hesabın var mı? giriş yap

  • helal olsun. vergilerimiz sayesinde verilen devlet desteklerinin diğer savunma sanayii şirketleri yerine kendilerine aktarılması sonucu türkiye'nin en büyük savunma sanayii şirketi haline gelen baykar, vergilerimizden aldıkları payın bir kısmını yine bizim için harcıyor. kendilerine teşekkür ediyoruz.

    edit:
    gelen tepkiler ve aldığım bilgiler üzerine bir iki noktaya değinmek gerekiyor.

    öncelikle devletin baykarı desteklediği konusunda resmi gazete dahil birçok kaynak var, uydurma bir bilgi değil. ancak öğrendiğim kadarıyla bu sektördeki diğer şirketlere de benzer destekler sağlanıyormuş.

    ek olarak da bu ülkeden milyarlar kazanmış tüm şirketlerin böyle zamanlarda benzer destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu verilen destekler maddi olarak da önemli, diğer şirketlere örnek olması açısından da önemli. hepsinin bu ülkeye, bu insanlara borcu var. tekrardan tebrik ediyor ve devamının gelmesini diliyorum.

  • iran ile türkiye atasında oluşabilecek bir gerginlikte iran cumhurbaşkanına takacağımız yeni isim. böyle bir ismi ben önceden bulayım ki olası bir gerginlikte devletlularımız boşuna isim yakıştırmakla uğraşmasın.

  • bundan yıllar yıllar sonra, depeyi -ki artık birçokları "depeyi dede" demeye başlamıştı ona- doktorun yasakladığı rakısını çay bardağında hafif hafif yudumlarken, omzunda daha bugün boyamayı bitirdiği kayığının huzurlu yorgunluğu sızlarken,bi parça daha peynir atıp ağzına, sahilden yüzüne vuran rüzgara yan dönüp yanındaki kadının kırışıklıklarına baktı önce. devleşmiş göbeğini kaşıdı hafif hafif,uzamış beyaz sakallarında dolaştı elleri. hareketlerini izledi kadının, elleri hala narin diye düşündü...hala güzel gülümsüyor dedi kendi kendine. bak hep dudaklarının kenarıyla gözlerinin yanları kırışmış dedi,bu gülmekten oldu işte...bir ömür gülümsettin ya onu olum, derdin de oldu tasan da, kırdığın da oldu kırıldığın da, hem ağladın zırıl zırıl hem gözyaşlarını sildin onun...ama şimdi,hayatın sonlarına yaklaşırken, son nefesini vermeden topladığında hala artı çıkıyor ya...işte şimdi mutlusun dedi...şimdi mutlusun...konuşmaya başladı,sigaradan çatallaşmış sesiyle...

    - bence patatessin sen. patates baskısı yapıyosun böyle.
    - ?
    - bi sarılınca şekil şekil izin çıkıyo ruhuma. sonra domatessin üstelik.
    - ?
    - neyin içine senden bi parça koysam güpgüzel oluyo birden, tadı sen veriyosun hep. bi de patlıcansın bence.
    - ?
    - kızdırıp ateşlere de atsam, karnından göğsünü yarıp içine dolmamı bekliyosun. ve taze fasulyesin sonra.
    - ?
    - minicik minicik yavruların çıktı içinden, her biri bi başka güzel. peki bi de marulsun desem?
    - ?
    - dışından bi başlayıp uzuuun uzuun içine doğru indikçe daha tatlılaşıyosun, en içinde, en derininde, en göbeğinde, en kimsenin bilmediği yerinde saklısın en güzel halinle.hem kerevizsin...
    - ?
    - anlamaz herkes öyle neden bayıldığımı sana. kimi burun kıvırır belki, kimi hiç sevmez seni. kimine göre dünyadaki en rezil şeysindir sen hatta...ama en çok nesin biliyo musun?
    - ?
    - pırasa'sın...çünkü ben en çok pırasayı severim..

  • 1. lazanya'nın uzerinde crem fraiche(fransiz) ne alaka? bir çok şey ile yakisabilir ama lazanyayi cidden bozar.

    2. lazanya sadece bizde degil butun dunyada diger italyan yemeklerinden daha az ragbet gorur, bunun sebebi ise napoli orjinli olan ragu, domates sos ve mozeralla olan tarifin yurt disina ithal edilirken yerini besamel(fransiz), bolonez(fransiz) ve parmesan(cok guclu bir aroma ve msg kaynagi) soslari ile yapilmaya baslanmasidir. bizde bir de icine kasar gibi agir ve yagli bir peynir eklenince cekilmez oluyor bence. bu da kendisini agir bir yemek haline getirmistir. ıtalyan mutfagi her seydir ama kesinlikle ağır bir mutfak degildir.

    3. bizim napoli usulu mekanimizda en cok satan urundur kendisi, pizzalardan bile daha cok satar, cunku orjinal tarif uygulaniyor.

    bu arada lazanya sadece makarnanin sekline verilen isimdir, yaptiginiz yemege gore ismi degismektedir.

