hesabın var mı? giriş yap

  • insanı "lan medeniyet böyle bir şeymiş mk" diye duygulandıran tema ve videosu.

    https://www.facebook.com/…/videos/1038259332859531/

    allah'ını seven üzerime biraz medeniyet atsın.

    edit: gerçek viral video budur arkadaş. adam kendi profilinden paylaşmış kimse siklememiş. sadece 7 kişi beğenmiş videoyu. oysa 24000 kişi videoyu paylaşmış. çoğu da türk...

    edit 2: bir de bu debe'ye giren entry'lerin edit'lenerek yardım kampanyasına destek verme durumları var. ben bunu doğru bulmuyorum. bu sözlük yönetiminin sorumluluğunda olması gereken bir husus. buradan sözlük yönetimine çağrıda bulunuyorum:

    yardım kampanyaları için ayrı bir buton, bölüm, vb. bir şey eklemelisiniz. bu durum debe'ye giren entry'lere ve oy verenlerine haksızlık oluyor.

    sevgiler...

  • şu cümle tam sabah gazetesi okurunun zeka seviyesine göre ibretlik:
    "hoca efendiyle konuştum bütçe de sıkıntımız yok size sınırsız para ama seçimi alın israil'le abd'ye yalancı çıkmayalım"

    ahahahahahahaha

    keşke konuşmanın son metni şöyle bitseydi daha inandırıcı olurdu:

    "yakında tüm dünyayı ele geçireceğiz avnicim ! hadi faiz lobisi ve dış güçlerle beraber zavallı müslümanların işlerini bitirelim. ama tayyibe dikkat edelim. paralelin işini bitirecek. çok zayıfladık. onun sarayı var ve onu çok kıskanıyoruz. lanet olsun. ben camide bira içip bir kaç türbanlı dövüp geliyorum. yaşasın 28 şubat! nihahhahaha"

  • habere bakıyorum da , alakasız şeylere çağrışıyorum ,

    şöyle ki ; mevzu bahis kendi arabası olunca hırs yapmış abi eliyle koymuş gibi 3 günde bulmuş aracı , ah da mesela vatandaşın arabası olsa kim bilir ne zaman bulunurdu ya da bulunur muydu acaba dedirten hadise.

  • dizüstü bilgisayar alacağınıza, dizaltı çorap alın 300-400 tane. denişik denişik giyersiniz ne güzel.

    yazar olduğum için çok şanslısınız sizi gidi köftehorlar..

  • katıksız bir güvenlik zaafiyetidir.
    bankaların bu iş bilmez it merkezleri nasıl bu güvenlik zaafiyetine sebebiyet verir anlamak mümkün değil.

    4 ayrı bankada hesabım var, hepsi ayrı dönemlerde benden şifre değiştirmemi istiyor.
    hangi bankada hangi şifrem var, hatırlamak mümkün değil. çoğu zaman hatırlayamadığım için şifrem kilitleniyor ve "son 10 şifrenizden farklı olmalı" gibi saçmalıklar yüzünden, yine asla hatırlayamayacağım bir şifre koyup. onu da unutuyorum.

    şuan ne oluyor?
    gidip her bankadaki şifrelerimi bir deftere yazmanın eşiğindeyim. defter kaybolsa, veya şifreleri kaydettiğim telefon çalınsa direkt her bokum ortada.

    insanın iyi bildiği, güvenli şifresini 6 ayda bir değiştirterek, insanların şifrelerini başkalarının erişebilecekleri yerlerde saklamalarına sebep oluyorlar.

    bu beyinsizliğin, insanların hacklenmesine sebep olduğunu ne zaman anlamayı düşünüyorlar?

    bir insanın şifresini doğum tarihi yapması bile, 6 ayda bir değiştirilen şifre nedeniyle şifrelerini bir kağıda yazmak zorunda kalmasından daha güvenlidir.

  • şimdilerde öğretmenler yerden yere vuruluyor. eskinin öğretmenleri ise sürekli övgü alıyorlar.

    manyak mısınız millet?

    bundan 15-20 yıl öncenin öğretmenleri için "dayak" sıradan bir ders anlatma aracıydı. yaşım 39, benim ve benden daha yaşlı neslin ilkokul ve ortaokul yılları tokat ve sopa manyağı olarak geçti.

    çok uslu ve uyumlu bir öğrenci olsanız bile, ortalama hafta 1-2 kere sıra dayağı yiyordunuz.

    sıra dayağı nedir bilir misiniz? ana babanıza sorun, anlatsınlar.

