ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünyanın bir bilgisayar oyunu olması
-
aşırı gerçekçi bir bilgisayar oyunu. yapay zekası o kadar gelişmiş ki karakterler bile gerçek olduklarını düşünüyorlar. uygarlıklar kuruyorlar, maden işliyor, ticaret yapıp, teknoloji geliştiriyorlar. hatta bazıları onlarla oynayan oyuncuya tapıyor bile. oyunun da belli sınırları var tabi. mesela oyundaki harita dışına çıkınca nefes alamıyorlar. ilerlemeleri çevresel koşullardan dolayı aniden güçleşiyor. bunun nedeni oyunun sınırlarına ulaştıklarında aslında tümüyle kurgusal bir evrende yaşadıklarını öğrenip umutsuzluğa düşmelerini engellemek. oyuncu arada canı sıkıldığında doğal afet falan gönderip eğleniyor. tam tersi karakterler birbirini öldürmeye çalıştığında anında kitap, peygamber falan geliyor. eldeki peygamber upgrade'i bitince fetullah, cübbeli falan gönderiyor. aslında farklı ülkelerin ve kıtaların farklı oyuncular tarafından yönetildiği multiplayer bir oyun da olabilir bu (mesela amerikanın sahibi iyi oynuyor). ama ne olursa olsun oyuncu bir gün oynamaktan sıkılacak ve fişi çekip tatile, kız arkadaşına falan gidecek.
(bkz: işte biz o gün tükeneceğiz)
edit: aklıma şimdi geldi de zaten dna'mız da kodlama şeklindeydi dimi lan? valla bizi çok pis kodladılar olum, demedi demeyin.
kaynaklar:
(bkz: the sims)
(bkz: truman show)
(bkz: matrix)
(bkz: age of empires)
(bkz: kıçım)
i said saçlar no dedim
-
- i said saçlar no dedim!!
- yes dedim anlaşıldı mı?
- ok mum, i give up...
- ohohoo... kanngraşüleyşıns!
annenin yeniden evlenmesi
-
kararını bana ilk söylediğinde, espri yapıyor sandım. böyle espriler yapılır çünkü, babasız büyünen evlerde. "yeter, bıktım kirlinizden, dağınıklığınızdan, bulucam zengin bir koca evlenip gidicem" li çok illallah duydu bu kulaklar. ancak o an ortada ne benim tarafımdan yaratılmış bir dağınıklık vardı, ne de serzeniş cümleleri. yemek yiyorduk, "salatadan da alsana. dünya kadar yapıyorum kalıyor. hadi tabağını sıyır da makarna koyayım" zamanlarıydı takriben. "evleniyorum ben" dedi. "iyi" dedim, "hayırlı olsun". "gerçekten, şaka yapmıyorum". "ben de şaka yapmıyorum" dedim. "hayırlı olsun". ardından tabağımı sıyırdım, odama çekilip, o masada söyleyemediklerimi, başka bir masada yazdım...
"evlen tabi. hayatı boyunca bizim için en iyiyi düşünen sen, kendin için kötüyü düşünecek değilsin ya. her günü bizim için yaşayan sen, en azından bir günü kendin ve yeniden sevmiş olduğun adam için yaşa. hem güneye yerleşirsiniz belki ? hani hayallerini kurduğun o ev, ekip dikebileceğin bir bahçe vardı ya, sonun da senin olur. aynen çocukluğunun geçtiği o köydeki gibi. şehre gelip acıyla, sancıyla, zorluklar ve ihanetle hiç tanışmadığın günlerde olduğu gibi..."
tanıştım, iyi adam, hoş adam. en önemlisi saf, temiz, mert adam. onun da var bir hikayesi, senden benden karışık. otuzlu yaşlarında bir beyin ameliyatı geçirip doktorların "çocuğunuz olmayacak" demesiyle sarsılmış. "evlenmem o zaman ben" diye küsmüş insanlara. bir yolcu teknesi alıp, denize sığınmış. babayiğit, cana yakın, delikanlı adam... böyleleri çok kalmadı istanbul'da. kalanlara rastlayınca insan seviniyor. elindeki bezi sağı sola sürerken "bak evlat" diyor; "bunlar teknenin motorları. suyu şuradan çekip soğumalarını sağlıyoruz. normalde yasak ama tuvaleti denize basıyoruz mecbur. gerçi sistemlerimiz arıtıyor kirli suyu...istersen başka bir gün yine gel de açılalım seninle. adaların ardından izlemen lazım istanbul'u." küçük ışıklar halinde öyle masum görünür ki bu şehir, onca suçu, onca yavşağı, onca ağlayış ve haksızlığı sınırlarında nasıl barındırdığına şaşar insan, der gibi dalıyoruz. bir süre sessiz...