  • "ayda 10 bin giderim var, 4 bin ne ki, zengin erkek arayan kızlar eqlesin" şeklinde şekil yapmaya çalışanları göstermiş başlıktır.

    4000 iyi paradır, istanbul'da yaşamıyorsanız.

    anadolu'nun herhangi bir kentinde 4 sen, 2-3 de eşin alsa 6-7 yapar ki;
    kötü diyeni uçan spagetti canavarı çarpar.

  • türkiye'de gerçekleşmekte olan durum. kapalı alanda sigara yasağı olmasına rağmen, istisnalar hariç, neredeyse bütün meyhanelerde sigara içilmesine müsaade ediliyor. ne bakanlık, ne vatandaş, ne polis kimse müdahale etmiyor. bu konuda herkes başını kuma gömmüş durumda.

    olan benim gibi sigaradan hazzetmeyen insanlara oluyor. şimdi bi kaç sığ arkadaşın “madem sigaradan hazzetmiyosun niye meyhaneneye gidiyosun” diye yorum yapacağına adım gibi eminim. içki içiyorum diye sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalmak zorunda mıyım? ayrıca kurallara uyup mekanında sigara içirtmeyen meyhanelerin suçu ne? kurallara uymak mı?

    artık bu konu hakkında birileri harekete geçmeli. çünkü üç maymunu oynamaktan ben kendi adıma yoruldum. kapalı alanda sigara içirten meyhaneler alenen suç işliyor ve cezasız kalıyolar. toplum sağlığı için bunun önüne geçilmesi lazım.

    edit: başlığı altında yazılanlara görünce bu ülkeden bi bok olmayacağını anlıyosun. adama kapalı alanda sigara içmek yasak diyosun, toplum sağlığına zarar veriyosun diyosun, gelişmiş bir toplumda yasalara uyulması gerekir diyosun, adam "meyhanede sigara içmek benim keyfim yeaaaaa, karışmayın bi keyfimize de, sigara içmiyosan gelme meyhaneye" diye sığ bi cevap veriyo.

    o zaman ülkede herkes keyfine göre hareket etsin. mesela sen insanlara tokat atmaktan mı hoşlanıyosun, git sokakta gördüğün herkese tokat at. sonuçta bu senin keyfin. başkalarının sağlığı senin umrunda değil. neden böyle yapıyosun diyenlere de "bu benim keyfim yeaaaa, sen de sokağa çıkma o zaman" diye cevap ver, konu kapansın.

    sonuç olarak laftan anlayan dostlarıma anlatmak istediğim şu, kapalı alanlarda sigara içilmesi yasak. yasa diyorum yasa. yasaları keyfine göre delemezsin. delersen işte o da senin yıllardır eleştirdiğin sistemin çocuklarından bi farkın olmadığını gösterir bu. ha yarın yasa değişir, meyhanelerde sigara içilmesi serbest bırakılır o zaman saygı gösterilir tabi ki bu duruma. biz de ona göre meyhaneye gider ya da gitmeyiz. olay bu.

    debe editi: bu entryimin debeye girmesine çok sevindim. ilk başta başlığa girilen entryleri görünce insanların kural tanımaz düşünceleri beni üzmüştü. ama sonrasında düşüncemi destekleyenleri görmek ve çoğunlukta olduklarını anlamak iyi geldi. demek ki hâlâ ülkede yasaların korunması, uyulması gerektiğinin bilincinde olan, toplumun yararını gözeten bi çoğunluk var. ayrıca sigara içtiği halde empati yapan dostlarıma da teşekkür ederim. iyi pazarlar herkese.

  • ben yazları arabama çocuk kitapları stoklarım. ışıklarda su satan veya para isteyen çocuklara veririm. ışığın yanmasına uzun süre varsa hepsini gösteririm, içlerinden seçerler vs.

    bir gün bir ışıkta bir oğlan çocuğuna sherlock holmes vermişim. aradan birkaç hafta geçti. başka bir ışıkta baktım yine aynı çocuk. abla sen o dedektif kitabını veren abla değil misin dedi, evet benim dedim. abla kitap çok güzeldi, başka var mı diye sordu. ben de yanımda yok ama alırım dedim. aldım, arabaya koydum ama çocuğu tekrar göremedim maalesef.

    bir keresinde de bir çocuğa verdim bir kitap. eve geldim. bizim semtteydi zaten. bi yarım saat sonra arkadaşım aradı, ışıklardaki çocuğa kitabı sen mi verdin, direğin dibine oturmuş okuyor diye.

    10 kitap veriyorsam, 2'si okuyor kesin. diğerleri atabilir ya da satabilirler. 2 kişiye hayal kurdurup, gelecekleriyle ilgili bir şeyler düşündürebildiysem yeterli.

    debe editi: herkese güzel düşünceleri için çok teşekkür ederim.

    organ nakli hayat kurtarır. organlarınız bağışlayın. karaciğer ve böbrek için canlı verici bile olabilirsiniz. korkmayın. hayat kurtarın.