  • bir türk annesi klasiği daha. evde misafir filan yoksa sürekli bu tişörtler vardır annelerin üzerinde. kimisi desenlidir, kimisi düz renk. ama hepsinin ortak özelliği, kıyısında köşesinde çamaşır suyu lekesi olmasıdır. böyle benekli benekli, dalmaçyalı kıvamında. hiçbir zaman giymekten bıkılmaz. ortalama 5 ila 6 yıl sonra da yer bezi olur.

  • 2022 yılı korku ve gerilim açısından oldukça bereketli bir yıl oldu. bu yıl, her iki türde de pek çok film çekildiği için türleri iki farklı listede ele almaya karar verdim. esasında bu iki türü birbirinden ayırmak hiç de kolay bir iş değil. ancak elimden geldiğince ve biraz da kendi kararlarıma göre yapmış olduğum ikiye bölme sonucunda aşağıdaki listeyi oluşturabildim. listedeki filmler, özellikle de ilk sıradakiler gerçekten kaliteli filmler. eğer bu filmleri bu listeye almasaydım bir kısmını mutlaka en iyi filmler listesine almam gerekecekti.

    10) shut in (yön. d.j. caruso) 6/10
    tek mekanda geçen gerilim dolu filmleri seviyorsanız "shut in" filminin vaat ettiği gerilimi fazlasıyla vereceğine emin olabilirsiniz. ancak filmin, genel olarak bakıldığında iyi bir film olduğunu söylemek mümkün değil. filmin en korkunç dakikaları, kadının kilerde kapalı kaldığı sırada eve, kocasının çocuk istismarı geçmişi de bulunan arkadaşının geldiği sahneydi.

    9) fresh (yön. mimi cave) 6,5/10
    gerilim ve korku türünde kadın yönetmenlerin sayısı giderek artıyor. bu senenin dikkat çeken gerilim filmlerinden bir diğeri mimi cave'in de ilk uzun metraj filmi olan "fresh" oldu. oldukça sert ve mide bulandırıcı bir konuyu cıvık bir dille ele almayı tercih eden film, uzun tutulan açılış bölümünün (jenerik) ardından şaşırtıcı bir yola sapıyor. daha sert olmayı tercih etse belki hakkında daha farklı şeyler konuşabileceğimiz bu film, yine de dikkat çekici bir yapım olmayı başarıyor.

    8) emergency (yön. carey williams) 6,5/10
    iki yakın arkadaş olan sean ve kunle, "legendary tour" denen bir parti turunu tamamlayan ilk siyahi öğrenciler olmayı amaçlamaktadır. ancak hayalleri, talihsiz bir olayın ardından suya düşecektir. evlerine geçtikleri gün, salonun ortasında baygın halde yatan küçük yaşta bir beyaz kız çocuğu bulurlar. polise haber vermeleri halinde durduk yere başlarının belaya gireceğini düşünen ikili ve onların ev arkadaşı carlos, çözümü başka yoldan bulmaya çalışır. fakat buldukları çözüm onları daha da büyük bir belaya sürükleyecektir.

    7) cerdita (yön. carlota pereda) 6,5/10
    ispanya-fransa ortaklığında çekilen ve "piggy" ismiyle de bilinen film, 2019 yılında aynı yönetmen tarafından yine aynı isimle çekilmiş kısa filmin uzun metraj hali aslında. sinema eleştirmenleri tarafından oldukça beğenilen film bana göre afişinde bile vaat ettiği şiddeti tam olarak veremiyor. sara, yaşıtları tarafından zorbalığa uğrayan ve ailesi ile birlikte bir kasap dükkanında çalışan obez bir genç kızdır (bu arada sara'yı canlandıran oyuncu 1986 doğumluymuş). serinlemek için havuza girdiği bir gün yine arkadaşlarının hem fiziksel hem de sözel saldırısına maruz kalır. ancak daha sonra başına gelecekler onu intikam temalı müthiş bir ikilimde bırakacaktır.

    6) fall (yön. scott mann) 6,5/10
    "shut in" filminin ardından bu sene dar mekanda geçen diğer bir gerilim filmi de "fall" oldu. maceradan maceraya koşan iki genç kadının yaklaşık 600 metre uzunluğunda olan ve halihazırda da kullanılmayan bir radyo kulesinin tepesinde kapana kısılışlarını anlatan film, duygusal iniş çıkışları haricinde kesinlikle heyecan verici bir film olmayı başarıyor. özellikle benim gibi yükseklik korkusu olanlar bu filmi izlerken sürekli diken üstünde olacaktır.