kimisi çıkıyor işte yıllar sonra, öz babandan daha babacan yaklaşıyor. fırsatı olsa öz anan kadar sevecek o derece. benim sevilecek bir yanım kalmamıştır gerçi. annemi en son öpmek istediğimde epey uzanmam gerekmişti, annem tarafından en son öpülmek istendiğimde ise epey eğilmem...
şimdi merhaba gençliğim. selam, çocukluğumun son dönemleri. gel bakalım, bir türlü kurup yaşayamadığım hayat. yaklaş, bekar evi yalnızlıkları. bir tane bile temiz tişörtün, ütülü gömleğin kalmayışı... hoşçakal, babamın oyundan çıkmasıyla istemeden koluma geçirdiğim kaptanlık pozu bandı. arada uğrarım, gece kaç olursa olsun, dönmem gereken ev..
ve güle güle anne.
talih sizi, bir "yazlıkta" kocatsın..
adnan oktar'ın bikinili kızlar ile tekne sefası
-
(bkz: din bilzerian)
burçin galaksisi
-
6 ocak 2017 tarihinin en guzel haberine konu galaksidir.
https://www.izlesene.com/…urcinin-galaksisi/9677796
ne guzel gulmus roportajda. evren herkese boyle guzellikler nasip eder umarim.
(bkz: bir türk'ün yeni bir galaksi keşfetmesi)
vatanım sensin
-
"vatanseverler ıstanbuldan samsuna yola cıkmıs" cumlesiyle dusa sokan dizi.
atam geliyor amk.
bana ne lan çıkmam saraydan
-
borcum mu var geçen aydan
olacak mı bana faydan
alem çıkmış zaten raydan
bana ne lan çıkmam saraydan
stephen curry
-
iyice saçma sapan bir adama dönüştü yemin ederim.
artık 3 çeyrekte 51 sayı atması haber değeri bile taşımıyor neredeyse.
üstelik bunu kevin durant 'in terlemeden %72 ile şut atarak 30-8-7 yaptığı maçta yaptı.
ve daha da hayret verici olan bu takımda en yüksek sayı atan adam hala klay thompson .
neyse konu klay değil, o sezonun ortasına doğru patlar genelde.
konumuz steph.
32 dakika sahada kaldı ancak adamın topla alakası olmayan ama sahada olduğu dakikalar var. 50 sayıyı 20 dakikada attı desek daha doğru olur o bakımdan.
bu arada curry'nin şut yüzdesi gerçekten akıl sınırının ötesine geçti bu maç.
24 şut deneyerek 51 sayı attı adam.
"2 tane turnike kaçırdı üstelik" diye eklemeye gerek yok, çünkü şu hali ile bile bu maçtaki true shooting percentage %89 idi.
bir de sadece, sırf şu maçtan, nice all-star'ın tüm kariyer hareketlerinden daha güzel top 3 falan çıkartabilirsin.
daha maç başlamadan sıkıntı başlamış
alev alıp 23 sayı attığı ilk çeyrek
şükür ki bu geçerli sayılmadı
g.o.a.t.
1...2...3 ve 4
austin rivers'a özel bir husumeti var
resmen mvp sezonu gibi başladı "gökyüzü ırz düşmanı"
eve alınacak kedi ile mülakat yapmak
-
- şimdi tabii benim de şartlarım var.
- tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
- öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
- hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
- pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
- hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
- genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
- peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
- tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
- buyrun.
19 eylül 2021 türkiye ispanya ampute futbol finali
-
türkiye, rağbet görmeyen spor dallarında başarılı bir ülke. çünkü çok yetenekli ve azimli sporcularımız var.
futbol gibi paranın çok olduğu, pastanın büyük olduğu dallarda ise yine kokuşmuşluk ve liyakatsizlik nedeniyle asla başarılı olamayacağız. paralimpik oyunlarda niye başarılıyız? çünkü milli takıma alınması istenilen birilerinin yakını, birilerinin adamı olan paralimpik sporcumuz yok muhtemelen. olsaydı bunda da başarısız olurduk.
emeklerine sağlık. helal olsun.