  • sigarayı bıraktım, 1 hafta oldu, canım çok istediğinde kendimi oyalamak için e-sigara içiyorum. fazlasıyla işe yarıyor. karşınızda yakın arkadaşınız fosur fosur sigara içerken canınız çekerse iki "fırt" çekiyorsunuz e-sigaranızdan ve hop, bir anda istek geçiyor. üstelik o karşınızda sigara içen kişinin sigara kokusu burnunuza gelirse iğreniyorsunuz. iradeniz var ise, ver bir tane de ben yakayım demiyorsunuz.
    bırakmak isteyenler için neler olduğunu ben birinci ağızdan anlatayım;

    1- öncelikle vücut ağrılarım geçti. kendimi daha mutlu hissediyorum
    2- göz altlarımdaki morluklar geçti, yüzüm daha genç ve güzel görünüyor
    3- akciğerlerim resmen kendini temizliyor. bunu hissedebiliyorum sürekli öksürüyorum ve sabahları boğazım kuru uyanıyorum ama bunun bir temizlik süreci olduğunu biliyorum.
    4- ilk 3 gün burnum tıkandı ancak şimdi çok daha iyi nefes alıyorum.
    5- psikolojik olarak daha iyi hissediyorum. sinirli ya da gergin değilim, beynimdeki gerilim hattı normale dönmüş gibi...
    6- sabahları daha zinde ve mutlu uyanıyorum üstelik uyandığımda ağzımdaki kötü tat ve odamdaki kötü koku da artık yok.

    vücuduma yardımcı olmak için bir de keçi boynuzu özü aldım. keçi boynuzu özü akciğerlerin temizlenmesine yardımcı oluyormuş. sanıyorum 1-2 haftaya çok daha iyi hissedeceğim, inşallah... ancak bu başlık altına yazılanları görünce gözlerime inanamadım. yazdıklarınız, bırakmak isteyenlere kötülük etmekten başka bir şey değil. siz yeniden başlamış olabilirsiniz, iradenize sahip çıkamıyor olabilirsiniz ancak herkes böyle olacak herkesin sonu sizinkiyle aynı olacak diye bir şey yok. üstelik bırakmak isteyenlere de şart koşuyorsunuz bu yazdıklarınızla. insanlar ne de olsa bırakamayacağım diye düşünüyor. çok etkileniyorsa sinirleriniz bu durumdan e-sigara alabilirsiniz... olay "yapmak istemek"te bitiyor. "gaza geldim bırakıyorum" ile olmuyor. kendiniz ve sağlığınız için bırakmak istiyorsanız oluyor.

    önerim; bırakmak istiyorsanız arkadaşlarınıza ve yakın çevrenize bunu pek söylemeyin. uzatıldığında; "canım şimdi istemiyor" yalanını söyleyebilirsiniz. yoksa yukarıdaki arkadaşların yaptığı gibi yorumlar alarak beyninizi bırakamayacağınıza şartlamış olursunuz. benim elektronik sigaraya geçmeme bile laf eden, gülen, "görürüm ben seni" diyen arkadaşlarım var. bunun adı kıskançlıktır, kendilerinden farklı olmanızı istemiyorlar. en yakınınız bile olsa bu böyle, insan doğasında var kıskançlık.
    yapabilirsiniz...

    üstelik vücudunuzdaki değişikliği ve bu mutluluğu tattıktan sonra asla dönmek istemeyeceksiniz. ve unutmayın, bir alışkanlıktan kurtulmak için 22 gün gerekli...

    edit: sigarayı bırakalı 3 ay kadar oluyor ve değişimi bırakmayı düşünen arkadaşlarla paylaşmak istedim. öncelikle artık yokuş, merdiven vs. çıkarken nefes nefese kalmıyorum. e-sigarayı o kadar az içiyorum ki neredeyse onu da bıraktım, ve bir süre sonra ihtiyaç duymamaya başlıyorsunuz. başlarda zaman geçmiyor sigara olmayınca ancak daha sonra anlıyorsunuz ki daha kıymetli zaman geçiriyorsunuz. beynimdeki gerginlik hissi tamamen kayboldu ve artık daha huzurlu, daha az sinirli bir insana dönüştüm. artık herhangi bir öksürüğüm yok, nefesimde herhangi bir hırıltı da yok.

    insanlar yanımda yaktıklarında anlık bir istek geliyor ancak 2 saniye kadar falan sürüyor bu istek ve sonrasında duruluyor, hatta kokusu geldiğinde iğreniyorum midem bulanıyor. özellikle e-sigaraya başladıysanız yanında asla normal sigara içmemeniz gerekir, gerçekten bırakmak için çok önemli. nefsinize hakim olabilirseniz bir kaç güne zaten tiksineceksiniz..

    altın kural: "bir kerecik içeyim ne olacak yaa", "bana bir şey olmaz" gibi cümleler kurmamak. ağzınıza bile sürmemenizi tavsiye ederim.
    "bırakamayanlara" selamlar,
    bırakmak isteyenlere sağlıklı günler dilerim...