    5) the menu (yön. mark mylod) 7/10
    dünyaca ünlü şef julian slowik, zengin müşterileri için özel bir menü hazırlamıştır. şefin menüsünden çıkan birbirinden lezzetli her bir yemek, içerisinde misafirlere has sürprizler de barındırmaktadır. en büyük sürpriz ise yemeğin sonuna saklanmıştır. sınıf çatışmasını temel alan "the menu", bence boyundan büyük bir işin altına girmiş. amerikan filmlerinin sınıf çatışmasını doğru düzgün anlatabildiğine ben pek şahit olmadım zaten. fakat, sadece eğlenmek ve bir miktar da gerilmek için "the menu" uygun bir seçim.

    4) kimi (yön. steven soderbergh) 7/10
    steven soderbergh, son zamanlarda kendisini deneysel filmlere adamış gibi görünüyor. tahminimce kendisi, çok fazla yapım masrafına girmeden, minimum sayıda oyuncu ve kısıtlı bir alanda ne kadar yaratıcı filmler çekebilirim derdinde. "kimi" de tam olarak böyle bir film. neredeyse tek bir mekan, az sayıda oyuncu ve görece düşük bir bütçe... ortaya çıkan sonuç ise bence fena değil. pandemi ve teknoloji korkumuz üzerinden soderbergh, bu şartlarda çekebileceği en iyi filmi çekmiş.

    3) watcher (yön. chloe okuno) 7/10
    yine bir kadın yönetmen ve onun ilk uzun metraj filmi... romanya'lı kocasının işi sebebiyle onunla birlikte bükreş'e taşınmak zorunda kalan julia, diline ve kültürüne alışık olmadığı bu ülkede kendine yaşanabilir bir alan yaratmanın derdindedir. ancak karşı apartmanlarında oturan bir adamın onu sürekli izlediği şüphesine kapılan julia, kocasının da kendisine bir türlü inanmaması sebebiyle kendisini kanlı bir gerilimin ortasında bulacaktır.

    2) emily the criminal (yön. john patton ford) 7,5/10
    bu senenin en şaşırtıcı gerilim filmi ise kesinlikle "emily the criminal" oldu. oldukça düşük beklentilerle izlediğim film, bu senenin en iyi suç-gerilim türündeki filmlerinden biri olmaya çoktan aday bence. maddi anlamda sıkıntı içinde olan emily, para kazanmak için başta basit görünen; ancak yasal olmayan bazı işlere bulaşmak zorunda kalacaktır. fakat yaptığı her iş sonrası bulaştığı pislik, onu içinden çıkılmaz bir belaya bulaştıracaktır.

    1) speak no evil (yön. christian tafdrup) 8/10
    listesinin ilk sırasında "speak no evil" dışında bir filmin olması beklenemezdi. hatta gerilim filmlerine özel böyle bir liste hazırlamasaydım bu filmi kesinlikle yılın en iyi filmleri arasına da alabilirdim. politik doğruculuk meselesini merkezine alan film, biri hollandalı diğeri de danimarkalı olan iki aile üzerinden izlemesi oldukça rahatsız edici mükemmel bir psikolojik-gerilim örneği sunuyor.

  • örtüsü olmayan masalar, çoğunlukla sandalye diye tabure oturaklar, tütün kolonyası, fazlaca samimiyet, az gösteriş; üstün lezzet, mütevazi sunum...

    sonuç olarak kahrolsun amerigan gabitalizmi, yaşasın tam bağımsız esnaf lokantaları!

  • bayrağımıza hakaret eden stern dergisi değil, ülkemizi bayrağımızı, dış politikadaki ağırlığımızı, devlet olma ciddiyetimizi yerlerde süründürenler; içeride muhaliflere en yoğun baskıyı uygulayıp dışarıda demokratik ülkelere "nazi" diyenlerdir.

  • 100 tane avukata açtır o marka karalama davasını eğer bir tanesi kazanırsa anırıp videosunu ekşi sözlük'e koyayım dediğim rezil cevap.
    türkiye'de çalışma hayatında güç sahibi olan kadınların toksik dünyası.
    allah çalışanlarına ve varsa eşine sabır versin.