organik demir içerir.
    - ağırlığının %1'ini en önemli doymamış yağ asidi olan gla oluşturur.
    - doğadaki en zengin antioksidan kaynaklarından biridir.

    faydaları;
    - bağışıklık sisteminin desteklenmesinde,
    - protein, vitamin ve mineral eksiğinin giderilmesinde,
    - enerji ihtiyacının karşılanmasında,
    - yorgunluk ve stresin vücuttan uzaklaştırılmasında,
    - böbrek ve karaciğer toksisitesinin azaltılmasında,
    - yaşlanma etkilerinin geciktirilmesinde,
    - radyasyonun vücuttan uzaklaştırılmasında,
    - tansiyonun dengelenmesinde,
    - cilt problemlerinin giderilmesinde,
    - derideki gözenekleri açarak cildi rahatlatmaya,
    - önemli miktarda vitamin e içermektedir ve güçlü antioksidan özelliği vardır.
    - cildi ve saçı beslemeye ve canlandırmaya,
    - vücut üzerinde rahatlatıcı etki yapmaya, düzenli kullanımında kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olmaya,
    - kolesterol ve şekerin normal seviyede tutulmasına yardımc olan muhteşem bir doğal besindir.

    sağlık önemlidir dikkat ediniz.

  • tam yemek masasinin uzerine cikmi$ peynir kabina kafayi daldiracakken seni gordugum an tek pati havada sabit kalip kipirdamayinca gorunmez olmuyorsun.

    yemek masasina ciktigini seslerden anlayip geldigimde de o saniye sandalyeye inip patilerini altina kivirmaya cali$man inandirici degil, patiyi kivirayim derken gotunu havada unutuyorsun, son on dakikadir orda oturmadigin anla$iliyor.

    kabina her mama koydugumda deli gibi bagirmana gerek yok, biliyorsun o buyuk kutudan senin kabina gelecek o mama, her seferinde sanki yari yolda vazgecicem veya mamayi ben yiycem gibi cirpinman gereksiz.

  • 3 yıl önce 1600$'a aldığım monitörün çizik ekran tamirine 1900$ tamir teklifi verdi. ben de dedim ki piyasadan sıfır alayım, üstüne 600 kar koyup size satayım yanında da wireless mouse vereyim. kabul etmediler. iyi tüccar değil hp.

  • akit yazarı ali karahasanoğlu, adeta okuyanın aklıyla dalga geçerek bugünkü yazısında "benzin, motorlu taşıtlar vergisi, köprü, otoyol, emlak vergisi, pasaport harcına yapılan zamların, dar gelirli vatandaşın değil, bir avuç zenginin sorunu olduğunu" yazdı.

    mtv ve araç muayenesi zamları için;
    "yine araba sevdası.
    yine fakir fukaranın hayatı ile ilgisiz bir konu..
    asgari ücret ile geçinen insanların arabaları yok ki, bu gelen zamla ilgili de direkt bir dertleri olsun.."

    devamında pasaport bedeline gelen zam için;
    "affedersiniz beyler. hangi dar gelirli vatandaş, ne için yurtdışına çıkıyor ki, pasaport bedeline gelen zam sebebi ile hayatı etkilensin?"

    sigara ve içki zamları için;
    ürün mü diyelim, yoksa zehir mi?
    “sigara ve içkiye % 47 zam gelmiş!
    bence az gelmiş..
    hatta zammı da boşverin, hepten yasaklayın bile derim.
    vatandaşın sorunu, ekmek, süt, yumurta, et, ısınma derim..
    ama bunların hiçbir zaman dertleri, “vatandaş”ın derdi olmadı ki..
    onlar hep, bir avuç zenginin derdini, vatandaşın derdi gibi gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar."

    okurken kendinizi aptal yerine koyulmayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz rahatsız edici bir yazı olmuş.
    aynı zamanda birisi buna neden ülkenin çoğunluğunu dar gelirli kesimin oluşturduğunu ve bu insanların neden yıllardır canla başla çalışıp en alt segmentte olan bir arabayı bile alamadığını, bırakın yurtdışını, bu insanların neden kendi ülkesinde bile doğru dürüst bir tatile çıkamadığını, neden temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çektiğini sorabilir mi?

    insanların çaresizliği kanıksamasını sağlamak yerine bu ülkede bu yoksulluğun neden bu denli varolduğunu sorgulamak gibi onurlu çabalar içerisine girseniz keşke.

  • şu başlık okuyunca görülüyor ki videoyu izleyip imrenen kadar beğenmeyen ve kötüleyen de var. yazarlardan biri danışıklı dövüş yazmış. ilginç geldi.

    danışıklı dövüş'ün anlamı, ortada bir anlaşma olduğu halde yokmuş gibi davranmak ve insanları kandırmak. yani böyle konuşuyorlar videoda ama, anlaşmışlar. kimi kandırmak için? belli değil. türkiye gibi sivil ve bireysel özgürlüklerle alakası olmayan ülke vatandaşlarına "bak biz çok özgürüz, siz değilsiniz" mesajını vermek için? danışıklı dövüş olduğunu yazan kişinin söylediği bu. özgür olmalarıyla ilgisi yok, öyleymiş gibi davranıyorlar.

    kafalar ilginç.

    obama ile sözünü kesen arasında bir anlaşma olduğu doğrudur. aralarında bir kontrat vardır. o kontrata göre her ikisi de düşüncelerini özgürce ifade edebilirler ve bu özgürlükleri anayasa maddesi ile garanti altındadır. obama konuşurken sözünü kesen kişi bu kontrata güvenerek konuşmaktadır. obama da kontratın taraflarından biridir.

    abd'de de olmuyor mu bu tip bireysel özgürlüklerin kimi zaman kısıtlandığı durumlar? pekala oluyor. ülkenin ve sisteminin vizyonu şudur: abd özgürlükler ülkesidir ve bu vizyonu oluşturan, vizyonlarına sahip çıkan amerikan halkıdır. özgürlüklerin kısıtlandığı durumların artmasını ve normlaştırılmasını hiç istemezler. o yüzden ekranda sözü kesilen başkanları medeni davranır.

    sivil ve bireysel özgürlüklerden haberi olmayan kişilere sorsan tabi danışıklı dövüş. yalandan da olsa şunu biz de görelim demiyor da danışıklı dövüş diyor. bildiğin köle.

  • paranla rezil olmaktır istanbul’da yaşamak. taksiye binmek için bile bazen insanlarla kavga etmektir.
    200 tl’ye kahvaltı yapmak için sıra beklemektir.
    haftasonu sahile gidip kalabalıktan havasız kalmaktır.
    trafikte önün doluyken kıçına bir arabanın yapışıp seni selektör manyağı yapmasıdır. 70 m2 komşu bina manzaralı evlere 3000 tl kira vermektir.
    mecbur olmadıkça burada yaşayana allah akıl fikir, mecbur olup burada yaşayana da allah sabır versin.